Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
HABER — Aksam onstamt İhgüterede intişar eden “Sphere,, “itasmın son nüshasında Alman- w Yânm deniz kuvvetinden şöyle bahse, | Üliyor; V6 m:g“h efkârı umumiyesi Almanyanın Vi * büyüyen ve makineleşen ordusu Mı,, "& kuvvetiyle o kadar alâkadardır Üt donanmasını, deniz kuvvetini a, ,%:nutmıış gibidir. Halbuki hiç şüphe wki Almanyanın müthiş ve pek 3 İ bir donanması vardır ve bu do- | uı""u etrafını çevreliyen esrar per- “Nh onun kuvvetine heyulâf bir ma- » / Vermekte, onu harb çılgınma dö - kü Avrupanın gözünde büsbü. tü Yütmektedir. Almanyanın donan- hakkında esrarengiz bir tavır ta- ğ'.'ı onun harici siyasetinin bir kıs- hu*eıkıı eder, O, deniz kuvvetinin ha- h'& Mnhiyetini ortaya çıkartmamakla Rüh kendi milletinin gerek komşuları- Sfkârı n lâğalı dü '“%ıı umumiyesini mübalâğa ” y Sre saptırmak İstiyor. ’.'U.ılı Alman donanmasının Avrupa si- hde bir daha rol oynıyamıyacağı, ıqk::lmugtu. Bunda aldanıldığı mu . h u Versay muahedesine göre alman M?o“ Zirhli, altı kruvazör, bir miktar a%lul'&rden fazla gemi yapamıyacaktı, Yij Arınm toplarıysa 11 pusluktan bü- *lmryacaktı. Almanya en eski gemi. kendine ayırarak daha yenilerini k"ım' Müttefikler evvelâ buna şaşmış- M&â İç yüzü sonra meydana çıktı. & & gemilerin yaşı tahdid edil - ğ_h.:tlmanya en eski gemileri seçmek- bir zaman içinde onları yenile- Wo:'kkım kazanmiış, böylece tıpkı Na- İı,kq“h zamanında olduğu gibi Alman, ."";dilerme koşulan şartları lehlerine Ve €nin yolunu bulmuşlardı, hş Fay muahedesi mucibince Alman- ü on iki sene hizmeti mecburiye &decek gönüllüleri donanmaya a. | %l%kle"ü- Bu da Almanyanm lehine , b%:ü- Çünkü on iki senelik sıkı bir Ülüş * Sayesinde pek mükemmel deniz. %yetlimiştîr. Maamafih asıl şayanı İ , * Olan muahedenin tonaj takyidatı- Üp “kabil Almanyanm aldığı tedbirler- Yh u'den mütehassısları, muhendisler Ve ş::l İnşaatçıları başbaşa vermişler Bp y dd edilen tonaj dabilinde öyle m,ğtnmotım vücuda getirmişlerdir ki %""h â&ğözi hayretten açık kalmıştır. :î bla İçinde “Doyçland,, smıfından 0- tonluk ceb dretnotu bilhassa na- ı.uı'"khazı celbediyordu, Bunlarım kuv- | Üa “Ehlarr, 54000 beygir kuvvetinde | h““ldı eleri olduğu gibi süratleri de ııh" fopları on — bir pus çapındaydı. %uhilattı bu yeni gemiler bir dö- Üa ası teşkil ştmişlerdi, Fransızlar İğ * Mukabele etmek için 26000 ton- lar yaptırmak mecburiyetinde Bany BO fakiben Almanlar altı tane altı- fonluk kruvazör yapmışlardır, herbirinin 5,9 pusluk dokuz, 3,5 | hı— Sekiz, sekiz tane de ufak topla- l l"I "ı&ı torpito koğanları, iki tayyare- T Bu yeni kruvazörlerin sü , N Sâatte 32 mildir. Bunlarla muka- % ::u'bikcek İngiliz kruvazörleri ise 1 N,& Alüktur. Bunlarn altışar tane 6 “hq d'g Sörder tane 4 pusluk ve on altı | M :Inçük çapta topları vardır. Her- İisar torpito koğanı ve birer *tsay muahedesinin ana hatları çizi- Almanya Donanmasının kuvvetini oızli mi tutuyor ? Bugünkü Alman donanması 1916 dakinden | çok kuvvetlidir mühim bir mahzuru ortaya çıkmıştiır. Ba zı çelik levhaları kaynak yerinden değil de kaynağa muvazi olarak çatlamaktadır. 1935 senesi ilkbaharımnda Her -Hitler Almanyanın artık kendisini Versay bağ- lariyle bağlı telâkki etmediğini ilân et- miş ve bahri inşaata derhal yeni bir ham- le verilmişti. Almanya herbiri 26000 ton- luk iki büyük dretnot, 10000 tonluk iki kruvazör, 1625 tonluk 16 destroyer ve tonilâtoları 250 ile 750 arasımda teha . lüf edecek bir sürü denizaltı gemisi ya- pacaktı. Hitlerin bu kararı Avrupayı e- peyce telâşlandırmış, bir müddet sonra da İngiltereyle Almanya arasmda yeni bir bahri muahede imzalanmıştı. Bu mu- ahedeye nazaran Alman donanması her Bmnifta İngiliz donanmasının yüzde otuz beşini tecavüz etmiyecekti. Bu kayıttan yalnız denizaltı gemileri istisna edilmiş- tL Almanya, İngiltere denizaltı gemile. rinin yüzde kırk beşi nispetinde denizal- tı gemisi yapabilecekti, Almanya bu arada bir sürü ufak de- nizaltı gemisi yapmıştı. Bunlar belki, harb kabiliyetleri fazla olmıiyan tekne - lerdi, lâkin mütechassıs yetiştirmek İ - şinde çok büyük Tfaydaları görülmüştü. Kısa zamanda binlerce tahtelbahirci ye, tişmişti. Almanyanın bu günkü denizaltı gemiİ- leri hep kısa mesafeler için yapılmış ol- makla beraber oldukça kuvvetli bir var- lik sayılır. Onları destekliyen 1625 ton- luk on altı destroyer var. Bundan başka on tane de herbiri 1810 tonluk destroyer hali inşada, Yine kızakta Üç tane herbi, ri 10000 tonluk kruvazör var. Bunlarm 8 pus çapında topları olacak. Herbiri 1925 tonluk iki tayyate gemi- si de tezgâhtardır. Bunlardan başka gene isenau ve Secharnhorst adında iki dret- not mevcut, Bunlar 26500 tonluk, 30 mil yolu olan müthiş silâhlar. Her İkisinin de on bir pus çapında topları var. Bunla, Tra ilâveten iki tane de 35000 tonluk ge- mi var ki bunların topları on beşer pus- luk. Alman gemilerinin hepsi gayet kuv- vetli tayyare defi toplariyle mücehhez- dir. Buna rağmen gemilerin ufki zırhla, rı bir hayli kalın. Denebilir ki buğgünün Alman donanması 1916 daki Alman do- nanmasından bir hayli daha kuvvetlidir. Aramızda yaşayanlar 20 senedir su içmiyen adam! Fakat.. Semnmede altı gün blirer su bardağı petrol İçiyor ve bunun hazım ecihazımı temizlediğine inmanıyor Üç günde alıştıkları cigarayı bir türlü birakamıyanların kulakları çınlasın. Bir adam, 20 senedenberi suya boy - kot ilân etmiş.. Tam 20 yıldır ağzına bir damla su almıyor, suya dair ne varsa onlardan da uzak duruyormuş. Bana bunu haber verdikleri zaman şöyle bir düşündüm: — Kimbilir, dedim, adamcağızın; bu sıcak günlerde belediyenin bir çok semt- lerde vaad edip edip te bir türlü aç- tıramadığı çeşmeler mi sinirine dokun- du? Yoksa, bütün mücadelelere rağ- men hiç bir yiyecek, içecek maddesinin katıksızını bulamadığı koca şehirde bir bardak halis, katıksız, içilmeğe de- ğer su mu bulamadı?, Ama, tâ din ki- taplarından, modern tıp üstadlarına ka- dar herkesin iman ve ilân ettiği: — AÂç yaşanır, susuz yaşanmazi. Düsturu ortada duruürken bu habere kolay kolay inanmak, görmeden, tetkik etmeden kabul etmek te tuhaf olacaktı. Her taşı müzelik bir eser, her hara« besi, el sürülmiye kıyılamıyacak bir ta- rih arıttr, her köhneliği geçmiş asırların birer izi sayılan İstanbulun çeşit çeşit antikaları arasında tıp tarihinde bir eşsizlik sayılacak adamr arayıp bulmak için yollara düştüm. Tarif ettikleri semte, Kumkapıya gittim., Aradım. Onu, semtinde tanımı- yan yok!.. Beri, adını sanını bilmediğim bu adamı, bulunabileceği yerde ilk rast geldiğim adama sordum: — Burada su içmeden yaşayan bir adam varmış.. , Karşımdaki, sözümü bitirmeğe rakmadı: — Ha!.. Meşhur Horoz Onniği arı- yorsunuz.. Anladım., Balıktadır, şimdi gelir!. Dedi, Eliyle kıyıya gelen balıkçı kayıklarından birini işaret etti: — Şu kayıta, bakın en arkada ayakta duran çıplak adam.. İşte aradığınız Ho- roz Önnik.. br- Horoz nnikle, sahildeki kahveler- den birinde, karşı karşsıya oturduk, Bir cıgara uzattım. Aldı, yaktı.. Du - manlarını kuru ve fakat kıpkırmızı du- daklarının arasından savururken söy- lendi: — Cıgara iyi şeydir, harareti keser!, Konuşması o kadar garip ki! Sesi, madeni bir tonla sanki boğazından de- ADYOLİN le sabah, öğle ve akşam Her yemekten sonra mutazaman dişlerinizi fırçalayınız. Önnik'in lâkabı horoz amma.... ğil, bir portatif gramofonun nikel bo- rusundan çıkryormuş gibi dinleyenin kulaklarında akisler bırakıyor.. Yüzü kıpkırmızı, iri gözleri gayet parlak, 35 yaşlarında kadar görünen bir adam bu.. Sordum: — Senin için (su içmez) diyorlar... Sahi mi bu?, Semtinin inandığı bu hakikate şüp- heli bir mahiyet verişime içerler Şibi oldu; mukabele etti: — Tabii sahi... — Peki.. Ne zamandanberi su içmi- yorsun?, Horoz Onnik gözlerini açtı, kapadı, şöyle bir düşündü.. Kendi kendine he- sapladı, sonra cevap verdi: — 20 yıldan fazla oluyor!.. — Nasıl ve niçin sudan vazgeçtin? Horoz Onnik uzun hikâyesini an- lattı: — Balkan harbinde askere çağrılmış- tım. Muharebe bitti, terhis olmırya va- kit bulmadan büyük harp patladı. İlk ağızda alayımızla Bağdada gönderildik, Burada bir sene kaldım. Bir kaç mu- harebeye girdim, çıktım. Bir kere, bir a müfreze ile birlikte takibe gitmiştik.. Çölde Arap çeteleriyle muharebeye tu- tuştuk. Araplar bizden çok fazla idiler, Küçük müfrezemiz saatlerce çarpıştı « Bu arada yaralandım, kendimden geç- tim, Gözlerimi bir bedevi kabilenin ça- dırında açtım. Araplar yaramrı sarmış * tılar. Orada bir müddet kaldım.. İyi - leştim.. Ayağa 'kalktığım gün beni karşısına diken kabile şefi: — Sakın, dedi.. Kaçmağa teşebbiis etme, bizimle beraber çölde yaşayacak- sın. Firara niyet ettiğini anlarsak bir kurşunla seni çarçabuk cehenneme gön deririm. Gözönüne getirin bir defa, çölde kumların ortasında bir bedevi kabile » :. nin içinde bu.tehdit ne kadar korkunç -| bir şey.. Çaresiz boynumu büktüm. Tam 2 sene onlarla beraber yaşadım. Çölde su gayet azdır. Bedeviler de mümkün mertebe az su içerler, Bir be- devi üç, beş gün susuzluğa dayanır, Trpkı develer gibi vahaden vahaye su- suzluklarını giderirler. Burada, su hususunda ben de bu re- jime tâbi tutuldum. İlk günler dehşet- li sıkıntı çektim.. Dudaklarım kuru « du, boğazım kavrulur gibi oldu, der - mansız düştüm. 4 gün susuzluk, çek- tim, beşinci günü alıştım mr nedir, ne bu hararettten eser kaldı ben de ne de suya iştiha,. Bu sefer benim inadım tuttu. Kendi- kendime and içtim, Bir daha suyu ağ- zıma almıyacağım, diye... Ve, işte bü- tün bu semt halkının bildiği, beni gö - renlerin, tanryanların anlattığı şekilde bu andıma sadık kaldım. Şimdi suya karşı dehşetli nefret duyuyorum!.. — Peki susuzluğunu nasıl gideriyor, vücudun su ihtiyacını ne ile temin edi- yorsun?. Onnik beni de inandırdığına mem - nun, maçr kazanmış bir futbolcü gibi mağrur anlattı: — Çok meyva yerim.. Yalnız fazla suludur diye kavun ve karpuzdan haz- zetmem.. BEr- Devamı ? incide Kİ V GBir saat içerisinde neler oluyor? # ) a LARĞŞN İ SEYUL. ( Hür Olüm ışığı ACARİSTANDA Seğged şehrinde oturan iki Ma- car radyo mütehassısı yeni bir ölüm ışığı icad / öe a İTEŞİN Kapıcı izinden istifa- de etmek İstemezse ONDRADA neşredilen resmi bir istatistiğe göre bir saat İçersinde bütün diinyada 5400 kişi doğu- yor ve 4600 kişi ölüyormuş. Yine bir saatlik müddet içer- sinde hâkimler 198,000 insanı mahküm ediyorlarmış. Yer yüzünde oturan insanlar bir saatte 25 milyon kilo pata- tes, İ0 milyon kilo sebze, Üç buçuk milyon kilo et, 3 milyon yumurta, 3 milyon kilo balık ve 30 milyon kilo şeker yiyorlar. Bir saatte 180,000 ton cigara, 7,500 otomobil yapı- lıyor. Posta ve telgraf idareleri bu müddet içersinde 115.000 telgraf, bir milyar mektüp alıyorlar. Yere 400 bin haceri semavi düşüyor, ve 1800 şimşek çakıyor. etmişlerdir. Bu icad bütün harb vasıtalarmı sıfrra indi- recek ve harb tekniğini baştan aşağı değiştirecek bir şey gibi görünüyor. Bu ışığı saçan makine ufak bir elektrik dh: Zı,hı:"d"' Silratleri satte 32 mil- ' hidd“ha i: Alman kruvazörlerininkin - *q d&hilin Eedlr.. Almanlar 800 tonluk _ ı*hı Ş Bdc on iki de destroyer yap - | G, C© destroyerler de küçüklük. | uyet €n büyük iİşler görebilecek .%.t%edlrler_ Ancak bunların inşa , Bi Mhaşmn 215 ingiliz lirast gibi pek fti ” Para sarfedilmiştir. Ağırlık- | ':’“1' edilmek İçin bu gemllerde k)'I&ıh.u"—'lvııı'ta yerine elektrik kaynağı tir. Bunun ise son zamanlarda F RANSADA iş kanununa göre ev sahibleri kapıcı-. larma senede bir ay izin vermeğe mecburdurlar. Halbuki bir kaptcı bu aylık İznini kullanmamak ve vazle fesi başında kalmak istemiştir. Ev sahibi nezarete mü, makinesidir. Bu makineden çıkan Işık görünmüyor, fa. . racaat ederek -buna müsaade edilmesini istemiştir, kat geçtiği yerlerde mevcut her şeye âteş veriyor. Ufak mikyasta bir makineyle yapılan lâboratuvar İş nîzaretl bu müracaata verdiği cevabda şöyle de- İ tecrübelerinde bu ışık İnce bir bakır levhayı eritmiş, 20 Mistir: “Kaptemıza izin vermeğe ve bu müddet zarfın- 30 santimetrelik bir mesafe içersinde bulunan ve ateş da ikinci bir kapıcı tutmağa mecbursunuz. Fakat kapıcı alabilen her şeyi yakmıştır. Köpekler ve kediler üze- İzin müddeti zarfında isterse kaprer dairesinde oturabi- rinde yapılan tecrübelerdeyse 4-5 metre uzaktaki hay- lir. İkinci kapıcıya oturacak bir yer bulmak vazifeniz- vanları bir dakika icersinde öldürmüştür. dir.,,