18. Hazır ve ısmarlama Kostüm, Pardesü ve Pantalon iki prova ile en son moda kumaşlar ve rekabetsiz fiatlarla GALATA'DA meşhur EKSELSYOR Elbise mağazasında bulacaksınız PEŞiN VERESİYE Devlet Demiryolları ve Limanları işletme > Ümum “idaresi ilânları Muhammen bedeli 11905 lira olan 49 adet muhtelif basküller 13.6-1938 Pa, zartesi günü sant 15.30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satı. nalmacaktır. uvakkat teminat ile kanunun Şartnameler parasız olarak Ankara da Malzeme Dairesinden, Haydarpaşa- da tesellim ve sevk şefliğinden dağıtıla caktır, 2139) Çocuk bahçelerine lüzumu olan 50 tane altlı üstlü portati! karyola açık eksilt- meye konulmuştur. Bir karyolaya 18 lira 50 kuruş bedel tahmin edilmiştir. Şartna- mesi levazım müdürlüği ünden görülebilir, İstekliler 2490 No. Jr kanunda yazılı vesi- ka ve 67 minat makbuz veya mektubile beraber 25-5.938 çar- cümende bulunmalıdırlar. (2686) MARKIZ DÖ POMPADUR , ökslirüüğe karşı bir şürup mu- Bu düşünce üzerine Şâir, 6 MAYIS — 1983 am» ADEM ve BEL Gi iKTiİiDAR mm EVŞEKLIĞIİNE KARŞI HORMOBİIN | MAN rabletler. or a SEN ME Erkek kafasın- daki ideal kadın Dişlerini sabah, öğle ve akşam her yemetken sonra eczanede arayınız. ! Posta kutuşu 1255 Harmobin ; ww Ekzema ve en muannit cilt. yaralarından .knrtulmak için “ EKZAMIN kullanınız. Binlerce hastayı kurtarmıştır Eczanelerden isleyini? ELER READ ARİ Ankara Valiliğinden : Keşif bedeli 178550 lira 51 kuruştan ibaret bulunan Ankara - Kirşehir yolun 80*-000—-103--500 üncü kilometreleri ara sında toprak tesviyesi, sınai imalât ile saslı tamirat işi kapalt zarf usulile eksiltmeye konulmuştur, Eksiltme 6-6-938 pazartesi günü sat 15 de Ankara vilâyeti daimi encümenin yapılacaktır. İstekliler teklif mektupları, ticaret odası vesikası ve 10177 lira 53 k ruşluk muvakkat teminat mektubu veya makbuzları ve Nafia vekâletinden 19 takvim yılma mahsus müteahhitlik vesik alarile birlikte sözü geçen günde saat 14 kadar Encümen reisliğine vermeleri, Keşif ve şartnameyi hergün Nafia Mü dürlüğünden görebilirler, (1426) (2822 Türk Hava Kurumu ile fırçalıyan kadındır. Dişleri en fazla beyazlatan, mikroplara karşı en müessir, terkip itibarile en mükemmel diş macunu vazifesini Büyük Piyangosu 2. nci keşide 77 Haziran 938 dedir. Büyük ikramiye 45.000 Liradır. (15.000, 12.000, 10.000) liralık ikramiyelerle (10.00 MENEM. mes'üt olduğunu kendi kendine söyle- MARKİZ DÖ POMPADUR 279 dar dolaşıyor ve, Janını, kızını, serve- de bir kaç kurnazca kompliman bir müddet - tenberi her gün bu dükkâna geldiğini ve hastanın, hizmetçi kızın efendileri evinde misafir bulunan Bir kadın oldu- kt şüpheye mahal yoktu. Noc rü- ya görmemişti. Şimdi, hasta kii Jan olduğu ime- selesi kalıyordu, Polis müdürünün yanından ayrılır- ken, şair, madem ki Jan şövalye d'As- sasla sevişiyordu, gidip onları diye rahatsız edeceğini kendi kendine söyle- mişti, Krebiyon, Berryenin kendisine an- İatmış olduğu hikâyenin doğru olduğu- na inanıyordu. Jânr kralın kollarıma atmak ihtima- Tinin fevlit ettiği vicdan : azabından şair, yapılacak en doğru , rahat rahat Parise dönmek duğu kanaatine varmıştı. Esasen Nece gelip ona rüyasını anlatmasaydı, hemen o sabah öyle yapacaktı. Sarhoşun, mükâlemelerini duymuş olduğu bu estarengiz şahrların söyle- dikleri sözler, polis müdürünün söz- Jerindeki samimiyeti, şaire teyit etmiş- ti, Fakat iki şeyden biri vardı: Ya Noe, anlattığı hikâyeyi sarhoşluk dumanları içinde uydurmuştu, bü takdirde, ayyaş tarafından tanınan evdeki kadın tesa - düğtü, şayanı hayret bir tesadüf o ve yahut ta her şey doğruyldu. O zaman da, hasta kadınm madam ©'Etyol olması pekâlâ muhtemeldi.. Her ne olursa olsun, bütün bu karı - şık işlerde, şair için vazih bir şekilde .tebarüz eden bir nokta vardı ki, oda, Janın hakiki bir tehlikeye maruz olu- şuydu... Onu bertaraf etmek ve belki de öldürmek istiyen kuvvetli düşman- Yarı vardr. katarlaştırdı.. Janı bulup düşmanlarından kurtar. mak, Ve madem ki, bu kadar mühim nok. talarda yalan söylememiş olan Berrye, bu muammayı şövalye d'Assas'ın çöze- bileceğini söylemişti: Her ne bahasma olursa olsun şövalyeyi bulmak Tâzrm- dr. Krebiyon, Noenin kendini beklediği otele giderken, işte bunları düşünü. yordu. Daha sabahleyin Parise dönmeği dü- şünen şair, şimdi, Janla d'Assası bul « madan, Janın hiç bir tehlikeye maruz kalmadığına emin olmadan ve nihayet esraren evdeki hasta kadınm kim olduğunu öğrenmeden Versâydan ay- rılmamağa karar vermişti, Xx Dö BERNİ FAALİYETTE Bu hikâyenin muhtelif aktörlerini muvakkaten terkederek, artık daha fazla gölgede bırakmak imkânı ol: yan bir şahsa temas edeceğiz: Mi dö Turneriden bahsetmek istiyoruz . Arman âö Turem, her gün, kendi konağının yanında bulunan d'Etyol konağına gelerek kızmı görmeği âdet edinmişti. Jan kaçırıldığı zaman Hanri d'Etyol seyahatteydi, mösyö dö Turnem de vu- ku bulan hâdiselerden tamamiyle biha- berdi. Madam Puasson, vakit kazanmak i ör ö Turneme, d'Etyol tara- ırklar davet edilen Janm, ona iltihak in, slelâcele kocasının yanma i söyledi. Jan ve Hanri hentiz yeni evlenmiş « Terdi.. Üstelik Arman'ın önünde âşike- ne hisler izhar ediyorlardı; bunun için baba mazereti kabul etti ve kızmm yip müteselli oldu ve saadetin hodgüm- ğını da düşündü. Fakat Janm tagayyübü uzuyordu Bundan başka genç kadından 8es $a- da çıkmıyordu. Nihayet, d'Etyol yalnız başına dön- müştü.. Fena halde endişeye o ve heyecana düşen Heloiz ne yapacağını, ne söyli- yeceğini bilmiyordu. Zavallr babanın endişe ve ıstırabı gitgide arttı, bunun üzerine Heloizle Hanri ona, hakikatin bir kısmını söyle- mek mecburiyetinde kaldılar, Bu geciken itiraf karşısında, babanın Ytırabı, Puassonla yeğenine acı serte- niş ve ozarlamalar şeklinde tezahür etti, Fakat iki kurnaz suç ortağı, af dile- diler ve sırf kendisini üzmemek için, kızının tagayyübünü gizli tuttuklarını söylediler: Esasen d'Etyol, amcası en- dişeye düşmeden evvel, zevcesini bula- bileceğini ümit etmişti. Böyle bir mazerete ne cevap verile- bilirdi?. Tabil biç bir şey!.. Üstelik He- Yöizle Hanri samimi görünüyorlardı!. Bunun - üzerine betbaht baba, kal- binde büyük bir ıstırap ve ümitsizlik” Je, sevgili kızını bulmak için icap eden iaaliyete geçti. Fakat onun önürlde, kat'iyyen kral Gun bahsedilmediği, hattâ araştırmala- rını Parisin içinde yapması tavsiye &- dildiği için, netice tabii menfi oldu ve dö Turnem, etrafa saçtığı avuç dolusu altına ve iyi münasebetlerine rağmen hiç bir şey yapamadı. Jan bir türlğielunameyordu. Maruz kaldığı * felâleet © karşısında, bıbanm ümitsizliği cidden büyük oldu ve çılgınlık derecesine geldi. Betbaht adam bir kaç gün içinde on yaş ihtiyar. Tadı. Ruhsuz bir vücüt gibi, konağının vâri odalarında, sabahtan okşama ka- tini bulmak için, ne yapabileceğini, ki- we başvuracağını, hangi tarafa koşaca- gırı düşünüyordu. . Bu düşünceler onu tamamiyle sarmış, aklından korkunç şeyler geçmeğe baş- larrıştı., Bir çok defalar bir kama dar- besiyle, kendisini bu rstıraptan kurtar» mayı düşünmüştü.. Fakat bu intihar fikrini derhal ber- taraf etmişti, Kızmın kendisine muhtaç olduğunu, babalık vazifelerinden kaçmağa hakkı olmadığını ve esasen, bütün (mit tama- miyle kaybolduğu zaman, çocuğunun tebessümlerinden mahrum kaldığı gün- de şartık tahammülsüz bir hal â- lan hayatma nihayet verebileceğini, o- nun baba aşkı kendisine mütemadiyen söylüyordu. Onu intihar fikrinden başka bir dü. şünce de alıkoymuştu: Turnem, bu 15- tırabın, belki de eskiden işlediği bü- yük cürmün cezası olduğunu ve keniği- si için dünyada en kıymetli şey olan kızının » annesini alçakça bir şekilde terkettiği kızının - şahsında cezalan « dırıldığını düşünüyordu , Istırap ve Ümitsizlik onu birazda fatolist bir hale getirdiği için, zavalir a“ dam, bu cezayı hakettiğini ve binaen- aleyh kendisini öldürmek suretiyle ba cezadan kurtulmağa çalışması doğru olmadığını, kendi kendine söylüyordu. Fakat ıstırap dolu, uzun saatler müd- derince, dö Turnem, kızının evlenme sindenberi geçen bütün hâdiseleri, bt. yük bir dikkatle gözleri önünde canlan- dmyordu, En küçük vak'alar en ehems miyetsiz bir kelime büyük bir ihti mamla tetkik ve tahlil ediliyor ve bu evlenmeğe müsaade vermekle kızının felâket ve betbahıtlığını temin ettiği hakkındaki düşüncesi, acı nedametie parçalanan kalbinde xök söğryorlu. Neden şüphe ediyordu?. Bunu ken- disi de pek bilmiyordu.