Korkulu bir hikâye M Leman Karamanoğlu '0 — T4 MA — Bizibirleriyle tanışalı iki ay Olmuştu. Her ikisi de a fakültenin adar veline gelin kadar Tevcudiyetinden bile h Giler.. Bir tesadüf onları b Bilaştırmış ve tar ten inmiş gibi k Yini uzatırken gayda kar- Serap gök- tmiş ve birce Mustu, , Bu garip Ürperrasye, kendi de hay- at haddizatinde — bu yecandı. Yani genç kı- şuurunun — altında 3 ün, seveceği İnsanla karşı karşıya gelince birdenbire Meydana çikrvermesi idi. Sırtında hiş- #ottijli Du parip Ürperme Hihayet bekled Anlatan bir h Biribirlerini sıksık görmeğe '——,ı»ıp lar, fgünler geçiyor ba tesadüflere alı- Şan gençler daima ayni saatte ayni y de biribirlerini görmek için, uydurma Gebepler icat ediyorlardı. ve heyecan i adamla karşılaştığını berci mahiyetinde idi. #i de garip bir kuvvetin tesi- Ti altında bulunduklarını anlamakta RBecikmediler.. Hey anlatmıyor, Serap, heyecanını bel. N etmemek için Ferdinin yüzüne bak- demiyordu. bu sür'at astında, biri- insanın, bu sevgiye da- kelime söylemeden iki ay geçir- Meleri hayret edilecek bir şey gibi gö- Tünür, Fakat her ikisinin de biraz mah- ve Çazla hassas olduklarını düşün- Mzem.. Sonra ayni düşünce İle iki- ti de bu gürel hayacanlı günlerin müm- İt tek İ ı | mağı başka bir güne bırakarak, daha Fakat çok hassas bir | tenç olan Ferdi ,Seraba bislerinden bir | : i kün olduğu kador uzamasın: istiyorlar- di. Çok ışıklı bir geceydi.. Evler, ağaç- lar, yollar, ayın donuk aydınlığı altın » da âdeta beyaz gibi görünüyorlardı. Bir arkadaş toplantır lan dönüşte, Ferdi. Serabı evine götürüyordu devam eden güneşli günlerin iyice ku- tTUtmuş olduğu çamur yığınlarını çiğne yerek ıssız bir tarladan geçiyorlardı idi. Yollarda madan — yü- Kaç gündür | Gete yarıs kimseler görünmüyordu. Hiç kon rüyorlardı. Ferdi, halifçe kısılmış - bir sesle: — Sizi dinli: Serap kali dalmıştı. — Bu gece söylemak değil, dinlemek istiyorum, bir şeyler anlat Dedi. Ferdi, “kendisi için çıldırdığı rar söylesem mi?,,, diye düşündü. Bu yıldızlı gecenin sessizliğe içinde ona sevgisini anlatmak çok güzel olacaktı. Fakat söyliyceği sözlerin ne şekil- de karşılanacağınmı bilmiyordu. — Sert bir mukabele görebilirdi. Bu düşünce bile delikanlryı titretti. Sevgisini anlat- m Serap! - dedi. - ni dinlemeğe böşka geylerden bahsetmeği, meselâ başına gelmiş herhangi bir vak'ayı an- | Tatmağı münasip gördü. <— İstersen Serap, çok seneler evvel geçmiş bir vak'ayı anlatayım.. Dedi. Serap heyecanlı filmleri gey- vetmeği pek severdi. Binaı reddütsüzce cevap verdi.. Genç adam ayni alçak sesle anlatma- Ha başladı: | —— Altı yedi sene oluyor. Gene böy- le çok işıkle bir geceydi.. İmtihanlar gelmişti.. Uzak bir semtte oturat bir MARKİZ DÖ POMPADUR. kudretli metresi nihayet göz- düşmüş ©, iki aydanberi kovulmuşt Bastiy mi kâalın mahpus varlar arasında gibi öleceğini , başlamı tıpkı kendi Mö3yö Jak ,tekrar anun odatına çir Mö: mic, dü Barriyle beraber ilk gö- masında kendisini iyice tet- etmiş olan hapisane müdürü < soğuk bir şekilde karşıladı. — Eht. Mösyö.. Mösyö., Jaktı gali- — Bwvet.. syö Jakt.. —Eht Görmek istediğiniz Büle güle! Çekilebilirsiniz. Mösyö Jak mübalâğalı bir laz — Atfedersiniz.. söylemek istiyordum., ve söylemiş olduğumuz bicabılmiz bir şe Fakat unutulan Ma- olöcak kalmış ve bir çıkıtak arcusu gös hoşuza gitmez.. Misal İsterse: tebrik ken Eğer beni himaye edeceğinizi adamı gördünüz? Memnunsunuz? $u halde, tevazu- müsyö, dedi, bir şey mezseniz inde biraz bu sözlere cevap ve: ö Jak, bulunan eğildi. du. - Buldi vırla sordu — Çok kaymetli mi bulduğ rimeleri, kralın hiç Kimbilir belki de şizin sayenizde ben de hürriyete kavuşurum.. Mösyö Jok... uradan çıkarmam, da istihza müdürüne gelince, ©o da, barareka garip ziyaretçiyi :.ını büyük bir itinayla tetkik ediyor. Dedi. Mösyö Jak ta müstehz li etmiye- * en evine ders çalışmağa git- nmek karariyle gitti- erse dalmıştık. Saat on bi- re gelmişti. Yolların korkulu olduğunu arkadaşı | söyliyerek arkadaşım beni salıvermek istemedi, Anneme, döneceğime dair söz vermiş olduğum için israr ettim ve, yo- la çıktım. Korkacak ne olabilirdi. Hır. sızlar benim gibi bir mektepliden — ne ümit edebilirlerdi? Cesur adımlarla yürüyordum. Fakat iğa çıkan noktasına ge- r korku düştü. yısız, mezar taşları gözlerimi bulut gibi bu mermer n Üstünü kaplamış olan ser viler, başımın üştünde mütemadi bir u- ğ ile sanki inliyordu. Koşarcasına yürüyordum.. yolumun meza Yamrı aldı. Kara bir dünyasm Serap heyecanlr filmleri seviyordu amma, bu derin sessizlik içinde ve bu tenha yolda fena halde korkmağa baş- lamıştı.. Ferdi devam etti: — Birden yolumun üzerinde iki ka- ra keçi peyda oldu. Nereden çıkmışl dı?.. Biliyor musun Serap mezarlık ara- sından fırlayan iki keçi bile insanı kor- kutuyor, Artık adamakılir koşmağa baş- Jamışlım, Fakat, nasıl oldu. bilmem, | önümde dolaşan keçilere benzeyen hir sürü keçi mezarların arasından sanki fış kırdı. Şeytani birer mhlük gibi, sessiz- ce etrafımda koşuyor, zıplıyarlardı.. Alnımdan buz gibi terler akmağa başlamıştı. Bu ne garip bir sürü idi? Hayal görmüyordum.. Çünkü bacak- larıma temas ettiklerini hissediyordum. Elimden çantamı atarak daha hrtlr d- niz, ken. bura- ederim « vaad et- rmiyerek kt 3 bir ta- nuz şey? düşünü - neye har ka bir şey yapmıyorum; ve hep ku! te kalarak devlet işleri mağa karar kralm husust büyük bir tesir yapabiliyorum.. mlayın, mösyö.. Fr le ahlâkı haricine çıkmaması için bilir?. | en, memlekete hatırı gayılır bir tte bulunduğumu zannediyoru: Memlekete faydalı hi mak, sadece harp narırlar meclisinde olmaz.. Nim son derece mütevazsidir, tarih bu hizmeti kaydetmiyecektir, Birdenbire değişmniş bir sesle: on beşinci Lülyi aşk bir çok sefalet ve hattâ tarmış olmuyor muyum? Şövalye gizlemeğe N bir hürmele — Hakkınız var, yaptığnız şey gayet deta uçarcasına koşmağa başladım, Fa- Bu esnada bir Saykuş tiztin trun ö meğe başlamıştı. Serap kulaklarını ©- kayarak başını Ferdinin göğsüne sek- ladı. Altmış gündür böyle bir dakikanım hasretini çeken genç adam, Serabın saçlarından, vücudundan dağılan hedif T kokusiyle başınımn döndüğünü bis- Betti. Keçileri, tahta ayakkaplarını, me zarlığı, garip mahlüku bir an içinde w- | nuttu. yen genç kızı kolleriyle vat- dı. Başını kaldırdı. Titriyen dudakları» nı, Serabın yarı açık düdaklarına de kundurdu ve, öylece kaldılar, Ağaçların arasında öten beykuş, hat kulu bir hıkâycubı beyecant — içinde, kat bu esnoda, arkamdan, beni d düşüren bir takırtı işi Sanki tahta kunduralar giymiş bir adam beni kovalıyordu. Servilerin ara- sından, korkuünç, bir baykuş feryadı Takırtı gittikçe yaklaşıy ğunu hissedince diz Üstü yere çöktüm, karşımda boyu servilere yaklaşan müt- hiş bir mahlük peyda olmuşt Gözleri közkudan büyümüş olan Se- tap, Ferdinin kolunu sımurkı rak, boğuk bir seşle — Baki, Bak!. İşte karşıdı var.. Buraya geliyor Dedi Ferdi canına köptlr yerde, kara gibi oldu. Döküm işleri eksiltmesi Istanbul Telefon 'Vl_üdürlılğünden: 17—5—938 tarihinde açık eksiltme muhammen bedelli 50 adet yarık boru mübayaası işi pazarlığa çevrilmiştir. İhalesi 11—4—938 tarihine müsadif pazartesi günü saat 15 de Mt dürlük merkez binasında toplanacak Alrm, Satım Komisyonu huzurunda vera edilec Tik teminat 162 liradız. aneleri hergün Levazım Da. 0 adet menhol kapak ve bileriği gün ve saatte ilk teminatlarile müracaatları (1595) istanbul Deniz Ticaret Müdürlüğünden: Je alınacak 20 ton benzine tek- iyet ayni şeralt dahllinde Müdüriyet m k eksiltm lif edilen fiyat haddi lâyık ülmediğinden keyi 10 gün müddetle temdit edilmiştir. 'Talipletin 20—3—093 günlü saat 15 de Galatada Deniz Ticaret Mük dürlüğüne temir e bir Bân olunur. (1619) MARNNIZ DO POMPADUR D'Assas bağırdı: — Fakat o, şimdi artık evlenmiştir, Kocası.. . Kocasını sevmiyor!.. Onu hiç bir zaman sevmiyecek! Bu güzellik mabu- desi, mösyö Hanri Lö Norman d'Etyol gibi bir çirkinlik canavarını nasıl eşve fine İtaat etm asla karışma- vermiş aolmama rağmen, hayatı üzerinde oldukça Beni sa kralını ev Şövalye ateşin bir sedle: — Evet| Evet! Hakkınız vatıu O, Ve alamı sevemez., . Diye mırıldandı ve canbiraş Üir gi kâyetle ilâve ettit — Fakat şu halde, kralş seviyot'le Mösyö Jak da: — Henüz değil!. « Dıyc cevap verdi: Axuı heyecan içinde soluyor, ün yi Ka.;Vs.th adamın sami- etlerde bulun - meydanlarında — ve Benim ro- fakat ben, tazibeleri um görmediği miyeti diği şeylere n.mmış—ıe uyan teferrü » möşyö, dedi.. Bu onun son şüphelerini ide bertaraf iyi ve derin — Ne var gene? Sişe şunu haber ve- Teyim ki acele işim var. — Pekâli. Şu halde lütfen mösyö şövalye d'Assası bana teslim edin, onu götüreceğim.. Hapisane müdürü âdeta yerinden sıç- radi. Onu hayrete düşürmüş olan şey, Bu talep değil, Sakat mösyö Jakın bir- denbire almış olduğu Amirane tavır- - Bı ne? Aklmızı mı oynatıyorsu- .:mm ederim ki burada bir Mösyö Jak azametli bir tavırla: — Okuyun!. ki dö Makol, mösyö Jakın ken - zatmış okluğu kâğıdı alarak, Sür'atle göz gerdirdi. Kısa bir süküttan sonra da: — Büu tamamiyiç muntazam bir e- Mirnamedir. Doğrusu mösyö. Jak, siz İktidarr olan bir İnsansınız.. Çünkü bu kâğıdı pek az kimseler kraldan kopa - Tabilirler.. Bazr adamların — Bastiyden lmuyarum! Sizi Ber- m. r..—:,.ı kralı büyük in nezdine elçi Olarak gütti esnularda... Mösyö Jak yavaşça, hiç belli etmeden, sağ iyaret parmağında taşıdığ 4 cevap vermedi. ğün taşını dışarıya çevirdi. Mösyö dö Makol devam ediyordu: — Fakat bir hayli değişmişsiniz, Sizi burada çok mütevazi bir halk adamı o- k buluyozum.. Halbuki siz, orada, iktidar Ük bir aşilaşde idin'z kuvvetli şahsiyetler tarafındıe setle selâmlanırdınız.. Doğrusu şa- şa kaldım. mösyö Jakl.. Berlinde gör- düğüm adam sizdiniz, değil mi?. Mösyö Jak soğuk bir sesle cevap verdi: çünkü çok seyabaf im. Fakat mevzuu bahsolan şey bu .. Bu zevali: genç mahpustan bah- politikadır.. Şaşkın ve memleketin betbi lar, yeni vergiler, k uxg.;ı iklar de tir., Yeni şervetler ve altınlar elde et- mek için harp demektir.. bu metresler.. Şövalye birden ve Ürperdi — Ah! diye mu di. Ya o! Ol, Kralın sevdiği o!.. Evet? Kral onu tevi- yort. Betbaht kadın!.. Mösyö Jak, şö: tuttu ve bağuk Öyle ya bütfin re söcararak — sustu lye d'Assasın elini sesle şöyle dedi ; — Korkunç sözler söylediniz, de- n bahse diyorsunuz, de 1? ka- dından! Evet! mu seviyor! Ve i buraya getiren sebep te işte bi- Dinleyin beni!. . D'Assas, titriyen ellerini almına gö- türdü. Kralım bu aşkını hemen hemen unutmuştu!.. Şimdi ne öğrenecekti? Mösyö Jak devam etti: — Kral, bu güzel yavruya dşık oldu. zavallı çocuk ne kadar ıstirap 5 a| Bu adamım demir eli altın: da, kendisini bir ân içinde ümlit ve Ü. mitsizliğin her derecesine ulaştıran bu mahirane kelâmm altında şövalye, kali binin korkunç ıstıraplar içinde ezitdiği. 1 hissediyordu.. Mösyö Jak, gözlerini, bir an — bile, dlan ayırmıyordu . — Madam dEtyol, krül hentiz sev- , diye devam etti!. Fakat onu ser mekte gecikmiyecektir. D'Assas, inledi: —AH! — Bu genç kadın; tanryorum.. Önü tetkik ettim, Onda saf bir kalb var. Hayatı kat' bilmiyor.. Kocasından Adeta nefret ediyor. Kral hâlâ genç, h. lâ yakışıklıdır. Bilhassa zarafeti ve kraltık prestiji vardır.. Bu zavallr me« lek, neticede ona mağlüp olmayıp ta ne yapacak? — Evet! Âh! Eveti, Ahi Ne kaklağı isurap çekiyorum!.,