1 Ekim 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

1 Ekim 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

|İkonuşmalar)| Şiirde Ne Yapmak İstedim ? Mum ışığı Gittikçe donuklaşan bir âlemin dışında Bir rüyaya dalarız solgun mum ışığında. Nineler bu işıkta ördü dantellerini; Saçlarının bu ışık öptü ak tellerini; Bu ışıktan gözleri aydınlandı kızların; Bu ışık esrarını yarattı yıldızların; Karanlığın bu ışık dağıttı korkusunu, Yavrular bu ışıkta uyuda uykusunu; Başında tel duvağı, göğsünde yaseminler, Bu işıkta soyundu nice tâze gelinler; Çerçeveşi sedeile kakmalı aynalara Bu ışıkla aksetti dahs nice hatıra, Nice anne çehresi, nice masum gülüşü, Bazan da ağlar gibi bir dudak bükülüşü! Demek ki ruhumuza uzak değil bu ışık, İçinde parça parça benliğimiz karışık, Bırakin parıldasın beri bir tek mısrada, Hiç olmazsa Nedimin çehresi gelir yâda: Gözlerimiz önünden geçer beyaz yaşmaklar, Düşünürüz tülleri ateşliyen dudaklar, Ve aynaya skseden âlin kırışığında Ölümü hatırlarız solgun munı ışığında. Şimdi başka bir şiir Bülbül. aşkın sembolü bir kelime... Milli matem yıllarında Mehmet Akife en “ kuvvetli bir vatan ıstırabını telkin eden bu mef- hum, bana, mes'ut ve normal bir devirde yalnız agkın sesini bülbülün nağmesinde işittiriyor. Sade- ce zemiu ve zaman farkı... Bülbül | Gük derin, yapraklar hisli, ay ilık.. Boşlukta çınlıyor uzun bir ialık,, Ses yok bu kırılan billürdan başka.. Yolları sarınca akşamın İSİ, Belkısı bu ses mi düşürmüş aşka, Bü ses mi ağlatmış Semiramisi? Mecnun çöle düşmüş, Ferhad dağlara, Keremin savrulmuş külü rüzgâr, İ Bir yanık kitabe kalmış adından.. Her gönül bir Leylâ aşkile yaslı, Ne Şirin eksilir yerden ne Aslı, lı Bülbül şakıdıkça dallar ardından. an. Yazar: Halid Fahri Ozansoy | Havada gene o ışıklı nağme, Gene o her gece yanık Kereme Türküler söyleten aşk ürperişti.. Beyaz uilüferler düştü havuza, Sardı gümüş gibi ay ruhumuza Keremin sazından kopan kirişi.. « Veda Gecesi > ile bir ayrılık şiiri nümunesi göüt- termiştim. Şimdi sırasile diğer ayrılık şiirleri geliyor. Bu kısa giirler, daha ziyade deruni seslerle örülmüş- lerdir: Özleyiş, Ayrık, Sensizliğim gibi. Bir de, eşyadan sızan âyrık melankolisi: Hatıran, ÖZLEYİŞ Karlar eridi sonunda Gömülmeden ayak izin. Gözlerim kaldı ufkumda Sensiz şu bomboş denizin, Bir haber var mı gelecek - Kuşlar dönerken yuvaya Yine bahar mı gelecek Kokuu sinmeden havaya? AYRILIK Kapımı açtım yoluna, Geçerken durmıyacak mı? Saat, buluşma Ânını Bir daha vurmıyacak mı” Güneş batıyor uzakta, Karardı, karardı oda, Aynaya güzel bayali Bir daha vurmıyacak mı? SENSİZLİĞİM Su, çiçek, yaprak serinliği Senden sızıyor bu yerde. Gökün yıldızlı cibinliği Senin vücudüne perde. Sular musikin, kayalar Orgun bu sahillerde. Yalnız ah .. yalnız elimden Ayrılan ellerin nerde? 237 — Servetifünun — 2406

Bu sayıdan diğer sayfalar: