No.1917—232 SERVETİFUNUN 39 çuklar ve Osmanlı Türkleri yaşamışlar ve şimdi de burada Büyük Gazimizin kuvvetile, azmile teessüs8 eden ve hergün derecei irfanını yükselten Cümhuri- yetçi Türkler hâkimdirler. Anadolu için bu yolda da ha nice misaller getirmek mümkündür. İşte Anadolu- da gelip geçen medeniyetlerin hepsi azçok birer iz bırakmışlardır ki biz bunları eski eserler, küllür ha- tıraları vw medeniyet yadigârları diye tavsif edebili riz. Bunların en büyük kışmı Türk eserleridir. Bu yadigârı iri iyrı muhafaza etmek bize bir mukad- des vazifedir. ilünkü eski san'atlar kültürümüz için bize liliyük bir ders olduğu gibi, taribimiz de yalnız kituplumlatı değil, onlar tasıtsile de inkişaf eder, En «ski mlehişelimizi ele alacak olursak iptida #ümer'lir vw Avrupalıların His dedikleri Z4'lerle kar- gılaşırız. Bir aralık Eti İmparatorluğu hemen hemen Anadolunun her tarafını hakimiyeti altına almıştı. Bunların payitahtı Yozgat civarında bulunan Boğaz köyünde idi. Burada gayet büyük bir şehir harabesi vardır ki yirmi beş senöden ziyadedir, vakit vakit hafriyat #apılmakta oduğu belde, daha ikmal edil- memişlir. Burada yalçın kayalara oyulmuş resimler te Yazılardan başka, yeraltından da birçok mühim yazılı vw resimli eserler meydadana çıkrılmıştır. Bir büyük £ merlimii de cenubi tilâyetlerimizde, meselâ depakala' ve Hükçwgis'de bulnnurdu. İsi bu büyük şehir İlnrilelirinde yüzlerce wwrler zuhur #imişlir. Alkara'mk pek wruk olmıyan Aliş#t hüyüğünde vüpmlüğ halrlgulia Kii talanlkısında çıkan üsriler çinde Müş ilirece #ürli bapruktar eya yo #vani de bulun- mititur, Bunları kati. birr misal olmak üzere #ütlü- şuruz, Bunlütlün baski tek iwE olarak hemen ber güti imrinlekietin bir taralındu, hatta Arlkura şehrinin İsale bile, bu devrin iawrlari bulunmaktır. Etile- vir kenarlar Şale elesin, dlerkel vlhrak Tesim- lti ker yeile #lynli yahut küllçegi volkuni taşlara İkairmaılır. Gösterdikleri şekillerin birçüğü beyi ili dr wiiijleri «Vani atilesilimaikiğtir, İlk bulçesii pek kiha gili görliketi bu rinin büyük bir eeiss var dir. Bi İsiemminin hutusi hallerini tetkik işit bunlar pek amikinmdir. Esllerin yasiları iki türlüdür, Biri Misir İüyüregiiileri gibi railmleriemi üretir. Hu ki- iieler Ulaalann üzrrlerimis Malunurlurdı. Bu #ins Bü yağilin dalin olkunüğılınğlır. Efür bir Kere hül- ledilecvk alir Ardilusun tarlbirüle vak değişiklik. ler ülümükter. Diğeri ism <viyj yikime dedigimiz vali: dar izi İm oksiriya tap levbacıklar üzerinde yiril- miştir. Ea Yuri ile okunmuş, batin gürüteeri bile bir dibe İmakır yapılınığır. İköyle yizı ile olan kita- beleş pek rwühim tutihi, iktirili, adli Tünsir turlü renltleti buridir ki bazı kor bu lâvhelar eski bir killyitiitsinin Dakıysaş olarık binleini: bir yenilir zu- bur #lerler, Göte böylü çivi yazısile yazılmış fakat Azur Mientrida uluruk, Kuyvasri olvarnda Kültepe denilen mabalde pekçok miktarda zuhur etmektedir. Bunlar Milâttan iki bin ww yüz vw belki üç bin se- ne üfitir orada yaşıyan bir Asur kolonisinin yadığâr- lardır. Kapadokyu metinleri diye maruf olan bu ys- zılann pekçoğu birtakım kukuki meselelere âit ol- duğundan kışmet ve ebemmiyetleri büyüktür, Esef olunur ki boğazköyündeki Etilerin ve gerek Kültepe nin bu mevkileri tahsisatsızlıktan dolayı muhafaza altına alınamıyor. Binaenaleyh oralarda define arar gibi ruhsatsız karıştırmaklar tamamile menediliyor. Bu saretlek o muazzam harabeler başka türlü bir harabe haline giriyor, ve antika kaçakçılığına geniş bir yol açılmış oluyor. Ne kadar mühim bir servet kaybolduğu tasavvur edilebilir, Tıpkı yukarda söylediğimiz devirlerin eserleri gibi Yunsni ve Roma zamanlarından kalma olanlar da memleketimizin umumi kültürü için sonsur ehemmi- yeti baizdirler. Bunların pekçoğu Akdeniz kıyılarında, yahut oralara yakın yerlerde bulunduğundan, bundan yüz elli, iki yüz sene önce ecnebi beylik gemileri gelerek harabelerde daha meydanda duran en kıy- metli antikalarımızı yükletip memleketlerine götür- müşlerdir ki el'an Avrupa müzeleri bunlaria dol muştur. Haydi diyelimki o zamanlar içinde bulunduğumuz «ohalet bunların ehemmiyetini takdir ettiremiyordu. Fakat daha sonraları ve hatta bugün ve pek iyi ka- nunlarımız olduğu halde, onları muhafaza edemeyi- gimize ne demeli ? Ellerindeki resmi ruhsatnamelerde sıkı şartlar da bulunan Avrupalı autika hefirlerine kargı ne türlü göz yumulmuş olduğunu ve İazlo ole rak yaptıkları suiistimalleri geçen seneki Tarih Kor- gresinde Maarif Vekili Doktor Reşit Galip Beyefendi pek vazıh bir surette aniatmıştı. Memleketin doğru- dau doğru kültürüne sit olan ve milli servetimizi teşkil eden bu üwlere karşı bu derece bigâne kaldı- gımışs hayret edilir, Bugün hükümetin antikaları ve nefis sarı muhafaza etmek yolunda pek büyük bir ihtimam göstermesine rağmed gene tüyleri ürpelte- “wk hallere şahit oluyoruz. İşli bunun da başlıca sebebi pariisızlıktır. Birçok ecnebi âlimler gelip gerek kendi ve gerek bir ilmi heyet, bir muze veya bir akdemi namına hükümetten resmi ruhsat alarak ba- rabelerde hafriyat yüjürlür Misel, Bergama'da elli seneden ziyadedir işledikleri halde daha ikmal olu- namşmıştır. Keza #yasuluk'ti. gs harabesinde otuz wpiyö yakındır uğratıyorlar. Söke dahilindeki Didi- ma, Milet, Balatçık, Priyen gibi muazzam harabele- İmfriyatı ime bitir. Nu işler için mubalâğaşız mil- yonlar sarfolundu *“i* olunuyor. Bu twleri beklemek üzer hafirler bekçiler koyuyorlar. Fazla olarak haf- riyâls hükümet iurnlimilkii nesini awlkisi olan ko- miserin “iYlığını ve vol parasını da onlara yüklelti- yorus. Bizim için ne çirkin bir şw! İsiw hep bunlar tahsisat olmüdığından böyle oluyor Hafirle- rin pek güçlük ile meydana çıkardıkları ve temizle- dikleri binalar, mabetler, abideler, hafriyattan sonra gnnun bunnn mubrip ellerinde bir oyuncak, bir taşo- süği oluyor. Şimdi «“velkinden çok ziyade bu bapta itina edildiği halde maalesef gene tahribatın önü alı- namamıştır. Çok kere işitilmiştir ki vaktile, devri âs- tibdatta, bu resmi antika hafirleri çıkan âsarı, ka- nunlara mugayir olarak alıp götürüyorlardı. Geri kalan şeyler muhafazaya bile lâyık değildi. Filvaki o zaman memleketin müstebit efendisi, siyasetimize tesir eder diye birtakım «taş parçaları» adını ver- diği son derece kıymetli şeyleri batirlere bahşediyor- du, Onlar bunları bayağı bazen yalvarmalarla, bâzen