| Biliyor musunuz ? l Sivrisineklerden korunmak için Yeni Gine yerlileri çadır şek- guvallarda uyumaktadırlar. Bu çuvallar takriben 24 kişi &b etmektedir. * * * S 1852 de Hanri Jafar Fran . Beda ilk kabilisevk balonu in- #a etmişti. Bu balon takriben Üç beygir kuvvetinde bir bu - Barlr makineyle işliyor ve saat- fe 12 kilometrelik mesafe ka. Avrupanın mukadderatı ü - öerinde büyük bir rol oynıyan Leydi Hamilton adındaki meş- Hür kadm, borçtan dolayı hap. Sedilmişti. Halbuki Napolyonu Mağlüb eden Nelson ordula Tinın iaşesini ve teçhizatını bizzat bu kadın temin etmiş- he ğ " Sivrisinek, dünyanın bilâis - tisna her yerinde, bulunan bir mahlüktur. Javadaki bu yarasaların ka- natları bir buçuk metro uzun. luğundadır. Çinin bazı, mmtakalarında, yerliler çay yapraklarını, re . simde gördüğünüz veçhile, a . yaklarile ezip ufaltıyor ve e - lekten geçiriyorlar. Alman şalri Hans fon Tum Mel bundan bir asır evvel, va- Siyetnamesi veçhile, bu koca . TMan ağacın gövdesine gömül . Mmüştü. Faris mağazaarının biri - sinde, insan dişlerile süslen . miş ve aşağıda iki kafatası bu- Tunan şayanı dikkat bir asma Baat Var. Şen Fıkralar Teerübeli binici ! Sipahi ocağında: Ü — İlk defadır a. ta — bineceğim; MiR tecrübeli bira- x tın üzerindeki bi nicinin, tecrübe- li olup olmadığını derhal anla. dığını söylüyorlar. Bu doğru mu? — Doğruüdur ama, bizim çok uslu hayvanlarrmız da var... — Hayır... İyisi mi, bana hiç binilmemiş bir hayvan ve. rin! Böylelikle daha tedbirli Yareket etmiş olurum. * * * Seyahatten he . nüz dönen koca. — Tabif değil mi? Her aa - bah dolabından elbiselerini çı. kararak gelişigüzel sağa sola atıryordum; yemeklerden son- ra tütün yakarak her tarafı duman içinde bırakryordum; Öğleden sonra —bahçe - ye Çıkarak oradan ge- lmın her tarafıma serpiyor - dum. Böylelikle içimde senin hep yanımda bulunduğun his. sini uyandırıyordum. 5» * x AÇ GÖZLÜLÜK — Beni tobrike geklim Mişon, bü yük piyankonun , * ı sana vurduğunu söylediler. — Fa. kat seni mütesasir görüyorum! — Müteessir olmayıp da ne olacağım? — Ne aldu? — İki bilet almıştım! Öte - kisine hiçbir şey çıkmadı. Bi- zim bir lira da böylelikle ha. vaya uçtu! * * * YIL DÖNÜMÜ HEDİYESİ İhtiyar bay he. yecanla şöyle di- yor: - karı- cığım, — seninle evlendiğimiz hu gün tam elli yıl oluyor bunun için sana güzel - bir. haberim var. Beyaz saçlı karısı da heye. canla soruyor: — Nedir? İhtiyar bay, gefkatle onun elini tutuyor: — Nişanlandığımız gün par- mağma - geçirdiğin bu yüzüğü görüyor musun; bu gün, onun son taksitini de yatırdım. Ar, tiık bu yüzük tamamile senin majındır. * < &x Terzide: Müşteri — Oğ - lumun, iki sene . dir size borcunu ödemediğini ha- ber aldım! Terzi — Doğru, bayım. Fa- kât mademki siz, geldiniz... Müşteri — Evet, ben de bir elbize ismarlamaya geldim. H ikâye: Eşhas: Bay 'Ahmed - Nuri Bu küçük komediyi oyna . mak için bir THaç elbiseye #Atiyaç vardır. Çünkü, bilâha- re görüleceği veçhile muhte- Nuri — Sizi rahatsız et . memden maksat. Bay Ahmed — Uzun cüm - lelere lüzum yok. Ne istediği, nizi iki kelimeyle bana söyle- yin,. Nuri — Pek âlâ!, İşte.. İki kelimeyle olduğu gibi, uzun cümlelerle de diyebilirim ki, bayan Nezaheti 'seviyorum. Bay Ahmed — Kızımı mı? Nuri — Kızmızı... Ve onun. la evlenmek istiyorum. Beni damad olarak kabul eder misi- Bay Ahmet — Siz iyi bir çocuk- sunuz Nuri, na . Küçük komedi IŞ ADAMI ğrm edebilecek bir damad 14. zım, Siz bu tipte bir genç de- ğgüsiniz. Bilâhare açılırsanız, yok!, (Elini uzatır) Güle gü . let. Nuri — Demek açık göz, kurnarz, cüretkâr bir damat is- tiyorsunuz öyle mi?.. Bay Ahmet — Evet.. Nuri — Pek â14!... Codadan çıkar). (Bay Ahmet tekrar evrakı tetkike başlar. Kapı vurulur). Bay Ahmet — Girin! (Nuri girer, Bu defa sarı bir proka takmıştır. Gözlük - leri ve üzerinde pardösüsü var, Gayet mahcup bir hali var., bütün mobilyalara çarparak, Bay Ahmed — Hadi ağla « maym, anlatın bakayım... Nuri — Anlatayım, bayrm.. Son defa bayan Nezaheti gör- düm.... Gördüm.. Gördüm... ve Ve... Ve Bay Ahmed — Sözünüzü bi- tirin... Nuri — Ve,., onunla evlen. mek istiyorum..; Bay Ahmed — Siz mi? Nuri — Ben... Bay Ahmed — Hayır, dos- tum, siz songderece mahcub, çekingensiniz. Güle güle. Nuri — Fakat... Bay Ahmed — Hayır!... (0. nu kolundan tutarak kapıdan çıkarır) Öf!. (Masaısı başına oturarak tekrar evrakı tetkike başlar ve mütemadiyen mırıldanır. Ka : pr tekrar vurulur..) Bay Ahmed — Girin, girin. (Nuri girer, Bu defa başka bir pardösü giymiş, siyah bir proka ve üstelik küçük siyah bıyıklar takmıştır. Gayet cü - Tetkâr bir hali var.) Nuri — MerhaBe, vazım, nız? Beni oturmaya davet et miyorsunuz... Fakat buna lü. züm da yok, ben kendim otu- rurum... (Oturur).. Bay Ahmed — Fakat... Nuri — Bırakm konuşa . yım!.. Ne güzel eviniz var. Ra. hatsız olmazımız ya?.. (A - yaklarını masanm üzerine ko- yar) tam Amerikanvari bir o turuş. Siz bunu anlarsınız günkü iş adamısımız... Bay Ahmed — Fakat, ba. yım.. Nuri — Bırakm — konuşd « yım. Bir sigara içer miziniz? Hayır! İçmezseniz daha iyi & lur, çünkü zaten bende sigara yok... İnsan daima kendisinde olmıyan geyleri teklif etmeli Bu mükemmel bir kurnazlık . tır.» Siz herhalde bunu bilir. giniz, çünkü iş adamısınız. Bay Ahmed — Fakat.. Nuri — Durun size mes<lel yi anlatayım! İşte, sizin geng kızmız Nezahetj gördüm. Ho « şuma gidiyor, Onu derha! baf na verin.. Bay Ahmed — İmkânı yok! Siz çok kaba, utanmaz, son derece cüretkâr bir genı < Nuri — Red g '_ ediyorsunuz ” Bay Ahmed — Evet.. Nüuri (Tabil sa * sini alarak) & Ya bana... Ban? a mt red ceva, _— br — veriyorsu, nuz?.. (Siyahi prokasını ve bıyık « Tarımı da çıkarır). Bay Ahmed (hayretle) — AL, Nuri!.. Nuri — Bvet, benim... Eyve velâ mahcub bir genç, sonra da cüretkâr bir genç halina ” 'girdim. Siz de beni tanrma * . dimrz.., Böylelikle size kur J naz, açık göz, her işin altın * dan kalkabilecek bir genç ol. duğumu ispat ettim... Şimdi bana kızınızı veriyor musu . nuz?.. Nasıl kurnaz bir genç değil miyim?.. Bay Ahmed — Çok kur < naz... Lüzrmundan fazla kurs naz. Sizi imkânı yok damatlı: ğa alamam... Çünkü benim iş. Jerimde bana rekabet atmeyi BULMACA © . ünci sayfada bulacaksınız.)