47 SERVETİFÜNUN N No. 1818— 133 HİKÂYE ÇOCUĞUN DERDİ Noterin evi meydana bakardı.Büyük bahçesi tenha, asnde, in cin bulunmayan sokağa kadar uyar, sükak- tan alçarik bir duvarla ayrılırdı. Noterin karısı ne vakittenberi kendisini takip eden genç, güzel yüzbaşiya ilk defa olarak bu atka bahçe- nin kuytu bir köşesinde mülükat vadetti. Kocası sekiz gün içinde Parise gitmişti. Kadın böylelikle bütün halta serbest demekti. Yüzbaşı 6 kadar yalvarmış, öyle tatlı diller dökmüştü. ki, kadın, nihayet cidden sevildiğine kanaat etmişti; kendisini o kadar metrük, o derece anlaşılmamış, mukavelât yığınları içinde kaybolan kocası tarafından o mertebe ihmal edilmiş buluyordu ki pihuyet o da gönlünü vermekte bir beis görmemişti. Mücerret eflatuni bir aşk ile aylar ve aylar geç tikten, manidar bir halde eller sıkıldıktan, yürüdü, burada kaçamak kabilinden büseler tenti edildikten sonra, bu defa bir fırsatını bulup yüzbaşı karşısına dikilmiş ve kocasının bu gaybubeti esnasında dü bir mülükat, ağaçlar altında hakiki, tam bir mülükali tayin etmediği halde memuriyetinin tebdilini istiye- rek derakap şehri terkedeceğini ileri sürmüş, o da ram olmuş, vadetmişti, Bimdi büyük bir serinlik içinde bahçe divarına yakın, bir ağaç kümesinin arkasına sinmiş, kalbi en hafif bir gürültüden atarak, bitriyerek bekliyordu. Birden duvardan atladığını duydu. Az kaldı kaçı caktı. Ya o değileet Ya bir hursışan? Fakat hayır! Hafif bir ses, halâvetli bir eda ile ismini çağırıyordu... Niynyet demir gürültüsü veren bir adam yürümede lamıştı. O, idi. Çok tatlı, çok atesli öpüştüler, Üzün zaman, ayakta, birbirine surılmış ve dndak- lari kilitlenmiş olarık kaldılar, Fakat birden sik, ince bir yağınar başladı. Serinlik, rütubeti ve şimdi de late bir yağmur... Başına derken ensesine, yüzüne düşen ilk damlalarla kadın şaşalamı. Yüzbaşı diyordu ki: — Güzelim, camm, ruhum, vakit geteyarisi, içeri gidelim. Koörkücak birşey yok. Haydı meleğim, baydi canım, içeri gidelim, rita ederim. — Aman, affet, korkarım, ne olur ne olmaz... Fakat m kadını göğsünden ayırmıyor ve kul - Hizmetçileriniz üçüncü katta; odaları meydana bakar, Ziz birinci kattasınız, odanız bahçeye karşı. SŞ 5 Kimseler birşey “İşiteinez. Sizi seviyorum, o &İzİ baştan başa, tapn tapa, serbest bir halde sevebilme lişini, çak yalvarırım... Diyordu. Bu nakarat temali etti, Kadın göğsünün üzerinde, kemikleri kımincnk bir halde idi, Yüzünü, gözletini müterdadiyen koklayıp öpüyordu. O hâlâ mukavemet ediyordu. Fakat delikanli bu #öfer birden kalenlarından doğru kaldırdı, omuzlar gibi bir vaziyet verdi ve pek şiddetlenen yağmar altında, eve doğru yürüdü, Kapı açık bırakılmışlı. Merdivenleri karanlıkta el yordamile çıktılar. Odaya girince delikanlı bir kibrit çakütken kadı da kapıyı süreledi. Genç kadın mecalsiz bir halde bir koltuğun üstüne yıkıldı. Delikanlı diz çöktü ve kadının esyaplarını yavaş yavaş çözmeğe, çıkatmağa başladı. Evvelâ potinlerini, coruplarım çıkardı, Ve ayaklarını topük- larından başlıyarak hör tarafından öptü... Dilber kadın — Aman, diyodrda, beni bırakınız, dokunmayınız, sonra &ize düşmün olacağım. Bu çirkin, kaba birşey. Yalnız ruhen sevişelim. Bu en tatlısı olacak, aman, dokunmayınız... Delikanlı bir yukarı hizmetçisi kadın mehareti ve gööleye gelmiş bir erkek azim ve şiddetile düğmeleri çözüyor, kopçaları çözüyor, kuşakları çözüyordu. Delikanlımn son hadde varan tecavüzünden kur- bulmak için silkinip kalkağı zaman robu, jüpü, çamaşırları sapır sapır yere düşerek kadının bir manşon- dan çıkan bir el gibi ortaya çırcıplak çıktığını gördü. Çılgın gibi yalağınn yanına uğradı, perdelerin arkasına saklanacaktı, İltica yeri tehlikeliydi. Deli kânh baskın yaptı. Fakat acelesinden kılıcına car parak onu büyük bir gürültü ile yere düşürdü; kapısı bu odaya acık bırakılmış olan bitişik odadan tam bi #rada uzun, keskin, devamlı bir şikâyet, bir çöcuk forydı duyuldu. Kadın: — Aman çocuğu uyandırdınız, artık olü- maz! dedi. Çocuk on aylıktı. Akşamları sütninesi uyuduktan gonra çocuğun bu odaya annesinin şefkat ve ihtima- mina bırakılması usullerindendi, İştiyak ve ateşten çıldırmış bir halde olan deli kanlı: — Ne öliemmiyeti var? Ne olabilir, sen benimsin ! diyordu.