21 Kasım 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 12

21 Kasım 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t İ Mütarekenin yıldönümü: Geçen cumartesi Cihan harbini filen nihayetlendiren mütarekenin “imzası tarihinin on beşinci | yıldönümü idi. Bu tarihi günün yıldönümünde bey- münasebetlerin bu di anarşi içinde bulunması, harbi yal lar kadar da sulhü yapanların mes'u- liyetlerini bir defa daha tebarüz etti- riyor. Cümhurreisi Wilson, Amerikalıları 9 zamanki dünyadan daha rahat, da- ba O müreffeh oObir o dünya mey dana © getirmek — Harbin - ingiliz devlet adamları da “harp a- leyhine harp,, ilân ettiklerini söylemiş- erdi. Yani harbi dünyadan kaldırmak için muharebeyi idame az gülünç olma- için etrafa | bakmak Mütarekenin yıldönümleri, ziyet ve şerhite göre yeni ade ediyor. Bu seneki en çok manidar olanıdı Alman intihabai Alman intihabatı geçen pazar günü ildı. Beklenildiği gibi, Hitler Fır- etmiştir. Dikkate değer olan cihet şu- dur ki geçen pazar günkü intihabata iştirak edenlerin nispeti şimdiye ka- dar Alman intihaplarına iştirak eden müntehiplerin nispetlerinden çok faz- Tadır. bu intihaba noktasmdan kaybetmişlerdir. Son intihabın ehem- miyeti, Alman milletinin harici me- selede hükümetle beraber olduğunu lermekten ibaretti Bu Alman intihabatınm neticesine ce- vap olmak üzere Fransız hükümeti de Meclisten ayni büyük itimat reyini aldı. Geçen pazar günkü intihaptan sonfa Fransız Hükümeti de harici siyasetini Fransız Meclisinde tekrar izah. etti, izahattan sonra Ârâya müracaatte Sarraut Hükümetinin siyaseti 44 mu- halife karşı 545 rey ile tasvip edilmiş- tir. Bu iki hâdise bir araya getirilince ne nelice çıkıyor? Alman milleti yüz- de doksan altı ekseriyetle Hitlere yü- rüdüğü Yolun doğru olduğunu söylü- yor. Fransız milletini - temsil eden Fransız Meclisi de aşağı yukarı ayni <kseriyetle Sarraut Hükümetinin takip büyük beynelmilel meseleleri halle- demez. Belki de Fransız hükümeti Meclisten itimat reyi isterken Alman intihabatımın hiç bir şeyi halletmedi- ğini göstermek istemiştir. Silâhsızlanma koferansı: Silâsızlanma konferansının bürosu geçen gün Cenevrede toplandı. Bi gelecek ay toplanacak olan © umumi heyet içtimara hazırlık mahiyetinde bir içtima idi. Ancak Cenevreden ge- len haberler, büro içtimamm çok rip şartlar içinde yapıldığını bildiri > yor. Bir defa Almanya © konferanita yoktur. İtalya ve Macaristanın da mü. hit niyeet,, gördüğünü beyan ederek fa edeceğini söylemiştir. Yani bütün inkıtaından doğan tabii bir netice te- lâkki etmek lâzımdır. ... İ Haftalık Siyasi İcmal | Borçlar meselesi. Amerikada bi den borçi inkıtaa uğradı. Bu borçların bir tal sit vadesi 15 kânunuevvelde geliyor. Fransa, değirmenci miştir. Fakat İngilizler, hem verir bi görünmek hem de vermemek ist yorlar. Amerikalılar da büyük dert İerle meşgul olduklarından bu bat çılardan paraları kurtaramıyacakla, nı anladılar. Nihayet vermekle ver- memek gibi İki zıt şey telif edildi. İn- gitlere geçen haziranda olduğu gibi, 15 kânunuçvvelde de küçük bir para ve- recek ve tamamını ödemiş te- lâkki edilecek. Gerçi bu hokkabaz- lıktan sonra da borçlar meselesi nihai i şekilde hal ve tesviye edilmiş olmuyor. Fakat bir defa, para vermeden borç ö- dei i hakkındaki (kaide icat edildikten sonra artık ötesi kolay... ... İçki memnuiyeti: Amerikada © ön dört sene devam eden müskirat memnuiyeti | nihayet 5 kânunucvvelde kalkıyor. Geçen in- tihabattan sonra Meclis üçte iki ekse- riyetle Kanunuesasiye giren bu mem- Duiyetin kaldırılmasını kabul etmişti Ancak kanuni muamelenin bitmesi için Amerika ittihadını teşkil eden krık s6- kiz devletten de üçte ikisinin bu kara- Tı tastik etmesi lâzımdı. Geçen hafta- nın sonuna kadar otuz üç devlet tas- tik etti, Hafta arasıda dört devlet 'daha tastik ettiğinden o memnuiyetin ilgası emrivaki şeklini almıştır. Ancak daha bir takım kanuni mua- meleler vardır: Yapılan — intihaplar, 5 kânunuevvelde bu mesele hakkında karar vermek üzere toplanacak olan devletler mümessilleri içtimama mu- rahhas intihabından ibarettir. Şimdi bu murahhaslar 5 kânünuevvelde top- lanıp memmuiyetin ref'i | hakkındaki kararı tastik edeceklerdir. Ancak bun- dan sonra da Amerikada içki tamami- le serbest satılmıyacak. İçkinin satıl. ma ve içilmesi hakkındaki hükümler ayrı ayrı her devletin kanunlarile tan- zim edilecek. in içki tını devlet laşılıyor. Bazıları da müskirat satıl. masını ve içilmesini sıkı kayıtlara tâbi de bilinmiyor. Ancak Efganis- tanda krallar ve leler arasındaki intikam hislerine kur. ban gitmişlerdir. Nadir Şahın ölümü de belki bu sebeplerde aranmalıdır. Her halde şu muhakkak ki Nadir Şa bim ölümünde Efgan halkı iyi ve mü İ debbir bir hükümdar yor. Nadir Şah hükümdarlığa olmamıştı. Sabık kral Amanullah leyhine tertip edilen kıyam muaf: olunca memleket bir anarşi içine Ildiği içindir ki o mer tmda çok ağır bir vazife olan hüküm- darlığı kabul etmişti. Nadir Şahı he- nüz yirmi yaşlarında genç bir hüküm. dar istihlâf ediyor. Efyanistan, tan sonra ikinci şark memlek: ü beklenmedik — bir devlet reisliği genç ... Massolini'nin yolu: İtalyada kabine değişmesi mesel. sinde Mussolini'den her şey bekl Bunun içindir ki geçenlerde Amerik; fakıyetli seyahatin kumandanı Balbo'. nun kabineden atılması bile hayret u- yandırmamıştır. Balbo ile (heraber Bahriye Nazırı Serianni de çekilmiş ve Muswolini gerek Hava ve gerek Bah- riye Nazırlık! uhtesine | almıştır. Bu iki nazırlığın ilâvesile & Mussolini yedi nezaretin birden nazırı oluyor: Balbo'nun hükümetten. Bingazi"; kele Vali tayin 1 — Mussolini, geçenlerde Milli — ÖĞÜTLER MİLLİYET CUMA 17 1, Çocuklara oyuncaklar Bu gün bazı memleketlerde çocuk Jar için umumi ve milli kütüphaneler gibi umumi oyuncak merkezleri ya- pılmağa başlamıştır. Buradan kendi oyuncağı olmıyan ve hoşuna gideni satın almak için pa- rası bulunmıyan fakir çocuklar arzu ettiklerini alıp bir vakit onlarla oyna mak ve oyalanmak için evlerine götü rebileceklerdir. Bu gibi oyuncak merkezlerinin te- sisinden beklenilen “fayda şudur ki, bir zamandanberi oyuncak çalmak töhmetiyle yakalanan çocukların pek ziyade çoğalmakta olduğu görülmüş olmasından bunların önüne geçilmek için almacak tedbirler cümlesinden olmakla beraber ayni zamanda ço- cuklar için bu oyuncaklar talim ve terbiye vasıtası da olurlar. Çocuklar okumağa başlamadan çok evvel oyuncaklarla oynamağa başlarlar, bununçün kalabalık ve ba- kımsız mahallelerin henüz mektep ça ğına gelmemiş çocukları buralardan büyüklerin kütüphanelerden ettikleri gibi çok istifade ederler. Bu oyuncak merkezlerine hayir sa hiplerinin hediye edecekleri şeylerin dayanıklı olması, “temizlik tütsüsüne müsait bulunması, bununla beraber çocukları hem eğlendirecek ve bem de talim ve terbiyesine yarayacak şe- kilde kıymeti olmasma dikkali bulun malıdır. Buralarda bulunacak şeyler yapı eşyası, vagonlar, gemiler, bisiköetler, tayyareler, yazı makineleri, tah ölet- leri, sinema makineleri, satranç ve dama oyun âletleri ve buna benzer şeylerdir. Bu oyuncakları alıp götürecekler. den bazan teminat ta alınabilmezie 'de bunlar pek hususi mahiyette olduk ları için o kadar ziyade kayit altma almak ta caiz değildir. Çocuklar oyuncaklara o kadar sı ka sarılırlar ki, bir müddet sonra onla rı tekrar geri almaküzere vermek hiç te hoş bir şey olmaz. Kütüphanelerde okuma salonları gibi oyuncak merkezlerinde de oyna ma yerleri bulunur ve burada evlerin de yeri bulunmıyan çocuklar öğleden sonra veya akşamları oynarlar. Ma- amafih her halde çocuklar evlerinde oyuncaklarla oyalanmaları en doğru dur. Çocukluk hayatımızda bugün bi zim için oyun mahalleri her şeyden evvel düşünülecek elzem * bir şey ol- muştur, Fakat oyun yerlerinde düşünmek ve fikretmek için vâkit olmaz ve za- man bulunmaz. Bunüb için çocuklar oyuncakları evlerine firlr ve onları düşüne düşüne evlerinde kurup oy- narlar ise istidat ve kabiliyetleri açıl- mağa ve karakter sahibi olmalarma yarar ve faydası olur. Bu eşyanın bazıları bozulur rılır döl davranmak lâzım gel rulursa, biz de bu süal » Tabii ki kitaplar da az çok bozulur ve yır- tılır; maamafih burada za; dar çok olmaz. Her ne hal çocuklar için tesis edilen oyun mer- kezlerinden bütün ruhiyat ve içtimai- yat âlimleri pek yüksek bir takdir ve pek büyük bir alâka ile bahsetmekte dirler. Büyükada Dr. ŞÜKRÜ Müdafaa Nâzırlığını ubtesine almıştı. Şimdi Hava ve 'Nazırlık'arını da üzerine almakla Miği Müdafaayı tev- hit etmek istiyor, İ İnsanlığı şimdiden sonra 2 — Faşist Şefi, hülcümet iktidarını ellerine alacak genç unsurlar yetiştir- mek istediğinden nazırliklari münave- be usulüne tâbi hs 52 Mailini kine üni ları kıskanıyor. ieyh Balbo da Binaenai Grandhi ve diğer Fazist erkânmın git- tiği yola gönderildi. Serok edi Ortanm uzunu bir boy, fakat löp, ik değil, heybetli bir göbek, ağarmış kıvırcık saçlar.. Yanları ma- | kine ile alınmış, çenede uzatılmış bir sakal, uçları kıvrık ufak bıyıklar. Se- rop Efendi. Caketli gezdiği pek | azdır. Yaz | mevsiminde, yeleği, yakalığı, boyun. | bağmı çıkarır, kollarını sıvayarak do- laşır, Naziktir, mültefittir, fakat kafasını | kızdirmağa gelmez. Gür, azacık çat- | lak sesile ortalığı gürletir, hiddeti sa- | man alevi gibidir. Parlaması ile sön- | iyümüzün en eski, en aşina çeh- relerinden biri, şüpbe yok ki odur. | Sabahları iskeleye doğru gidenler, akşamları vapurdan çıkanlar ona te- sadüf ederlerse: İ — Merhaba! yı bastırırlar. O da canügönülden mu- | kabele eder; Şaka kaldırır, yalnız damarına bas- mamak şartile.. Her şeye eyvallah di- yen, herkese güleryüz gösteren kuzu gibi bir adam, bir de hiddetleadi mi, artık zaptolunmaz, köpürür, küplere İ git işime Seninle uğraşan cak vaktim değildir. e — Bu sabah ta içtin mi? — İçmem de ne yaparım? Yatak- tan kalkar kalmaz şişenin içine (o bir kaşık karabiberi atar, dikerim, o, be- ni öğlene kadar idare eder. — Öğleyin de var mı? Başımı sallar, sakalmı srvazlar, — Helbet.. Sofraya çağırdıkları za- man benim su kadehi vardır.. kardaş, hangi birisi ilen uğraşacak. İşte o zaman çık yukarı, bir kadeh at, fırla sokağa, dolaş. Efkârlan içilen ra- kı da insanı tutmuyor. Canımdan u- sandım be artık. Bazan sağ tarafından © kalkmıştır, hikâyeler anlatır: l Eh, sizden iyi olmasın," vaktile Habip Bey vardı. Bilmem belki de ta- nrramiz. İsmi de Habip mi idi ya, dur bakayım, geçmiş pek hatırımda da bir tramvay, bazı bi Onunla piket oynar. karta çıkarmak ona ver- di, Şimdi piket mi oynuyorlar san- Tahta porde Yani, biraz, biraz iş- » Habip Bey bir.gün.bana sordu: — Ne diye ispirto içiyorsun? — Dur, estağfirullah, ben o zaman Âdet etmiştim. İspirto içer idim. Kötü bir tabiatim vardır. Bir şeye dadan- dım mı, kendimi alamam. Bak dosdoğ- ru söylüyorum, Kisinin noksanlığını bilmekliği kadar irfanlık olamaz, diye bir söz vardır. İşte onu diyorum. İşte Habip Bey bunun için sormuştu, ona cevap verdim: — İspirtoyu, ispirto son içiyorum. Amma kapalı şişelerdeki içkileri ne di- ye içeceğim. Durur, sözünün tesirini snlamak is- r, bakar, bununla kana- at etmez, sorar — Nasıl? ettiğim cevabı beğendin? Bazan da sol taraftan kalkar, o gün akşama, hattâ geceyarısna kadar ateş püskürür; — Küfür, günah ederim be kardaş... sizlerden Mussolini nazırlıklara gençleri ta- yin etmediğine ve hepsini de kendi uk- tesinde topladığma göre yeni eleman yetiştirmek mülâhazası varit olmasa gerektir. Sonra bazan milli müdafaa gibi tevhit meselesi mevzuubahis ol- madığı zamanlarda da muvaffakıyetli nazırlar deği; şekilde nazır de; Bugün herkes MELEK K Sinemasında EN BÜYÜK ARTİST tehlikesiz en çok isüm. bir iâçlir. Teni 2 ale 7982 asrın umdesi “MİLLİYE T* tir. ABONE ÜCRETLERİ Türkiye isin Haris mi öğreneceğiz? Kaç defa dükkân sa- hibi oldum. Kaç defn devrettim. Ne tt, ne de yokken gü lnım a pâktir. Git işine, e daş,. Küfür günah ederim. Hava almak için sokağa fırlar, ci- var meyhanelerden birinden | bir bir üstüne bir iki kadeh çeksı, Fakat kan tutmuş gibi gene eski yere lal — Benim yapmadığım mı Benim yapmadı m a peler yok. Elhamdililâk kimseye, yoktur. Fakat kavga tekrar başlar ve tek- rar kendini meyhaneye atar, döner, böylece akşamı eder. ; dükkân kapısına sr öm dayamısı Pe evin e iğ — Bugün neşen yok! Kolunu gererek havada savurdu: — Buranak, sen de. Gayri vazge” tim Yetti gırgırı a diyez pıyorsun?. der isen, sana N yim: Halmn dört ucunu kopmuş, ko- .yuvermiş, ortasını ME e (inkelâp O kadar iyliğini gördüğüm bu kibar kadına ilk defa ağır davran- dım. Fakat bunu istemiyerek yap- | tım. Çok fena tabiatim var, Kırıl- dığım insanların yüzüne gülemiyo- rum. Hanımefendiye: — Reşit Beyin işleri çok, kendi- sini beklemeğe mecburum! Dedim. Evine sığman bir köy kızma kar- $r onu bu kadar düşkün (o görmek gücüme gidiyordu. Ben onu daha temkinli, daha ağırbaşlı, nasıl di- yeyim. Daha anne görmek istiyor- dum. Ve ilk defaona ogözle,o hisle bakmıştım. Saat beşi geçiyordu ki Reşit Bey | geldi. Bugün kâtip Ali Efendinin işle- rini yapmıştım. Memnun oldu. Getirdiği iki dosyanın tape edi- lecek kısımlarını ayırdım. Reşit Bey bir kaç yerle telefonla konuştu. Milliyet'in edebi romanı: 43 KIR ÇİÇEĞİ | du. Gali geçmek istedi. BURHAN CAHİT, Romanı) Sonra beni odasına çağırdı. — Gel-bakalım küçük . hanım. Şimdi davanı halledelim! Dedi. Ben galiba bütün hayatımca böy- le bir dava mevzuu olacaktım. Reşit Beyin temkinli, güleryüzü emniyet vermeseydi korkacaktım. — Anlattığın şeylere zaten ihti- mal veriyordum, dedi. Mahir Beyin | maksadını, hanımefendini yüllerini tecrübesizli anladığın için seni tebrik ederim. Mahir Bey iyi kalpli bir adamdır. Fakat hanımın keşfettiğin gibi ba. | zı garip ve aykırı tabiatleri olduğu için hayatının en keyifli zamanları- nı dışarıda başkalarile geçirir. Gü- zel genç bir Rüm kadını ile yaşiyör ni görünce ondan vaz- Hanımefendi zengindir. Onun iç de onu kendi hava- bırakmıştır. Daha doğrusu Ma- hir Bey konağın kâhyası vaziyetin: de.. Hanımefendi nazik, kibar bir l kadındır. İylik etmeyi çok sever. Fa! kat kendine göre bazı £ telâkkileri | ve huyları vardır derler. o Meselâ morfin, kokain gibi . keyif verici şeylere düşkünlüğü, “ sonra nasıl söyliyeyim, senin de biraz hissetti- ğin gibi garip huyları, zevkleri ol- duğu söylenir. © Anlaşılıyor. ki senin vücudun her ikisi için de bir mesele olmuş.. Şim- di'sen ne fikirdesin. Kendini onla- rın yanında rahat görmüyor musun | Reşit Beyin gördüklerimi ve hissettiklerimi pat ediyordu. Bu vaziyet karşısın- da ben konağa nasıl gidebilirdim. Mahir Bey terbiyeli bir adam: O ileriye varmadı. Fakat hanimefen- dinin şimdi şiradi anladığım o ga- rip temayüllerine karşı nasıl mu- kavemeet edebilecektim. Süküt ettiğimi gören Reşit Bey: — Anlıyorum, dedi. Gitmek fik- rinde değilsin. Zaten ben ona göre tertibat almıştım. Senin gibi genç ve güzel bir kızı her yerde barın- dırmak güçtür. Hem senin hem de seni yarıma alanlar içi anlattıkları benim | Ne günahı çok insanmışım yâ- rabbi. Ben derdimin bitti, nıyordum, önüme bakarak çektim, | Yüzümdeki tereddüdü hissetmiş gis) — Anam, babam, evimiz, oca- ğımız söndü. Ben ne “dıye kaldım. an başıma dert olayım diye mi Şimdi başımdan geçenleri Reşit Beye açtığıma © üzülüyordum. A. damcağız iylik edip beni yanına ça- lışsm diye aldı. Onu kendi derdim- le meşgul etmeğe ne hakkım var. Bütün işi arasında benimle ne diye uğraşacak? — Hakkınız var efendim, dedım. Hattâ sizin için bile gaile oldum. Reşit Bey başını salladı: — Hayır, hayır. Böyle düşünme. Anlayışlı, zeki bir kızsın, sana ha- kikati söylemek lâzımdır. Senin va- Ziyetinde bir kız bu muhitte kolay barınamaz. Şerefli kalmak için se- nin çok temkinli olman lâzım oldu- ğu kadar yaşadığın muhitinde se- ni takdir edecek kadar yüksek ol- ması lâzım.. Bunu takdir edersin, Şimdi bunları bırakalım. Madem ki konağa gitmek istemiyorsun. senin için münasip bir yer bulmak lâzım- dır. Ve ben bugün sana böyle bir yer buldum. Reşit Beyin yüzüne bakıyordum. Yeni yeni insanlar tanımak bana | artık endişe vermeğe < başlamıştı. $i Reşit Bey: -— Eminim ki burada rahat ede- ceksin, dedi. Bir Fransız karı koca- »ın yanmda iki oda. Vekâletini-yap tığım bir ecnebi şirketinin muhase- becisi. Beyoğlunda güzel bir apar- tumanları var. Karı okoca.. Yaşlı, kendi hallerinde insanlar.. Pansiyo-| ner olarak oraya yerleşeceksin. Ma- | 'damını da tanırım, o ağır başlıbir kadındır. Hem © fransızcan dada ha işler,açılır.Buraya da yakın. Tu- nele atlayınca inersin. Banka apar- tımanındadırlar. Beykerin karşı si- rasında, i Çok teşekkür ederim efendim. — Teşekkür edecek bir şey de- ğil kızım. Ben seni takdir ederim. Zeki olduğun kadar tecrübesiz bir kızsın, iyi kalbin var. İstanbul g; rip bir yerdir. Tesadüf — insanları daima değiştirir çok isterim ki sen ze:gelelim. Dediğim © pansiyonda kalmak ister misin? — Siz bilirsiniz efendim. Müna- sip görüyorsanız tabit isterim. — Bence en muvafık yer orasi. Dedikodu olmaz. Temiz bir aile kö- şesidir. Akşam yemeklerini, sabah- kahvaltını orada yapacaksın. Ça- maşırın, ütün, her şeyin tıpkı evin gibi hazır olacak., Para cihetine ge- MARLENE DIETRıCH'i MABÜDE Paramount filminde görmelidir. Bugün saat 11 de tenzilâtlı kugün İPFK sinemasında zengin ve çok gürel bir program 1 - Naşit Dolandırıcı İPEKFİLM ötudyosunda yapılan 3 kısımlık Türkçe sözlü komedi 2 - DENİZ KIZI EFTALYA Hanım tara- fından söylenen çok nefis AYŞE KIZ ve ÇOBAN şarkısı, bestekârı TANBURİ REFİK Bey 3 -FEDAYİLER ALAYI U.F. A. şirketinin çok güzel bir filmi, oynıyanlar: CONRAT VAYD - MEDİ KRİSTİYENS Bugün saat 1l de tenzilâtlı matine vardır. “nce ben zaten maasını az buluvo- IRIK matine vardır. 19980 | (9977) Dün akşam ASRI SİNEMADA Zengin programının emsaliz muvaffakiyeti Sinemada : BERNSTEİN'in şaheseri HULYALI DUDAKLAR (MELO) filmi. Sinemanın 3 büyük yıldızı GABY MORLAY - VİCTOR FRAN- CEN ve P. BLANCHAR sayesinde seyircileri son derece memnun etm'ştir. Sahnede : HARISSÜN TRUPU, JOE BONELL ve MİSS BAY'ın yeni vary: numaraları. Hamışı Bugün 16,30 matinesile suvaresinde varyete. o (9985) Bugünkü Program İSTANBUL : 2130 Gramofon, K 72 Anadolu Ajsmsı, Borsa Baberi, saat ayari ANKARA, ISIK m. 1220: Gramofon, 18: Keman konseri (Ekrem Zeki Bey tarafndan.) 1840: Fransmsca ders 19,15: Gramafon. 204 Ajans haberleri, YARIYA Miz - Telrika. 23,45: Spro haberleri. Zala5, Pille, Zi Tayyarocilik 2410: Plâk konneri . BUDAPEŞ TE, Söm. Hü, Gana Naz tarak, piyane kenar 1845: Tolstoi hakkında konferanı ve plâka çekilmiş sesini meşir. 11,05: Konferanı (Bu- aaa kakmalı Alü Hid ize 20,5: Hüyük oy verilecek. 24 akl. Çintiriilerde münahâbeler). Müe akıben cazban n VİYANA,SIK m. 1825. Piyase konseri Çekme, Hande. 19,101 Muhtelif haberler. 70: Kartet takım yarı, li ze Son haberler. 23,28: Dune musiki: “ MALANO TORİNO - Pa aim 17AS: Çocuk köşesi, 18,184 nik. gayi ken, FAL Abı Habeler PİR in Minbeele «Minnie; Re are: bağ hes FRAG sm i İüyl0: Kartet Konseri 19261 Annen hayr. 22“ alaska 22301 Latzeyasin iel yl 1 Letemi Bel Kalleş 2 Mübdelek KOMA, âdi m. ti izni ecek merke V820, Kamer Ce rum, Pansiyon masrafını sen düşün- miyeceksin. Buradan maaşını alır, “© harçlık edersin. Pansiyon ücretini ben ayrıca Mösyö (Girot) ya veri- rim. O ciheti düşünme, — Şimdi telefon edeyim. Bu ak- şamdan gidersin değil mi ? Hay hay efendim. Reşit Bey telefonla Mösyö (Girot) yu buldu. Konuşmalarından evvel- ce benden bahsettiğini anladım. Teklifsiz konuşuyorlardı. Telefonu kapayınca bana döndü: — Yerin hazır.. Konakta eşyan var mı? Benim iki sepetimden başka nem İ var ki. Elbise dolabım dolu. Fakat hepsini hanrmefendi yaptı. Gümül- cüneden İlmi Efendinin hanımı ile ânnesinin yemiş ve yiyecek doldu- rup verdikleri sepetleri bir daha gör medim. Kim bilir mutfakta, çama- şırlıkta bir tarafa atılmıştır. Reşit Bey benim İstanbula iki © sepetle geldiğimi unutmuş galiba, Bir kaç kelime ile vaziyetimi an- lattım. Benim tabii hallerim onun hoşuna gidiyordu. Güldü: “Bitmedi) ie. Pan -. a e

Bu sayıdan diğer sayfalar: