8 Ekim 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

8 Ekim 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Hüseyin Gece yarısına bir saat kala genç kız kuşların tarif ettiği ihtiyar a- gacın önüne geldiği zaman göl kenarından kestiği söğüt dalını ha- vada üç defa şaklattı. Nefesini tu- tarak korku ve heyecan içinde bek. ledi. Bu gece orman okadarslyah- tı ki ağaç dalları arasındaher z9- man görülen hafif renklerde gaip olınuştu. Ağacın çatlak kabuğu ü- zerine oyulmuş kalp biçimindeki pençereden iki parlak göz görün- dü ve çekildi. Btrafı sarmaşık dal. Isrile örgülü gizli kapu örümcek ağlarını süpürerek ağır bir çatırtı ile açıldı, Kız okadar korkmuştu ki perinin titrek, yumuşak sesini işitmese idi belki geridönecek, bu işten vazgeçecekti. Ne söz söyle- yebiliyor, ne de yüzüne bakmaya cesaret ediyordu. Peri ince ardıç yapraklarından ve göl sazlarındau yapılmış hafif bir elbise içinde &- yakta duruyor, sivri parmaklarile buruşuk yüzünü karıştırarak kızı tetkik ediyordu. İkiside konuşma- dan bir müddet hareketsiz kaldı- iar. Sonra ihtiyar peri onu, titre- yen kolundan hafifçe tutarak İçe- ri aldı. Yeşil ve turnncu renkte dumanlar saçılan parlak bir 'bu- hurdanın önünde eğilerek; kuru saz kamışlarına benzeyen parmak- larını onun içine soktu, Genç kız korkarak bağırdı: — Aman yapmayınız. Yana- caksınız!.. Yanık et kokusunu duy- muyormusunuz?.,. Peri yine sesini çıkarmadı. Yal- nız hafif bir şekilde yüzüne baka- rak güldü. Ve parlak ışıklı par- maklsrını onun yüzüne uzatarak garip bir şarkı mırıldanmağa baş- ladı, Bu' şarkıdan ziyade bir bi- rıltı ve inleme goluğu idi. Sıcak nefesınden baş döndürücü bir ko- ku yayıldı. O kadar baygındıki kızın gözleri kararmağa, ve vücu- du ritremeğe başladı. Hafik, çok tatlı bir sıcaklık bütün damarla rını doldurmuştu. Sonra kuyuya &- tılan bir taşın havada bıraktığı tesir kadar donuk ve derinden gelen bir sesle; perinin: — Dileğin oldu güzel kız de- diğin; işitti. Hemcinelerinin içine utanmadan çıkacak bale geldin. Artık mesud ve kayıtsız bir ömür geçireceksin?. Hakaretleri ve İs- 248 — Servetifünun — 2407 Hüulki'nin bir Nez tihzalarile seni ezmeğe çalışan in- sanlar kendilerini küçük, çirkin göreceklerdir. Yalnız güzelliğinin etrafa (saçtığı bezle övünme,, Sevgin beyar köpüklü çağlıyan- ların tükenmez selleri kadar sü- rekli olsun. Şairler yanık mısralar yazarak, beyaz gecelerde; seni 88- yıklayacaklar, ressamlar güzelliği- nin karşısında heyecanş kapılarak potrelerini çizecekler, Musikişinas- lar aşk ve güzellik mabuduna me- ludiler besteleyeceklerdir. Bu kü- çük şeylere hiç aldırış etme,. Ön- ların gözleri kördür. Onlar, dün- ya kurulduğundanberi her güzel için böyle coştular. Bir şair teni- ni menekşe ve mine çiçeklerinden yayılan kokularla donatacak, göz- lerindeki rengi, sabahın bulsnık şefaklarında; meyveler üzerinde toplanan titrek çiğ damlalarına benzetecektir. Tarihin kaydede- bildiği 2000 küsur yıldan beri on: lar hep böyle söylediler. Ve kadı- nın taze, sıcak cildini gülünç ve oaneiz şeylerle karıştırdılar. Güzel- liğin için yapılan şehvet kokulu şarkılar dilden dile dolaşacak, ru- hunu çocukların ve yosun gözlü prensseslerin gördüğü serin rüya dünyasına götürecektir. Bunlarla övünme.. Bu şarkılardan her gü- zel kadın için yapıldı. Bak o ka- dınlardan eser varmı şimdi, Bu şarkıların; her güzeli yeni bir haz ve ihtiras dünyasına sürüklemeğe vesile olduğunu inkâr edebilirmi- sinf, Onlar sevdiklerini zannetti- ler. Güzel kadın tabiata hava ve su kadar hayat verdi, Fakat kötü insanlar onu ihtiraslarına &let et- tiler. Bunların hiç birine kiymet verme,. Güneş altında seraran €- kin tarlalarından; yüzüne akseden altun ışığı tuvsllerine geçirmek için sayısız ressam çalışacak. Bu yüzdeki neşeli ve gamlı çizgiler için kitaplar yazılarak, teksirleri yapılacak. Belki, sen o esnada 8- uâgından yeni doğmuş bir buzağı- hikâyesi R İ ya gülmüşsündür, Belki de dişinin ağrısından cildin kırtışmıştır. On- ların sanatı yalandır. Ve yalan s&uatın öz çocuğudur. İyi dinle mer ud kız; güzelliğinin tılsımı sevgi, aşk ve ihtiras olacak, kayıtsız bir hayat geçireceksin!.. Varsınlar senin için düuyayı yerinden oynatsınlar. Sen asla kendini görerek gurur duy- ma.. Beyaz gecelerde; ay ışığı ile parlayan durgun suların üzerinde yüzünün aksini seyretmekten tan- rım seni korusun... Şeffaf cisimle- re yaklaşacağın zaman beni hatır- Ia,. Derhal vaz Bu arzuyu buğmağa çalışmazsan ilâhlar seni hiç bir zaman af etmeyecek, gu- rurun seni ezeçektir. Herkes, br raktığın tesirin büyülü dünyasın- da yaşasın, Fakat kendi gözlerin- le onu seyretmeğe çalışmal. Dü- gün ki (onu) ben veriyorum. Ne diye övüneceksin,. Yosunlu göl kenarları, küçük bir ayna parçası seni mahv etmeğe yeter. İçin, sev- gi ile taşkın olarak yaşa. Niçin yaşadığını bilmeden.. Söyledikle- rimi unutmıyacakmu o değilmit.. Haydi şimdi git. Yolun anber ko- kulu çiçeklerle donanaın... Anlaşılmayan garip bir takım mırıltılardan gonra kurumuş asma ftidanına benzeyen elini genç kı- zın başı izasına uzattı. Yılan dili gibi kıvrılan alevlerin karşısında kız, yavaş yavaş değişiyor, yücü- du gittikçe, baküs şenliklerinde rakğeden mukaddes bakirelerin kıv- rak ihtişamına kavuşuyordu. Göz- leri bir rüya dünyasına kapanmış gibi idi. Hiç bir şey görmüyor, yalnız perinin ışıklı parmaklarının saçları üzerinde bıraktığı tesirle korkunç ürpermeler geçiriyordu. Ortadaki buhurdanda yanan bu- runcu &lev, dipte beyaz, tabuta benzeyen yatak, ocakta kaynayan isli çömlek, daha bir çok ufğk te- fek eşya gözünde ince bir &is, tabakası altında geyip oluyor, genç kız vjiçuğana tedricen yâyı- — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: