“ (le erişilebilir. - teklif e 46 U , “S&BİLÜRREŞAD tâ çalışıp kazanmayı gece ve gündüz nafile ibadet etmeye tercih etti,, Bununla beraher âcizleri himaye etmeyı ve 1şsızlere iş bulma— yı devlete yükledi. Lu.ks hayatla fakrü zaruıetın savaşı İslâm dini tebaasının hayat sevıyesını bırbırıne yakın ve yeKnasak kılmak istedi, ce- miyetin yüksek tabakasındaki lüks hayatı ile savaştı ve aşağı tabakadaki fakrü zarüreti defetti. Bunun için iki çare kullandı: Biri vic- -dan; bu en kuvvetlisidir. İkincisi kanundur. İslâma göre mesut ve daimi hayata ancak ak- raba ve miskinlerden müstahaklarına ihsan Nefsani arzularını bu hayata baghyan müsrifler, o mesut hayattan istifade edemezli . geee Kanun ve vicdan: « İslâm dini, komuşuları Ve cıvarmda aç du- yurken bir — Müslümanın yiyip içip safa sür- mesine müsaade etmez. Belki onu dişinden sı- | karak muhtaçlara yardım etmeye son derece - teşvik'eder. Hattâ bir efendinin hizmetçisini kendi yediğinden yedırmesmı ve giydiğinden - giydirmesini emreder. Mağrur bin Süveyt an- latıyor: «Ebuzer Radıyallhu 'anhi gördüm ki hulle giymiş ve uşağına da aynı cinsten Biy- dirmişti. Sebebini sorduğumda Peygamber - Efendimizden şöyle buyurduğunu işitmiştim. demiştir: «Onlar sizin kardeşleriniz ve khâdim- derinizdir; Cenabı 'Hak onları idarenize - ver- miştir. Bir adamın- kardeşi emri altinda bu- lunursa ona yedıgmden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Güçleri yetmiyecek şeyleri onlara tmeyiniz. Şayet teklif ederseniz yar- dım ediniz.» — İslâm, bu ıyıhk için yalnız vıcdam uyan- dırmakla kalmadı, belki fakir ve yoksulların ihtiyaçlarını temin için devletin, fertlerin faz- la mallarmdan az sayılmıyacı ak bir miktarını ahp fakir ve yoksulların mtıyacmı teketfül ve temin etmesini emrettı Lüks hayat ve tefecıhkle savaş: — —e aa ea T Filhakika İslâm dini'lüks hayatla, para biriktirmek, ve tefecıhkle mucadele ederken ve «Altın, gümüş biriktirip saklayan ve onu Âllah yolunda harcamıyanları acıklı azap ile | “müjdele! Onların böyle biriktirip sakladıkları altınlar ve gümüşler cehennem ateşinde kız-_ dürilip onların başları, sırtları daglanacak ve işte nefsiniz için toplayıp sakladığınız budur, acısını tadinız» (Tevbe suresi: 35 36), “Faiz £ yiyenler kabırlerınden şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar» (Bakara suresi; 275) «Allah faizi silip supuruı sadakaları buyutur (Baka- Ya suresi: 276) büyururken, biriktirilip sak- lanmış mallardan zekât isterken ve tefecıhgı men'ederken İşte bunların hepsiyle fakir ta- bakaları yükseltmek ve zengin tabakaları on- lara yaklaştırmak ve bu suretle hepsinin me- suüt ve hayatları hirbirine yakın olmasmı iste- miştir ayatı men'etmesi, malları daha fazla cemıyetm faydasına sarf etmege imkân <verir; serveti biriktirip saklamaktan men'et- mesi o malın elden ele dolaşmasını mümkün 'kılar, paranın faizsiz elden ele geçmesi her- kesin'ondan istifade etmesini temin eder. İn- sanlar lüks hayatından lezzet almaz ve şerefi onda aramaz olurlarsa bu lezzet ve şerefi baş- kasına 1hsan ve iyilik etmekte bulurlar Sak— layıp 1 dikleri halde | yıp için teminat bulamadıkları halde hiçbir kim- . seyi ihmal etmiyen ve küçü ümsemiyen ve hep- sini teketfül eden Islam cemıyetmde bu te- minatı bulabıhrler Fakru zaturetle mücadele: Kabileleri uyandıran ve kanunlarla fa— * Kirlik âfetine karşı savaş eden İslâm dini ça- lışmayı esas maksat olarak tuttu, sa 'yİ emret- ti ve onu ibadete hasrı vakt etmekten efdal kıldı. Hem de can ve gönülden mükemmel su- rette çalışmayı emretti. Çalışmanın neticesi- nin yalnız dünya hayatına münhasır olmadı- ğinı bildirdi, âhiret mükâfatını da va'detti. İslâm yüksek ahlâka davet etmek süre- tiyle fakrı def'ediyor; hüccet ve had ikame * yor. Eğer fenalıktan zecretmek günah işleri def'etmek için şeriatin gosterdıgı çareler ta- mamiyle tatbik olunsaydı İslâm cemiyeti . ayakta- durur ve her uzvu kendi vazifesini'id- yak etmiş olur, fena meyillerin dizginini çe- kerdi; bu da fakirliği defi hususunda en kesi —kin silâh olurdu. Çünkü fakrın en büyük se- * bebi nefsin arzularını bol bol tatmin etmek, şarap içmek, uyuşturucu maddeler - kullan- mak, sıhhatı ihmal etmek;,. ruhun ve bedenm “ Git z; Sayı 28