“NN | SERVETİFÜNUN No. 1917—232 | Yazan: Roland Dorgeles | Bİ O I. D A a Tercüme eden : Ahmet İhsan | Manon birşey söylemiyordu. Fakat iri gözlerini sevgilisine dikmiş ve gözlerile «işidiyorsun ya '» di- ordu. Sokağa çıktığımız zaman biraz daha gezinmek teklifini Manou kat'i surette reddetti ve iskeleye gide- ceğim dedi. Otomobilde çok #ıkişmamak için Jak bizden ayrıldı, ben yayan giderim dedi. Ciboti'nin yerli mahalleleri henüz uykuya dalmış değildi. Zenciler, şurada burada kavga eder gibi ko- nuşuyorlar ve bu seslere develerin homurdanmaları karışıyordu. Jak sokaklarda yalnız yürüyor ve yalnız- lık ona hoggeliyordu. Fransa'dan çıkalıberi ilk defa olarak kendisini emniyet altında buluyordu. İçinden hurma dalları çıkan bahçe duvarları, yarıçıplak zenci karıları ve parlak yıldızlı gökyüzü Jak için yeni âlemdi ve bu âlemde bulunmak Jak'a emniyet veriyordu. Kendisile hayatı arasında pek derin bir çu- kur açılmış zannederken şimdi burada o ç ürküyordu. Fransa'dan ayrılmadan evvel yola çıkmağa kor- kuyordu; Marsilya'da vapura girmeği canı istemiyor- du. Göya vapura girerken birisi yakasına yapışacak sanıyordu. Vakıa kimseden korkusu yoktu, böyle ol- duğu halde korkuyu yüreğinden gideremiyordu. Onun için Vapur kalkıncıya kadar küpeşte kena- rında sinirli ve telâşlı halde durmuştu. Vapur demir alıp yola çıkınca, sanki üzerinden ağır bir yük kalk- mış gibi derin ve rahat nefes almıştı; artık onu kor- kutacak birşey kalmadı demek lâzımgeliyordu. Sonra vapur yol aldıkça onun âsâbı rahatlaşmış ve kendini toplamıştı. Bir belâdan kurtulmuş gibi arasıra ani gevinçlere uğrıyordu. Jak'ta zerre kadar vicdan azabı yaktu. Bu akşam Bahrimuhiti Hindi'ye çıkıp kendi- sini Afrika toprağında, Habeşistanda bulunca bütün bütün emniyet . Muharebe zamanında ken- di alaşı bir hücumdan döndüğü zaman sağ ve galim kaldığını düşünüp: «Bugün de ölmedik !» dediği gibi şimdi Çiboti sokaklarında : <Ölüm tehlikesini aşırdık> diyordu. Arkasındaki beyaz elbisede kendisine başka şekil verdiği için yeniden dünyaya geldim zanne- diyordu. Jak Sokağın tenha köşelerine, ve arkasında hafif Yıklar yanan evlerin pencerelerine, caddeyi dolduran zakkum çiçeklerine bakıyor, ve bunları çok tahayyül etmiş olduğu için burada kendini kendi evinde ad- dediyordu. Yeni hayatının başlıyacağı Aksayi Şarka zihni gidiyor, o vakit Manon, gözünün önünde vücut buluyordu. Acaba kız o yerlere alışacak mı! Jak'ın Şirodi en büyük endişesi burada idi. Kararsız ve p& rasiz ve acele Fransa'dan çıkarken macerasının her tarafını ve ihtimallerini düşünmeğe vakit bulama- mıştı. Ö zaman hemen yola çıkmak ve kaçmak ieti- yordu; şimdi âsâbı sükünet bulmuş ve soğuk kanlılı dile düşünmeğe kadir olmuş olduğu için zihnini yo- ruyordu. Yola çıkalıberi yalnız bir adamdan muave- net teklifi almıştı, o da Prater idi. Yalnız Prater Floransa cesaret veriyor, diğerleri bilâkis kızın mu- kavemetini kırmağa çabalıyordu. Jak müsterih ola- bilmek için sevgilisini bugün öğleden sonra olduğu gibi dalma güler yüzlü ve neşeli bulmak istiyordu. Delikan ında yalnız kızın şen ve şatır ve mem- nun simasını görmeğe muhtaçtı. Böyle bir sima onu mesut edecekti. Eğer Florans gidecekleri yerde yeni hayata alışır ve o hayatı severse Jak için bundan büyük saadet olamazdı. Hindiçint'de birleşmek meselesini önceleri kolay sanıyordu. Eline geçirmekte olduğu üç dört yüzbin Frank ile nasıl olsa mühim bir işe iştirak ederim ve orada yaşarız diyordu. Fakat delikanlının bütün ser- vetini elinden almışlar, onu soyup soğana çevirmiş- lerdi; Jak burasını düşündükçe yumruklarını sıkıyor, adımlarını sıklaştırarak: — Ah mel'un herif! Diyordu. Şimdi geberip gitmiş olan o mel'un he- rifi düşündükçe yalnız kin ve garez hissediyor, vasisi olduğu halde delikanlıyı soymuş olan bu fena adam& karşı vicdanını beraet ettiriyordu. Çocukluk zaman- larını hatırlıyor; amcası olan bü hasetci adamın be- basını nasıl teşvik edip karısından yani Jakın valde- Binden ayırmış olduğunu düşünüyordu. Ah o felâketli günlerde ne çok ağlamalar işitmişti !! Zaten kocasın- dan boşandıktan sonra teselli bulamıyan anası biraz müddet sonra gözlerini kapamış, babası da onu takip etmekte gecikmemişti. Sonra Jak söyleniyordu : — Nasıl oldu da babuma ve snneme ettiklerin- den sonrada şu mel'un berifin ne olduğunu âanlıya- madım ve bütün paramı ve istikbalimi vasi namile onun elinde biraktım * Şimdi amcasının söylediklerinin manalarını anlı- yordu. Muharebe başlayınca henüz askere çağrılma dan Jak'ın gönüllü yazılmasını o herif teşvik — bir defa yaralanıp avdet ettikten sonra yarası iyi olunca tekrar cepheye gitmesini istemiş ve alkışla- mıştı... Ah mel'un herif, maksadı hep delikanlının muharebede helâk olduğunu görmek ve parasının üzerine yatmak imiş! Muharebeden sonra amcasından vissyet hesaplar rını istemek hakkı isede delikanlı tabındaki srii hasebile hesap sormağa cesaret edememiş, arasıra lâ- zımgelen harçlığını verdiği için beklemeği tercih et- Sevgilisi Floransile gezip dolaşıp Parise avdet ettiği green amcasından pora istiyordu, o da veri- yordu. H bakımnak ve meselâ yüksek fiyatla alı- nan ey alçak fiyatla füruht olunmasından çıkan zararları öğrenmek delikanlının hatırına gel- miyordu. Jak Hindiçini'ye m orada yerişmeğe ka» rar vererek bütün parasını almak istediği zaman amea, maskeyi yüzünden atmış ve tekmil servetiu böyle yüksek alım ve ucuz satım ile kaybolduğunu söylemişti. Jak birşey diyemezdi; çünkü para aldıkça bakmadan imzaladığı makbuzlarda bu fena alım &0- tamları taadik etmişti. Birbirlerinin gözleri içine bak- tıkları zamau amca halile hakikati inkâr edemiyorda. — Devamı ver —