28 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| MAÂART — 1038 tari hahi yıldız Greta Garbonün kendisine aYat arkadaşi olarak Stokovski adında ir kompozitör seçişi , biribirini nakze, den haberlere ei rağmen , herkesi meşgul mlyor. Bütün —dünyanın Hgazete — ve tecmuaları bü tepeden inme hâdise etra, inda yazılan yazılarla dolu.. Bugüne ka- ;”' Esrarengiz sayılan Garbo ile Müzisiyen mukm'—'iki!-'e. 'herkes “Ravella âşıkları,, adı nu:"ırnekıe İttifak etmiş gibidir.. Ravella' » İtalyada bulünan küçük bir sayfiye 9 gğhlğunu ve İki artistin burnda yabancı n’:dân ve kalabalıktan uzak başhaşa bir siz d ayul_ı yaşadıklarını şüphesiz — arlık vağ :ı biliyorsunuz. -İşin bir garip turafı Yorük, bunu duymamış olacağınızı sanı- : ! Ravello, bu cennet kadar Rgüzel ka m:-dmeî—hur bestekâr Rişar Vagnerin aş a sahne olmuştur.. n::;;;"ı" busüön mükemmel bir. . sineman -Ompoz';:;"_'!'—m'ı da haher — veriyorlar, kep | z törün Uk çevirdiği film "Yüz er: ve bir kız,, İsmini taşıyormuş Y__Ukanda. Garbonun aşkına sahne olan Raseffo'da'ti kö:t Eörülüyor. Ortadaki, güzel yıldızı ilk defa meydana ,ıkaratı Fejisör Stillerdir. Bu resim, artistin Holivuda ılk gittiği hte çekilmiştir. Alttaki resimlerden sağdak,, meşhur | #4 Kazeteler, dünkü orkestra sefi Ster... eee ea AABER — Alşam İTsveçli ilâhi yıldız Niçin S5lik bir adam seçti ? Meaşhnur bir psikolog, Greta Garbonun kendin- dan yirmi yaş büyük kompozlötrle evlenişinin sebeaplerini tahllil ediyor Ona koca seçim'nde esrarengiz bir şekilde müessir olmuş olan tahleşşuur arzular ne olursa o'sun, Garbo istediğini en nihayet bulmuşlur Hadiseler ve fikirler... U HAFTA, bir öğle yemeğinden son- ra Beyazıt camlinin yanındaki açık ta- biat gazinosunda dinleniyordum. Bitişik masada doslilarımdan genç bir döçent, bir zamanlar Atine beldesinde Karmos bahçe- sinin geniş gölgeli ağaçları altında felsefe derslerini vermiş olan Eflâtun gibi birkaç üniversite talebesile hasbihal — ediyordu. Kasketi tıbbiyeli olduğunu gösteren ateş ruhlu bir talebe, ortaya çok cazip bir mev zu atmıştı: “İllm sanıldığı kadar beynel- milel midir ve bilhassa asrımızda ahlâk! bir gayesi var mıdır?., Değerli dostum üstadane bir kurnazlık- la bana doğru dönerek ve “doklorum, ben ne de olsa edebiyatçı sayılırm; psikoloji vDe İectimatyat ilim tasnifleri arasında an- cak Aug. Comple ile hakkiki mavkiini al- maya başlamıştır. Halbuki sen insan tari- hi ile başlayan müsbel bir ilimle uğraşı- yorsun. Yarının hekim — namzedine daha büyük bir salâhiytlle cevap verebilirsin.,, diyerek yükünü hafifletmek istemişti. Ta- bintile fikir münakaşası karşılıklı oluyoör ve fikirlerini düsturlaşmış bir şekilde or; taya dökmemekle beraber büyük üstad Ef. lâtunun diyaloglarında yaptığı Bibi ara sıra İnce bir maharetle tenkid yolunda su- aller soruyor ve beni de söyletiyordu. Bu- günkü muesahabem bu nezih ilmi münaka- şanın ilhamı hülâsasıdır. “İlmin ve hayattaki pratik tatbiklerinin beynelmilel bir değerde olduklarını, irk ve ulus farkı gözetmeksizin bütün dünya in- sanları tarafından memnuniyeltle kabul edilen bülün buluntuların ayni bayrak, |- lim bayrağı altında toplandıklarını ahlâk kitapları ezeldenberi yazar durur. Haltâ son zamanlarda “ilim felsefesi veya iİlim ve ahlâk,, etiketi âaltında öne sürülen fikir, ilmin bir gün mistik din ve ahlâk inanç- larının yerini tutarak her sahada bir in« sanlık ölçüsü olacağı merkezindedir. ,İh- tilâlci Lenin bile ıstırap dünyasında kur- mak itediği saadet utopisinin ancak her (rmıı'cl va;â ıâı ,1-=ğ?%%e%£?ğ3“â ğğâgî ileri sürüyordu. Gerçi ilimde ideal, çoak defa en mülekâmil bir ahlâkın rehberidir. Hakikati arama sevgisi, âlimin bitaraflığı, samimiyeti, sabır ve metaneti gibi ahlâki vasıflar olmadıkça hakiki ilmi mesal mev- zuubahş olamaz. Fakat ahlâki — melhum- larla ilmi karışlırmamak yani ilme ahlâk kılavuzluğu yaplırmamak daha doğrudüur. Çünkü bir çok âlimlere ismarlama tahrip edici gazlar, bombalar, türlü türlü silâhlar keşlettiren asrımız bu iddiayı — tamamile yalanlamaktadır. İlim, hakikati olduğu gi. bi görür ve kabul eder; bundan önce bir menfaat ve ahlâk! hüküm olamaz. Bilhas- sa, ilim, ahlâk yerine kaim olamaz. İlim bulur; yaralır; müşahede ve tesbit eder; fakat hiçbir vakit (böyle olmalıdır) diye- mez, Ne riyaziye, ne tahabet, ne de rühi- yat ve içlimalyat bize hayat prensipi hâ- yatta hareket irzını öğrelirler. Darvenin meşhur hayat mücadelesi ve ıstıfa kanunu, hayatlar varlıkların binlerce senedenberi tarihleri, geçirdikleri — tekâmüller ve te. dennftler tetkik edilerek öne sürülmüş olan bir şeniyettir. : Muhite Intıbak kabiliyetini gösteren hay vanlar, mahyolmazlar; halbuki zayıf, olan- lar yeryüzünden silinmeğe — mahkümdur- lar. Bundan insanların da diğer bayvanlar Bibi vuruşmaları lâzimzeldiğini çıkarmak ve buna ahlâki bir hüküm kıymelini ver- ahlâk Yazan ; taraf elektrik Yşıklarına boğulduğu yani | Dr. Rasim ADASAL mek kabil midir? Bu ancak bir menfasi felselesi bir nevi utilitasime - olabilir; â- lemşümul bir ahlâk ve ilim olamaz. İlim her şeyden önce kollektif bilgilerin moc- müuasıdır. t v Sayısır âlimlor;muhteiîf devirlerde her ilmin terakkisi yolunda müşterek gayret- ler sarfetmişlerdir. İlim beynelmilel bir e- ser, her insanın ayni hakla övüncbiîmeği İ bir âbidedir. Paskalın dediği gibi:“Uzun asırların sepri esnasırıda insanların bütün silsilesi, dalma baki olan ve devamlı sü« relle öğrenen bir tek. adam savılmalıdır.yı Tabiatile ilmin pralik bir hedefi, maddi ihliyaçların tatminini güden — bir gayrel imevcutfur. Fakat İdeal ilim bu değildir. Aristoya göre: “En yüksek Him en az fay- dalı ve feemmülü olan,,dır. Galvani,, bal- konuna asmış olduğu kurbağaların hare- kâtından mülhem olarak yeni bir şey bul- duğu vakit elektriğin hesapsız talbikatı- nı düşünemedi. Esasen ilim, halde menfant tesirlerinden âzade olduğu nisetle, istik- balde daha faydalı olacaktır. Ernest Reno' nun dilmin istikbali) eserinde işte bunu ifade eden güzel bir cümlesit: — “Hayatin - flillert arasında bilgi en az mutaassıp ola- nıdır; çürikü bir menfaate bağlı değildir... “İlmi Cinde de olsa arayınız!..,, Bu eski” vecize, ne biyoloji, ne fizik ve ne de lec- rübi psikolojiden haberi olan ve belki de en basit bir demir âleli hakkında bile fık : ri olmayan bir kafânın ifadesidir; faka't_ bu yüzlerde asır-önce bir'avuç çöl'bedevi: sine tevcih edilmiş olduğuna göre bilgi açlığının ilk insanla beraber dağduğuna ve bütün fikirlerin elektrik mevceleri gihi süratle kafadan kafaya aşılandıkldrını ât- lıyoruz. İlk atom fikrini öne süren eski unan filozofa “Democrite,, İn beyin Gkücrcleri He “madde ve küyvet,, nazariyesini yayataın" Almân Büchner'in — kafa hüereleri. bir Frarisız — hayatcısının Meşhur — (ziyoloğ CI Bernard'in hurdebini âletinde 'nyal ts- blatte ve intisaçladır. Bu üç âlime de|iil. min. araşlırmanın ; yaradıcı: kudrelimi te- * “ilhamıpı veren, &rk. faârklarını tayin eden: damarlarındaki kan değildir; kendilerinin de #ymi 'enrurel Kkantnlarile bağlı Bulun.- dukları tablfat bütyesitin ilmi- tecessüs tıyandıran. unsurlarıdır. Arşimedi içinde bulunduğu banyodan fırlatın ona meşhur ve âlemşümul kanunu bulduran — küdret, ne menşel itibarile Yunan olması ve ne de bir İtatyan şehri olan " Sirağuza buülün - ması İdi; koca Ar$imet ilmi müşahedeye hazırlıklı bulunan ayni mütecessis kafayı taşıdıktan sonra Kartacalı da olsaydı, onu tcemmüle sevkeden banyo içinde bulun. mak şartile, gene ayni kanunu keşfedeceği müuhakkaktı. En mödern rühiyat cercyan. larından psikanaliz, büyük Fransız asabi: biyecisi Charcolun Paristeki- koğuşlarına da aslen Yahudi olan Freud tarafından se- zilmiş ve büsbütlin başka bir ırkın merke- zinde, Viyanada tekemmül öettirilerek bü. tün dünyaca kabul edilmiştir. — Bütün bt buluntularda döğrüdan doğrüya önceden mulasavver ahlâk! ve hattâ maddi bir ge- ya yoktur. Âlim, tabiat kanunlarını keşle- derken bunu düşünmemiş; fakat sonunda — 'ilmi bülüntü Hündelik hayattaki fatbikatı ile be'şekle bürünmüştür. Arşimedinsdahi- ,sönra vapuru keşlettirem hakiki ilmb dle, « binlerce muhacirin sığınmış — olduğu bir gemiyi batıran tahtelbahir ilmini âyır - mak Jâzımdır. Dr. Rasim ADASAL - MW f K ERŞMAL I Üt Si Cğura Gretanin evlencciğini düyan — birçok , dostlariı Holiyuddan Ravelloya akın etmiş- | ler. Yıldızın akrabalarından yirmi kişilik | bir.kafile de, Sloxholmdün hareket ederek Ravella- yolunu 'tutmuşlar. | Meşhur psikologlardan — daktor Harold Deoren Greta Garboönün neden hayat ar. kadaşlığı için 55 yaşında bir adamı inli- hap ettiğini, anlar bir gözle tahlil ediyor. Güarboyu pek İyi tanıyan ve önün hakkın- daki dehakâr kudrelini takdir eden oku. vyucularımızı olükadar edeceğini düşündü- dümüz için bu yazıyı aynet naklediyoruz. “Artık bir emrivaki olan Greta Garbo' nun Leopold Stokovski iİle evlenmesi bü. tün dünvayı nlâkadar eden günün mesele. lerinden biridir. Cünkü bu — birleşme iki IMalettayin Msanın birleşmesi — değildir. Sannt Aleminin iki ayrı kolunda ayrı ayrı hirer daht savılan bi . kimselerin bütün Hnvada & kadar tok takdirkârları vardır Gf aonlarin Hirlesmesi” haberinin hu tak: dirkârlarda keskin bir merak ve tecessüs uyandırmış olncağı tabitdir. p ; kompozitör Stokovekidir. virlikte çevirdiği filmin bir sahnesinde görülüyor. Jilbert, Stiller ve nihayet Stokovski, ilâhi yıldızın kalbine girmeğe muvaffak olmuş üç bahtiyar erkektir. aa Diğerinde, Ben de bu takdirkârlar zümresine dahi! olmakla hberaber merak ve tecessüsünlün daha fazla meslekl istikametle tecelli et. tiğini görmekte ve ilk bakışla insana biraz gayritabil ve garip görünen bu birleşmeyi ruhi bakımdan tahlil etmekteyim, Şimdi, en fazla dikkati çeken — cihetten İşe başlıyolım. Greta Garbo ile intihap et- tiği erkek aorasında aşağı yukarı yirmi yaş fark var, İşte bu birleşmenin psikolojik bakımdan en mühim tarafı.,., Umumiyet i- tibarile aşk işinde gencliğin yalnız genç. liğe hitap ettiği bir hakikattir. Karşımızda öyle bir kadın görüyoruz ki dünyanın bü. lün erkekleri ona meclüp. Bu kadın sade Garbo, Jon Tilbertle servetile değil, güzelliği ve zekâsı ile de | herhangi bir erkeği kendine bağlayabile sek bir varlık. Bundan başka, bütün kadınlarda manle. sef pek kısa süren gençlik — saltanatı ona daha bircok seneler vandedivor. Böyle bir kadının istediği erkekle evlenehileceğini iddia etmek çök müdür? Ö halde neden, (Devamı 15 incide) k * l Tüş el Bt Burada, son günlerde büyük şöhret kazan an bîrAİng'ilîı heykdtnş v - yor. Hardiman ismini taşıyan bu sanatkârın birdenbire. parlayışma sebeb — şudur: Genç adamım, yeni evlendiği bir kadından güzel bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. İtina ile büyütülmesine rağmen küçük, günün- birinide hastalanmış ve doktorlar ümit kesmişler... Çocuğunu pek. seven sanatkâr baba; onü ebedileştirmeğe — karar * vererek bir heykelini yapmış.. Birkaç gün sonra; hayatından ümit kesilen küçük & vileşmiş. Bu hâdiseyi duyan” Londralılar, sanatkârm uğurlu olduğuna kani olmüuş- lar ve yeni doğan çocuklarınr Hardimarla getirerek heykellerini - yaptırmafa hazla- mışlar. SanatkâÂr, az zamanda büyük bir söhret ve tervet kazanmış.

Bu sayıdan diğer sayfalar: