mimiyet bir cevherdir ve onu göl gelendirmiyen az kimseler göste- rilir... Maria samimiydi. Fener boyundaki adam fenerden sallana sallana ayrıldı ve Teofil'e doğru ilerliyerek : — Bir ateş ver! dedi. Kibrit- lerimi masa üzerinde unuttum. Teofil çakmağını çıkardı. Yak- mak istedi. Herif ağzında o ana kadar çiğnediği tütünü tükürdü. Teofil ; — Benzini yok ! dedi. Adam çakmağı elinden şiddetle çekerek : — Ver bana! Ben bunu benr- zinsiz de yakarım. Tükürükle... Asistan bir tebessüm attı. Sar- hoşun zayıf yüzünü parçalıyan çiz- gilere bakıp bir tabloyu hatırladı. Acaba o tabloyu yapan ressama bu adam mi modellik etmişti ? Ne çok benziyordu ona!.. Hakikaten adam yakmıştı çakmağı! Fakat bu onun kendini alâkadar eder. Teofil'in umurunda bile değil. Bü- yük bir sevinçle sarhoşun ellerini uğuşturması, ve büyük bir zevkle dumanı içine çekmesi canını sıkı- yordu. Hiç bir parça duman kay- bolmadan amelenin ciğerlerine gi- diyordu. Herif göz kırpıp fenere dayandı: — Hele bak! bak!. Sen bir de- likanlıymışsın |, Sana bir kız bu- lalım... Teofil ona alık alık baktı. Bir kelime çıkarmadığı için meçhul a- dam ona izahat vermeği makul buldu. — Kızki, eh deme gitsin... Şe- ker bir şey.., Greta Garbo!,. — Nediyorsun... Greta'nın ken: disi mi? — Bana mı söylüyorsun... Ta- nıyorum onu... Madam Bercu'da duruyor... Seni reddetmez muhak- kak... Bilhassa ben de seninle be- raber gelirsem... — Demek seni kolluyorlar ? On- ları tanıyorsun |,. Adam alay edildiğinin farkına varınca sustu. Tabakasını çıkardı, parmaklarını ağzında ıslıyarak yeni bir sigara sardı ve tabakayı Teofil'e uzattı. Çakmak birden ateş aldı. Herif gülümsiyerek Asistanın burnu altına sürdü. Teofil iğrendi. Fenerin dibinde duran kazık, insandan fazla hayalete benziyordu. Gözleri büyümüş parlamış kesik kurşunu andırıyordu. Yanakları kemik üzerinde büyü- 108 — Servetifünun—2343 Dönen yazılar GRAVUR — 103cı o Sayıfadan Devam — sonra Marcel de Serres, Engelman de Mulhose, Lemerci&r, Legrosd,Â- nizy, Racourd, Moulin'i zikretmek icabeder, Bu usulün zuhurundan sonra Prud'hon, Horace Vernet, Girodet, Deveria, Delacroix, Geri- esult gibi büyük Fransız sanatkâr- ları onda gayet muhtelif mahiyet- te olan sanatlarının hüviyetini te- barüz eltirmişlerdir. İlk önce Char- let bu gravür de halk hislerinin ifa- desini yapmış ve sanat gazetecili- Bini tesis etmiştir, denilebilir. Li- toğrafyayı ancak tesadüfi olarak yapmış olan resim üstatları yanın- nında Grandville, Gavarni, Pigal, G. Dorâ, Bellange, Daumier, Grevin Gille, Travies gibi büyük rassam- ları zikretmek lâzımdır ve bünler maasır arasında ressam litoğraf olan Fordin, Fantin - Latour, Che» ret, Leandre, Willette, ve litoğraf olarak Lunois, Maurou, Corpet, G. Bellanger, Sirony zikredeceğiz. Bugünkü müstakil gravürler: Bugünün büyük ressamlarının ekserisi graaüir yaparlar. Aralarında yalnız münbaşıran gravür yapanlar da vardır. Bugünkü gravür üstad- larının en bariz vasıfları sadece sanat teknikdeki kudreti göstermek değil, bilâkis her şevden ziyade kendi tahags glerini ve heyecanla. rını ifadeye gayret ve dikkat et- mektir. Asrımizın gravür yapan artistlerinin eniyileri Fransa'dadır denilebilir. Aralarında dünyaca şöh- retleri malüm olan Piçasso, Matisse, Derain gibi artisler vardır, bundan başka Fransa'da fevkalâde güzel agir müş büyük patlıcanlara benziyordu. Tütünün sert dumanını emmek üze- re sigarayı ağzına götürdüğü zaman alnında mum duran duran bir ka- fatasına benziyordu. Evet | Teofil bütün kuvvetini topladı. Mırıldanarak kendini sabit nazarlar- larla yerinde tutan bu çirkinliğe hü- cum etmek istedi. Köşedeki polis korkunç bir sesle düdüğünü öttürdü. Sarhoş başını bir tarafa iğmişti. Ağzının suları akıyordu. Teofil silkindi yeni bir müna- kaşaya başiamak istemiyordu. Birden koşmağa başladı. Polis gravürler veren sanatkânlar da, Se- gonzar, Leopold - L&vy, Obton Fri- ez, Dufy, Dufresne, Coubin, Cha- galle, Gromaire, Laboureur, Kay- ser, Pasoin, Lespinasse, Marie Lau- rencin, Ylaminek, Vergâ - Sarrat, Jean Marchand, Salvator Daly, Galanis'dır. Almanyada Grossomam Grozs, Maid, Sewald, Rusyada Alexief, Lebedief, İtalyada Moran- di Graziosi, Celestini, Marchi, Anni- koni, Yugoslavyada Kirisman'dır. Bizde gravür: Pek çok güzel ve büyük eser gibi gravür de memleketimize Cum- huriyetten sonra girmiş ve geçen sene Güzel sanatlar Akademisinde gerek talebenin ve gerekse Artist ressamların bu sahada maplümat- larını arttırmak ve terakkilerini teghil etmek gayesile bütün çalış ma imkanlarını cami gayet modern bir gravür atölyesi tesiş olunmuş» tur. Kıymetli Maarif vekilimiz Ha- san Âli Yücel bu sanatın inkişaf ve terakkisini bilhagsa arzu ettiğin- den atölyemizin gittikçe inkişaf ederek fevkalâde artistik eserlere beşik olması ve memlekette nefis ve lüks tablara vucut vermesi kuv- vetle beklenir. SABRİ BERKEL ZN en (İY İZ ZNT SİZ j p de hi İN e » 1 N Zi <p OX ye düdüğünü üç defa çaldı. Bir oto- mobil fısıldıyarak geçti. Sarhoş ye- rinden ayrılmamıştı. Fakat gölgesi muvazi olarak onunla beraber ko- şuyor... Sık sis nazarlarını örtü- yor. Ayağı kaydı ve pantolonunu yırttı. Kuvvetli bir el kalkmasına yardım etti, Teofüi teşekkür etli ve yeniden koşmağa başladı... Hiçbir şeyi düşünmüyordu... Odasına şafakla beraber girdi. Mikroskop masa üzerine devrik miş, kedi ise aynaya bakarak ku laklarını ayaklarıyla okşuyordu... Const. ENE