1 Ekim 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

1 Ekim 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vitrin — 231 den devam — Fevkalâde çok şiir yazılmasına rağmen şiirin kalitesi düşmüş bulu- yor. * Meselâ bu şiir devresi Ahmet Haşim, Yahya Kemal şiir devresin- de çok daha silik görünüyor. Bu- günkü şiir, entelektüel haysiyetin perspektifini ve yapıcılığın sentezini havi değildir. Yapıcılık keyfiyeti şâir sayısının artış nispetinde azalmıştır. Şiir basit his zaptı değildir. Şah- si kabiliyet ve deruni meselelerle beraber şiirin kalmak keyfiyeti de mevcuttur. Yoksa cıhanşumul esteti- ğe hiçbir ilâve yapamıyan enteresan bir velüdiyet devresi olarak koydo- lunur. Bugünkü şiir zihniyetinin hâlin: den biraz da edebi tenkid mesuldür. Ön veya onbeş yıldanberi şiirde estetik “criterium,, hiç. artistik ol- mayan bir takım noktai nazarlara feda olunmaktadır. Bu hususta, ob- jektif bir tenkidimiz, istidatları sıra- layabilecek bir aşk ve idealizm'imiz mevcut değil. Hakiki bir tenkide ihtiyacıya- çımız var. Hakiki şiöre çok ihtiya- cımız ve tesadüfen yazan şâirlere hiç ihtiyacımız yok. Bu, bugünkü silik ve sanat perspektifleri bulun- mayan şiir durumumuzu yökseltmek için yegâne çaredir. CRONOS Deliorman — 233 dan devam — Dişlerini sıktı. O an yuvarlanan delikanlılardan birinin ayağı gid- detle çenesine çarptı. Müstecep küfrederek, balıklama delikanlının üzerine atladı. Peşinden koşan ka- labalıktan Petre'nin sesi duyuldu: — Kolay gele, Kilikadılı. Sonra o kaiabalıktan ayrılan bir kaç kiği iki delikanlıyla dövüşen ihtiyor Müstecebin ellerini güçlükle birinin bileğinden diğerinin de ayağından ayırabildi. Yine yola çıktılar. Şoseler ay- rldı. Kervan ikiye bölünüp bir tarafı yokuş aşağı, diğeri bayır yu- karı yollandı. Yağmur her ikisini de ıslatmakta devam ediyordu. Müsteceb, Alfatar'da, bir hay- dut baskınından çamurlarını kutur- ken bahsedildiğini duymuştu. Deliorman'da haber bhanlarda yayılır ve her arabayla bir köye gider; yolda teferrüatı artar ve hi- kâye halini alır. Bir soba başında, haber bir &- ğızdan çıkar yüz ağıza girer, bu sabahki havadis akşama bütün De- Iiorman'da çalkanır. — Devamı var - e Bugünkü şiirimiz — 235 den devam — bir söyleyiş, mısra yapış ve edası ile tebarüz eder. İşte Cahid Saffet de bu şahsiyet var. Kendine has şiirlerinde bu hava göze çarpıyor. Onun sık sık güzel şiirlerini oku: mak fırsatını bulacağımızı ümid ediyorum Yazıma onun yine güzel bir giiri ile nihayet vereceğim : Ağaç Bir ağaç ki düşünür bütün ömrünce Bir ağaç ki ağlar yağmur yağdıkça Derdi sorulmaz, Gölgesile yatılır, Koyun koyuna toprakta Meyvesi yenir Dalı kesilir üstelik. Ve ben senin için ağlarım Yağmur yağdıkça. Samim KOCAGÖZ Dıl Kurumu — 227 den devam — Birinci Türk Dil Kurultayının açıldığı kutlu günün onuncu yi dönümüne düşen Dil Bayramını; ilk günündenberi öz, güzel ve zengin türkçenin bayrağını tutan yüce ve: sayın varlığınıza. Türk Dil Kurumundaki büfün çalışma o4küdaşlarımla birlikte kutlar, ge- çen dokuzuncu dil bayramındaki yüce hitabınızdan ve dördüncü kuri!taydaki eşbiçilmez ilgi ve il- tifatınızdan kuvvet clan Türk dil- ciliğinin yüksek himayeniz altında daha büyük ve daha büyük ve daha ileri başarılara doğru olan” ca varlığile yürümek yolunda ol- duğunu arzkder, sonsuz şükran ve saygılarla kutsal ellerinizden öperim, pek sayın Milli Şefimiz.. .dan Ramp — 230 dan devam — şey dekordur gri a, ön plânda gelmek şar Her güzel ki ii sahnede güzel değildir. Her ne şekilde yapılırsa yapıl- sın kendisini bize anlatan şey odur, Usta aktörü sokakta görmek onun hakkında bize bir fikir ver- mez. Çünkü aktörün sahnede çeşitli mantoları vardır. Her tarafı ya- landan olan dekor çok ustaca yapılmışsa biz onda yer toprak kokusu hissederiz bu bir hatırla- madır güzel bir hatırlama, gözü aldatan, fakat kafaya hitap eden.. Kâinat kadar eski olan tiyatro toprak üzerinde insan hayatının buşladığı andan itibaren başlamış ve zamanımıza kadar çeşit çeşit manbolara bürünerek bugünkü is- mini almıştır. Tiyatro ilk evvel beşeri hadi- selerin, sonrada inanmak ve şükür etmek gibi manevi hadiselerin etmesi olmuştur. Tiyatro telâkkisi zamanla birçok kalıplara girmiştir. Bazılarıua göre tiyatro eğlence içindir. Bazılarına görede kürsüsü önündö en geniş tabakayı topla- yan bir kültür müessesesidir. Bu- rada ayrı ayrı tiyatro anlayış ve telâkkilerine temas edecek değilim, her ne olursa olsun bügün tiyatro insanın en sarih ihtiyaçları sıra- sında yer almıştır. Sahnede hergeyin bir oreni olması lâzım gelir fakat hatırlatıcı bir renk güzelliği.. Bugün birçok klâsik hattâ bazı mödern egörleri ele alâcak olursak edebi bir hüviyet taşımakla bera- ber bir sahne eseri olmaktan uzak olduklarını görürüz. Böylece sahne ile eser arasındaki bağlantıyı te- min eden rejisör bugünkü biyat- roda mühim bir yer işgal eder. Mizansenin sahnede yer alması yakın bir maziye sahip olmakla beraber insan oğlunun topraktan hayat bulduğu ândan itibaren kendini göstermiştir, Söz söy- lemek san'stıuın hareket ile olan bağlılığı ifade kudretinin iki misli artmasına sebeb olmuştur. Bunu insanın günlük hayatında da gör- mek mümkündür. Sahnede kendisinin içimizden birisi olduğu hatırlatan aktör uşta gan'atkârdır ki biz bazan on- memnun olur ve bazanda korkanız., $S. Nahit BİLGA 239 -— Servetifünun — 2406

Bu sayıdan diğer sayfalar: