424 UYANIŞ EDEBİ MUSAHABE: aş No.1712—27 BİZİM BİLDİĞİMİZ Shakespeare var mıdır? Yokmudur ? Edebiyat ve sahne hayatımızda Şekspir hadisesi, — İrfan radiumu.— Yüksek eserler ve amilleri. — Kasabada yetişmis bir aktörün kabiliyeti. — Eserden müessire intikal. — Francis Bacon .— Shakespeare maskesi arkasında kim var ? — Şifreli kitap ve miftahı. — Kıraliçe Elisabeth ve oğlu. — Baconun zekâsı ve mahsulleri, irtada bir kaç haftadır, Shakespeare, namı dolaşıyor. Gazete sütünlarında bu isme sık tesadüf ediliyor. Mes'elenin nasıl çıktığı ma- lumdur: Dr. Hüseyin Suat bey tiyatrolarımız hakkında, bilvesile, mütalealarını söylerken halkımızın hissine, fikrine, zevkine daha uygun gelen piyeslerin' mahiyetini tayin ve tahmin bahsinde, şimdi bu zamanda bizi Shakespearein tiyatro eserleri! alâkadar edemez, tarzında anla- miş olduğumuz bir mülâhazayı meydana attı. Shakespcarein gserlerine, dehasına, beynel- milel mevkiine meftun olanlardan yirmi buka- dar zat müşterek edebi bir beyanname ile Hüse- yin Suat beye mukabele, büyük İngiliz şair ve edibini, bilhassa cihan edebiyatındaki mevkiine hörmeten müdafaa ettiler. İş buradan azdı. Eger bu münazara veya münakaşa sırasında ediplerimiz bahsin buraya sevkinede mahal olmamakla beraber Shakespearein eserleri üze- rine tahlilât yürüterek bu eserlerden halâ fışkı- ran zekâ nurundan şuleler gösterilmiş olsaydı buda bahsi takip edenler için bir zevk idi. Böyle olmadı. Maltimu ilâma lüzum görülmedi. Bizim anladığımıza göre Hüseyin Suat. bey ortaya bir Shakespeare me'selesi çıkarmak iste- memiş, bünu hatırından da geçirmemiştir. Bizim sahneye şu zamanda yakışacak eserleri araştı- rırken Darülbedayide Shakespearein bir eseri nakil ve temsil edilmiş olması vesilesiyle - bu isim diline gelmiştir. Aynı mevkide Moliere de deyebilirdi Racine de. Faraza Darülfünun konferans salonunda felsefe üzerine serbest konferanslar verilmekten demvürulurken şimdi bizim halkımız Auguste Conte yerine, Bergson felsefesi üzerine müsa- habeleri daha lezzetle dinler, demekten Augus- ti Conte'u bilmemek, tanımamak, kiymetini inkâr etmek çıkmaz. Ancak sözün gelişinden, gidişinden, tarzın- dan, hassasiyetleri ziyade olan ve olması lazım gelen ediplerimizin Shakespearee karşı bir hör- metsizlik, kadirnaşinaslık sezmeleri,bundan müte- essir olmaları da mümkündür, nitekim vakidir. 'Ta kadim Yunanistandan, Shakespeare devri de ondan sonraki ve şimdiye kadarki devirler de dahil, bügüne kadar gelip geçenlerin bize miras bırakmış oldukları eserlerin bizce bir takımı yaşıyor, bir takımı ölmüştür, hatta bu ikinci ta- kımın nam ve nişanı unudulmuş, kaybolmuştur. Yaşayan . eserlerde müessirler öyle bir zekâ ve deha nuru toplamışlar ve eserleriyle mez- cetmişler ki bu nur tükenmiyor, halâ parlıyor, şuaları intişar ediyor, fıtratın o cilvesi gibi ki ir Radium parçası binlerce sene inşaatını sa- çar bu kudretini zayi etmez, öyle de unsurlar var ki inşia faaliyetleri çabuk geçer, mesela tabii maden sularında inşia faaliyeti (Radio- activite) vardır, şişeye konulan maden suların- da, şişesım sıkı kapalı, tıpalı da olsa, kudreti inşiaiye kalmaz. Öyle sanıyoruz ki, beynelmilel halâ muteref olan nokta Shakespeare'e ait görülen eserlerde bir kuvvei inşiaiye bulunmasıdır. Büyük şairlerin, ediplerin, içinde yaşamış oldukları, yaşadıkları muhit onlar için ilham menbaıdır. Ediplerce, şairlerce bir az kaba görünsede bu gün ilmin meyline göre, Şairlerin, ediplerin şaheserleri, büyük zekâların, dehaların ibdaları, dimağın birer mahsulüdür, dimağ ise mide gibi çalışır bir uzuvdur, mideye ne indirilirse, pırasa, lahana, ıspanak.. yahut havyar, piliç, şampanya.. mide uzviyete burların züptesini verir. Dimağa da harici muhitin tesiratı, bu- nun dimağda intibaatı ne ise dimağın doğur- duğu ve doğuracağı da buna tabidir. İşte şu hale nazaran muhit ilham menbaıdır. Gelip geçmiş şairlerin, ediplerin ölmeyen, zin- deliğini muhafaza eden, faaliyeti inşiaiyesi he- nüz yerinde olan eserlere de bie ilham menbaı gibi... yahut kaplıcalarda taze taze içilen maden suları, vitaminler taze gıdalar uzvi hayatta nasıl münebbih oluyorlarsa böylece münebbih gibi.. Büyük ediplerin asarını tenkit ve tahlil eden ahlâf hele sou devirlerde - Edebiyat tarih ve fel- selesinin esası olarak - bunların, mümkün olur- sa, doğdukları günden öldükleri güne kadar bütün hayatını. yaşamış oldukları ımuhiti, en derin mahremiyetlerine sokularak, en karanlık safhaları aydınlatarak öğrenmek istiyorlar .'Taki bu yüksek insanlar üzerinde muhitin, tahsilin tetki- kin, müşahedenin tesiratını layıkiyle anlasınlar, eserlerin kiymetini de bu suretle takdir etsinler! Bir, Shakespeare'in halâ bir zekâ nurunun şulelerini saçan tekmilei asarına,birde Shakespea- ra'in hayatına bakanlar tereddüde düştüler.