21 Kasım 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 36

21 Kasım 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 36
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çinden gelen yeni bir haber, Pe- kin şehrinde bulunan ve büyük Kaan 1267 senesinde orada yap ğu meşhur rasathanenin bir müze balinde sakla r verildiğini bildiri- or. Bu Türk müessetesi şimdi dünya- da bulunan rasathanelerin en eskisi idi. Avrupada en eski tanmmış rasat- haneler bile ondan üç dört asır sonra Rar Giskılâp Romanı) i, — Onlar da senin olacak.. Güle | onları alıyor, masraf yapıyor ve ay- > güle kullanı Haydi başla. â i le Kik eli arsam ea a Gelen giden de çok. Günde belki tunçtan yahut kalemle işlenmiş bakır dan idi. 1900 senesindeki Bokser isya mından sonra Avrupalı askerlere kur manda eden Almanlı bu âletlerden bazılarını ve onların arasın, sa kralı XIV üncü Louis” paratoruna hediye etmiş olduğu gök yuvarlağın - bir hatıra olarak - Al- manyaya götürmüşlerdi. Büyük harp- len sonra Versailles muahedesi yapıl- dığı vakit, bunun hükümlerind. Rasathanesinden ... Sekiz vüz seneye yakm bir tarihi olan bu Türk müessesesinden gelen gu heyet ilmin- de hizmetlerini hatırlatmaktadır. Zaten heyet ilminin Mezupotam- yada Sumer'lerin, yani Türklerin w- kından bir kavmin elinde başlamış olduğu söylenilebilir. Meşhur Babil kulesi orada heyet ilmine ne kadar ehemmiyet verilmiş olduğunun en bü yük delili, Fakat Türk rkınn o kadar eski tarihine kadar çıkarak | Sumerlerden beri, ırkimızdan yetişen âlimlerin he- yet ilmindeki hizmetlerini yazmağa gazete makaleleri yetişemiyeceğinden burada, yalnız orta zamanlardaki meşhur Türk rasathanelerini hatırla- tacağız. Pekin'de bu Kubilây rasathanesi- in yapılmasından evvel Çinde heyet nize dair bilgiler bulunup bulunma dığı bir zamanlar Avrupalı âlimler arasında uzun mübahaselere sebep ol muştu. Çinliler her türlü bilğilerin kendi memleketlerinde başka kavim- lerden evvel m. veut olduğunu, fakat İmparator Çi bur Çin duvi ti bütün dünyadan ayırdığı gibi, mi- lâttan 213 sene evvel, Çinin bütün bilgi kitaplarını toplamış olan büyük kütüphaneyi o yaptırdığı vakit, her türlü bilgiyi de unutturmuş olduğunu iddia ediyorlar. Kütüphaneyi yaktırmakla insanla deki bilgilerin de yok gini kabul etmek güç dağa şii ba yangmdan evvelki asırlara sit Çin ef- zerinde durması gibi - ha yalden ibaret olduğunu gösterirler. Onların iddiaları her ne olursa ol- xi ilim müesseseleri açmal için yapmıştı. Kubilây bu rasathaneyi grid zaman, yine Türklerin bir ilim mües- sezesi olan Merağa gi eler gök yüzünü tetkik etmekte maharet sahibi âlimler ve onların arasmda heyetçi yüzünü üç sene tetkik neticesi olan bilgilerini yazmaştır. » , Pekindeki Türk rasathanesi Meraga iklimli Bağdattaki Arap halifeliğine nihayet karine meşhur Hulagü Han 1259 da yaptır. başına Nasired- mış ve müessesenin din Tusi'yi getirtmişti. Bu âlim Hora- sanda, Suriyede, Bağda" Musul- da dağılmış olan el yı toplamış ve heyet tötkikl, âletleri tekemmül ettirmiştir, Rasathanenin kubbesinde açtırmış olduğu delik vasıtasiyle güneşin ışık- lafını, onun hareketini, ayr: ayrı mev #imlerdeki yüksekliğini tetkik eder- di. Ondan evvel bu tetkikler için de- likli (gnomon) denilen sütun kullanıl dığı halde, Türk âliminin deliği rasat hanenin kubbesine. yapması, rasathaz, çalışma arkadaşları lerden Muideddin ile iki Fahreddin'ler, Necmeddin ve Mu- hiddin isimleri unutulmamalıdır. Bu Âlimler ilkin ancak otuz senede yapı- labileceği e heyet hesapları nı on iki sene içinde bitirmişlerdi Orta mel Türk rasatha- nelerinin belki en meşhuru, 1428 de Semerkant'te yapılan rasalhanedir. Timur zamanında bu şehir bütün As- yanın en zengin ve en parlak şehri ol Muştu. Tinur en meşhur âlimleri, e- dipleri, sanatkârları ori toplamış, orada bir ilim akademisi yapmıştı. Oğlu Şah Ruh orada büyük bir kütüp hane yaparak en nadir ve en kıymet- Ji el yazısı kitapları toplamıştı. İmparatorluğun merkezi Herat şehrine nakledildiği zaman Şah Ruh” un oğlu Uluğ Bey Semerki kalmış, kendisi heyet ilmi: olduğundan orada meşhur rasathane- sini yaptırmış ve en iyi âletleri bura- da toplamak için hiç bir şeyi ihmal etmemiştir. Semerkant'ta kutbun yük sekliğini ölçmek için kullandığı âlet, İstanbuldaki — Ayasofya binası kadar yüksek, yani yüz seksen kadem irti- fada idi. Uluğ Bey'in bu rasathane- deki tetkiklerin neticesinde buldu- ğu heyet hesapları Avrupalı yeni âlim lerin hâlâ hayretlerine sebep olmak- tadır. Uluğ Bey'in rasathanesindeki Türk âlimlerden Kadı Zade diye tanınmış Hasan Çelebi ile, Giyasettin Cemşit, Ali Kuşçu, Meryem Çelebi, Mahmut Şah Kulu en meshurlarıdır. Kıştan istifade etmek için Yoliyle hareket edilirse kıştan il is tifade edilir, I STİ içme: mafi şekle koymağa çalışm susta bir kaç misal de zil Sabah uyandığınız vakit yataktan hemen kalkmalı, dört beş dakika ka- dar vücut ve azanıza muhtelif hare» ketler yaptırmalı, müteakiben yüzü- nüzü soğuk su ile yıkamalı. Bununla yüzünüz kızarır, ruhunuz canlanır; kahvaltınız kışm soğuğupa karşı vücu- dünüzü muhafazaya yardım eden ha raret verici şeylerden olmalı; dışarda iken kalınca bir palto veya mantodan başka içeriden çok eşya giymemeli, vesaiti nakliyesiz. gidilebilecek hader yolunuz uzun değilse daima yürüme- u. Yolla ERE Dereler me Ml Biz mütedmızdan daha süratli ve ça- buk yürümeğe çalışmalı, bununla be- raber kışa karşı nefret ve husumet yerine onu sevmek ve ondan zevk duymak hissi ile kendinizi kurar ve hazırlar ve her nevi iş ve meşgalehiz- de uyuşuk ve miskin bir ruh ile hare- ket etmeyip te sürat ve çalâki ku şetaretle hareket ederseniz kıştan hakikaten çok istifade edilir, Post restant mektup! Bir kaç gün evvel ki “Milliyet, te “Postrestant,, a dair bir yazım çık- mıştı, M.L. imzasile aldığım bir mektupta post restant © vasıtasile muhabere edenlerde alâka uyandı. racak bir noktaya işaret ediliyor. M.L. Hanım veya M.L, Bey mek- tubunda diyor ki “Sizin yazmızı okuduktan son- ra, bana bir cesaret geldi. Ne za- mandır bir kolayını bulup görüşe | mediğim sevimli bir ahbabıma post restant mektup gönderdim. Mektup gönderdim ama, mektup gönderdiğimi kendisine haber ve- remedim. Post restant dairesine uğradım. Mektup, bıraktığım gündenberi bıraktığım gibi duruyor. Elini bile süren olmamış, Acaba.ne yapsam? Mektubunu aldırmasını, kendisine nasıl bir vasıta ile bildirsem?,, Mektubu okuduktan sonra bir hayli düşündüm. Bu kariim için tek bir çare ka- | lıyor. Eğer rüya görüyorsa, post res- tant muhaberesinden evvel sevgili- sile rüyada bir mülâkat yapmak.. Post restant dairesinde (o kalan mektup rüyadaki mülâkattan son- | ra da sahibinin eline ( varmazsa, bunun pek hayırlı bir maksatla ya- zılmadığına hükmetmek lâzımgele- cek.. En iyisi, siz bu mektubu bırak- tığmız yerden alm M.L: Bey veya M. L. Hanımefendi ? M. SALÂHADDİN Yen! neşriyat Ekran Bu isimde bir sinema mecmuası çık- mıştır. Franstzea ve Türkçe olarak inti- #ar eden bu mecmuayı tavsiye ederiz. İçki düşmanı gazete Her ay çıkmakta olan bü gazetenin tişar etmiştir, İçinde Dr. Ali Rıza, “Dr, Kudü içtimai ve terbiyevi ya uyucumuza tavsiye eder.z. Varlık Son 9 uncu nüshası de her zaman- ki gibi zengin mündericatla. çıktı. Halit Ziya, Kemalettin Kâmi, Fazıl Ahmet, Nahit Sırı, Yaşar Nabi, Kâzüm Nami, Cevdet Kudret, Ahmet Kutsi, Ömer Bed- rettin , Sabri Nuri Beylerin makale, şi“ etmektedir. Bu kıymetli fikir ve sanat mecmuası- nı tavsiye ederiz. Hilâliahmer çayı Hilslishmerin Taksim şubesi tarafın- dan geçen sene Tepebaşımda Şehir ti- yatrosunda Türk ve ecnebi milelerin yar- dımile verilen muvaffakıyetli reden ve muhterem hallımızın göster, miş olduğu alâkadar ersiret alarak bu sene de bir kânunüevvel 933 cuma gü- mü şaşt 1630 dan 21 e kadar. Tepeber şında kaza d'ltalin'da (Roma klübü) bir danalı çay tertip edilmiştir. İde olması ve için lâzim gelen her türlü Davetiyeler Tak: İ garsonları da, müşteriyi de © kadar Meyhaneci | Tanıyalı aşağı yukarı yirmi seneye | yakındır. Fakat ilk defa nasl gör- || dümse, hâlâ odur. Hiç değişmemiştir. Zannediyorum ki, herkes sırası gelin- ce ihtiyarlıyacak, çökecek, ince sarı e bebekleri gülen sen bakışlı gözleri, dik vücudü ile | gençliğini muhafaza edecek. Her dem tazı 'e bu her dem ta- zeliği etrafma da sirayet ediyor, en neşesiz adamı bile keyiflendiriyor. Onun için derler ki, biraz çokça söyler. Daha saygısızlar ileri (gider, “amma da traşçı” derler. Halbuki w nun sohbetine doyum olmaz!. Gazinosunun önünden geçerken, sizi görürse dünyada bırakmaz: — Buyursunlar efedim, artık be- yimizi kaybettik. Burada da bir ah- bap var hatırlayın yahu... Eski dost düsman olmaz? Rum olduğu için Ş leri $ diye .ko- nuşuşu pek eğlencelidir. Onun sohbetinde başla zevk, baş- ka hassa vardır. Bir defa insanı ce- vap vermek külfetinden kurtarır. Bazı insanlar vardır, dura dura konuşur ve her söyledikleri ük karşılığını, her sualin cevabını ister- ler. Dünya bu, her vakit bir olmaz, in- san neşesiz la gülmeğe çaba lar, bazan da keyifli iken surat asar, Fakat bu adamla sohbette bu mecbu- riyetlerin hiç biri yoktur. O, muhata- bını sıkmamak için sorduğu suallerin cevaplarını yine kendi verir. Gayet temiz ve titizdir. Büfeyi de, maharet, nezaket ve zerafetle idare eder ki... Herkes dostudur, zaten düşmanı olmasına imkân ve ihtimal yoktur. Hezarı fendir, elinden her iş gelir. Bıçaklarn, çatalların, k: par latılmalarına nezaret etmekle kal- maz. Usul de öğretir, Bozulan zilleri kendi tamir eder, elektrik tellerini nı bulur, çıkarır. Hangi taşı kaldırsa- Biz, altından kalkar, Hem de mutat nazik, zarif tebessümü ile.. — Oturduğunuz masaya gelir, fa- raza ısmarladığınız istakozu methe ar: — Çarsiyi dolasin.. Bu kadar taze sini bulamazsmız. Dalyanda mahsus benimi için saklarlar. Ben de beyefen iz için saklarım. Bes paraya simit gi elbette bunda bir is var. Bakm su sardizlere, bunları da görürsünüz, bunları hep ben hazırladım. Biz kırk iz, birbirimizi biliriz. Öyle değil beyefendi? Hem anlatır, hem de keyifli keyif li güler. Tabii bu keyif size de siyaret eder. Gayri ihtiyari gülersiniz. #m, bir bey vardı. Geçen gün geldi. amman şikâyet etti, servis kadar mükemmel servis hiç bir yerde yoktur, Bakın şu tabakların temizliği dark Li, bon tremgadir. Golesön üye lemem, zaten isten vakit yok ki.. O sırada garson bir müşkülünü hal için patronunu çağırıyordu. Patron o- muz silktiz — Bakın, görüyorsunuz, surada ©- babr ile karsı karsrya görüsmek iste- mez mi? Amma bırakırlarsa.. Benim yerimde bir baskan olsa, isini gücü- , lâkırdıya baslar.. Tavla emi İskanbil oynamam, tez- da yapmam. Hep kendi işim ile uğrasırım. Amma sonra bana tras çı'derler. Trasçi diye sabahtan akşa- ma kadar, sağa sola laf yetiştiren, herkesi yakasından tutup isinden gü cünden alıkoyan issiz adamlara, der 6) Sİ ama Çıktım. Reşit Bey eli açık bir adam. Be- vim neye ihtiyacım olduğunu bili- yor, fakat incitmemek için böyle davranıyor. Ne olursa olsun teşekküre mec- burum. Bugün çok iş var. Kâtip Ali Efen- di de geldi.Fakat o biçarenin kasa- | darlıktan başka bir şey yaptığı yok. | Kocaman bir hesap defteri var. | Bir misafir gelip kahve içse yazı- yor. Reşit Bey ona mütemadiyen emir verir. — Sigara al, dondurma söyle. Pul getir, yemek söyle! Ve o derhal defterine masrafı ya- | zar. O kadar namuslu adam. Reşit Bey yazıhane mesarifi iç'n müşte- ilerden bir i verdiği aylığı KIR ÇİÇEĞİ koymuş. Kâtip Ali Efağdi Milliyet'in edebi romanı: 46 BURHAN CAHİT: otuz kırk kahve içiliyor. Reşit Be- yin has ve teklifsiz misafirleri için ikram ettiği dondurma ve şerbet- de başka! Bu sabah yazıhaneye — bir genç geldi. Reşit Bey ona çok (hürmet etti. Uzun uzun konuştular. Ben bir kâğıt imzalatmak geri giriyordum. Reşit Bey misaliri- gn geçirmek için azağa kalkmıştı. — Emredersiniz Şefik Beyefen- di, vekâleti bugün hazırlatırım. Za-| iz e geçerken imza edive- Şefik Bey beni kadar süzdü. Sıkıldım. Tekrar dışarı çıkmak- istedim. Reşit Bey: — İmzalanacaksa (getir kızım. . iskarpinlerime Masaya doğru yürüdüm. Bilmem neden yüzüme kan çıkmıştı. Şaşır- mıştım. Şefik Bey: z — Hay hay, dedi. Zaten pek a- celesi yok. Bir ay daha buradayım. pe Bey mektupları imzaladı. ra: — Bir mukavelename var. Baş- Ve şoke Kai ein, der li. — Yazarım efendim. Yazıhane işlerile meşgul olalı üç hafta olduğu halde srkılganlığım geçmedi. Alıştığım insanlara çabuk ısınıyorum. Fakat bir yabancı gör- düğüm zaman utanıyorum. Terliyo- rum, şaşırıyorum. Dışarı çıkarken adeta bastığım yeri görmüyordum. Neden sonra Reşit ( Beyin sesi beni çağırdı. Odaya (girdiğim za- man yalnızdı. Bana Notere yazılacak bir muka- vele müsveddesi uzattı: — Demin söylediğim mukavele- name, dedi. Şefik Beyin.. Avrupa- ya gidiyor. Umumi vekâletini bana bırakıyor. Çok zengi bir adamdır. Yarın erken gelip yazarsan da olur. Herhalde öğleye hazır olması lâ- dokunuyor. Odadan (biran evvel çıkmak için acele ediyordum. Masanın üstünde duran bir zarfı işaret etti: — Perşenbe akşamı yıldız bah- çelerinde bir kır balosu var. Git mek ister misin. Gülümsedim.. Ha-' basal bana bir kaç defa balo-. lardan bahsetmişti. Bir çok roman- larda balo âlemlerini okumuştum. Bu tafsilât beni meraka düşürme- di değil. Fakat öyle yerlere gitmek için o kadar acemiyim ki! Reşit Bey cevap bekliyordu. Teşekkür ederim Beyefendi, dedim, Fakat daha sırtından yel. | dirmeyi çıkaralı bir ay bile olmıyan Di köy kızı öyle yerlere nasıl gide- i t Bey her şeyi hoş gören bir lâubalilikle güldü: — Adam sende. Balolara giden- ler analarından Parisli doğmadılar ya, Sen de gidersin, görürsün, alı- şırsın ve eğlenirsin. Tereddüdümü görünce ilâve etti: — Düşünme canım. Perşenbe kadar vakit var. Ben şimdi tanı ğrm bir terziye telefon ederim. Ak- | şama uğrarsın. Sana perşenbeye kas” dar bir balo elbisesi yetiştirirler. Üstarafı kolay. — Utanırım efendim, dedim. Yal. İl mize, yol bilmem; usul bilmem. TAMA: Önümüzdeki perşembe Ir9ud1l /2AWY0 Bugünkü Program İSTANBUL, 1200'm. 18 ©» Gramofon. 18530: Franuzen ders (İlerlemiş olanlara) 19 » Belkıs He UDAPEŞTE geler İri İsvişre salon takıma ta 19,05 Alım. akşamın onat 21 de Fen,'bir deli doktorun eline geçerse neler yapabilir? GAİP RUHLAR ADASI İki Yüzlü Adam şaheserile mukayese edilecek yegâne film. Tabiatın kanunlarını inkâr eden deli bir doktorun Dehşetli - Esrarengiz ve Korkunç Macerasıdır. MİLE TÜRKÇE SÖZLÜ | matinelerinden itibaren İPEK SİNEMASINDA HALŞIN MAHBUSU JACOUE CATELAİN Kruazör kumandanı üniformasile SAAD, ET YUVASI Fransızca sözlü ve şarkılı filminde görünecektir. Sahne arkadaşları; Danielle DARRIEUX - EDİTH MERA ve emsalsiz komik LU- CIEN BARUX Bu Çarşamba akşamı ARTİSTİK'de (10066, İSTANBUL, BELEDİYESİ Yor Sek günü VOL PON Yazan Fonson Türkçeye çevirer Bedrettin B, 5 Perde Konedi 29 T. sani ve 2 K. evvel günleri matine saat 18 de FRANSIZ TİYATROSUNDA meşhur İtalyan © virtüozlri CARLO ns | ZECCHİ (Piyano) NERİO BRÜNEL- 1705 Stvan Orkutra takım, 1805 k.ba, 18/5 Flik 1875 Dore. Çine ük, N 18 Radyo 18,50 Rad- gülü “oper.tinaa 2020 9.20 T. . İatemkeri r, 2) Ümversite dersi, parç, 2040 konferana, Zi Kartet takımın ri, 21.30 Konferans, 21,45 Kisrinst mü- , haborler, 21 Karışık komser, BRESLAU 325 m. 2829 Hafi meniki, me abnbe, balk çarkları, 21 Haberlir, 21 (Fall l — Görün bir ahbapla doya doya konusmağa hasret kaldım, Eh, her zanaatın bir pürürü vardır. Bizimkisi de bu cins. Ne otur, ne konuş, değil mi beyimo?, İs olsun da rahat olmasın. , anbah ampulleri yeniden değiştirdim. Nasıl parlak yanıyorlar. Raflara da dikkat etmiyorsun beyimo. Bu sabah temizlettim, sildirdim. Adamım yüzü- | Ben temizliğe meraklı a- Ne kadar yorgun olsam, mam. Gözüme uyku girmez. Bir illet bu, ne yaparsam? Eh, mutlaka bir illet olacaksa böyle olsun, Beş paraya si- mit var, elbet bunda bir is var. Bir başka garson onu çağırıyor. — Neler çekiyorum, görüyoree- nuz, rahat bırakmazlar ki. Herkese dert anlatan, dert anlayan var, anla- mayan var... ve saire ve saire... “Söyleşileri urun gidecek, Bura da kestim.) SEM Dans bilmem, Reşit . Bey onun da çaresini buldu. — Kır balosu eğlencelidir. O ka- dar leşrifat aranmaz. Ben de git- Sıkılmazsın. ” i gör. mek hiç fena değil. Kalabalık bir beraber bulun- yerde patronumla makta tehlike de yok. Sustuğumu gören Reşit Bey kara- rını verdi: — Düşünmeğe lüzum yok. Gide- riz. Ben şimdi telefon (o edeceğim. İşten çıkınca terziye uğrarsın. Za ten sizin apartrmandan uzak değil. Karşı sıranızda.. —Siz e efendim. Şefik Beyia uzmumıl vekâlotnmine: sini hazırladım. Bu Şefik Bey herhalde çok zen- LI (Vieloncelle) tarafından iki konser verilecektir. ELİM BİR ZİYA Sabık Maliye nezareti muamelâ" tr nakliye müdürü ve şehrimiz sa- nayi âleminde faaliyeti ile tanm- mış olan Kâzım Ziya Bey dün Ka- dıköyü vapurunda sektei kalpten vefat etmiştir. Arkasında büyük bir boşluk birakan o mümaileyhin cenazesi yarınki salı günü saat 10 da Cerrahpaşa hastanesinden kal- dırılarak Kuzguncuk'ta Nakkaşta- ki aile kabristanına defn edilecek- Elif Naci Dn ville RESİM Genç ressamlarımızdan Elif Na- ci Beyin Türkiyede on Cümhu- riyet senesi zarfındaki resim ha- reketlerini hülâsa eden bir kita- bıdır. Fiyatı 20 kuruştur. Her kitapçıda bulunur. ( 8356 Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET ” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için | H. EE RM — Şefik Bey gelecek lari; no tere kadar zahmet edip bir imza etmesini rica et, Ali Efendi kendi- sini notere kadar götürür. Şahide lüzum olursa karşıki yazıhanedeki Çıktı. Şimdi bütün düşüncem Perşenbe vin Reşit Beyin o gönderdiği terzihane hanımefendi ile gittiği miz e büsbütün başka. Av- rupadan gelmiş bir çok modeller var. Çok lüks bir yer.. Bunları üze- rimde prova ettiler. Siyah bir tu- valet bana pek iyi gitti. Fakat rengini . beğenmedim. Ay- ni modelin beyazını hazırlıyorlar. Yarın akşam provaya gideceğim. İçimde coşkun bir sevinç var. Baloyu öyle merak ediyorum ki! Bugün Mahir Beyin şoförü Aziz gin bir adam olacak.. Vekâletname-| büyük bir valiz içinde elbiselerimi de ismi geçen bir çok apartıma; lar, hanlar var. Hep li Reşit Beyi vekil tayin ediyor. Bur nun için de Reşit Bey ayda üç yüz lira deck Ne iyi iş. Reşit Bey geldiği zaman her şeyi hazırdı. Notere yolladık. O gün Çi- mento şirketinin umumi içtimar ol- duğu için Reşit Bey akşama kadar meşguldu. Çıkarken talimat verdi: getirip odacı Ahmede bırakmış... Reşit Beyin telefonundan O sonra Hanımefendi çok kibar davrandı Benim kindisine kırıldığımı hisset* miş olacak. O çok nazik hanımefendinin ha- yatına imreniyorum. Anlaşıldı ki hanımefendi de bana çayda göste- | rip izah ettiği şık ve kibar hanım efendilerin bir başka türlüsü. (Arkası var) iğ Sağlik

Bu sayıdan diğer sayfalar: