Dönen yazılar TİYATRO — 6önect Sayfadan Devam — (543 - 540) tarihlerine doğruda Sicilyada şöhret aldı. Fakat hakiki inceliğini veren Atina dehası olmuştur. Eşil — Milâddan (53b) yıl evel (Eleusis) keryonun kibar bir ailesinden dünyaya gelen Eşil bütün yaşadığı müddetçe eski dini ananelere bağlı bir Şair olarak kalmıştır. 'İrajedya- nın babası olan Fişil sahneye ikinci aktör çıkarmış dramı Ji- rizimden âyirmiş kuturen ve renkli elbiseler, uzun eldiven- ler ve boyalı maskeler hep o- nun icadıdır. Eşil seksen kadar tiyatro eseri ydzmıştır bu güne kadar yalnız yedi tanesi kala- bilmiştir. Sofokl — Milâddan 495 sene evvel ( Kolon ) şehrinde dünyaya gelmiştir. Eşilden o- tuz yaş küçük olan buşairti- yatroda üstadına yetişip onunla beraber müsabakalara girmekte gecikmemiştir. yorsun... Öyle değil mi? Böyle olmadığını söyle... Bunu söylemek istemedin mi? Tıbbıyeli bayan : — “Dariy,, deki filmi düşünüye- rum.. diye sözü değiştirdi... Güzel- miş... Bende görmek istiyorum. — Ne müthiş.. lâf değiştirme usulü İ.. Lâfları değiştirmekte pek mahirsin ? Ne dersin ? Meçhul çiftler dolu Parkı iki ta- rafa bölen büyük yola çıktılar. Ka- ranlıktan ışığa çıkıldığı zaman her şey mavi görünür göze, Teofil dik- katle Maria'ya baktı, onun dolgun, yuvarlak ve boyasız yüzünü gördü. Bilhassa güzel kadınları berbat eden boyalara karşı dehşetli bir istikrah duymaktaydı. Ofelia bunun gibi değildi. Onu buluştukları günlerde pudra ve ruj sürmekten vazgeçirmişti. Ama çok defalar tramvayda yine ateş gibi kırmızı görmüştü. 96 — Servetifünun — 7347 Sofokl yirmi yaşında traje- di müsabakasına iştirak etmiş. tir ve trajedinin babası Hşile galebe çalmıştır. Bu mağlubi- yein acısı Eşili memleketi ter- ke mecbur etmiştir. Sofokl yirmi defa trajedya mükâfatını kazanmıştır seksen yaşında ( Ödip Kolon ) isimli eserini yazmıştır. Eşil dramı lirizimden kurtarmış ve sah- neye ikinci bir aktör daha çı- karmıştır. Sofokl da mükâleme- ye daha fazla bir geyyaliyet ve tenevvü vermiş ve sahneye üçüncü bir aktör çıkarmıştır. Öripid — Salamin muha- rebesi zamanında (480) de doğ- muştur. Öripid fakir bir gilenin çocuğudur. Babası bir meyha- neci anası sebze satıcısı idi za- manının karışık ve üzüntülü ol- ması şairin ruht varlığında büyük bir tesir vücude getir- mişti . ( Sokrat) ım dostu olan bu genç adam kendini felsefeye verdi. Anahagor dan felsefe dersleri aldı. Eşilin öldüğü ta- rihlerde yirmi beş yaşında ilk ttajedyasını yazdı. Beş kere ilk mükâfatı aldı. Eserleri için Asistan deyam etti : —Mizaçlarına göre hisleri ayrılan bu ilahelere bak, benim'bütün söy- lediklerime inanacaksın... Her biri iki veya daha fazla erkek arkasın- dan koşuyorlar. Onların herbirinin içinde saçma sapan konuşup kor- kunç facialar yaratan, gülünç iskan- dallar çıkaran şeytan var. Her biri hayran etmek, söylemek, şüpheye düşürmek, ve birçok zavallıları yak- mak istiyorlar. Maria sükünet içinde dinliyordu. Teofil onun kolunu yakalamış ileri doğru bakarak konuşuyorku : — Önden gelene bak... Bak ko- lundakinin lâfı nasıl onu alâkadar etmiyor ?.. Görüyor musun ? Fiiliyat ile hislerini ayni merkezde toplıya- bilenler okadar azdır ki, onlara rastgeldiğin zaman Kolümb gibi Hin- distanı keşfettiğini söyliyebilirsin... Ben kendi hesabıma.... yapılan tenkidlere dayanamadı memleketini terkederek (Make- donya) ya gitti orada Kral (âr kelâus) ecdanının tuttuğu yoldan giderek büyük “San'at ve dehâ sahiplerini kendi etrafına sara- yına topluyordu. (Öripid) Arke lâos dan çok hürmet gördü ve son senelerini onu yanında geçirdi © Mecmua akını —87inci sahifeden devam— « Bu ütibarla yurdumuzun en uora köşelerinde bulunan sanat abi- delerini araşlırmak İçin gezmeklen vazgeçmiyeceğiz » (|) Seyahate hazırlanan bu beyın tren biletini muhakkak « Bacon» yazısı temin edecektir; «Ön söz» ün daha aşasındaki « Yurda en w- fak bir yurdımda bulunabildiğimize kani olduğumuz gün bizim en mut- İu günümüz olacaktır » cümlesine cevap olarak mecmuanın üçte bi- rini kaplayan «Ortodoka kilisesinde musiki » adlı yazıdır. Kâfil. Bu <Yürüyüşsün, «yerinde say- mak olduğunu söylemek artık aci denecek kadar fuzuli fakat haki» kattir, Mahmut ÇAMAY Mariayı bu itiraf çok alâkadar ediyordu. Çiçeklerin karıile dolu bir ağaç gibi dökülüyordu asistanın söz- leri. İçlerinde şahsi fakat benimsen- mesi icab eden, ibretler sıkıştı- rılmış olanları vardı. Maria hiç bir zaman kendisile böyle tabii ve ber- rak konuşan birine rastlamak fırsa- tına nail olamamıştı. Onun şimdiye kadar rastladığı erkek arkadaşları daima kendilerinin diğer arkadaşla- larına nispeten daha çok içki içtik- lerini eve sabahleyin erdiğini, bir Güneş doğmadan öten bir serçe cıvıltısı dolmuştu içine. Ona, ken- dinden bir daha ayrılmak isteme- diğini, konuştuğu gibi anlatmakta devam etmesini kendini delicesine sevdiğini söylemek istiyordu. Teo- filin yüzünde uzun hüzünlerine yeni ahenk veren bir ışık vardı. — Devanı tar —