mi 36 YIL EVVELKİ Japon ir yıldan fazla bir zaman- dauberidevâm etmekte olan Japon » Rus harbi kara ve deniz aâkeri fenninin acıklı bir tatbikgâhı olduğu gibı, tıb, cer- rahlik ve askeri hıfzıssıhha cihetiy- le de fen erbabının nazarı dikka- tini celbetmiştir, Japonların yaralı nakli usulünü, hastanelerini, doktorlarını hülâsa ordulalının sıhhiye teşkilâfını ya- kından tetkik etmek üzere gönde- rilen Simon adlı bir amerikan 88- keri doktoru vazifesini ikmâl ede- rek, dönüşünde Nevyork tıb bey”- etine verdiği bir raporda aşadaki malümatı vermiştir : Tokyoda modern tıbbın tekem- mülüne varmış üç büyük hastane vardır. Bunların biri Üniversite'ye biri Kızılhaç'a diğeri de askeriye- ye aittir, 1 Haziran 1904 de bu- bu hastanelerde YALU çarpış- masıuda yaralanan 1100 kişi vardı Yaralıların bir çoğu yaralarının ağırlığı ve fazla -yorgun ve düş- kün bulunmalarına rağmen sihhat- çe emniyet verecek bir heldeydiler Çünkü bunlardan hiç biri öl- memişti bu da Japonların hüsnü tedabirinin egeridir. Yaralıların savağ meydanında ilk tedavisi yapıldıktan sonra bi- rinci sıraya getirilmekte orada da derhâl ameliyatı yapılmaktadır. Yaralılar harbin ilk hattında bı- rakılmayip mümkün olau süratle ikinci hat hastanelerine sevkedil- mektedir ki çok defa bu hastane- lere vâsıl olmazdan önce tedavi olunmaktadırlar, « Hitoşima » askeri hastahane- sine Port-Arthür muhâsarasına iş- tirak eden yüzlerce yaralı getiri- liyordu. Bunlarin yaraları ekseriya yakından atılmış olan kurşunlarla vukua geldiğinden süratle tened- düb ediyordu. Kurşun bazılarının kârın ve göğsünü delip geçmiş olduğu halde büyük bir ârızaya sebebiyet vermemişti, 294 — Servetifünun — 2385 Ordusunda Kol ve bacak yaraları ise he- sapsız olup hepsi de adi tımar ile tedavi olunuyordu. 14 Temmuza kadar Simonozaki bahriye hastahanesine gelen yara- ldar pek azdı. Çünkü Haçtize zırhlışının torpile çarptığı zaman tayfalarının bir çoğu ölmüştü. Has- taneye girebilen ikiyüz kadar ya- ralının yarası «Cumhı raziye > ve <Temezzukat» dan, « Karışık ke- sikler > den ibaretti. Çünkü bu yaralar knrşunla değil obüs ve şerapnel parçaları ile husule gel- mişti. Bu meyanda yaralılardan yalnız beşi ölmüştür. Ölenlerin bu kadar az oluşu, Japon ordusundaki sıhhıye teşki- Iâtanın mükemmeliyetini gösterir. Hastanelerde, yaralılar koğuş- larından dahiliye koğuşlarına ge- çilirse onların da muntazam oldu- ga ve hemen boş bulunduğu gö- rülür. Burada mevcüt bulunan bir iki hasta hafif üşütmelerden ve sulh zamanında da kabil olan hastalıklardan müştekidiler. Bura- da harp zamanında hasıl olan bü- yük hastalıklardan hiçbirine tesa- düf edilmez. Seferberlik halinde, sulh zamanından dört misli fazla olarak muhtelif hastalıkların zuhur edip insan yokettiği göz önünde tutulursa bu muvaffakiyete hayret etmemek elden gelmez. Hıfzıssıha ve tedavi usulleri Japonlarca çok güzel anlaşılmış ve yolunda tatbik edilmiştir. Japonların kanaatkâr- lığı ata sözü hâlini almıştır. Terak kıye iştiyak ve hırsları «âdeti ka- dime,, ye düşmanlıkları nispetinde ziyadedir. Bu iki cümle, Mikado ordusun- da görülen sıhhi terakkinin sebep- İerini izah eder. Japonlar, bir şeyi ıslâh ve te- rakki ettirmeğe kalkıştıkları zaman hareketleri ilim ve fennin kaynâ&- gından başlar. 1882 yılında Japonyada Beri- Beri adlı müthiş bir hastalık be- Sıhhi Teşkilât ar Büyük a AN Türk âlimi, merhum General Dr. Besim Ö- mer Akalın'ın 1906 yı- lında neşrettiği “Nev- sâli âfiyet,, ( Sâlname- yi tıbbi ) adlı eserinin dördüncü kitabından alınmıştır lirmiş ve yayılmıştı. Bu hastalığın esbabı mucibesini ortaya koymak vazifesile mükellef olan Takati isminde bir doktor birçok tecrübe ve çalışmalardan sonra, bunun sırf asabi olup hazımsızlıktan ileri gel- diğini teşhis etmişti. Bu teşhişden sonra hemen askere verilen ye- meklerin çeşnisi değiştirildi ve o vakitten sonra Beri Beri hastalığı meçhul kaldı. Japon sıhhiye hey'eti müatakil- dir. Her askeri doktor müstakilen İikrini ierâya salâhiyettardır ; be- reketlerinde serbesttir. Japon doktorlarının herşeyden evvel düşündükleri şey hastalığı zuhur ettirmemektir. İlk önce, gıda, elbise ve yatak odalarının te- mizlikleriyle omeşguldurlar. Her doktorun yanında mikroskop ve kâfi derecede antiseptik kimyevi maddeler vardır. Lüzumlu olan tıb alâtı her yerde hazırdır. Bir yere asker yetleştirilmeden suyun içilip içilemmiyeceği mevkiin kabili is- kân olup olmadığı tedkik edilir. Boş zamanlarda doktorlar erati top- layarak umumi ve şahsi hıfzısıhha dersleri verirler. Askeri doktorlar, bu hususta zâten hıfzısıhha ile alâ- kadar ve icrâatı sıhbıyeye candan gönülden müşfik ve taraftar olan Japon subayları tarafından da bir çok yardımlar görürler.