366 SERVETİFÜNUN ler | MEÇHULE DOĞRU. | mi5 Bir gün Loretta, diye başladı. Hikâyelerinin hemen hemen hepsi böyle baş- lıyor ve Lorettanın ismini, sevdiği ve kaybet- tiği kadını her hikâyesinde anıyordu. Tatyana, ekseriya, tesadüfen nazarıdikkatini çeken yeni keşifler ve hâdiseler hakkında izahat vermesini ondan rica ediyor; çünkü kendisinde öyle bir kanaat hasıl oluyordu ki, şifa verici eczaların acılığını gidermek için doktorların yaptığı gibi, Mur, bütün beşeri bilgilere vakıf ve onları hoş bir tarzda hem cinsine karşı müessir kılabilecek bir kuvvete sahip bulunuyordu. Genç adam, bütün geceleri imtidadınca uyu- madan mütemadiyen çkuyor, Tatyana da, oku- duğu şeyleri kendisine anlatmasını istiyordu. Anlatıyor; fakat kayıba, yokluğa karışan sevgi- lisinin hatırasını hiç bir hikâyesine karıştırma- dan yapamıyordu. Böylece Tatyana, başkalarının hafızasında mevcut olan Şeylerle, ilk senelerine ait hatıra ları soran bir çocuk gibi, bütün mazisinden ha- berdar olabiliyordu, Toni ise, bilâkis, çok sev- diği ölüsünün silik gölgesini derin bir aşkla hatırlarken, okadar iştiyakla muhayyelesinde canlandırmak istediği hatıraların yavaş yavaş şolduğunu ve yaşıyan halin karşısında eskiye ait gölgeler için artık bir yer kalmadığını ken- disine itiraf etmek mecburiyetinde kalıyordu. Ekseriya çiçekler getiriyor; fakat onları mumya yüzlü adamınkiler gibi kırmızı olarak intihap etmiyor; Tatyananın bilhassa sevdiği sarı kri- zantemleri tercih ediyordu. Bir gün, Tatyana : Sarı Renk ziyayı andırır, demişti. Sarı çi- çekleri daima karanlık bir köşeye koyşrım. Bu benim güneşe karşı olan tapış targımdır. Matemine ve bütün mücevheratı sevmemesine rağmen kollarında taşıdığı altın halkalardan bi- rini Müra uzattı. Bu Şarkvari ziynet ona pek ya- kışıyordu. Bileziğin iç tarafında Tatyananın tercüme ettiği Rusça birkaç kelime hâkkedilmişti: Seni sikiyorum ve sen benim esirimsin. *Tatyananın Murla konuşması, cansıkıcı ha- yatından çektiği ızdırabı biraz teskin edebiliyor- du. Onları ekseriya yalnız bırakiyorlardı. Ya Matya küçük iskemlesinin üzerinde uyukluyor, yahut Nadejda «çocuklar»la beraber ancak bir çeyrek saat kalabiliyordu. Murla, Tatyanayı da- ima “çocuklar» diye çağırmağı âdet edinmişti. Prens Radina, hemen hemen hergün, çok kırmızı bir buketle geliyor ve Tatyana onikinci gülü buketten çıkararak solgun adamın göğsüne takıyordu. Nişanları mevzuuna müteallik bütün sözlerden maharetle sakınıyor ve varlığı herkesi meşgul eden, evin önünde bekliyen, odaya gi- ren ve kimseninin ona bir söz söylemeğe cesa- ret göstermediği ötekine, firariye ait her hangi bir imayı anlamamış gibi görünüyordu. Buna mukabil Prens Radina, daha sessiz durmağa başlamıştı. Mur, hissettiği nefrete raf- men, bu adamla dost olmaktan kendini ala- miyordu. Bir gün Murun koluna girerek Tatyanadan bahsetmişti. — Bimemki, diyordu, Acaba Matmazel Me- likovun nekadar güzel olduğuna dikkat ve bu güzelliğin hakiki kiymetini takdir edebiliyor musunuz ? Onu kazanmak, alabilmek için her çareye başvuracağım, bırakmıyacağım. Her lal» de muvaffak olacağım. Şimdilik Allaha 1smar- ladık, dostum. Prensin açık renkteki eldiveni sokağın kö- şesinde veda işaretile hareket ederken, Mur, ol- duğu yerde donakalmıytı. Tatyana hakkındaki sözleri ona bir küfür gibi geliyordu. Derhal 'Tatyananın yanına koşmuştu. Çok güzel bir te- sadüf eseri olarak Nadejda dışarı çıkmış, cüce kiliseye gitmiş Kisaviye de gözlerile işaret ya- parak bir tarafa çekilmişti. 'Tatyana, yalnızdı. Onu mağmum ve sıkıntılı bulmuştu. Sebe- binin ne olduğunu anlamıyordu. Vahşi bir hal almış olan genç kız, açık bir sesle: — Sizden bir hizmet istiyebilir miyim ? di-— yordu. Ve cevap beklemeden ilâve ediyordu : — Şu mektubu adresine götütürmüsünüz. Sokağı veevin numarasını öğrendikten son- ra Mur, gözlerini kaldırmadan mektubu almış ve dışarı çıkmıştı. Henüz sokaktaydı ki, kalbi hizlı hızlı çarpıyordu. Demek ki, Tatyana da, kendisine itimat gös- teriyordu. Acsba, mektubun kime gönderildiğini öğrenemez miydi