| | | # | | ii No. 3364—570 HAYVAN, İNSAN VE EDEBİYAT Yazan: #kidenberi, inganlar, kendi- lerinin rasiyonel birer hay- van olduklarını kabul et- miglerdi. Yukarıdan aşağıya doğru dur- dukfları sosyal merdiven devrinden, bugünün «adalet» denilen doğru kanaatine kadar, insanlar, hayvau- lara karşı bu demokratik tavırla- rını muhafaza ettiler. İnsanı, şuurlu olsa dahi, hay- veb addetmek Nuhu, gemisindeki hayvanlarla karıştırmak demektir. Fakat, bu, böyledir: Aslan ne kadar yırtıcı bir hay- van ise, insanda öyle çguurlu bir hayvandır, İnsanlar ginirlerile a6- lan ise pençeleriyle şöhret kazan- mışlardır. Ayrı, fakat biri diğerinden da- ha kârlı iki saha... Beynin hipertopisi, uzuvların tekğmülü, zekânın muhteviyatı hayvan ile insan arasındaki rabi- tayı çözebilecek derecede kâfi ge- len unsurlar değildir. Bundan ötürüdür ki, insan oğ- lu, kürenin merkezine saklanıp nezaketsizçe onun göbeği olduğu- nu iddia eden terbiyesiz bir hay- vandan başka bir şey değildir... Ve insanı, hayvanat bahçeleri- nin katoloğundan ayıran şey; O- bun, hayatı, görerek yaşaması de- gil hayatın kenarında oturup tü ketmiştir. İnsan vasfını insana takarak onu hayvandan ayıran ilk hakika- tı ararsak, onu şöyle görebilirdik : Hayvan, yaşamak için mücade- te eder. Hayatın devamlı bir ak- törüdür. Yaratmakla, sahneye atan rejisö- rün idaresi altında o, doğumundan ölümtne kadar sahneden sıyrıla- maz!... UYANIŞ Cavit İnsan oğlunun en büyük vasfı bazan hayatın ateşli sşkından sıyrılabilerek, kendine paydoslar yaratmasında, sahneden atlıyarak, seyirci gibi kalabilmesindedir. (Hayvan kendisi için iki nokta arasındaki en kısa yol, en doğru hat ile hulâsa edilendir. Lâbirent: Yalan, dolambaçlar yalnız insanla- ra ajttir.) KAFES Yogum.. Yolunu şaşırdın! Bani san peneereme konarak, Alnıma ipek kantdınin dokanarak Bana altin sabahı ışıkları Gapındır! Hasıl oldu ?.. Keden yolunu şaşırdın? Hani şakrak ötüşlerin vardı Ye minicik yaganda güneş parlardı Her uçup gelişinde Hani giderken de, bilirsin, Göslerim iki kısıl kanadı peşindel Uçma çok usaklara, gönlümle çeyrilirsin | Haltd Fahri Ozansoy Yaşamak mahkümiyetinin üni formasını sıyrıp, hayat nehrini sahilinden seyretmek ; işte insanda «insani» olabilen biricik vasıf... Bu insanlığa namus hareketini vererek, hayvanat ilmile alâkasını kestirir. Bunun için ileriden tekâ- mülcüler tarafından, cesaretlendi- rilen hayvanlar, insanlığa hiçbir zaman hayatın esaret Zzencirini kırmıyacaklardır.. Bu her nasılsa hayvanların bü- yük facıasıdır. İnsanın hayat ile beraber, tabi- atten talep ettiği şey, onunu seyri dir. 116 YAMAÇ Müsamere, kazaen veya bile bile değildir. Bu insanda, insanı hayvaudan ayırmak fertleştirmek için doğmuş» tur. Söylemek istediğimiz, kalan satırlar da «müsamere» kelimeşi- nin «edebiyat» ile yer değiştirme- sini teroih ediyoroz, Çünkü bü kelimenin hayatı seyretmek vaafı: DA inanıyoru$. Edebiyat, denince, insanın mağ- di olmıyan bir akelyonunun ve hayatı çeşitli vasıtalarla bir hedef yaparak onunla alay etmek iste- yen ilmi hatırlıyoruz. Onu ayaklar altına alıp giğne- mek, insanı yere yıkıp dört ayak- Ia yürütmektir. İnsan için bülün kanun kitaplarındaki en büyük ceza hapistir. Utfuklamu bu göz kırpığıyla müsamere (edebiyat) sönmüş de- mektir. Kapanan bir adamda, yalnız hayat vardır. Bu, bir insan için kâfi gelmez. Edebiyat, hayatın birloik mw zeretldir. Betbahtlar, müntehirler, ede- biyatı ya kaybetmiş veya tüketip, ellerinde yalnız hayatları çıplak kalmış olanlardır. Bunu da, onlar bir muz kabu- gu gibi soyup atarlar. ((Yahut bir içki bardağını kırar gibi) Çünkü edebiyat her şeyin çift oluşunu görmek, onu yalnı, olduğu gibi değil, insan gözüyle görüp kucak: lamak demektir. Edebiyat, insanı edebileğtirir. Her canlı varlık hemcinsiyle paylaştığı bir âlem yaninda kendi bir dünyasını — edebi dünyasi nı — yaratır. Bu âlemin içinde hayvanlar ve davet olunmıyaniara yer yoktur. Barik: — We