n No, 2136—451 — Niçin yazarsınız? — Hiç bir zaman karşınızdakine «Ni- çiu yemek yiyorsu- nuz ?», «Niçin uyku uyuyorsunuz İ» diye bir sual sormak gk- ilnızdan geçmemiş- tir. «Niçin yazıyor- sunuz?» suali de ayni derecede bu iki sor- guyla yanyana gider. Yazmak bir ihtiyaş- tır ki, insanın his- leri üzerinde doyu- rucu bir tesir yapar, Yazmıya alışmamış insan «mektup yaz- mak» hududundan harice çıkamaz. Fakat yazmıya, düşünmiye, duymıya alışmış insan için yazmak, tıka basa yemek, durup dinlenmeden uyumak gibi bir ihtiyaçtır. Niçin yazdığımı biraz daha vâzıh bir ifade ile anlatabilmem için, uzun boylu düşünmem lâzım ge- liyor: bazan en ufak hâdise bende yazmak isteğini uyandırır. Bazan satırlar arasına girmek, birkaç gün her şeyden uzuklaşmak, düşünüp bulduklarımı tespit etmek ihtiyacile bir köşeye çekilirim. Yazabilecek halde bulunduğum zamanlar neş'e de benimle bera- berdir. Fakat bazan bir hafta, on gün yim gibi, hiç bir gey yazmadan dururum. Ö zaman da neg'e benden uzaklaşır, gamlı ve kasvetli bir nin olurum. — Hazırlamakta olduğunuz yeni eserler var mı? — Yeni bitirmiş olduğum «Efeler» isimli bir ro- manla, bitirmek üzere olduğum «Sipahi Cem» adını taşıyan tarihi bir roman.. «Efeler» şimdiye kadar çok ihmal edilmiş milli bir mevzua temas eder. Bu- rada Osmanlı devleti muazzaması ile köylü çarpışır. Aydın dağlarının sâf, mert, erkek efesi, bütün gönlü, enerjisiyle «Efeler» de yer almıştır. «Sipahi Cem>» 6 gelince, gayesiz akınların bütün vuzuhu bu kitabın Ragıb Şevki e UYANIŞ 149 Romancı Ragıb Şevkinin Fikirleri sayıfalarında toplanmışiır. Budapeştelere kadar dağ nan istilâlar içinde, sipahi zabiti Cem, düşünen, du» yan, hisseden, fakat bütün bu duyup düşündüklerini fiil hâline getiremiyen bir tiptir. Hazırlamakta oldu» gum diğer romanların başlarında şu üç tanesini S8» yabilirim: «Kırmızı Yengeç», «Sarayların Arslanı», «Yeşiller», — Eski edebiyattan sevdikleriniz 1 N : uli, Mevlâna ve Tevfik Fikret... Bu dördü üzerinde meclübiyetimi hiç bir kelime ile ifade edemiyereğimi zannediyorum. — Yeni edebiyattan beyendikleriniz? — Nesirde Mahmud Yesari ve Peyami, Necip Fazıl, Nâzım Hikmet... — Edebiyatımızda bir durgunluk, hareketsizlik var- mıdır? . hazımda Zemin ve zaman mefhumu ile bu gualiniz ara sildi bir karabet görüyorum. Bizde edebi bir kitabın 2000 safş yapamadığına göre durgunluktan, hareket sizlikten başka ne bekliyebiliriz ? Ne at, nede mey- dan var. Halk okuyor mu? Hayır, Matbuat Umum Müdürlüğü ne kadar istatistik çıkarırsa çıkarsın, her şeyden evvel memlekete faydası dokunacak «kari zümresi» ni bulmak lâzımdır. Bu zümre ortada yok: ken hareket ve çanlılık nasıl temin edilir? Bugün entellektüel suydığımız vatandaşımıza Yesariyi yahut Yakup Kadriyi okuyup okumadığını sorunuz: «Hayırla cevabiyle karşılaşırsınız. Evvelâ okumayı, sonra da yazmayı öğrenelim | — Edebiyatımız yarp edebiyatı tesirinde mi olmalı, yoksa başlı başına yerli bir karakter mi taşımalıdır? — Tesir altında kalmak kötü bir şey değildir. Fakat bu tesiri taklit hâline getirmek kötüdür. Fikrin neticesl için başka kafaların içindeki #lemi seyretme- miz lâzım gelir. Bence garptan biraz raz başımızı şimale, Rus fikir ve san'at hayatına da çevirmemiz lâzım geliyor. Asıl tesiri sltında kalmamız lâzım gelen memleket Rusyadır, Çünkü Rus köylü hayatı ile Türk köylü hayatı arasında birçok taraflardan bir benzerlik görebiliriz. Gorky'nin birçok hikâyelerini kolayca adapte edebildiğimiz zaman, önümüze konan eser, bizim hayatımıza tamamen uygun bir hal gösterir,