No. 1712—27 UYANIŞ 497 —CGeçen nushadan mabat ve son— Yemende Kalkat kahveleri . asabaya yaklaştığımız sırada bir mıkdar Yemen askerine rasgelmiştik. En yeni fişek dizileriyle bezeli, tüfeği omuzunda, başı mavi renkli bir nevi bezle sa- rılı, hemen yalın ayak, fakat, talime istidatlı, harpte cesaretli, kıymetli olan bu askerler, yolda giderken kendilerine mah- Yemen köylerinde büyük suhavuzları . sus şarkıları tekrar edi- yorlardı. 3u şarkıları dinleyen, eğer Yemenli yahut arabistan bedevi- lerinden değilse, mutlaka kedilerin kavgaya tutuştuklarını hararetli zanneder, O kadar keskin ve yırtıcı!... Böyle ol- makla gene bana fena gelmiyordu, çünki asker şarkılarıydı... Burası adamakıllı, büyücek bir kasaba olduğu hâlde gene köy ha- Yemende yük linden kurtulmıyor; bir yabancı için daki zahmet muhakkak; meğer ki orada bir tanıdık, bildik buluna!... Buraya geleceğimi Hüdeydeden yazdıkları için o sayede zahmetten kurtulmuş olduk; bir misafirhaneye indik. Konduğum oda fena değil; yemen evlerinde camı hemen bilinmez olduğuhâlde bu odanın pencereleri camlıydı. Belki de bizim zamanımızdan kalmaydı!. odadaki masa, sandalye, kanepe gibi, döküntü halindeki bazi eşyanın o zamandan kalma olduğunda şüphe yok; zira bu gibi şeyler yerlilerin kullandık ları eşyadan değildir. Hukümet binasında olan bu misafir odasında da rahat bir uyku uyuyamadım. Burada kervan gürültüsü duymadım ama başka muziplerle uğ- raştım: pirelerle... bu göze görünmez, cin taifesi sabaha kadar tarafında dans ettiler. vücudumun her Odanın pencereleri karşıda, camilik eden üzerinde namaz kıldıkları bir dama bakıyor. Oraya, çocuk büyük insanlar toplanmış, beni seyrediyordu: başında kolonyal şapka, pantalonlu yabancı adam tuhaflarına gidiyordu. Yalnız bana munis gözle bakan biri vardı: Dairenin odacısı. Bu adam, belli ki bizim zamanımızda da hizmet etmişlerdendi; yaşlıca ve türkçe bili- yordu. sek dağ araların- vardık; aki dereler. Hudeydeden anaya giderken Ertesi sabah kalktık, hazırlandık,yola çıktık; Mefaka gidecektik. b-1-90— Menahadan Mefaka yol 8 saat sürüyor, Bu yolun müthiş bir iniş akabesi var. Ipten üzengim olduğundan artık ürkmiyordum. Menaha akabesi, OOselinki gibi, Allahın yarattığı hâlde kalmamış, bizim zamanımızda fakat O görmemiş olan, hatta bir çok yerlerinin duvar- ları, köprülerinin bir kısmı yıkılmış bulunan bu yapılmış, vakittenberi hiçbir tamir yolun, deniz yoluna benzer bir kıyafeti var. Bunada şükür; az zahmetle aşıyorduk. Beş saat kadar yol aldıktan sonra, Kahvetilaciz denilen bir konak yerine orada mola verdik; haylı yorulmuştuk. Kahve deyıp de hatırı- nıza öyle yolculara yarayacık bir şey gelmesin dört tarafı duvarla örülmüş, içi ikiye, üçe gene duvarla bölünmüş, hay- vanlar, insanlar bir arada yaşar, birsözüm ona, ör- tülü bina!... Oraya vakti , öğle 1 : : güneşin en hararetli zama- nında vardığımız için, bize Yemende tezek satanlar. pek kiymetli göründüyse de, ne faydası var ki, ben bundan istifade ağır kokusundan, edeme€- eği dim; pisliğinden içinde dü- ramadım, karşısındaki ağacın altına sığındım; orada öğle nevalemi ye- dim. Biraz rahatlandıktan sonra yolumuza düzüldük; gene birçok inişlerden, çıkışlardan, korkunç u- çurumları, derin dere- leri aştıktan sonra sela- metle, saat 4.30 da Me- faka vasıl olduk. Yemende bir yemen bedevisi örneği .