15 Eylül 1948 Tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 4

15 Eylül 1948 tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

228 Ka 00 0 SEBİLÜRREŞAD Cilt 1, Sayı 15 duğunu gösterir; fakat ikinci makalesmde 1:;ıu— harrir, ibadetin mahiyetini gösterirken dini, fer- . din, cemaatin müşterek tühundan nasip alması- nın bir yoludur, diye kabul ediyor ki bu izah tamamen, sosyolojiktir. Bir yerde dinin mahiye- tini psikolojiye, bir yerde sosyolojiye bağlamak ve fikirlerde bu derece bocalamak, bir fikir ada- mımna asla yakışmıyan bir harekettir. e " Kaldı ki dinden, mkılaptan ve içtihattan bahseden bir fikir adamının önce dinin ilâhi bir müessese olduğunu prensıp olarak kabul etmesi - arttır. Aksi takdirde kendisiyle konuşulamaz. Din bahsinde bu gıbılerm mütalâa yurutmege hakkı kalmaz. Dini ilâhi hir mevzu ve kitapları semavi birer eser olarak kabul etmiyen bir kim- se 1çt'ıhatt2m, dine inanmıyan bir kimse dini in- kılâptan nasıl bahsedebilir? - * ikXik an başka, muharririn ibadet bahsinde soyledıklerı de yanhstır Zira ıbadet evvel emi me'murunbihtir, yani gaye imanı perçinlemesi ve ahlakı faziletlere yukselt'mesı onuün feyzi ve semeresidir. Müslümanlıkta ilme çalışmanın ve hayır işlemenin, kendi nefsini. iyileştirmek için mücadele eden ve hemcinsine sevgi ve yardım. gösteren feragatli kimselerin; nafile ibadetlere devam edenlerde daha mak- sayılması ve hu gibilerin Şari' dilinden daha ziyade methedilmeleri, bunlaı ıi 1badet1ermı da— ha halisane yapmış o feyizlerine kavuşmuş olmalarındandır;. yoksa ibadetini, bilhassa farz olan ibadetleri yapma- mış olanlar, her zaman mes'uldürler. Bunlara: Siz artık insanı kâmil oldunuz, ibadetler ke- male erişmek için vasıtadan ibaretti, kemal hâ- sıl oldu ve size yakin geldi, vasıtaya lüzum kal- Tni dı, denilemez. Bizzat Peygamber, en yüksek kemal derecesine vâsıl olduğu halde ibadetle- rinden bir an fariğ. olmuş değildir. Peygambe-. rin bu hareketi, ibadetlerin bir vasıta olmak de- reçesinden çok daha yuksek bir gaye olduğunu' göstermeğe kâfidir. Ş Hekağ Eğer muharrııın ikide bir dini mkılaptan bahsetmesi yeni içtihatlarla bu vasıtaları atla- mak e ahlâka ve sevgiye geniş mevki vermek- aksadı, İslâmın binasımı deşkil eden iba- - n m detlerı tevil cihetine gitmekse, tarihte dmm ma- hiyetine bu suretle vurulmak ıstenen'darbele'- rin asla muvaffak olmadığını ve bunların mu- vaffak olamıyacağını kendisine- önceden söyli- yebiliriz. Bâtınilik tarihi bu hareketlerin feci | Babek ve hattâ Ahsa'da Eb misalleriyle doludur ve İslâm arasına asıl tef- rika sokan, kavgalara sebebiyet veren teşebbüs- ler bunlardır. Emeviler devrinde Râvendilerin, - Abhasıler devrinde Mübeyyıza ve Muhammere- -. in, (yani akların ve kızılların, meselâ Buhara- - da Üstad Sis, Nahşep'te «Mukanna'n, Deylim'da;: u Tahir ve İranda. Hasan Sabbah hâdiselerinin) ve Osmanlılar dev- rinde Simavlı Bedreddinden tutunuz Oğlland : Şeyh isyanına kadar geçen bâtınt hareketlerinin © sâf İslâm sinesini bulandırması hep bu gibi fıkııı : sakatlıklarının eseridir. Bu teşebbüsler veya mütalâalar, cemaate salâh değil, sürüye kurt ge- - " tirir. Nitekim Sabatay Sevinin de ıbadetlerı kal- dırma teşebbüsü büyük bir riya ve nifak hare- ketinden başka bir netice vermemiştir. ale yazaımm bırbıruu tutnuyan ve her Maka - adımında bir bataklığa saplanan fikirlerinin ma- - sından ne derece mahzurların doğabileceğine -:© işaret ettikten sonra Ahmet Eminin bu yazılar- “dan asıl gayesi olan esas meselelerin indelen- ; mesine 'geçelim. Bu meseleler, onun tâbiriyle * söyliyelim, uzak bir mazide kapanan içtihat ka« pısmm açılması ve bir dini inkılâba doğru gi- * i meselelerıdn Bunlaıı oteden beri soy— hyenleı çoktur fuz edince ileri sürüldüğü ve söyliyenlerin, Müslümanlık esasları ve tarihi hakkında bir bilgiyş sahip ol- madan bir fantezi olarak böbürlendikleri ve bu * fikirleri sırf garpta cereyan eden Hıristiyanlık -— kavgalarına uyulmak, orada yapılan hareket- lere körükörüne ittiba etmek için sırf taklitçi- lik ruhiyle hareket etukleıı görülür. Bu yanlış saha içindir. Kültür meselesınde ise böyle bir -: - harekete asla mahal yoktur.: Zira bir Türkün * Trenk olmasına ve milli hünyemizin eenebi an- anelerme intıbakına ne maddeten, ne de aklen. ân yoktur. Dini inkılâp istemenin mahiyeti nedir? Bu - — meyvzua girmek için önce garpta din inkılâbı- 'nm, «Reforme» un niçin ve nasıl vukua geldi- ğine dinler tarihi ve aynı zamanda inkılâp ta- rihi bakımından kısaca bir göz gezdirelim: Malümdur ki İnciller, Hazreti İsanın sah-

Bu sayıdan diğer sayfalar: