Şu kıvırcık saçlı, büyük gözlüklü sarı deli- kanlı, Amerikanın en meşhur halk beste- kârıdır: Bir tek musiki notası bile bilmez ! v GÜ'len Marlen bunları mrarla — tekrariryor. Sinema şehrinin ancak zalim, şuh, hafif tarafını görmemden, şöhretini, hayalini, muciresini gülünç bulmamdan korku- yor. Âyni zamanda — istiyor ki, içinde yüzlerce, binlerce, on binlerce, — kadın, ve erkeğin çalıştığı ve çelik sanayiinden sonra, Amerikanın en büyük sanayii ha- line gelen bu namütenahi fabrikayr da görmemi istiyor. Yıldızların ve tanınmış bütün sinema şahsiyetlerinin Holivudu bu haline ge- tirmek için, sıhhatlerini, sinirlerini boz- duklarını, bazan ahlâk —muvazenelerini bile bozduklarını bu işte hayatın en gü- »el taraflarından banlarımı, lâkaydiyi, müsamahayı, şefkati kaybettiklerini iti- raf etmek lâzımdır. Orilâr kendilerine ait olmadıkları gibi, Rörüp anladıklarımı yazmamak bakkı da bana ait değildir. Holivudun — temsil ettiği kuvvet, şüphesiz, bu kadar — azap ve eziyete değerdi. Dünyaya , bir hayal vermek ye gamları uyutmak için, kendi mmimurhımdiyk oyalamak lâ- İsterdim ki, Holiyuddakiler, — onların kisar hayallerile niçin insan olarak gö termek istediğimi ve bunu kaba bir şef- katle yaptığımı anlasınlar. B0 8 Vakit öğle... “Paramunt., da, stüd. yonün lokantası doludur.. Burast camlı, geniş bir salandur ve burada, yıldırlar, mütehaesıslar, direktörler ve figüranlar hep beraber yemek yerler, Herkes istedi- li yere, boş bulduğu ilk iskemleye, iki veya Üç yabancınım işdal — ettiği masa başıtıaroturur. Yemek gayet dabuk yenir. Yıldızdan tutün da makiniste kadar her- kes, öğle üzeri, hemen hemen ayni yeme- Hi yer,; salata, meyve suyu, buzlu su ve- ya kahve içerler. Bana refakat eden dost, etrafımız- da bulunanların isimlerini teker teker söyliyerek, maceralarımı anlatıyor: — Şu kıvırcık saçlı, büyük gözlüklü sarı delikanlı, Amerikanın en meşhur halk bestekâridir. Bir tek musiki no- taar bile bilmez. Bütün havaları, diş. leri arasından ıslık çalmak suretile uydurur. Bütün gün slık çalar, Ya - nımnda üÜç veya dört hakikf müzisyen vardır, ki bunlar onun kâtipleridir ve onun ağzından çıkan her havayı nota. Tarla küğıda tesbit ederler, Hattâ bun- lardan herbiri, nöbetle elde kalem ve Kâğıtla onu, hamama varıncaya ka - dar her yerda takip eder, çünkü anun ağımdan hiç umulmadık bir zamanda gaheserler çıkabilir. Kaybolan melodi “OÖnun yanmda bulunan adam da besteklrdir ve geçen sene başından gok garib bir macera' geçmişti. Bir gün, Barbâra Stenvikin villâsında ve. rilen bir'müsamerede hazır bulunuyor du. Bu müsamerede elli kadar davet- N vazdı. Sabahın saat ikisinde herkes, ve bilhassa. bestekâr iyice sarhoştu. Bestekâr piyano başma geçti ve bir melodi uydurmağa başladı. Hemen he- men -hiç' kimse onu dinlemiyordu. O ise, sarhoğluk bulutları arasında göy. leyerrildanryordu: — Aman yarabbir, bu çaldığım me- lodi-muhakkak ki bir şaheserdir! Bü. yük bir. muvaffakıyet kazanncağına şüphe yoktun İyice sarhoş olmam ne büyük bir tali! Bu bana kabiliyet ve- FİYOR5 , ç “Ertesi günü öğleden sonra, sersem bir halde uyandı. O zaman, suvarede bir melodi bestelemiş olduğunu ve bu melodinin, bir şeheser sayılabileceğini hatırladı. Bunun üzerine, piyanosuna doğru atıldı ve haavyı hatırlamaya ça. lışti. Fakat muvaffak olamadı. İki sa- at güren hümmalı ve semeresiz bir fa- aliyetten sonra, nihayet Barbara Sten- vik'e telefon ederek ona meseleyi an. lattı. Barbara Stenvik de, suvaresinde hazır bulunmuş olan bütün davetlile- rine telefon etti. “— Dün, saat ikiye doğru Ralf'in bir. melodi bestelediğini hatıriryor musunuz?., Sarhog mıydınız?. Evet!.. Herkes de öyle, Ne yapalım?.. Mersi!,, “Maamafih bu elli davetli içinde bi- risi vardı ki, havayı hatırladı, Bu a- dam — biraz müzisyendi. — İçki içmemişti ve bunun için de havayı ha. tırlıyordu. Barbara Stenvik bunu Ral- fa haber verdi. O da, soluğu, alkol ye- rine su içen bu ilâhi adamın evinde al- dı, Adam piyanonun üzerinde, bir par, makla, birkaç nota çaldı. Ralf da çıl- gın bir sevinçle: “Tamam! hatıria. dım!,, diye bağırarak, melodiye devam etti. Bir aralık kaybolmuş olan bu me- lodi, gimdi senenin en büyük musiki muvaffakryetidir.,, Baçlarında kocaman mavi bir kur- delâ bulunan küçük bir kız, masadan masaya gidiyor, herkes ona merhaba deyip, yanağını okşuyor. Bir masa ba. şında yalnız oturan Vallâs Beri bu kı- zi görünce, mahzur çehresi parlryor ve ont dizleri Üzerine sıçratıyor. Dostum, bu kızcağıza tecessüsle baktığımı görünce anlatıryor: — Bu, bir figüran kadımnm çocuğu- dür. Annesi ölmüş, babası ise malüm değildir. Studyo bu kızcağızı alarak büyüttü. Biraz daha büyüyünce mek: tebe gidecek, Ona bakan figüranların ümid ettikleri yegâne şey, onu bilâha. ve stüdyodan uzaklaştırmak, sinema. dan kurtarmaktır.,, Bu babasız çocuklar meselesi, ahlâk taassubunun bu kadar büyük olduğu Holüvudun en gşayanı hayret cihetle. rinden biridir: Figüranlara pek fazla aldırılmaz. Fakat evlenmemiş yıldızla- rım da çocuk doğurmaları vakidir. Bu- .nu itiraf etmelerine tabil imkân yok- tur, çünkü derhal damgalanırlar ve ah lâk kurumları tarafından boykot edi- lerek, mahva mahküm olurlar. Bunun için hepsi de ayni şekilde hareket e- derler. Yani bir müddet için kaybo. lurlar, sonra avdet ederek, bir evlât- Tık aldıklarını söylerler. Buna tabif hiç kimse aldanmaz,.fakat berkes mem- nundur. Bundan altı ay evvel, en meşhur yıl- dızlardan biri, en meşhur beş yıldız . dan biri ve belki de en güzeli, filmler- de birçok defalar oynadığı “Kız anne,, rolünü az kalsın hayatta da oynıya- caktı. Derhal bir romatizma buhranı. na tutulduğunu ve, Holivudda, müm- kün olduğu kadar fazla kalmak istedi- ği için, beline kadar battaniye örtmüş olduğu halde kendisini sakatlara mah- sus küçük arabalarda gezdirtmeye başladı. Sonra, nihayet “sayfiye” ye gitti. O. nun Sanfransiskodaki bir klinikte ol- duğunu herkes biliyordu. *"Trokadero” ve diğer eğlence ve toplantı yerleri- nin başlıca mevzuu onun ne şekilde geriye döneceği meselesiydi. Herkes gibi mi hareket edecekti? Yoksa yeni bir şey mi uyduracaktı?.. Bir ay sonra, bizim yıldız, Beverley Hillsteki evine döndü. Her zamankin- den daha neşeli, daha güzeldi ve To. matizma buhranlarından — tamamile kurtulmuştu. Doatları ona riyakâr bir şekilde so- ruyorlardı: — Elektrik tedavisi yaptırdınız mı? Birkaç gün sonra, bütün Holivudu heyecan içinde bırakan bir hâdise ol. du. Yıldız, bütün gazetelere birer ifün yvererek bir değil, iki evlâtlık kabul ettiğini bildiriyordu. Bu ilânı bir de müheyyiç bir hikâye takip ediyordu. Kocası tarafından terkedilen fakir bir kadın, biri bir senclik, diğeri de bir aylık olan iki kız çocuğunu artık bes- Hiyemediğinden, gelip yıldızın evi ö nünde bayılmış, âlicenab yıldız da, an. peye derhal bir iş bularak, çocukları evlâtlığa kabul etmiştir. (Devamı var) Dilekleri Balıkesirdeki kanlı geçid ! Bir kafta kader evvel, Balıkesir ci- varında Fozlıkuyusu — yanında tren hattını kateden yoldan Çayırhisarlı bir köylü geçmek isterken — İzmirden Bahkesire gelen trenin altında kalarak hayvanile birlikte parçalanmıştı. Bu kaza etrafında Balıkesir müd- deiumumiliğince yapılan tahkikat to- mamlanmış, makinist ile ateşçi hödi- sede suçları görülmediğinden serbest bırakılmışlardır. Bunun sebebi, müd- deiumumilikçe mahallinde yapılan ke- şijte, bu geçidin tren hattı üzerinden ancak yüz metre ileriden — görülebil. mekte olduğu bu kadar bir mesafeden ise treni durdurmak kabil olmadığı an laşılmıştır. Etraftaki maniler, geçidin B hat üzerinden daha uzaklardan görül- || mesine imkân bırakmamaktadır. 1 Ayni geçitte şimdiye kadar birçok | kazalar olmuştur. Bu vaziyet dakilin- İj de heran böyle bir facia ile karşılaş- || mak imkânı mevcut bulunmaktadır. İ| Mütcakip focdaları önlemek için iş- İ letme idaresinin Buraya bir makasçı $i tayin etmesi ve geçidin tren gelmeden || önce bu mentur tarafından kapatılma- |i s1 z2ctureli bir kere daha kendini gös- İ termiştir. f Bu tüzüum evvelce de Balıkesirliler |) tarafından ileri sürülmüş, fakat işlet- İj me idaresi hiçbir harekette bulunma- maşter, Bu kurbandan sonra olsun, cr- tık bu kanlı geçit mutlaka kontrol ol- B tına alınmalıdır. ' BTLIKESİRLİ iIzmirde 'Kasadan yok olan buliulari - Bir kaçı şehrimizde bulunan 27 kişi ağır cezaya verildi İzmir (Hususi) — 934 yılında şehri- miz iskân dairesindeki kasada mevcut mübadil muhacirlere ait tasfiye vesika- larından 37 bin lira kıymetinde 55 adedi esrarengiz bir şekilde kaybolmuştu. Bu hâdisenin senelerdenberi devam etmekte olan tahkikatı neticelenmiş ve evrak ü- çüncü istintak hâkimliğinden ağır ceza- ya gönderilmiştir. Suçluların — vakında muhakemelerine başlanacaktır. Suçlular, Türk ceza kantmunun 342, 65, 483, 230 ve 212 — inci maddelerine uyülarak ağır cezaya verilmişlerdir. Ken dileri hakkında ileri sürülen suç şudur: İzmir iskân dairesi kasasındaki bonola rı zimmete geçirmek ve buna iştirak ve sahtekârlık ve bilerek bu bonoların satı- şına iştirak, Mahkemeye verilenler şunlardır: Tskân kâtiplerinden Mustafa Mazhar, Müze kâtibi Mehmet Tevfik, Süleyman, oğlu Mustafa İsmail oğlu Süleyman, Rı- za Doğan, eşi Behiye, sabık iskân kâtibi Feyzi, iskân kâtibi Feyzinin eçi Münire, anası Ayşe, komisyoncu Tahsin, Mehmet İzzet, Kâni karısı — Hayriye, İbrahim Behçet, Emlâk komisyoncusu Ziya, Kâ- ni oğlu Feyzi, İstanbulda Papazyan İs- tefanos, İstanbulda sarraf Vasil, Papaz oğlu, Beyoğlunda polislikten — mütekait Ali Kâni, Aksarayda Fazlı, Esat, Beyoğ lunda Hakkı, Beyoğlunda komisyoncu Peçor. Muhakemeye yakmda başlanacaktır. 23 1lira Adam öldüren Ali için idama mahküm oldu Katil, öldürdüğü adamın göğsünde açılan kurşun yarasına parmağını s0- karak kalbin durup durmadığını muayene etmişti ! Katilin arkadaşı beraat ettiğini duyunca sevincinden dili tutuldu Aydın — (hususi) —« Aydım ağırceza mahkemesi, 23 lira 75 kuruş için adam öldüren bir caninin muhakemesini bitir- miş katili ölüm cezasına çarptırmıştır. Cinayet geçen Ramazan ayının 26 ma günü işlenmiştir. Hâdise şu suretle cere- yan etmişti: Muğlanın Line nahiyesinin Katrancı köyünde Durmuş, atma fıstık yüklemiş Aydına gelmiş. Fıstığını — satarak incir almış. Bu incirleri Rine köylerinde para- ya çevirmiş. Vaka günü öğleden sonra — Kabataş köyüne gelmiş; Ali Afşarın kahvesine o- turmuş. Kahveciden atma bir ölçek arpa bulmasını istemiş, Beraber Mustafa a- dında bir köylünün evine — gitmişler. 45 kuruşa bir ölçek arpa almışlar. Durmuş atına binmiş yola çıkmış. Ali, Mustafa- nn yanma gelmiş. Durmuşun — parası olduğunu kendisini öldürerek — parasını almalarını teklif etmiş. Mustafayı bera- ber ve tabancasını da kahveden alarak Durmuşun arkasma düşmüşler. Dur- muşa Mehmet deresi denilen mevkide yetişmişler. Ali, Durmuşa, (dur!) demiş ve sonra atından aşağı indirmiş; — “sana bir şey söyliyeceğim,, diyerek dereye döğru gö- türmüş, bu sırada Mustafa korkarak ve VAS ”A vt köye doğru kaçmağa başlamış; Ali, Dur- muşu tam kalbi Üzerinden tabancasile vurmuş ve cansız yere sermiş, kurbanı- nın öldüğünü anlamak için parmağını yaraya sokarak kalbini dinlemiş, öldü- güne kanaat getirdikten sonra da üze- rinede bulunan 28 lira 75 kurugu ala- rak köye gelmiş parayı Mustafanm e- vinde saman damma saklamıştır. Ertesi gün vaka perinden geçen köylü- ler bir adamım kanlar içinde cansız yat- tığını ve atının da başının ucunda bek- tediğini görerek muhtara , jandarmaya haber vermişler.. Adliye ve zabıta köye gelmiş, tahkikata başlamış, bir iptcu çı karmak için, sabıkalı Aliyi yanlarına ça- ğırınca Ali titremeğe — başlamış ve ben öldürmedim demiş. Bundan şüphelenen Adliye memurları Caniyi sıkıştırmışlar, Kim vurdu ? Adana sıhhat müdürünün katili bulunamadı Adana, (Hususi) — Bundan bir yıl evvel şehrimiz eski Sıhhat Müdürü Hüsnü Muhiddinin meçhul bir adam tarafından saat külesi yanında bıçak. dığı malümdur. Bu meselede —zan altına alınmış olan şehrimiz fabrika. törlerinden Mustafa Akdağ ve oğlu Osman Akdağ mc'ikemeye sevkedilmiş lerdi. Yapılan duruşmalar neticesinde bu iki kişinin fail olmadığı ankışılarak bi rinci sulh ceza mahkemesi tarafından beratlarına karar verilmiştir. Şu hale göre, Hüsnü Muhiddini — vu| ran adam henüz belli değildir. Konyada kız ticareti yapan bir karı koca yakalandı Konya (Hususi) — Konya zâbitası insan ticareti yapmak istiyen bir karı kocayı yakalayarak adliyeye vermiştir. Bunlar Konyanın Karaböyük köyünden Ali ve karısı Fatmadır. Ali ve Fatma, yanlarında bulunan Çomralı Dursun adında genç bir kızı, Raşit ve Mehmet adında iki arkadaşa satmış- lar, paraları alarak kızı zorla yeni sahiplerine teslim etmişlerdir. Karı koca yakalanmış, kızı satın alıp giden Raşitle Mehmedin de takiplerin başlan- meştır. cani suçunu itiaf etmiş, para ve cürüm Aletinin yerini de göstermiş.. Mahkeme, suç ortağı Mustafanın alâ* kasını görmiyerek beraetine — hükmetti. Ölüme mahküm olan Ali Afşar hükmü dinledikten sonra titriyerek salondan çı- karken, kurtulan Mustafa da - sevincim den dili tutularak bir şey — söylemeden mahkemeden ayrılmıştır. Şarhoş şoför Arabasıyla de- nize düştü! Kendisini kurtardı, fakat, arabâ denizin dibinde yatıyor Tazmir, (Husust) — Geçen gece, vak- tin epeyce geciktiği sırada Kordonda müessif bir otomobil kazası olmuş ve bir taksi otomobili denize yuvarlan- mıştır. Bay Halile ait 160 numaralı taksi ©- tomobilini idare eden şoför — Mehmet, kordonda Bay Hasana ait Turan gazi- nosu önünde müşteri beklemekte idi. Va- kit epeyoe gecikmiş ve geceyarısına yak laşmıştı. Müşteri alamıyan şoför Meh- yu!!ıl*ml'i[mwm"mj ze yuvarlanmıştır. 'Taksi otomobili içinde yalnız bulunan M&M&Mdmmww Ca akiı başına gelmiştir. Şoför süratle taksinin arka kapısını denizin içinde açâ- rak, taksiye sular hücum ederken dışarı- ya fırlamıştır. Biraz yüzme bilen şoför, beş dakika kadar suyun içinde - bocala- dıktan sonra sahile selâmetle çıkmıştır. Şoför baygın ve yaralı bir şekilde de nizden çıktığı için derhal hastaneye kal- dırılmış ve tedavi altına alınmıştır. İddi- aya göre şoför Osman, dün erkenden bir miktar rakı kullanmıştı. Ve hâdise sıra- sında sarhoş bulunuyordu. Makine he nüz denizden çıkarılmamıştır. Trakyada Sığır cinsi değişiyor Her sene yüz binlerce koyuna da aşı yapılıyor Edirne, (Hususi) — Trakya Tay ve Boğa büyütme çiftlikleri yeni yavruları toplamıştır. Bunlar yüz altmışı bulacak ve gelecek kışa kadar çiftlikte büyütüle cektir. Bu çiftliğin gelecek sene Ziraat wekâletinin yardımı ile 500 lük olması bekleniyor. Bütün vilâyetlerin aygırx depoları bu sene daha genişliyecek, aşım duraklarmın sayıtı otuz bire çıka cök ve nisan mayıs aylarında tam on merkerzde sun'i tohumlama yapılacak tır. Her yıl 300 bin koyuna aşı tatbik olu nuyor. Ayrıca Eneme bölgesinde HGe Burdiso aletleriyle eneme işlerine de vam olunmaktadır. Örnek köylerine şimdiden 4 — 5 plev ne boğası verilmek suretiyle selekte edil miş ve oraları döl merkezi olmuştur.... Saraz ve Karasığır atılıp satılmakta ve terincerler tarafından toplanılarak kısır Taştırılmaktadır. 'Trakya baştan başa bozırk olacaltır. Büyük ve küçük damızlık çiftliklerinin yardımı ile en çok beş yıl içinde bu «e leksiyon bitmiş olacaktır. Etli, sütlü, iyi derili Bozurk Trakya için esastır, /