No. 2077—392 KAKAO! — Başı 88 inci sayıflada — hor bakmağa başlamışlar. Onu öz yavrularının bir uşağı gibi kullanıyorlarmış, günlerinin bir çok saatini kömürlükde kapalı geçirirmiş. Bu yüzden küçük korkudan sıraca olmuş. Onu bu gizde tutup bir ağrık bakı- mı evine atmışlar. Bir dahada gidip yoklamamışlar. Çocuğu- müz 6 ay yattıktan sonra bir “kış günü taburcu olmuş titre- yerek gene eski Kapısına git- miş. Fakat pencereden çocuğu azarlamışlar, kapıyı açımamışlar. Günlerce sokak ortalarmda sü- rünmüş. Küfecilik edip günde birkaç para kazanarak karnını doyuruyormuş... Eyikibu yav- ruyla kKarşılaşımda onu çgit- mekte olduğu bir uçurumun kı- yısından kurtardım. Okutüp yazdırdım. şimdi yanımda yaz- gan olarak kullanıyorum. Gene kendi gibi kimsesiz güzel bir kızlada evlendirdim fakat bir- de benim göremediğim sokak- larda sürünen yavruları düşün- dükce bundan böyle çocuk al- mak isteyenlere insanın vermi- yeceği geliyor. Bayanla bayı gözlerinden epiden beri dökülen yaşları si- lerken, direktörün sözünü bi- tirmesine zaman bırakmadan atıldılar : — Biz o gördüğünüz taş yürekli adamlardan değiliz, bay direktör. Böyle kötü bir iş yap- mayı düşünmüş olsak ne diye yavruyu sıcak çorbasından, te- miz yatağından edelim. Biz hem çocuksuzluk eksiğimizi gi- dermek, hem de bir yavrunun gelecek günlerini aydınlatmak düşüncesiyle bu işe baş vuru- yoruz, dediler. Direktör yeni havesi genç- lerin çocuk düşkünlüğüne bıyık UYANIŞ altı gülmüştü. Gözü yerden ba- yanın elindeki pakete ilişti o- turduğu koltuktan ağır ağir kalktı, - buyurunuz bir çocukları görünüz -diye önlerine düştü. Uzunca dar bir koridordan geç- tiler. bir kapının önünde dur- dular. Direktör zile bastı, Az sonra kapı açılmıştı. Bir sürü şen yavrunun içten bağrışmaları bu iki çocuk isteklisini sevinç- ten çıldırtmıştı. Kadın kendisi- ni tutamadı. En yakınındaki 'karyolada ağlıyan yumalak bir yavruyu kucakladı. Uzun ayrı- lik acıları çekmiş bir anne gibi onu öptü, seydi. Zavallı çocuğunda ağla. ması dinmişti. Demek o da bir anne kucağı arıyordu,.... Pa- patya sarısı saçları göğen göz- lerile bir taşbebeği andıran di- ger birinin yanına koştu. O ağlamıyordu yumak avuçlarım açmış — gel, babasıl — çağrı- yordu. Bayan gözlerinden dö- külen yaşları direktöre göster- memek için çocuğun arkasına saklanmak istedi; fakat direk- tör, onu çoktan sezmişti. Direk- tör, babanın yanına yaklaşarak usul ve cana yakın sözlerile: — Bu gördüğünüz yavru bir zengin oğludur, dedi, ama O zeginin karısından değildir; evindeki beslemesinden olması bu zavallının en büyük kusu- rudur. Bunu biz uzun ve hızlı araştırmalarımız sonunda ortaya çıkardık. Bu sözleri duyan Bayanın şaşkınlıktan ifrit £öE kalmıştı, Direktör, acı acı wülümsiyerek sözünün arkasın! pvtirdi : Sonu ir inci sayıfadı — Mareşal Fevzi Çakmağın Kir Ziyaret : <a: Tia Be w is 4 Genel Kurmay Başkanı Mareşal F Ye övzi Çakmak, muhafız ra e 1 li i ve alayı ordugü- hını ve muhafız gücünü ziyaret etmiştir. İçtima halinde bulunan alayı gözden geçirdikten ve askerin yaptığı geçlt resmini wwrwilikten sonra, alay şeref salonunu ve muhafız gücünü gezmiştir. Rurada Güc başkanı Yarbay İsmail Tekçenin, kalübün hatıraları hakkında verdiği izahatı dinlemiş, gördüğü iutizamdap takdirle baheetmiştir. Alay ordugâhını da gezen Mareşal, bölüklerin talimlerinde bulunmuş, subaylar ve erlerle konuşmalar yapmıştır. Koşduğumuz resim, Mareşalı askerlerin telim edişini seyrederken gösteriyor,