SER VETİIFEU Sahibi ve müesais! A. İhsan Tokgöz Neşriyat Müdürü : H. Fahri Ozansoy Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ — EDEBİ—İLMİ—SOSYAL— HAFTALIK GAZETE » Kuruluşu 1491 NU N yu 52 — ce Yİ No. 3385 Talgraf : Saruetifünün İslaniai Telefon: 21013 7 Mayıs 1942 Perşembe Hafta Hasbıhali: Hamarat — Hamarat olabilmek — Ata sözlerindeki hakikat — İntizamlı olmak — “Şervetiflinun,, bir tarihtir. Yazan: Hamarat, derli toplu, kıvrak olmalı; pasaklılardan ve dağınık- lardan bir eve hayır gelmez!.. Bu sözleri rahmetli büyük anam 8öy- lerdi, Onun için kadın ölçüsü bu kelimelerin gösterdiği anlayışların içindeydi. Mübarek kadının bir sözü daha vardı: Güzellik gelir geçer, fakat huy canın altındadır, can çıkmadan huy çıkmaz, derdi. Güzelmişsin, fakat ayni zamanda hamarat ve derli toplu olmazsan kuracağın evin ömrü kısa olur, senin de dört yakan bir araya gelmez !! İşte, size eskiden kalma hâtıra- larımdan bir kaçını daha yazdım. Görüyorsunuz ya ? Bunlerin hep- sinde Türklüğü yükselten ve yaşa- tan ana prensipler açık görünüyor. Atalarımızın dillerine doladıkları ve tam Türkçe eski tâbirler, olanca kuvvetile parlıyor. Modern olduk, şık yaşamak lâzım diye «hamarat» kelimesini şehir hayatında çoktan unuttuk. Geçen gün akrabamdan bazı gençler bana gelmişlerdi. Şöy- le bir fırsat getirip hamarat dedim, Bir tanesi hayretle göz açtı; — Hamarat, ne demek Hamsrat, kendi evinde kendi işlerini durmadan görmek için yor- gunluktan kaçmıyan insan de- mektir, diye anlattığım zaman ke- Ahmed İhsan lime gencin çok hoşuna gitti ve sonra hep birden; — Aman hamarat olalım! Diye bağırıştılar, Fakat bu bir görgü meselesidir. Lâfla olmaz. Bir genç eğer hamarat ve derli toplu hayat içinde büyümüş ve alışmış olmazsa siz ona istediğiniz kadar nasihat veriniz, nafiledir. Dikkate çok lâyık olan cihet büyük cihan muharebesiuin doğurduğu darlık- ların ve mahrumiyetlerin ancak hamaratlık ve derli toplulukla kar- şılanılabileceğinin iyice anlaşıl- mış olmasıdır. Hele derli toplu oli- mak ne mühim bir huydur, Buna Fransızcada Ordre kelimesinden “Ordonn&,, olmak tâbirini kullanır- ler. Hayatta muvaffakiyetin çok mühim &ırrı daima bu kelimenin altında ve derli toplu olmıyan bir adamın çalıştiğı zaman aradığını çabuk bulamaması veyahut hiç ele geçiremiyerek fırsattan mahrum kalışı vepek çok saatler kaybet- mesine âebeb olur. Şimdi bir dü- gününüz! aradığını bulamıyan, s&- atlerle ceplerini veyahut yazıha. nesinin gözlerini karıştıran adam- dan tam verim itibarile ne fayda gelebilir ki? Büyük harp bize açık olarak gösteriyor omuharebenin içinde olanlar da, olmıyanlar da intizam teykilâtına alışık değillerse TOKGÖZ İstanbul - 6 Mayıs - 1943 muhakkak felâketten felâkete dü- şerler. Ama ne yapalım ki insanlar- da bir de gurur hissi kuvvetlidir. Her terd başına gelen felâketi bu saydığımız kaynaklarda aramaz; kabahati daima başkasının üzerine yüklemek ister! Şu sözleri sik gık duyarım: «Bu işi filâna söyledim, yapmamış! Ben ne yapayım ?» Peki amma dediğin arkadaşa sahih söy- lemiş isen ve © yapmamış ise ya- - pılmamaktan doğan mahrumiyet ve zarar başımızdan gitmez. Çare- sini aramali, Şimdi sik uk gördüğüm bir başka kötü huya daha geçeyim, İstediğini yaptırmak ve alacağını almak için her türlü vaatleri ya- pıyorlar! Namusum üzerine &öz verdim, demekten bile çekinmiyor- lar. Ama bir kere dışarı çıktılar mı hepsini unutuyorlar. Onlar yal- nız 6 dakikanıu muvaffakıyeti ile zihinlerini yormuşlardı; muvaffa- kıyet oldu!! Üat tarafı rüzgâr! Bu- nün doğurduğu neticede pek çok aşikârdır: kimse kimseye ingnmag; kimse kimşeye iade olunmak üzere birşey vermez olmuştur. Bu da pek tabit bir neticedir arama hele mli- harebe zamanında nekadar acıdır! Belki ben yanlış düşünüyorum diyeceğim geliyor. Çünkü bu fena — Lütfen sayfayı çeviriniz — 289 — Servetifünun — 2385