11 Haziran 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

11 Haziran 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Na 2077—392 him bir servet elde ettikten sonra, Biariçle Trü- vil arasında büyük serveti çabucak israf etmişti. Bundan sonra da, ecnebiler diyarındaki Le- jiyon hayatını, Fasta bulunduğu zamanı, Çinin dahili savaşını okadar canlı bir şekilde ve vu- kufla tasvir etmişti ki, insan bütün bu macera- Jarı dinlerken, kendisinin bizzat bu sergüzeştler içinde yaşadığını zannediyordu. Tatyana, Gla- norun hikâyeleri arasındaki bazı tenakuzlara dikkat etmişti. Fakat ne de olsa, anlatılan bu hikâyelerin heyeti umumiyesi itibarile bir doğ- ruluğu vardı. Bütün bu mazi ile istikbal, anla- tanın, insanı inandırıcı ve kandırıcı iradesile , halden bir kuvvet alıyordu. Bir gün, İspanyol viyolonisti 'Tatyananın şerefine büyük salonda bir konser verdi. Din- liyenler arasında Mister Kingsleyle karısı, se- natörle ailesi ve davet edilmeğe muvaffak olan diğer bazı meraklılar da bulunuyordu. Herkes bu meşhur san'atkârın ancak “Tatyana için çal- dığını hissediyor ve her halini pek iyi anlatan dilsiz nazarları hiçbir kimsenin gözünden kaç- miyordu. Bütün yolculara güzelliğinin parlak- ağını saçan genç kıza, gemide prenslere mah- sus kamaraları işgal eden ve ancak zamanların- da görülmekte olan bir mihraceye gösterilen hür- met ve itibarın ayni gösteriliyordu. Pedr Glanor, biraz geç gelmişti. Yan kapı- Jarın birinden salona girerek müteharrik kol- tuklardan birine oturmuştu. Viyolonist anlaşıl- maz bir cansıkıntısı hissederek konseri kısalt- mış; ne Glanor vene de diğer dinleyiciler bunun neden ileri geldiğini anlıyamamışlardı. Fakat yalnız Tatyana, Pedr Glanorun otada'bulunma- sile, artistin çalmajğa devaın edemiyeeeğini der- hal kavtamıştı. Bununla beraber yüz fersah uzakta bulunuyordu. Artisti neş'e ile gelânılıya- rak, tenbihatı üzerine barda hazırlanacak olan yeni bir içki için ikindi okahvaltısına davet etmişti. “Tatyana, yalnız kalınca fikirleri içine dal- mıştı. Dört gündenberi meçhul bir istikbale doğru Pedr Glanorla seyahat ediyordu. Bu za- man zarfında, aşklarına ait hiç bir şey konuş- mamışlardı. Soğuktan muhafaza için Pedr Glanorun te- darik ettiği yumuşak bir kürkle çenesine kadar sarılmış olarak güvertede yürürken kaptana rast- geldi. Kaptan, geminin sol tarafından yavaşça geçen bir aysbergi senatöre göstermek için ge- liyordu. Genç kızı görünce, onun da dikkatini celbetmek için, elile buzdan adayı gösterdi. Gece yavaş yavaş büyük denizi kaplamağa UYANIŞ başlamıştı; yıldızlı gökyüzü altında, bir deniz ankajı gibi, beyaz buz adası akıntıya kapılmış, gidiyordu. Tatyananın yanında küpeşteye dayanarak iğilmiş olan denizci, bir lâhzalık tereddütten sonra, hiç şüphesiz evvelden hazırlamış olduğu bir suali sormağa karar vermişti: -— Matmazel Dürban, Sessizliği ve inzivayı bazen pek cansıkıcı bulmuyor musunuz? — Fakat ben yalnız değilim ki.. — Cemiyetin fazlalığı itibarile veyahut biz- zat kendisi karşısında insan bazan kendisini yal- niz hisseder, Çünki varlığında bir yabancılık görür. Bu hal bizim gibi deniz adamlarına ekseriya vaki olur da... — Uzun sefer esnasında bir kaptan hiç böyle şey söyler mi? — Uzun sefer; fakat faydasız ve beyhude sefer, Matmazel Dürban. İnsan yegine sadık arkadaşından ayrılınca kendisini bu sıkıntıdan, inzivadan kurtarmak ister. — Ben, yalnız değilim. Himaye edildiğimi hissediyorum. Vücudüne bir titreme gelmişti. Kaptan, salı- te adını niçin bu kadar tekrar iyordu? Adam, devam ediyordu: — Dünya üzerinde emin bir yer yoktur... İnsan kendisini daima denizaltı adalarından ve aysberglerden korumak mecburiyetindedir. Genç kız, yüksek sesle sormuştu: — Kumandan, rica ederim, kimde bahse- diyorsunuz? Anltyamıyorum. Bana açıkça söy- leyiniz. Kaptanın çehresi karanlıklara doğru çevril- mişti. Tatyana, onun sular üzerine akseden göl- gesinden başka bir şey görmüyordu. Müfekki- resi dağınık bir halde sözüne devam etti : — Söylediğiniz tehlike nerededir? Gölge, cevap verdi : — Sizden çok uzak olan âleme ve aldatıcı sihirlere itimat etmeyiniz. Yıldızlı'gökyüzünden ve namütenahiden kendinizi karuyunuz, Matma- zel Dürban. Bir gemicinin kendisine doğru geldiğini görünce, müsaade istemişti. Tatyana, gözlerile kaptanı takip ederken acele ile telsiz telgraf dairesine giden Pedr Gla- noru görüyor; mikrofonları kulaklarına geçire- rek, sanki tabiatın üstünde sesler işitiyormuş gibi, küçük odası içinde gaiple konuşın ve önün- de iki kıtanın haberlerini kaydeden telsiz tel- grafçıyı ve onun cihazını henüz yeni görüyordu. — Bitmedi — bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: