Dört duvar Yazan: M.S. arasındaki “hürriyetin,, lezzetini nasıl tatdım ? Mütemadi bir Üzüntü. Zihnimde hemen bir çare tasarladım ve teklif et- tim: — Bu parayı kâmilen hapisane bâk- kalına versek de bir hesabı cari açsak, bu suretle, siz de, ben de üzüntüden | kurtulsak!, — Böyle olmaz. Nizamata muğayir- | dir. Fakat siz merak etmeyin, ben bir çare bulur, bu işi hallederim, . Onlar gittikten sonra düşündüm, in- sanlarda (garip vuhi beletler vardır. Acir bir vaziyette bulunan bir adama, © muhitin ileri gelenlerinden bir alâka gösterildiğini gören her hangi üçüncü bir adam, o âciz İnsana kendisi de yar - dım etmek hissini duyar. Bu ezeli kai- denin misalini nefsimde gördüm.. Jan- darma kumandanın hütreme kadar gelişi, onbaşının emirler verişi, mütea- kiben de baş gârdiyanla hapisane be- sap memurunun ziyaretleri, nöbetçi Jandarma üzerinde lehime pek mühim tesir yapmış olacak ki, pencereye gele rek: — Hemşehri! Aşağıda ne oturuyor » sun? Pencereye gel, hiç olmazsa bava alırsın.. Demez mi?. Biraz evvel sözlerime cevap vermeyen bu adamın bir an için- deki bu tahavvülüne şaştım. Ve bu des Hişikliği, Jandarma zabitinin ziyaretine hamilettim, Biraz sonra bakkal geldi. Her sabah “göndereceği çırağı vasıtasiyle sipariş » EN RM hesabıma alacağımı söyledi. İhtiyata riayeten fazlaca siparişler verdim, €kmek te geldi. Lâmba garla doldu. O geceyi sakin ve sessiz geçir « dim, Bu hayat tarrı mutad halini alâr. Gündüzleri pencereden karşıki duvarı seyrediyor, geceleri de binbir hülya İçinde geçiriyordum. Benim için artık her sabahın, her günün başlarıgıcı oluğunu bilmek, gü- nün hangi saatinde bulunduğumu anla- mak ihtiyaçlarına lüzum kalmamıştı. Yalnız bir taş parçasiyle duvara, her gün çizdiğim çizgiler, mevkufiyet gün- İerimin uzadığını gösteriyordu. Harici hayatı unutnmış, kendimi mu- kadderata terketmiştim. Bu hal tamam Üç ay devam etti, etti, DORT DUVAR ARASINDA HÜRRİYET! Başlık tuhafınıza gitti değil mi? Meğerse dört duvar arasında da hür- tiyet varmış! Bunun hiç bir yurlldaşa temenni etmediğim lezzetini ben tattım. 'Bir sabah hapisane müdürü ile Jan - darma onbaşısı ve başgardiyan geldi, Yüzlerinde her zaman okuduğum ciddi- yet yerine, yumuşak bir tatirirk serdim, Lâtife ediyorlardı; — Daha buradan usanmadın mı? Haydi bakalım hazırlan, burasını baş- kasına kiraya vereceğiz. Bu sözlerden vaziyetimle salâha doğru bir değişiklik busule geldiğini hissettim. Nihayet müdür ciddi bir ve- riyet alarak müjdeledi: — Size tatbik olunan ihtilâttar mem. nujyet kaydının kaldırılması için emir aldık, İyi bir koğuşa nakledeceğiz.. Bu ilk tebrik, inşaallah, ikinci tebriki de ben yaparım: Serbestlik tebrikini!. Bu ne tatlı bir müjdeydi. Bir an için kendimi dünyanm en mes'ut İnsanı zan- nettim, Hücreden çıkarken, müdür, başgar- diyana şu asari verdi: — Efendinin eşyalarını, iyi, rahat bir koğuşa naklettirin.. Kendisi büyük bahçede hava alsın! İlk işim, bahçede ciğerlerimi saf ve bahar kokulu hava ile doldurmak oldu. ) bahçenin bir tarafına, bir du- var dibine çömeldim, Sabah güneşini, müddeti hayatımda o dakikadaki kadar tatlı ve cazip bulmamıştım. Bahçede, on, on beş adam geziyordu. Bunlardan bir kısmı birer, ikişer yanma sokul- du, Her gelen; — Geçmiş olsun! Diyor, yarım daire dakilinde etrafı- ma çömeliyordu. Sonra bitmez tüken - mez bir sual silselesi; Suçun nedir? Ne- relisin? Münferidde ne kadar kaldın?. Bu sual yağmuruna top yekün bir ce- vap verdim : — Hele biraz dinleneyim de, sonra hepsini anlatırım, Aramızda “hesabı cari,, olduğu için, beni oldukça yağlı bir müşteri addeden bapisane bakkalı koşarak yanıma gel di, koluma girdi, dükkânma götürdü . İkram ettiği bir fincan kahveyi, ha- yatımda bu kadar istekle ve tahassürle içtiğimi hiç hatırlamıyorum. EFENDİ BİZİ BEKLETME! Epeyce uzun süren bir hücre haya tından sonra, dört duvar arasında hür- riyete kavuşmuş, bir zaman sonra da (..) hapisanesine naklolunmuş, koğuş- lardan birine yerleşmiştim. Bu Koğuş, takriben yetmiş seksen metre urunluğunda, yirmi metre geniş- Hğinde bir yerdi. Hapisane, o tarihte memlekette hapisane olarak yapılan jik yeni bina olmasına rağmen, koğuşları bü tarsmda idi. . GARİ piminde “Kârıkadim,, kere vetler vardı. Perişan kıyafetli, seksen kadar mahküm, kimi kerevetlere uzan- miş yatıyor, kimi domina, iskambil oy- nuyor, bir kısmıda saz çalıyordu. Ben de kapının yanımdaki kerevetin kenarma İliştim. Yanımda oturanlardan bir kaçı benimle alâkadar oldu. “Geç- miş olsun!.,, temennileri teati edildik. ten sonra, bozuk kıyafetli, fakat kaba» dayı tavırlı bir adam, önüme boş bir kakve tepsisi bıraktı. Ve baş ucumda dikilerek bekledi. Kıyafetimin muntasamca olduğunu gören bü adam oldukça mütehakkim bir sesle: — Efendi, bizi bekletme, Dedi, Tuhaf şey, bu herif ne bekliyordu?, Sordum; © — Ne bekliyorsun. Sana kim bekle dedi?, — Koğuşa süpürge ve hasır parası!., Yeni gelenlerin vermesi âdettir, İsteyiş tarzındaki mahsüs tahakküm, beni sinirlendirmeğe kâfi geldi. Hemen cevap verdim: — Bizi buraya hapseden hükümet, bizim alacağımız süpürgeye muhtaç de- ğildir. Ve sonra önümdeki tepsiyi şiddetle ittim. Koğuşa yeni gelmiş şehirli bir efen- dinin bu kadar cesaret göstereceğini hiç te ümit etmemiş olan bu adamın yüzü bembeyaz kesildi, Ve tepsiyi bıraktı, asabi adımlarla uzaklaştı... Arzularını yeni gelen mahpuslara zorla kabul et- tirmeğe alışmış olan (o damağalarınm, meydancıların adamına karşı bu yol- da muamele etmekliğim, etraftaki mahpusların nazarı dikkatini çekti. A- ralarmda fısıldaşmaya başladılar. Vaziyet fena, fakat ricat te imkân- sızdı. Ufak bir zaaf ve tereddüt göster- mekliğim bana çok pahalrya maiolaca - ğını hissettim, Vaziyeti kurtarmak )âzmdı. Etrafa göz gezdirdim, En üst başta, köşede a- zametle kurulmuş, etrafma . topladığı bir kaç adamla konuşan birini gördüm. Çok hatırl; biri olduğu, etrafındakilerin oturuşundan, diğer mahpusların saygı- lı muamelelerinden anlaşıkyordu. (Devamı ver) HABER — Aksam posts DANİ? HEVed9 1846 senesinde bir seferberlik vukuunda Alman ordusu 222 fırkalık birkuvvet halinialabilecekmi? Hitler, yeni Alman ordusunu yaratırken, Imparatorluk ordusunun mükemmel bir ordu örneği olduğunu göz önünde tutmuşiu Hitleri iktidar mevkiine getiren Nazi ordusu.. Eğer senelerdenberi Alman erkânı harbiyesi memleketin yeniden silâhlar- ması esaslarını bhazırlamamış olsaydı Hitler iktidar mevkiine geldiği vakit yeni ordunun bu 'kıklar kısa bir zaman içerisinde vücut bulması imkânmuı bu- lamıyacaktı, Her çeşit mihimmat ge- Tek Rusyada ve gerekse huduttaki diğer memleketlerde yaptırılmış, Ren hav . zasmın askerlikten tecridinden sonra harp sınıfları milli Alman hudutları içe- risinde gittikçe deha mükemmel bir hâ- le gelmiş, müteaddit fabrikalar seri ha- linde imalât yapacak maâkinelerle techiz edilmiş, tek keme ile ördünün manza, ras: hissedilir bir şekilde değişmiş idi. Gönüllülerin miktarı artmış, hizmet müddeti azaltılarak talim görmüş as- kerin sayısı çoğaltılmış, bir çok cüz'ü- tamlar motrişetrilimşi, tank bölükleri ve tank tahrip topları Alman ozdusun- da tekrar yer almıştı, Vakia umumi yerlerde yapılar talim- lerde gösterilen tanklar harp zaman - larında biç bir işe yaramıyacak oyun- cak modellerdi. Fakat erkânıharbiyenin böyle yalancı silâhlarla asker oyunu oy. nanmıyacağına şüphesi olmadığına gö- re bu nümunelerin gizli tutulan asılla- run orduda mevcut olduğuna şüphe edilmemek icap eder. Demek oluyor ki, Hitlerin Almanya- yı tasavvur ettiği gibi tekrar askeri bir memleket haline getirmesi için icap ©- den her şey hazırdı. Mösyö Benuvast » Meşin “Alınan or- dusunun tarihi,, isimli eserinde şunla- m yazıyor: “Hitler politika sahasına girer girmez, bir gün iktidar mevkiine gelecek olursa İlk alâkadar olacağı işin ücretli ordu yerine, milli bir ordu koy- mak olactğını söylemişti. Bu ordu iki meselede çok ehemmi- yetli bir rol aynayacaktı; Hariçte Cer. men ırkına serbestçe çoğalacak, terak- ki döebilecek geniş arazi temin edecek; dahilde de ber vatandaşın milli, mede- nİ ve askeri terbiyesine yarmyacak bir müessese olacaktı. Tıpkı eski Cermen aşiretlerinde olduğu gibi Almanyada her Alman ancak askerlik vazifesini gördükten sonra milli camlanm bir uz- vu haline gelebilecekti,,, Yeni Alman ordusu yaratılırken Hitlerin dört senelik hayat, onun #5kerlik ilmi ve zabitlerin seciyesi hak- kındaki hönmetini tekviye ettiği gibi imparatorluk ordusunun mükemmel bir ordu örneği olduğu hakkında keriğisine tam bir kanaat vermişti. Binsemileyh Hitler yeni Alman ordusunu yaratırken bu modelden uzaklaşmamak #rzusunu YAZAN General Baratiye Fransız askeri münekkitlerinden —. besliyordu. Hitler iki senelik askerlik mükelle- fiyetinin “devam: fikrindeydi. Ora gö- re, askerlik hizmetinden hiç kimsenin istisna edilmemesi icap ediyordu. Hit- Jer orduyu bütün bir millet için mlreb- bi olarak kabul dilen Lodendorf ile ay- ni fikirdeydi. O da eski başkumandan gibi Alman ordusunun 1914 de muzaffer olamama- wn: sulh zamanlarında, malf düşünce - ler yüzünden, bir çok smuflarm birden ve İstisnasız silâh altında tutulamamış olmasına atfediyordu, Onun için Hitlerin vücuda getireceği Alman ordusu, sulh zamanında, impa- ratorluk ordusundan daha kalabalık o- Mcak ve geferberlik halinde elinde bu- lunan hazır asker ve mühimmat mikta- rı eskisine nazaran gok artınış buluna- caktı. Fakat bu gayeye doğru yürürken Hitlerin önüne bir mâni çıktı, Bu mâni kendisini iktidar mevkiine getirmiş o- lan Nazi ordusu idi. 1932 de ancak 409.000 kişiden ibaret clan bu gayri resmi Ordu, kumardan: olan Röhm'ün nüfuzu sayesinde, 1934 ilkbaharında 3 milyon kişilik muszzam bir kuvvet ok muştu. Alaylara, livalara, #skalara ve kol. ordulara taksim edilmiş olan bu kuvvet ködrosu ve erkânıharbiyesi itibariyle nisbetsiz bir surette şişirilmiş, “AL man ordusunun tarihi,, isimli eser, bu buşusta şunları kaydediyor; "Memnu oluşuna rağınen bir ordu yaratmanın verdiği gürur sarhoşluğu arasında komutan ve subay tayin edi- Yirken dalma meziyet ve iktidar göze- tileeiş değildi. Eskidenberi bu orduda çalişmia bir çok adamlarla beraber ye niden bit orduya iltihak etmiş bir takım insanlar da bazı entrikalarla en yük- sek mevkilere kadar çıkmışlardı. İhti- ras sabibi bir çok gençler bir kaç ay içerisinde fırka ve kolordu komttanlı. ğma kadar yükselmiş bulunuyorlardı. Yaşları ve iktidarları itibariyle ancak bir bölüğe kumanda verebilecek bir çok kimseler, hiç bir tecrübe devresi gö girmeden 100,000 kişilik koca orduların idaresini ellerine almışlardı. 830 haziran faciasi MÜR Alman ordusu kurulurken bu Kıt'alar, bütün subayları ve bütün kod- rolarını muhafaza ederek, mill orduya geçmek arzusunu izhar ettiler. Munta- zam orduların kumandanı: olan general fon Blomberg, tabit bu arzuyu kabul etmek istemedi. Generale göre Nazi ordusu dahili bir mücadelere muvaffak olabilecek bir küvvettir, fakat yabancr bir memlekete karşı yapılacak savaşta iş göremez. Binaenaleyh bu kıtalara ordusu içerisinde yer veremiyoceğini açıkça söyledi. Harbiye vekilinin noktal nara- sna Hitler de iştirek etti. Bu karır Nazi ordusunda hakiki bir isyan uyan- dırdı. 30 haziran kanlı faciası meydana geldi. Bu çetin mücadeleden sonra Nâzi orduşu 1.200.000 kişiye indirildi, Ve siyasi mücadeleler için teşkil edilen bu ordu sadece bu işte kullanılmak üzere milli Alman ordusuntlan tecrid edildi. Sükünet avdet edince gönüllüler or- dusu erkânmharbiyesi, elinde mevcut gönüllü kıt'alarının müstakbel ordusu- nun asgari kadrosu olmasını kabul et- ti, Bu yeni orduya Vekrmalt ismi veril- di. 16 Mart 1935 de askerlik hizmetinin meçburi olduğu ilân edildi. Ayni sene. nin sonbaharında 1914 Hoğumlular silâh altına alındı. Bu suretle en iki kolordu ve otüz altı fırkalık bir küvvet “teşek- kül etti. Ordu mmevcu bir hamlede 150,000 dön 600.009 e fırlamıştı. Eski gönüllü ordusunun zabitlerine bu ordu- da yer verildi ve dalma mezün sayılan Alman imparatorluğu zebitlerinden bir çoğu da tekrar iş başma çağırıldı. Hiç şüphe yok ki Ren havzası Ak manlar taradınidan işgal edilirken, çok seri teşekkül etmiş olan ve zayialını besliyecek talim görmüş ibtiyat kuv - vetlerinden mahrum bulunan bu ordu Fransız ordusuna mukabele edemezdi. Fakat o sırada Fransada iş başında bir intikal kabinesi vardı ve Hitler bu Xa- binenin harekete geşmiyeceğine kani idi. Binaenaleyh blofunu yaptı ve mu- vatfak oldu. Seferde Alman ordusu Bundan sonra muvazzsf askerlik hir- #metinja iki sene olması karar altına â- İrndr. Ve 1915 doğumlular silâh altma çağırıldı. 1936 da milli Alman ordusu 600.000 kişiye çıktı. Bu gün 13 kolordu ve 37 İrrkadan ve ayrıca 3 irkelr bir zırhlı kolordusundan ibaret olan bu or- du selesberlik halinde ne kadara iblâiğ olunabilir?. 3 Bu ço kehemmiyetli bir sualdir. Zira Fransada Alman ordusunun selerberlik imkânları hokkında dalma şüpheli dü- günceler vardır. 1938 senesi sonunda 1916 ve 1917 doğumlular eilâh altma çağırılacak ve vw D Bü