16 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

16 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YA WAYIS — 1938 nm_m-.ııı— Kana susayan meçhul eller ARNAVUTLUK MEKTUBU Kralın düğünü nasıl oldu? Arnavutlar güzel kraliçelerine beyaz Macar gülü ismini verdiler — —aem Tiran, (Hususi) — — Arnavutluk krallığının merkezi olan Tiran bir ma- sal gibibiten bir aşk heyatının sonunu kutluladı. Bir kaç gündenberi Adriyatik deni. zinin mavi dalgalasiyle yıkanan —Ar- navutluk diyarı, kocası cenkten dönen bir askerin taze kasısı gibi süslenmiş- ir. ı Arnavutluğun her tarafından kadm, erkek bütün halk ekcili bicili bayram- kk elbiselerini giyerek Tirana geldi - ler. Bütün binaların pencerelerinder: ü- zerlerinde iki başlı siyah kartal resmi bulunan kırmızı bir bayrak sallanıyor. Mödeni nikâhtan sonra Kral ve Kraliçe sâraydan çıktır a l; Hitler'in hodiye ettiği otomobile bindiler... mewmmnmımmmw larına asıldı; İslâmlar camilerde, Katolik ve Ortodoka- lar kilisclerde yeni gelin ve gilveyeo saadet temonni etti- İ İ | | i an uzak dağ. karlarla örtülü- 'Tiranın ufukları lar henüz bembey dür. Fakat güneşin yakıcı aydınlanan vediler sımsıcaktır ve sıcak taşlar üzerinde kocamemn kertenkeleler uyuyor. Meyva ağaçları bembeyaz çi- geklerini yeşil çayırlar üzerine çoktan döktüler. Havada ilkbahar, gençlik ko- kusu var. Tabiat halkla beraber bay- ram yapıyor. Bekâr bir kral, kendisine bir zevce, ve memlekete bir kraliçe seçti. Bu kra- liçe İşkodra gölü kenarlarında açılan çiçekler kadar güzeldir. Arnavutlar, genç krallarının - sevgilisine “Beyaz &z Düğün alayının geçliği caddelerde biriken kalabalık ışıklariyle | Macar gülü,, ismini verdiler. Yeni kra. liçenin fotoğrafı her Arnavut evinde ocak başlarına asıldı. Yeni kraliçe | memlekete gelir gelmez bütün gönül- leri fethetti. Her şey hazırlandı. Düğün tarihi tes- bit edildi, O günden itibaren bütün du- daklarda tek bir tarih dolaştı. 27 NI- Kont Ciyano büyük üniformasiyle Arnavutluk kralının şahidi olmak üzere ftalya semalarından tayyare ile Tirana indi. Sovuva hanedacından Dük dö Ber- gam İtalya kralını temsil etti. O teipkı beyaz bir koğuyu andıran bembeyaz bir yatla geldi , Binlerce misafirler yerli evlerine yerleştirildi, her tarafta bayraklar idal. galanıyor, alaylar harzırlanıyor. Her misafir, zafer alaylarma benzi - yen meresimle karşılanryor. 'Tiran son günlerde koskocaman bir panayır manzarası aldı. Şehirde yatacak yer bulamıyan köylüler açıkta gecele- diler, Sokaklarda yer yer dükkâneıklar ku- ruldur bu dükkânlarda bayraklar, ma- dalyalar, şekerler satılıyor; her - sokak başında seyyar bir köfteci, mangalının üzerinde şiş kebobt pişiriyor, şebir baştan başa et kokusu içerisinde... Nihayet düğün günü geldi. Kral ve nişanlısr milli ordunun geçit resmini seysettiler, Bu orduda kral hanedanm- dan prensesler tarafından kumanda e. dilen kadın taburları da vardı. Masmavi bir gök.. Tatlr bir sabah güneşi, gece bir dakika bile uyuyamı- yan şehri aydınlatıyor. Bütün gece halk dansetti, güldü, eğlenidi. Sabahleyin bu halk ökın akım saraya goğru koşuyor. Kra) bütün mahkümları affeden bir ferman imzaladı. Siyasi suçlular bile bu affa dahildir. O gün memlekette 152 | çiftin düğünü yapıldı. Bunlardan eli (Devamı 14 ünotüde) | Elli sene evvel . İngiltereyi dehşet içinde bıraktı Yırtıcı Cinayetlerini evvelden ha- ber veriyor, fakat en sıkı tedbirlerle bile önüne ge- çilemiyordu ! Son senelerde, üst Üste ve fecl cina. yetler işliyerek isimleri canavarlar ara- sına giren katillerden çok bahsedildi. Duseldorf canisi ve Paris canavacı Vaydman işledikleri cinayetlerin fecaatj unutulmryan menfur insanlardır. Fakat, bundan elli sene evvel bütün İngiltereyi hakikaten korkudan titre- ten cani onların hepsinden canavardı. “Yırttet Cek,; ismi verilen bü kâtil, se- kiz cinayet işlemiştir. Bunların hepsi gayet feci ve esrarengiz cinayetlerdir. Eararları da hâlâ meçhul kalmıştır. “Yırtıcı Cek,, in öldürdüklerinin hep- Si kadındır, Cinayetlerinin hepsini ge. ce işlemiştir. Bu sebepten, o günlerde akşamları karanlık bastıktamı sonra İn- gilterede hiç bir kadın dışarı çıkamaz olmuştur . Bu esrarengiz gece cinayetleri İngi- terenin yalnız bir mmtakasmda değil, ayrı ayrı ve biribirinden en uzak şe- hirlerde olduğu için, dehşet bütün İn- giltereyi ayni derece sarmış, Het ta. rafta kadınlar kendilerini tehlikede görmeğe başlamışlardı , Dünya cinayet tarihinde en müthiş cani olarak aayılması lâzımgelen yırtı- cı Cek sekiz cinayeti iki sene zarfında işlemiştir , İlk önce, cinayetlerin (falli meçhul kaldığı halde, ayni şahıs tarafından iş- Jenmiş olduğu anlaşılmıştır. Bunu göt- teren, öldürülenlerin hep kadın olmela- rı ve hep ayni şekilde, ince ve keskin bir bıçakla öldürülmeleridir. KATIL DOKTOR MU? Cinayetlerin ilk tahkikatında adlt tıp dairesinin kanaati şu şekilde idi: Bu kadınları öldüren, adi bir katil değildir. Katil, bir iasanım neresinden bıçak yeyince öleceğini biliyor. Bıçak yaraları hep ayni yerlerdendir. — , Bu sebepten, cinayetlerin yarı deli bir adam tarafından işlenmiş - olduğu düşünülebilir. Akıl sakatlığına uğramış olan bir doktor, böyle esrarengiz cina. yetleri işlemiye müsalttir. Bundan sonra, katilin kim olabileceği Bakkında tahminler ve şüpheler başla- mıştır. Tip fakültesindeki veya hasta- melerdeki talebe ve asistanlardan — bir gçoğu şüphe altına düşmüştür. Fakat hiç birini tamamiyle itham edecek se- bep bulunamamış, talebe arasından veya münevryer zümreden birinin böy- le cinayet işleyeceğini zannetmek bile hata olacağı teslim olunmuştu. O bülde katil kimdi?, — Siyah çantalı bir adam! . KADINLAR DÜŞÜP BAYILIYOR! Katilin siyah çantalı bir adam oldu. ; İ İ Cek ğu rivayet olunuyor. Polfa bu hususta kat'i bir ipucu elde edememişti. Fakat, cinayetlerin işlendiği yerlerin civarın- da, siyah çantalı bir adam görenler ol- muştur , Böy'e bir siyah çantalr adam gördü- ğünü ilk söyliyen şahit, “Yırtıcı Cek,, in ilk cinayeti hakkında — dinle. menlerden biridir. Adam o gece, cina- yetin işlendiği sokağın ağzrada, elin- de siyah bir çanta ile, elektrik :şığının altından bir ademın geçtiğini görmüş tür . Bu ifade belki doğru değildir. Çünkü gece yarısı, elektrik direğinin altından bile geçse, bir s#aamın kolun daki çan- tanın siyah veya kahverengi olduğunu farketmek, hele fikri mahsuyla ve dik. katle bakılmadıkça kabil değildir. Faket, ikinci ve üçüncü cçinayetler bakkında dinlenenler de, cinayetlerin işlendiği saatlerde ve mevkilerde siyah çantalı bir aldlam gördüklerini söylemiş- lerdir. Bununla beraber, bunların, birinci şahidin tesiri altında kaldığı düşünüle- bilir. Cinayetleri siyah çantalı bir adamın işlediği rivayeti halk arasında o kadar kuvvetle deveran etmiye başlamıştır ki, “siyah çanta,, lâfr menfur bir keli- me halini almıştır ve erkekler böyle bir ganta taşımaktan çekinmiye başlamış- lardır, Bu ihtiyatı göstermiyenler de ceza. Jarını çekmemiş değillerdir: Polis, rivayetlere de bir krymet ve- rilmesini doğru bularak elinlle siyab çanta olan on, on iki kişiyi tevkif etmiş- tir, Fakat, bunların hiç biri şüpheli bile gösülmemiş ve serbest bırakılmıştır. Onden sonra bu adamların da siyah çantalarını ellerine almaz oldukları muhakkaktır. Çünkü kadınlar arasında siyah çantalı adamlara karşı korku ve nefret o kadar fazlalaşmıştı ki, sokak- larda karşıdan, elinde siyah — çantalı, birisinin geldiğini görünce düşüp beyı. lan kadınlar çok görülmüştür. Bunlar. dan biri ide derhal ölmüştür. ILK KURBAN... Yırtıcı Cek'in ilk kurbanı, otuz yaş- larında bir kadındır. Bir gece, sokak ortasında ölü olarak bulunuyor. Kadın yukarda anlattığımız gibi, ince ve kes- kin bir bıçakla, tam otüz beş yerinden yaralanmıştır. Şüphesiz ki bu bıçak yaralarının ço. ğunu öldükten sonra almıştır. Bu da, katilin, kadını öldürdükten sonra vücu- duna defalarca bıçak sapladığını, bun- dan zevk aldığını göstermektedir. (Dovams 14 üncüde)

Bu sayıdan diğer sayfalar: