SER VETİIFU NUN Sahibi ve milessisi A. İhsan Tokgöz Neşriyat Müdürü : H. Fahri Ozansoy Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ — EDEBİ —İLMİ—SOSYAL— HAFTALIK GAZETE di Kuraluşu 1891 ya 5) — cur 99 No. 2330 Telgraf : Servetifünun İstanbul Telefon: 21013 17 Nisan 1941 Perşembe HAFTA HA S B I HAL | Hüseyin Rahmi kardeşimizin bir makalesi — Modern dünyada modern insanlar — Dünya felâketini doğuran namussuzlukdur. Yazan : Aziz ve sevgili kardeşim Hüse- yin Rahminin ( Otomatik namus- kârlık) adlı müsahabesini bu günkü Cümhuriyetde okudum. Bu yazıyı okuduktan sonra Avrnpayı ve bü- tün dünyayı kasıp kavuran, her tarafa ölümler, sefaletler, endişe- ler yağdıran büyük felâketin ana sebebi politika âleminin ( ©- tomatik namussuzluğu ) olduğuna bir daha iman ettim, Çok dürüst gok temiz tahlilci olan Hüseyin Rahmifmakaleyi fransızça bir mec. muadan aldım diyor ve İransizça mecmuanın yazdıklarını genişlete- rek, bazen eksiltip bazen ziyade- leşdirerek tercüme ediyor. Fransız muharniri : karşımızda- kilere namusunugdan eminmisiniz diye bir sual irad etsek, doğrular iğriler bir arada, evet eminiz diye bağırırlar kanaatindedir. En büyük patırdıyı da namuskâr- lıkdan nasibi 22 olanların yapacak larına inanıyor ve daha ileri gidiyor, bunların yapdıkları kötü işlerin suç olduğunu akla getirmeden ve namusa taallukunu hiç düşünme- den işlediklerini ilâve ediyor! ve insan mutlaka kendi vicdanile kar- şı karşıya gelmeli ve vicdan deni- len ruhu yalancı şahid yerine kul- lanmamealıdır diyor. Ahmed İhsan Fransız muherririnin mukale- sindeki ruhu böylece hülâsa ettik- ten sonra Hüseyin Rahmi hendi analizine başlıyor. Hüseyin Rahminin analizinden aşaki satırları alıyorum: Şimdiki yaşayıs —buna asri namı ve- relim, harb dolayısile çok şeyleri zaruri sayalım, ne deksek diyelim— bir kapa- roz hayatı oldul Zamana morali, içi di- şına çevrilen yeni moda kürkler gibi tersine döndü. Kiminle" bir işe girişseniz en önce tırtıklanmaya müsait tarafınız yoklanıyor. Hele esnafla müşteri biribi- rile çekişen iki hasım vaziyetine düştü- ler. Aldatmk, aldanmamak meşgalesi.. Esnafta insaf, müşteride tahammül kal- madı. Alıcı kafese konulduğunu anlayor. Satıcı zamanın ihtikâr fırsatından doya doya semirmeye çalışıyor. Belediye şeh- rin iktisad havasında dönen türlü çeşid ihtikâr fırıldaklarından hangisini durdu- racak ? Helâl, haram sözleri lügatlarda unu- tuldu. Düşününüz bir kere, bu iki mü- barek kelimeye yeni matbuat sütunların- da hiç tesadif ettiğiniz varmı? İkisi de tamamile eski türkçeye imal edildi. Fili varlığı kalmıyan sözün halk dili reva- candan çekileceği tabiidir. Doğruluk bu da ne kelime? Yeni kamuslar da eski manasıni kaybetti. Gazetelerde hergün TOKGÖZ İstanbul - 16 Nisan - 1941 okuduğumuz dolandırıcılık vak'alarının kahramanları hakkında kullanılan tabir şudur: «Açıkgözün biri.» Yazının al- tında yalnız « aşkolsun tosunum » teşcil eksikdi! Çok doğrudur. Doğruluk kıtla- şınca yalan bollaşır. Yalan bolla- şınca hilekârların muvaffakıyetleri daha kolaylaşır. Hilekârlar çogal- dığı gibi onlar birbirlerini tanıma dan mütesanüt olurlar ve birbirle- rini otomatik olarak korurlar, Nâ- muslular zavallı denecek bir vazi- yete düşerler. Zaten kendileri az- lıktır; meslekleri icabı olarak dolap peşinde koşmadıkları için mütesa- nüt değillerdir. Tabii olarak mah- rumiyete doğru yürümeğe başlarlar ve o vakit tanıdığım bir adamın kendi imzasını mahkeme huzurun- da inkâr ettiğini gördükten sonra bana söylediği şu söz bir daha ha- tırıma gelir: «Bu para bir müesseseye bir borç- tur, oraya borcu olanlar işin yolu- nu bulup gıyrıldılar, Ben imza be- nimdir deyip de öder isem tam enai olurum.» Bu sözü duyduğum zaman ve- recek cevab bulamamışdım ve kendi kendime otomatik hilekâr- — Lütfen sayıfayı çeviriniz — 253 — Servetifünun — 2350