lardan apayrı bir şahıstır. «Buluu- maz uşak» ia «kendi rolünü» bul- muş olan Talât bunu «Ayak takı- mı arasında» devam eğtiriyordu. «Ötellor dan muvafakıyetle «Bu- lanmaz uşak» a geçen Hâdi, «Ayak takımı arasında» tam, bir ratöba- rondu. Moralı “Otello,, da iyi, “Ayak ta- kımı arasında ,, fevkalâde oynadı. “Aptal, da mizansene uymıyan bir rolde çıktığı için biraz silik kaldı. Hüseyin Kemal bu sene, “Ayak takımı arasında, ki harikulade “ creatlon , u ile “Aptal, daki İvolginf ölmez bir oyunla yarat tıktan sonra. “Meşalelerde,, Pierre Benoit vari bir romancı rolünde çıkmasaydı daha muvafıktı. Avni Dilligil, şansı üzerine, tam mizacına göre roller aldı : “Bulunmaz Uşakta, şımarık Lord, “Ayak takımı arasında, fatalismin kölesi, “Aptal da mirasyedi, rolle- rinde, başlıyan kariyerinin sağlam adımlarını attı. iy Neyire, «Ayak takımı arasında», «Meşaleler»de ve «Bulunmaz uşak» taki craation'larında büyük bir ar. tist olduğunu yine gösterdi. Cahide « Aptal » da enteresan olsbildi. Nevin Seval, şayanı dikkat bir eleman olduğunu çıktığı kısa rol. lerde belli ediyordu. Nevin Akkaya etüde ihtiyacı olan bir eleman olduğunu gösterdi. “Aptal, dan bir başka sahne — 4 — İ. Galip, “Ayak takımı arasın- da, ve “Hürriyet apartmanı,, ında üstadane oynadığı rollerle kültür- lü aktörün neler başarabildiğini ispat etti. ie Ertuğrul Muhsin, edebiyatta sistem ve otoritesine arzu ettiği- miz büyük bir tiyatro adamı- dır, i Bu gene sahneye çıkardığı bü- yük ediplerin eserlerini ne kadar iyi tanıdığını Reji ve sahne direk- siyonundaki itina ve titizliğiyle gösterdi. “Bulunmaz uşaktan. bir diğer schne e Be Tiyatromuzda bir dekor «culte» ü lâzım. Büyük bir ressamın, reji» sörümüz gibi yaratıcı vasıfları h&- iz bir adamın, orijinal dekorlarına ihtiyacımız var. öle Tİ Romanda, hikâyede, senaryo da fakir olan telifçiliğimiz tiyatro sahnesinde de pek parlak değildir. Muharrirlerimiz mukakkak ki işin ağır tarafından kaçınıp kolay $6y- lerde kalıyorlar. Bundan ötürü zengin bir proğ- ramla hareket eden tiyatro ekipi- miz, 1940-41 sezonunun sonunda ancak iki telif eser takdim ede- bildi. Vedat Nedim Tör'ün piyesi ti- yatro tekniği noktai nazarından biraz zayıf olmasına rağmen fikir tarafı çok kuvvetli olan biz eserdi. Sedat Simâvinin piyesi alkışla- rın gürültüsünden duyulmadı. Bu, tiyatro tabiriyle dördüncü duvarın (yani halkın) telif eşerler üzerindeki israrına işaretdi. Milli eserlerimiz az, pek az! Muharrirlerimiz adapteden uzak- laşamıyor. Muharrirlerimiz acelelerinden oturup büyük eserler yaratamı- yorlar, Bazıları (Necip Fazıl gibi) fev- kalâde şahsiyetler çıkararak mişti- sizma yapıyorlar. Halbuki tiyatro artık bunları — Devanu 263 ncü sayfada — ğü. - Şervetifamun — 2330