SER VE Tİ FU Sahibi ve müessisi A. İhsan Tokgöz Neşriyat Müdürü : HN. Fahri Ozansoy Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ — EDEBİ —-İLMİ —SOSYAL— HAFTALIK GAZETE * Kurnulaşa 1891 NUN yu 59 — cm 9) No. 2407 Telgraf : Sörvetifünun İstanbul Telefon: 21013 8 Birinciteşrin 1942 Perşembe Hafta Hasbıhali: Gittikçe artan darlık - Aralıktan ceplerini doldurmağa uğraşan- ları durdurmak lâzım - Açalım gözümüzü » Yazan: Sonbahar çok güzelleğdi ; meh- tap son derece tatlı ; denizler her tarafda gönülleri ve ruhları şişiren ve parlatan manzarslar yapıyor. Değirmenderenin, ağaçlığı bolfolan yerlerinde etraftaki hava daha tatlı oluyor, Bu tatlı manzaraya bakar- ken gözüm doymuyor... Fakat di- mağım başka hisleri derhal yara- tıyor. Tabiat, en güzel manzarala- rı ortaya yaydı ama insanların bütün cihanı yakıb yıkılmağa mahküm etmesinden dolayı kafa lara tatlı düşünceler değil, bütün etrafı, karanlık felâket ile ölülerin envaı içinde görmekten başka ça- re kalmadı, Zavallı dünya, biçate inganlık | İnasuların uzun asırlar- dan kalma tarih yadigarları ve eserleri... Sizlere ne olduf Hepiniz duman ve kül ve ölüm içinde kaldınız ve ileride dahs fenaları gelecek! Artık ne derlerse desinler, ben düşünmeden söyliye- ceğim : İnsanlarda insanlık, kafa- larında tatlı düşünceler ve hayatta ruhu parlatan eserler kalmadı! Evet doğrudur... Çok yıllar ve 2- sırlar evvelsi insanlar hep böyle kavgacı imiş ama onların tatbik sahaları ile vasıtaları müceğddet ve ölçülü imiş. Şimdi mesele öyle değil! Dünyaya yadigâr bırakılan gü- Ahmed İhsan TOKGÖZ Değirmendere - 4' Ririnciteğrin - 1943 zel eserleri insanların mutlaka yıkmağa ve onları ortadan kaldır- mağa haveskârlığı cihanın çok eski bir hırsıdır. Fakat eski zamanda bu huylara kalkanlar çok mahdut muhitler içinde uğraşırlar ve şu- rada burada vutuşurlar idi. Ya bugün ! Bütün dünya kürresi ateş, ölüm ve yıkım ile meşgul! Peki! Üç yıldır ateşler, ölümler, yikım- lar hergün devam ediyor! İnsan- lığın vaktile hazırlamış olduğu servet eserleri gidiyor. İnsanlar yiyecek bulamıyor! Çocuklar ye- mek darlığından dolayı zayıflık içindedir ! Lâkin bunun sonu ne olacak ?* Zayıf kalan çocuklar bü- yürlerae mutlaka zayıf ve kuvvet siz olacak! Onları büyütenler de merhsmetten ve insaftan eser ol- mayacak ! Medeniyet bumu? İn- sanlığın gittiği hali gördükce ii- zünden ve istikbal günlerine ümitsiz kalmaktan başka ışıklı yol göremiyorum. Ama olabilirki ben ihtiyarım.. Çok şeyler gördüm... Belki dünyada gördüğüm haller altında kala kala benim görüşüm ve anlayışım parlak değil... İşte ben bu tarafları düşünür- ken Değirmendere iskele başındaki çarşıya dükkânlara bizim adamı öteberi almağa yollamıştım. Ode- nın kapısından içeri girdi. Sordum: — Ne aldın bakalım Hügeyin Ağa ! O, cevap vermiyordu. Sonra anlatmağa başladı. Her noktadan darlık hüküm sürüyormuş | Köyün ekmek fırını kapanmış, un gâlmi- yor! bakkallarda her şeyin fiyat- ları fırlamış; insanı doyuran yiye- ceklerin en lâzımlıları üç, dört ve hatta beş kata bile fırlamış; şeker bulunmuyor, kilosu 180 ku- ruşu geçti; satilan mikdar dahi pek azdır, dedi, Burada sordum ; —'Sen İzmite gitmiştir; be- nim ilâçları nerede! — Sizin ilâçlar bulunmuyor; geçen haftaki fiyat fırladı, şaşır- dım kaldım. — Odun ve kömür aldınmı Petrol nerede 1 — O da bulunmuyor. — Peki; bizim köylüler ne yapıyor * — Herkes evinde neler sakla- mış ise onunla kahaat ediyor. A- damcağızlar ihtiyatlı davranarak mutlaks gizli malzeme saklamış ama satmak için değil! Artık şaşkınlık arttı! Değir menderede ekmek almak için kar- neler kaldırılmış... Ekmek srıyor- sanız kilosu kırk kuruştan bulu» nuyor! Ama gizli! — Devamı 246 da — 241 — Servetifünun — 2407