30 sene evvel Eminönü mevdam ve Yenicami avlusu -— "ARFR -— 'AİE—nm mıı!ıııî A özüm seyreyle dünyayı Iİnsan yiyen yamyamlar, balla girmemiş ormanlar, ibıetlle bak Eyfel kulesine, vahşi hayvanlar divaıl Ajıika, asker beş başıtozuk on para ! <4& avlusunda mı hazırdı ve vanım, Selvi humun enisi, mün perisi.. Yuenicamlin güzelliğini kapayan dük.- kânların yıklırılmasına karar — verilmesi, bana, Yenicami meydanile Eminönünün, oluz iki yıl önceki halini hatırlattı. Ö zamanlar, Yenicami avlusu geniş bir alış veriş yeriydi. Burası, bir adamın, ya- hüt bir şirketin dükkânı değil, birçok in- sanların ayrı ayrı, fakat İstanbulun her Bınıf halkının lek dükkânıydı. Burada öyle büvük ve vitrinleri süslü dükkânlar yoktu. Bucünkü mevcul kahve- lerle, çürük çarık dükkânlardan — başka, meydanda büyüklü küçüklü barakalar, ça- dırlar kurulmuştu. Yenilecek, içilecek, gi. yilecek şeyler, baraka ve çadırlarda satı- hrdı, Ameleler, polisler bahriye ve niza. miye neferleri serseriler, hacılar. hocanlar, köylüler, hırsızlar, muhacirler, seyisler; soka"lardan — köpek — pisliği — tonlavan çocuklar, kadınlar, lâğımcılar, dilenciler, en'arili hacıhahalar, mavnacılar, velhasıl her ceşit halk tabakasına mensun İnsanlar ren"li mendilden kalaş notine, lânecin kun duradan takınveve, çizmeye, şınıtığa, ar- muttan kandil fitline, kuşveminden, tar. hanaya şalvardan pantalona, şekerden — sn- büna, — yatak çarşafından fanilâva, yor- gandan şilteve, corantan gümüş sanfe. ha. vı karmıs redindcottan avniveve, hasörlü. sünden gelinlik elhiseye, nckurundan dört aflı iç doönuna kadar herşeyi buradan alır, salar, mezada verirdi. alır altında to'vantalar Köftecilerin ocakları sabahtan akşama kadar meydanı yağlı bir koku İcinde bı: rakırdı. Seyyar tezaâhların üstüne konularn büvük kazanların içinde başsuyuna çorba, yağlı plâv satanların, aşnrecilerin, muhal.- lebicilerin, yemişcilerin, baklavarıların, börekellerin. köşelerde, mevdanlarda du. var dinlerinde balık kızarlanların, kavur. Mma, Cider tavası satanların, mevsİimine mö- re ayrancıların, hozacıların, kestanecilerin aştirecilerin. mısırcıların etrafları bir da- kika hoş kalmardı. Arada sesler duyulurdu: da şsş3öyle başlardı: Tende canım, Gon- ca dihanım, Ruhu re- endâs« mım, Canımın içi, Ru- Gönlü« Okuyup yazması olmayan âşıklar,sev- gililerine Yenicami mektup yazdırırlardı, mektuplarının bir kıs- aşk hepsi AŞK mektupları — Amca!. Beş paralık ekmek, on para. lık ciğer ver! — Yirmi paralık kavurma, ön ekmek Mehmet dayı! — Recep, üç köfte... bir tayın.. Recebin, Mehmet dayının uzaltığı kavur. paralık mayı ciğeri, költeyi ekmeğin, asker tayı- nının orlasına yerleştirerek camiin kenü- rına çömelirler. Güneşe karşı tatlı tatlı yer terdi, Büyükçe bir kâse corba, büyük bir ta- bak plâv on para idi. ÇCadırların — altına kurulan ve (idareli lokantalar) diye şöh- ret kazanan yerlerde de en pahalı yemedin tabağı otuz para idi. Bunların da kendile. rine göre birçok müşlerileri vardı . Tenceresi başında, pesştemalı — önünde, avuçlarının içi kıpkırmızı, gözleri — siyah zeylin gibi pırıl pırıl parlavan dolmacı A. ran hacılar, İstanbulin mühtelif köselerini dolaştıktan sonra, Yenicamide mola verir- lerdi. Bunların haşlıca müsterileri küfeci ve serseri cocu'lardı. Meteliği bactva sun- dular mı, dört büvük dolma — alırlar. beş parnlık ekmetle görstürürlerdi. Üstüne bir de beslik aşure yediler mi, artık keyifleri: ne son olmarzdiı. Tavcılar, burada birtakım saf köylüleri memleketine dönmek üzere bulunan lezke. reci askerleri aldatırlar, gümüş diye fak- fon saat. köstek satarlardı. Bir takım ndi taşları elmas diye alanların — ve kövdekl yavuklusuna gönderenlerin sayısı yüzlerce idi. Panele''erin dolan'arı Papelciler şemsiyeden tezrâhlarını bu- rada kurarlar, “papaz bulma!',, ayunile bir çok zavallıların paralarını — dolandırarak keselerini doldururlardı. Hırsızlar, caldık. ları pantalonları, avakkanları, paltoları Bil pazarına gölürmezler, Yenicamide, hiırsız mah almakla meşhür Karamanlı Andoönla Acem Murtferaya satarlardı, Yenicami İşcileri buranın kuytu kahve- lerinde tovlanrırlar, yapacakları işleri ka- rarlaştırırlardı. Berberler sebil bardağı gibi dizilirler, on paradan başlayarak kırk paraya kadar ücret alırlardı. Kahve sahipteri bunların reisleri gibiy- di. Purasız kalanlara börç verir, — polisten saklar, kahvesinde yatırır, (içeri) düşerse bakardı. Şikâyet vukuunda Osmanlı hükü. melinin polisi, kahvecilerin — hırsızlardan ve yankesicilerden pay aldığını — bildiği için, bulunması ve yakalanması lâzımgel. diği halde sabıkalıları Yenicamideki kah. velerde aramazdı. Bundan başka gene bu kahvelerde bar. but poslaları kurulur, yorgan üslünde zar sallanır, polisin gözü önünde kumar oyna- nırdı,Kahve sahipleri polise de “sus payil,, verirlerdi. Kahvelerde yatanlar da çoktu. Serseri- lerin, hırsızların, kopukların, anasız ba- basız çocukların çoğu gecelerini — burada Recçirirlerdi. Parasız olanlar, köprü altında Yenicami merdivenlerinde kivrilip üyür- lar, bazıları köprü başında, veyahul şehrin muhtelif semtlerindeki sabahçı kahvelerin. de sahahlarlardı. Yatmak için verecek parası nlanlar, ha- mamdan daha ucuz olduğu İçin Yenicaml kahvelerine gelirlerdi. Kahveci, malta taş- ları üstünde balık istifi yatanlardan 20, ke. revellerde kestirenlerden 40 para — alırdı, Tavana yakın (asma — oda) tahir edilen yerlerde yaltanlardan yetmiş para ile iki kuürüş alır, fakat bir baltaniye — ile ottan hir yastık verirdi, Panorama — Seyreyle gözüm Afrika ormanlarında- ki vahşi hayvanları!. İbretle bak Paristeki Eyfel kulesine.. Dünya harlkaları, — acaip hayvanlar, İnsan yiyen yamyamlar, seyri on paraya,. Reklâmile küçük bir kutunun kenarında ki delikten panorama seyreltiren Giritli siyahi! Osmanla, (fırıldakçı madrabazların, bardağı beş paraya hovalı şerbet satanların elrafında, genç ihtiyar, çoluk, çocuk, as. ker, amele genç irisi soltalar geniş bir hal. ka teşkil ederler kimi panaorama seyreder, kimisi şişesini, gümfiş ta'lidi sigara taha- kasını, üstlurayı almak için kuruşu 19 MART — 1038 , “——_w Dokuz kuyruklu kedi Kamçılı medeniyet! İngiliz mahkemesi, dört asil Ingiliz çocuğunun kırbaçla dövülmesine karar verdi Eski devirlerde dokuz kuyruklu Başlığı gören okuyucularımız “Do - kuz kuyruklu kedi de olur mu?,, dixe: cekler! Burada kuyruklu. kediden makf* sat nedir biliyor müsunuz? Resimde de gördüğünüz gibi dokuz | kuyruklu kedi denilen nesne bizim bil- diğimiz sinirden imal edilmiş kırbaç- tan başka bir şey değ'ldir. Fakat, me- | deni Avrupa ve Amerikalıların kul - landıkları bu kırbacın utunda tam dö- kuz tane sinir vardır. Pek eski zamanların terbiye vasiı - tast olmuş olan bu kırbaç, yakın za- mana kadar Âvrupanın ve yeni mede- niyet dünyası olan —Amerikanın bazı şehirlerinde göze çarpmıstır. Bu kır- gacın tekrar dirilmesine sebeb clan da, geçenlerde Londrada meodikemesinin vermiş olduğu bir karardır, Harley, Vilmer, Jerikins ve Landale itminde dört genç bundan vir müddet evvel Londrada Elieinne Bellanger is- nüinde bir mücevheratçıya saldırarak, i2 bin ingiliz liralık mücevheratını PU - —H tehkikat neticesinde bu dört haydudu! Londranm en yüksek ailelerine met” sup terbiye görmüş çocuklar old d ve hat Lın“&ıl’in hariciye ııııııle intisap etmek üzere bulunduğu anla kedi ile dövülen bir suçlu şılmıştır. Mahkeme, aile ıeviyelefâ'! Dazarı itibara alarak bunların “doku” kuyruklu kedi,, ile tezalandırılmaları'” ve Harley ile Vilmere yirmişer, Jen * kens ile Lânrdal'e de on beşer kır vurulmasına karar vermiştir. Dört haydüt kararı işitir işitmtf mahkeme salonunda bayılmışlardır. Dokuz kuyruklu kedi denilen kırbaç, çarlık devrinde Rusyada YCEI' ne dayak vasıtası olarak kullanılıyo?” desist büyüklerine karşı itaatsizlik © dip Sibiryaya sürülen mahkümlar b“'ı tunla dövülüyordu. ç Dokuz kuyruklu kediyi bugün A"": rikada kullananlar — esrarengiz Klux - Klan cemiyetidir. Bunlar, ? kırbacı, düşmanlarına ve kendilerit? ihanet eden azalarına karşı kulları tadırlar. - verü- aspetmisler, zabıtanın mış oldu Ca gasp ş yapmış , ğu . _% rek habire saç Çırıldağı — cevirerek göz | günlerde Galataya, Kemeraltına dol"zı., koydukları şeylerin üslünde — durmasını beklerler, bazıları da yanık sesli muhal. * lebicinin ahenkli nakaratına seslerini uy- durarak onunla beraber okurlardı: — Ön paraya bir tabak, ne alırsan ue de bakl — Haydi beş, haydi, beş, karlı, haydi BESŞŞŞSŞSŞ! Burada çene kuvvetile tuhaf tuhaf şeyler buzlu satan adamlar da vardı. Bunlar önlerine” kücük bir masa, bir sandalve korlar, üs- tünde matahlarını teşhir ederlerdi. İçinde diş ağrılarını kökünden kesen ilâçlardan tutunuz da, mürekkep, yuğ lekelerini çı- karan sahunlara, nişadirsiz, kalaysız tene- ke, çinko lehimleyen madenlere; camları, demirleri prasa gibi doğrayan — elmüasla. ra (!), Baş tarafına, mume benziyen yu- muşak bir maddeden ufak bir parçr koyuüp üstüne tükürmek, yahut limon, — porlakal suyü damlaftmak suüretile — kibritsiz, çak maksız sigara vakan ilâçlara kadar çeşil çeşit şeyler vardı. Mühürcülerle Ruharalı — tesbihçilerden sonra, Yenicamlin dekorunu süsliyen ar- zühaleller, beraberler ve eskicilerdi, Yazı yazmak bilmiyen kâdınlarla hoş © devirlerde okumak yazmak bilen. lerin de birert mührü — vardı ya! — im- za yerine parmak bas$mamak İçin, mühür- ler kazdırırlar, en kötü bir yazı İle kazılan mühürleri siyah bir gaytana — bağlıyarak bovunlarına asarlardı. Tesbhihciler, âvni zamanda, Yenicamlin ıitriyat füccarlarivdi! Mehmetçikler, ahçı- lar, arabacılar cuma namazına giderken, Kapâlıçarşıda piyasa ederken, izinli olduğu | -miş kalemlerle, çukur bir tabak içine 'lerine burâda rmaektup yazdırırlar; erkekler — | -Berberler zanırken, başta hacıyağı olmak üzere Rir kokulari sürünürlerdi. Hazır aşk mettuplar Arzühalciler Yenicamlin en hrı““"l, tik tiplerindendi. Önlerinde porta mon sandıklarından yapılmış birer taslağı, etraflarında birkaç kısa sandalyeler vardı. Uçları maktalanm ı.l “d? durulmuş Rıh, Çanakkale işi yeşil mü Te kep hokkasından başka bir şeyleri Y? Okuyup yazması olmıyan âşıklaı':'şî 18 canım, gönce dehanım, vuhü revamıltlı vi endamım, canımın İçi, rühumun 'm“ gönlümün perisi, ,diye başlayan bt “N8 ler, “Nemikal âşıkane, ler, “narı — TIf? dla aşk evimi yaktı, kalhi- nalânımı dl'"d“. diye devam eder ve ekseriya şöyle biltf” Likatlmahlap - Şifatlkulup Gözüm yaşlle Yazıldı meklup Bu meklüpların- aşknamelerin hensi bfr" takım kitaplardan kopye edilmiş — *? leme şeylerdi. İstediklerini sorarlafı :, velden yazıp hazırladıkları “hazif " g, tüpları, 1 verirlerdi. Bunlara imza 8#T g yahut mühür basmakla iİş olur, biter: ’cd baştan mektüp yazmak — külletine kalmazdı. ; çak!f .,,ı#' " Yenlcami 'berbertlerinin. icinde eti olanlar olduğu gibi, ağır elliler de Bunlar, şimdi bahce.olan yere s!f:;; K _— Dı:vım l.'ı !