1 Ekim 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

1 Ekim 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RA MP &. Nahit BİLGA Tiyatroda güzellik, hayatımızla kaynaşan tabiattan doğar ve bize doğru gelir, kendimiz biz de onda ararız. San'atkâr bu hayat çerge- veşi içerisinde seven ve gevgisini başkalarına sirayet ettirebilen in- sandır. Aklımız riza göstermediği halde çok kere bir piyesi seyreder- ken bir çocuk gibi ağlarız çünkü usta san'atkâr sadası bizde akisler yapan bir kalp vucude getirir.. San'atkâr için göz yaşları san'- atın tatlı tebessümleridir.. Aktörünün yerinde bir sükütüu bizi çocukluk rüyalarımıza götü- rür. Bir anda meydana gelen bu sessizlik bizi merakla gelecek meçhullere doğru çeker.. Tiyatro eserinde aranacak başlıca şey: in- gan ile tabiatın beşeri olan cihe- tidir, Ban'atkârının içtimei olan he- yecanı bizim hayatımızı imüşabi bir heyecandır ki biz bunda her hatgi bir hayatı hissederiz. Aktör ferdi heyecanları yüzler- ce insan& intikal ettirebilen insan- dır.. Ve o zaman bir hayatla im- tizao eden diğer bir haya" vücude gelirki bu anda tahrik san'atkârın elinde bir silâh olur. San'atkârın karşı tarafta vücu- de getirdiği heyecan bir ruhi an- laşılımla olur. O zaman tam bir vahdet vucude .gelir ve bizi işli- rake davet eder. Bu kaynaşmadan hazlar ve elemler meydana çıkar. Böylece doğan seyirci ve sahne beraberliğe ileri bit tiyatro fikri olarak kabul etmek lâzım gelir. Bunu meydana getirebilmek için aktör ferdi hayatı Atemşumul bir hayatla karıştırmaya mecburdur. Derinlikler içerisinde dolaşan san'atkâr muayyen yerde bizi kendine doğru çeker.. Bu göz alıcı inin. biz çok kere kaçmak is- leriz. Cansız olarak sahnede bulu- nan şekil ve renk bakımından bize en kuvvetli ifadeyi veren her — Devamı 239 da — 230 — Servetifünun — 2406 ) emma ge e A AŞ AMMAN AM ys çi mi < N.İiLHAN-BERK Sen şehre korka korka giren Geçir beni gebe kaldığın sokaktan Seni gene esmer akşamlar ema uzayan mahallenin fakir insanları sevecek | Kepaze yıldızlarını arz eylesin eski denizi İstanbulun Sen pi gazeli gazete satan sıcak memleketlerin ço- Havalara İkem olup, şarkılar söylemek isteme nereden geli- yor. Halbuki sen sıcak bir Avrupa garında açık saçık çocukların uyu- uğunu bilirsin. Bir tepside buzlu badem sâttığın bütün serhoşlarca malümdur Şimdi sen kapanık mahallelerin birinde dalaşıyorsun Çocuklar arkandan ıslıkla uzun saçların için şarkı yapmayı üşünüyorlar Gök yüzü birden bire düşüverecek, benimle ol Köprünün açılışını, Fabrikaları, insanları tekrardan seyredeceğiz Sarı bir ışık altında oynayan çocukların sokağındasın | ( Gözlerini çıkarıp avuçlarına bırakacak kadar onları sevdiğini biliyorum ) Bu çok sevdiğim mahallesidir küçük gülenin Sen ellerin, vücudun, ağzın için şükredecel Bu fakir mahalleye inen akşamlarda senin sllemeklr. yim Zenci şarkıları söylenen evleri, kahveleri pilakları u Ben imkânın ve yıldızlarin ötesindeki dünyaların yesin ee pm men bir çinko barın önünde duruyorsun ekseriya sıkıntılı ve asla hafif e be Seçik Mind 9 gireli ve sevdikleri adam için ıztırap çeker nlar Te Pe nikeli kadar denizden ve bir Lübnanlı ei yıldız- lardan anlarlar Bu yahudi sokağından vucut vucude geçilir Hava gazı fenerlerinin ışıkları papağanlarla eğlenen kızların yüz- erine vurur Gece yarılarının şarkılarile yıkansın İstanbul Ellerin cebinde kötü havalara tükürüyorsun. ö Avuçlarınla çocukların yüzlerini ısıttığın zamanlar sana kızacağım! Bu şehir sana harpten ve yıldızlardan uzak yaşamayı öğretti Rıhtım süpürgecileri Allahı her yağmurdan sonra sevdiklerini söylediler Bir şehirdesinki ramancılar, Allah kocaman kitaplar basan mürettipler seni tanımaz Sen yine elinle avare resimler çizerek suları ve havayı metet Denize ve sarhoş bahçelere karşı sallanan ! Şehir bütün insanlariyle mavi göğe gülmektedir. Büyük limanlarda demir atmış gemilerin tayıfaları denize dön- meyecekler Sen şimdi İstanbulda kalabalığın arasında yapyalnız yürüyorsun Üç çingene çocuğu kemanla ( Yolculuk var) şarkısını söyler Senin Arap kralları kadar mes'ut olduğun zamanlar vardır

Bu sayıdan diğer sayfalar: