Yy) | No: 1712—27 e SIYAH Pivvela Mösyö ( Lüret )i tanımadığınızdan dolayı esef etmeme müsaade ediniz. Zira pek ziyade hoşunuza gidecek bir adamdı. Mösyö Lüret alık bir tarzda giyinir ve daima gülmeye vesile olurdu. 1904 modası onun giyiniş tarzını tesbit etmiş gibi idi. En garibi kravatını bizzat bağlamağa muktedir olamama- sıdır. Bununla beraber hasır şapkasının altında iki büyük sâf gözle parıldayan sevimli bir ihtiyar adam siması derhal alaka cezbediyordu. Ah.. Mösyö Lüreti tanıyamadığınıza ne kadar acınıyorum. 'Tanıdıkları onun kıymetini takdir edemediler. Onu tanıyanlardan birini biliyorum. Bu günkü gibi, Mösyö Lüreti medhetmeğe teşebbüs etmiş fakat muhatabım: Sizin Lüretiniz abtaldı ve ne kadarda diyerek ağzımı kapamıştı. Zannetmiyorum ki Mösyö ILüret aptal olsun. Yalnız sade idi. Bundan başka muhatabım delil göstermeksizin o sözünde sebat ediyor, fakat kendisinin yapmış olduğu tecrübeler bana asla kanaatbahş görünmüyordu. Anlatdığı şu hikâye sizi tenviredecektir: Lüret dört yaşında vardı bende altı yaşında- ydım. İki kardeş (Şayanı hörmet hasmım hali hazırda inzivasındadır.) Bir akşam deniz kena- garip bir adamdı, rında Oo konuşuyorduk. Nufüz ve milkiyetin sevki tabiisile oldukça mazur görülen bir sabavet çağında, biraderime dedim ki: — Benim Afrikam var..... Milliyeti ile mağrur ve iyi bir fırsnsız olan biraderim; — Benim de Fransam var, bu daha dedi. Cevap verdim: Asyam da var... i — Evet, lâkin benim Rusya ve Almanya Mele ile Avrupam var... — O halde... bütün dünya benim... hepsi hepsi benim... dedim. Bu esnada, yuvarlak ve iri gözlerini açrak hiç bir şey söylemeden bizi dinlemiş olan Lütreti gördük. Bize sakin bir seda ile: — Benim de son baharım var... dedi. — İşte!... size demistim ki bu çocuk aptaldı. Muhatabımın anlatmış olduğu bu hikâyeyi size aynen, bir kelime degişmeden, naklettim. Ben Mösyö Lüretin hamakatini bu kelimelerde UYANIŞ 429 GÜNES bulurum. Cene siz karar vereceksiniz... Mösyö Lüret hakikaten acaipti. Fakat bu acaipliği, ne battal kostümünden, enfiye kutusundan bir müteakip ne boynuzdan mamul tutam çekmek itiyadınden ne tenteneli gömleğe müşabih kıravatını oynatma- sından, ne her inubahasede on altıncı asır tar- zındaki günde üç saat otuz dakıka ve yirmi dört saniye yürüyen saat üzerinde hiç şüphesiz oldukça uzun bir hesaba muhtaç olan aradığı vakitten ve ne de hiç kimsenin asla işitmediği mısralarından dolayı idi. Mösyö Lüret resim yapmış olduğu resimleri bunu Fakat bu ne gösteriyor ve ne Yapıyordu. de sezdiriyordu. İtmam ederetmez derhal ya - kıyordu. . Sözleri çok muğlaktı. Ona, bir gün biri: — Hava ne kadar güsl... demişti — Doğrudur!... Diyerek cevabnı kısa kesti, Yahu: Evet, fakat, havanın pek de iyi söyleyen bulutlar var.... cevap veriyordu: olduğunu Ve yahut şu tarzda — Niçin bana böyle söyleyorsunuz? Yoksa şemsiyemimi alayım? ve endişenak bir tavurla koluna bakıyordu. İyi olduğu zaman kendisine, sihati hakkında süal sorunca, katiyyen cevap vermiyordu. «İyiyim» derken hastalığın kendi üzerine naza- rı dikkatını ocelpetmekten korktuğunu, bana söylemişti. Ne havadan ne sihatten ve ne de başka bir şeyden konuşmadığı gibi gazetelerde nakledilen hadiselere de merak ve ehemmiyet vermekten acizdi. Edebiyat, resim ,musiki ve saire onun için adeta birer masaldı. Laalettayin bir mec- lise dahil olmak ona pek müşkil Zannedersem esrarını tevdi ettiği yegâne şahıs bendim. geliyordu. Yazmış olduğu şiirlerden dört mısra öğren- meğe muvaffak olabildim. Size onları bervechi ati naklediyorum. Bunlar bizzat kendisi için yaşamağa katlanmış bir mahlukun altmış senelik mevcudiyetinin semeresi ve bütün bir hayatın eseridir. (Mösyö Lüret, bunları vefatına takad- düm eden seneler zarfında yazmıştı. ) Biliyordum ki, insanların nazarında kendi- sine küçük bir mevki temin edebilmek için — Devami 432 inci sahi'ada -