“Çilt'İ; Sayıs15 | SEBİLÜRREŞAD le yabancı kaynaklardan yâni garp eşerlerin- den öğrenecektir. Fakat yazıktır o gence ki, mehnsub olduğu milletin bin yıllık hukukunu, tarih ve edehiyatını eserınden okuyup öğrenir, - krâr ediyorum ki, bugunun ve y;a.rvnın j genclerı için hukuk, felsefe; edebiyaf, içtima- iyat ve tarih sahasında orijinal eser yaratma- 'Ba hattâ sadece çalışıp yetişmeğe imkân yok- tur. Tâ ki kendileri Turkçeyı öğreneler. İmkân yoktur, çünkü eski harfli Türkçeyi bıh'neyen gençler, hukuk ' uğu iki kıy— gibi içtimal-ilimlerin muhtaç oldu. metli ve verimli metod vasıtasından mahrum demektir. Bu nlar, tarıhı ve sosyolojik metod- : dır. ve mukâyese yolile tetkik etmektir. Aşikâr ki bir Türk geneinin bu iki metoddan. hakkile fağdalanabilmesi için, evvelemirde eski hartli ' Türkçemizi bılmesı gerektır Ve bu metodlar- dan mahrum olan hukukçu, edebıyatcı, » felsefic ve - tarıhcımn ilmi, temin ederim buz ustunde yazıdır Hulasa, bu bahıste yirmi senedir arka- mıza “—bakmadan burnumuzun doğrusuna git- tiğimiz yol, kanaatimce, hatâlı bir yoldur.: Eğer bu memlekette milli tarih ve har- sımız çerçevesi içinde modern ilim ve marife- tin inkişâf-etmesini ve hakikaten millet ve memleketine bağli münevver bir neslin yetiş- meşğini samimi surette istiyorsak, bu yoldan hemen dönmeliyiz: Liselerin ikinci sınıfların- .dan itibaren talebeyi, fen ve edebiyat diye, ikiye ayırmalıyız, Edebiyat kolu talebesine “eski harfli lebe, liseden sonra gideceği hükuk, edebıyat - iktısad, dil-tarih ve çoğrafya fakültelerinde —' raodern ilmin “belkemiğin teşkil eden metod- Iaıla çalışıp memleket ilmini İlerletecek birer — unsur olarak yetişsin ve yüce insanlığa da N faydah olsun. Hususile; her dereceden mual- “Hüm mekteplerine eski harfli Türkçe dersleri : koymah 1z. Tâki memleket çocuklarına dörs vermege ve millt birlik ve bağlılık yaratmağa © Tmemur olari genç hocalarımızın, memleket il- c mınden Ve tarıhınden haberı olsu garph bir muşteşrıkın_ merak edip eski harfle | ; tahsil Hayatı yaşadığım Üniversitesinde bizdeki gıbı köksüz. ve renk- Turkçeyı ogretmehyız Tâki bu ta-' Duşunu.nuz bir felsefe hacasını ve bır fel- | sefe tarihçisini ki, bir İbni Sinâ, bir İbni Rüşd, bir ibni Tufeyl ve bir Hayyam gibi orta za- . manlar felsefe tarihinin en büyük üstadlarını, “239' * kendi eserlerinden değil, Avrupa dillerine. yapı- : lan-tercümelerinden okur. Düşününüz. bir ; Turk hukuk hocaşını ki, kendi öz memleke- _tmde eserleri asırlarca el üstünde taşınmış -olan bir Molla Gürani'den, bir Molla Hüsrev ve bir Bı.rgıvı’den haberi yoktur. Ya Mogol -. . .Çm efsanelerini Türk hukuku' zanneder,. ya- hud da Jermen ve Lâtin kaynaklar önünde mal bulmuş mağribiye döner, Bilmez ki, Av- Yupanın orta zaman anlıkları içinde bo- karan * gulup kaldığı asırlarda dünya yuzunde bir tek huku'; ve ahlâk nuru parlamakta idi. Bu nurun meş'alecileri de Ebu Hanıfeler, Fah- riraziler ve Gazalilerdi. ş-böyle olduğu halde, söz sırasında ve boş bır gürur ile Üniversitemizin kuruluş ta- vihini beş yüz sene evveline çıkarır, F'ıtıh ve Süleymaniye külliyelerine bağlarız.” Fa- kat insaf edip düşünmeyiz ki, o külliyeler bu- gün birer hayvan ahırı olmuştur. Ve Ünivar- sitenin çatısı altında Fatih külliyesinde ne. okunup öokütulduğunu hakkile bilen bir mut- lu bile kalmamıştır. : 'Femin ederim ki, muaıızlarımın pat yas pıp taptıkları garbın ve içinde on senelik bir Avrupanm hiç:bir siz bir hukuk, bir felsefe ve içtimai 111m1er tahsil ve-tedrisi mevcud değildir. Hıgbır deni memleket Üniversitesi yok tur ki, orada / bizde olduğu gibi tarihi metoddan mahrum sırf öteden berıden derleyıp toplamakla, ikin- ci ve üçüncü en — tercümeler” okuyup satmakla ilim yapılsın İlim, günlerin ve sene- ,lerın değil, asırların birikmiş hâsılasıdır. İl- yapıp yuğuran asırlar 1se, memleket kü- : tuphaneleîmde yatar. Ben ona âlim mi de- — rim ki, içine girdiği kütüphanenin sadece Traf- larıma Prof. Ali Fuat Başgil GÜZEL SÖZLER : Erkeklerın zıynetı edep, kadınlarin zıynetı altıridır. Soysuz kimsenin ve'fası yoktur. . ,Sözün beğenileni kısa olanıdır. AHahtan körk ki mâhlâkatın -şerrinden-emin- olasın. : Ahmet i