No, 1818—133 SERVETİFÜNUN i 47 BİR HARAŞO İSTANBUL İŞGAL ALTINDA İKEN Acide Iussigue Yasan Teröüme eden : — Devam — Paul Haurigol Vapurla zırllıdım birok sandallar, kanolar denize indirildi. İçine doldular; bunların hepsi kayalık ve kumluk bir kıyıya yanaşıyordu; dişarı çıkan apk renk esvaplı kadınların narii potinlerile ayakları tükestikçe haykırışıyorlar ve gülüşüyorlardı... Sahilde, taşlarla kumların arasında askerlerin rahibi bir ölü duası okudu. Birçok o kerin omuzunda muhtelif darıllardan gönderilmik kayıklar, ikliller vardı, İtalyan ve İngiliz zabitleri İstanbul dan ( ötomöbillerle gelmişlerdi... Birkaç oİngiliz zabiti de Anadolu yakasındaki oOÇanakkale kasa- basından gelmişlerdi. Anadolu kıyın hiç ehemiii- yet verildiği yoktu; halbuki mezarlık ziyaretinden birkaç ay sonrü Anüdolu yakası ve oradaki 'Türk hazırlığı cihanı telâşa düşürmüş ve pek büyük vak” lar doğurmuştu. Herkes İngilizlerin Boğazın Rum: eli tarafındaki hazırlığına bakip bünlürn bir daha gitmemek üzere yerleştiklerine ve Rusyanın yolumu kapamak üzere şurada bir ikinci Cebelittarık hazır Madıklarınaı. İnaomışlardı, Onun için karı sahile #hermmiyet veren. yokin. Ziyaretçiler dar ve sarp bir yoldan yukarı çık yorlardı, Kimse yolun feniliğından şikiyete ocnret edemiyordn. o Kadınların yüzlerindeki podm ve kremler süzülen terlerle akıyordu. Zabitler muttasıl muharebeyi anlatıyordu. Senegalden gelme giyahi askerlerin açtıkları hendekleri ve siperleri o wezdikçe hayretlere düşüyorlardı. Ziyaretçilerden bir. tanesi başlar arasında iri bir kemik gördü. Bu, bir at kabürcası ili; biraz sonra ileride ünmi mezarlığın beyaz rengi gözüktü. Üsneral Görünün kolunu kaybettiği yüksek tepe karşında durdular. İngiliz ve Fransiz mezarlikla nndan geçtiler. Bu mezarlıklar güneşte kavrılmukta olan hesapsız tahta istavrozlarılan ibaretti, o Fransız başkomiseri heyecanla bir yutuk imt citi; hazır bulunanların çoğu ağlıyordu. Sonu bir İngiliz miralayı harp meydanlırındaki silâh kardeşliğinden ve bu kardeşliğim asla bozulmıyacağından dei vurdu |, Burada Piyer mahut İngiliz zabiti Bongfi yeldi. hafıladı. oOBu başoasus Fransız askerinin uykuda iken bir vesika bular myom diye ööplerihi aratıyor, İngiliz siyaseti ninuna her türlü hileyi meşra gürüyor, İngiliz petrolunu her şeyin üstünde tutuyordu. Ve şimdi burüde silâh kardeşliğinden bühsolanıyordu ! Ahmet İhsan XVI Zairler yola düzüldüler, Kimse Tâkırdı etmiyordu, Şimdi etraftan toplanılan kemik yığınının içine gelmiştiler, Önde olanlar haşyetten durdular. Yağ- murla ve güneşle ağarmış kafa, kol, bacak ve kemiklerinden müteşekkil cesim bir ehram vardı. Ziyaretçilerin yürümelerile kafaların bazıları teker leniyordu. Bir kadın bayıldı. Baygın adamı götürdüler, nutuklar tekrar başladı. Piyerin gözleri ortaya yığılmış insan kafaları kümesine dikilmişti ve düşünüyordu... Diğer tepedeki bir başka kemik yığınını dala gezmek icap etti. Zairler artık yoralmus, Si bunulmıştı. Birçokları taşlar üzerine oturmuş, derin soluyorlardı. Şurada burada henüz çukur bülinde harp siperleri görülüyordu. Güneş ufukta alçalıyordu, Büyük şallerin Karları otomobile doldular, Heyet 'Türk mezarlığını ziyaret etmeden ayrılmak istemedi. Türk asker şehitliğinin kapısı önünde nöbetçiler bekliyordu. İki Türk zablti ontuk Söyledi; bir Fransiz conerilı cevap verdi, Fransız Generali pnutkunda cesir ve seci Türk askerinin cihan har- binde vazife uğrunda burada cünverdiklerini ve yekdiğerine yalın olan mezarliklardı yatanlar pals larının kadim Türk ve Franwz dostluğunu ihya eyliyeveğini ilâve-etti... oruya gelmiş olan İki Vapuru dönüldüğü gama gene olmuştu. 'Dürk zabitleri vapura yemeğe devet olunmuştu. Yoluular vapürs geldikleri zaman gerilmis sinirlerine gevşek- lik vermek üzere neşeli sözler arıyorlar ve her şeye gülüyorlamlı. Fakat bu gülüşler de asabi idi. Piyer mektep mualliminin kızına gece için bir randevü dala veri; gene aym mevkide, cünkur tarsu sandalının yanında buluştular. Kıza o günkü hislerini gordu. Kız kollarını ağlı; delikanlıya me ve — Onlar maziye karıştı ,.. Biz hale bakalım Dedi. Dalın kavvetle birbirlerinin l | « bu i4 visalin sabalı Elünem biteceğini düşünü keder. leniyorlardı. gi