| Stefan ZWEİG — PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇ İ 5 iyi olmaz mı? Şu halde niçin git- mek istediğini söyle... O düşünce- sizce yapılan tahkir için mi? Kat'i bir jestle yanıldığını an- latmak istedim. Aldatılan o olduğu halde kendisini gaçlu (sayması beni dehşet içinde bırakmıştı. — Yoksa sana karşı, bilerek veya bilmiyerek başka bir hatada mı bulundum? Bazen acayip hal- lerim vardır. Biliyorum. Belki se- ni istemeyerek darıltmış ve üzmü- şümdür, Gösterdiğin alâkadan do- layı hiç bir vakit kâfi derecede teşekkür de bulunmadım. Bunu çok iyi biliyorum, her vakit bil- dim, hattâ kederlenmeme sebep olduğun anlarda bile. Acaba sebep bu mu Roland? Söyle: çünkü na- muslu insanlar gibi ayrılmamızı istiyorum. Tekrar başımı sallamak suretile karşılık verdim. Bir türlü konu- şamıyordum. Bu dakikaya kadar kat'i bir sesle konuştuğu halde yavaş yavaş bocalamağa başla- mıştı: — Böyle, bir defa daha soru- yorum... Bana dâir bir şey mi söylediler sanaf... İğrenç, çir- kin... Benden nefret etmene e- bep olabilecek bir şey mi? — Hayır, hayır, hayır. Bu itirazım öyle bir şiddet ta- şıyordu ki, Ondan nefret etmek mi? Şimdi sesinde bir sabırsızlık 88- giliyordu: — Öyleyse ne var!... Başka ne olabilir ?... Yoksa iş mi yor- duf... Yahutta başka bir heves- mi?,,. Belki bir kadın. Değil mi? Süküt ediyordum, Fakat bu süküt biraz evvelkinden o kadar farklıydı ki. Bunun bir ikrardan ibaret olduğunu anladı. Üzerime doğru eğilerek hiç te asabiyetve hiddet göstermeden fısıldadı : -—- Bir kadın meselesi değil | 250 — Servetifünun — 2407 mif,.. Belki de benim karım? Sus makta devam ettim. Anlamıştı. İçimde bir korku canlandı. Şimdi bağırıp çağıracak, üzerime atıla- cak, vurmağa başlayacak, cezamı verecek diyordum. Adeta bir hır- sız, bir hain gibi işkence edilme- yi, lekelediğim evinden uyuz bir köpek gibi kovulmayı arzu ediyor- dum. Fakat hayret... Gayet sakin kaldı ve sonra hafifler gibi nefes alarak, düşünceyle, kendi kendine mırıldandı: “ Bunu çoktan düşün- meliydim ,, . Odanın içinde aşağı yukarı gezindi, Sonra karşıma ge- gerek âdeta istihfafla : — Demek bu kadar bir şey için üzülüyorsun ha? Ona tam ser- bestlik verdiğimi, üzerinde hiçbir hak iddia etmediğimi söylemedi mi sana? Herhangi bir şeyi ona yasak etmeğe hakkım olmadığını ve... böyle bir ihtiyaç duymadığı- mı bildirmedi mi? Nihayet senin karşında kimin lehine kendini zaptedebilirdi? Gençein, güzelsin. Seni niçin sevmesin, güzel çocuk, niçiu sevmesin... Ben... Ansızın sesi titremeğe başladı. Ve üzerime o derece eğildi ki ne- İesiniduymağa başladım. Yeniden bakışlarının kucaklayıcı parıltısını - o ae&yip perıltıyı - gördüm. Ba. na gitgide yaklaşarak ve dudak- Yarını belli belirsiz kıpırdatarak : — Ben,.. Seni ben de seviyo rum, dedi. # LL İrkildim mi, yoksa korkuyla geriye mi çekildim, bilemiyorum, Bir hayret, korku hareketile mu: kabele etmiş ölacağım ki kendisi- nin, elimle itmiş gibi sallanarak, geriye çekildiğini gördüm. Yüzüne bir gölge çökmüş ve: — Şimdi benden nefret edi- yor musun, iğreniyor musun? diye mırıldanmıştı. O zaman niçin bir cevap bul- madım? Ne sebeple soğuk ve lâ- kayd davrandım! Neden bu has. sas kalbe yaklaşıp onu tuttuğu yanlış yoldan döndürmeğe yanağ- madım? Çünkü şimdi içimde, bü- tün hatıralar vahşetle ayaklanmış- lardı. Sanki esrarengiz bir anah- tar bütün &ırların kilitlerini açı- vermişti. Onun o geceki ziysretini | ve ihtiraslarının ayaklanmasına mâni olmak için çılgın gibi kaçı- şın: gözlerimde canlandırıyordum. Onun aşkını daima mütevazi ve sıcak olarak duymuştnm; bu ba- zan zaptolunur dereçede sakin ba- zat ise bir şelâle kadar coşkun olarak tezahür ederdi. Bu gevgiye kıymet vermiştim; onunla iftihar etmiştim. Fakat bunun saksllı bir ağız tarafından ifade edilmesi içi- mi örpertmişti. Şimdi ona acıdı- ğım belde - hayret ve merakla titreyerek - bu umulmadık ihtira- sının karşısında bir teselli kelime- si bulamamıştım. Karşımda ezilmiş gibi duruyor- du. Sükünetimi müşahede ettikten SOnTA: — Sana bukadar müthiş mi geldi bu, bukadar fecii mi diye homurdandı. donra; — Bunu sende mi affetmeye: ceksin? Halbuki senin karşında bunalıncaya kadar susmağa; kim- seden çekinmediğim kadar çekin- meğe dikkat etmiştim... Fakat şimdi artık bunu bilmen daha iyi. Bundan böyle bunun altında ezil- miyeceğim. Bu hal benim işin fazla sıkıcı, çok sikici idi... Bu sükünu ebediyete kadar uzatmak- tansa, işin böyle bitmesi dahâ iyi oldu... Bu gözlerde ne kadar hicap, ne- kadar pişmanjık gizliydi. Bunlar benim içime işledi. Soğuk ve ka yıtsız gükütumdan utanıyordum. (devamı gelecek sayıda)