Yolculuk Notl SERVETİFÜNUN No. 2077—392 BEREKET VERSİN MUZA'! Avrupanın Göbeğindeki İsviçrenin şimaligarbi köşesinde, Rbin nehrinin üzerinde bulunan Bâle şehri sağından Almanya ile hudut- tur, solundan Fransaya bitişiktir. Bâle demiryol istasyonunun içinde Fran- saya giden tirenlerin kalktığı taraf var, orada Fransa saatini görürsünüz; İsviçreden bir saat geçtir. Gene ayni istasyon içinde Alman tirenlerinin yeri var; Alman tirenleri buradan kalkınca (ORhin nehrini aşıyorlar, Bâle şehrinin şimal kıyısında yapıl- mış olan “eğ Bavyera istasyonu- na giriyor! Bütün v” bitişiklikler ve Avru- panın ortasında iki büyük memleke- tn sınırına bağlı olmak ve nihayet Avrupanın en büyük nehri sayılan Rhin'in burada canlanıp tekmil Al manyayı baştanbaşa yararak, Hollan- da yoliyle Şimal Denizine dökülmesi, Bâle şehrine çok büyük kuvvet ve kudret vermişür. Avrupanın içinde kıvrandığı buhran Bâle'de çokluk sezilmiyor. İşte bu duygularla, dü- şüncelerle Bâle istasyonunun Fransa nhtımından kalkan trene bindim. Gece saat dokuz; yataklıvagon ara- basında, diğer vagonlarda tenhalık var; hele yataklı vagonda benden başka ancak üç yolcu daha gözüme ilişti. Yola düzüldük, Fransa topra- gındayiz; yatağıma girmeden kondok- törden madensuyu istedim : — Efendim, bu tirende lokanta vagonu yoktur ! — Bir kahvede içemez miyiz? — Hayır hiç birşey yok! Kendikendime, ne tuhaf şey, de. dim. Sonra garson ilğve etti. — Saat onbirde İstrazburga ge leceğiz, orada alır size getiririm. Avrupanın göbeğinde, her türlü konforun ve satıcılarin kaynaştığı Bâle şehrinden çıkar ekspres Brüksel ka- tarında böyle yoksulluğu ummazdım. Brüksele giden hat, Alsas merkezi İsirazburga ve ondan sonra tâ Bel- çikaya kadar Alman hududuna mu- vazi gidiyor; tam bir askeri kıymet- te hattır, bu hat İeviçree - Blçika Ta- bıtasını kısaltmış bulunuyor, ama hat üzerinde tekerlenip giden ekspresde içecek kahve yok, madensuyu yok ! Bereket versin Böle'den aldığım bir kilo muza! her birisi büyükçe salatalık (Ohıyar kadar büyük ve kehribar gibi sarı! mis gibi kokuyor. Onlardan yedim, yatağa uzandım. Bu akşam su da bu, kahve de bu. Tevekkeli ne niyete yersen o lez- zettedir, dememişler! Sabahleyin gözümü açtığım za- man zümrüt gibi yeşil, zarif köyleri gördüm. Köylerin güzel evleri sanki birbirine bağlı gibi idi, köyler evler ulama halinde idi. Bunların arasında yüksek ağaçlar içine gömülmüş büyük büyük köşkler, şatolar var, ama hemen hepsinin geniş topraklarından bölmüşler, yeni köyler kurmuşlar, köy caddeleri açmışlar, ufak, fakat çok zarif kırevleri yapmışlar, yapı- yorlar ve yapacaklar. Yanımdaki bir yolcu ile konuşuyorduk, diyordu; — Belçika, Avrupanın en kala- balık, nüfusu çok yendik o fakat Belçikalı ve Flaman ruhu, satür ve Ekspresde Lokanta Vagonu Yok! kır sevgisinden ayrılamaz; onlar şe- hirlerin kat kat apartmanlarını sev- mezler; kırda, meselâ beşyüz veya 1000 metremurabbada bir toprak alıp oraya üç odalı sade, süsten ve lüksten azade ev yapmayı bahti- yarlığın en parlağı sayarlar. Yolcunun bu sözü kafamın için- de kaynamıya başladı. Natür sevgisi, kır sevgisi, bahçeli evile, bahçesile meşgul aileler !l Kır havası yutarak büyüyen gürbüz çocuklar ... bütün bunların sağlık faydaları, ekonomik faydaları. İşte size çok mühim ve çok derin düşünme, yazma, konfe- rans zeminleri |.. Nekadar söylese- niz, nekadar yazsanız yeri vardır! Sonra yeni kurulan Ankaranın Yenişehri gözümün önüne geldi; önce başlıyan bahçeli villaları bıra- kıp apartmanlar kurmak iptilâsını, apart'nan gelirini kendime irad ya- pacağım, diye arsa fiyatlarını gittikçe yükse'tmek yarışını ve nihayet ev, bucak, ocak sevgisini bırakıp evvel- zamanın ciğercileri gibi sırık üstün- de taşınan sefertasları ile yemek getirtmek modasını hatırladım, yüre- ğim sızladı ve keyfim kaçtı! Palace Hödtel, Bruxelles, 29-65-0936 Yüksek Sıhhat Şürasınn Yaptığı İV Toplankı Yüksek Sıhhat ir sağlık ve siyasal yardım bakanı Dr. Refik Saydamın riyaseti din bu miti mayıs alelâde toplantılarını yap- mıştır. Ankarada yapılan dört top- lantıya, Prof. Dr. Refik Güren, Prof. Dr. General Besim Ömer Akalın, Prof. Dr. Neşet Ömer İr- delp,- Prof, Dr. Akil Muhtar Özden, Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, Li Murat Cankat, Dr. azlum Bayson, Dr. Cevdet Fuat, Bakanlık yönetkeri Dr. Hüsamed- din Kural, Hıfzıssıhha işleri genel direktörü Dr. Asım Arar, İçtimai muavenet genel direktörü Dr. Fa- rak Ulug iştirak etmişlerdir. İçlima ruznamesinde adliyeden, mahkemelerden gönderilen Oo ve tıp sanatı icrasından çıkan suçlara aid olan dört mesele ile memle- ketin egri ve salgın hastalıklar bakımından umumi tetkiki vardı. Yüksek Sıhhat Şurası, mahke- melerdeki dört dava ile alâkalı bu dört meseleyi gözden geçirmiş, mütalâasını tesbit etmiş ve bildir. miştir. Memleketin sari ve salgın hastalıklar bakımından umumi tet- kiki sırasında da, alınan tedbirler ve yapılan mücadeleler bahis mev- zuu olmuş, vekâlet, vaziyeti bir rapor balinde iblâğ etmiştir. Bu hususta da müzakereler yepıldık- tan ve kararlar alındıktan &onre, toplantılar tamamlanmıştır.