Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
l.r_ Erkan G. S. L: Gençsiniz. Uysal olmaktan — ziyade fikir ve kararlarınızda ısrara temayül eden bir karakteriniz vardır. Kuvvetli tesirler altında kolaylıkla kalabilmek- le beraber herkes gibi düşünmek, her kes gibi görünmek — istemezsiniz. Tu- tumlu olmağa istidadınız. —mevcuttur. Dikkat hassanız daha fazla inkişaf ede- bilir. Yazı yazarken biraz fazla eğilmek üdetiniz mi? âdetiniz ise neden böyle yapmaktasınız? Tam bir tahlil için e- Hrizin şeklini, sol elinizle — yazınızı, bileğinizden dirseğinize kadar — uzun- | luğu gönderiniz veya bildiriniz. —532— B. Sümen G.S. 1195: İmzanızı teşkil eden ilk ismi okuya- madım., İmzanızın tahlilde — büyük bir rolü olduğundan bu ismi okuyamadıkça tam bir tahlile imkân bulamadım. Bun dan başka yazdığınız muhtelif yazı şe- killerinden hangisi mutat — yazınızdır. Yeniden tam bir müracaatta bulunma- nız lâzımdır. Bununla beraber gönder- diğiniz yazıdan çıkabilen bazı netice- Jer şunlardır: Orta bir bünyedesiniz, zamanla şısmanlamağa istidadJımız var- dır. Hassas ve alıngan bir yaradılışta- sınız. 1931 den itibaren — hayatınızda size sinirlendirici bazı hâdiseler olmuş- tur. Ve hâlâ bu cinsten tesirler altında bulunuyorsunuz. Faalsiniz. Zeki oldu- gunuz da muhakkaktır, 1931 den beri başgösteren üzüntülü — hâdiselere de işaret ederek müracaatinizi tekrar e- ÜTÜN tafsilâtile karakteri- nizi; meziyet ve kusurlarmızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazıh ve sarih olarak hususiyetlerinizi; tut- tuğunuz veya düşündüğünüz işte mu- vaffak olup olmıyacağınızı; nihayet beş farkla yaşınızı size söyliyebilirim. Bana bir gazeteden, bir kitaptan ve- ya aklmızdan yazacağınız dört satır- lik yazıyı; son aylardaki imzalarmiz- dan ikisini gönderiniz. — ——— — —533i Kadıköy - Rüya: Orta yaşta, orta bünyede ve orta ve va ortadan daha az boyda bir zatsmız. Mütehakkim bir tabiatiniz vardır. İşleri üzerinizde toplamaktan, bir işte ken- diniz bulunmayınca o işin iyi olamı- yacağına ve yapılamıryacağına kanisi- niz. Üzerinize fazla iş almakta olduğu- nuz için muvaffak — olamamaktasımnız. Kıskanç olmaktan ise makul olmak el- bette daha iyidir. Çalışmanız da mun- tazam değildir. Saadeti, zahirt üstün- lükte değil hakiki değerli ve mütevazi hareketlerde aramanızı tavsiye ederim. —53i— Bakırköy Z.Y.A.B: Yaşınız 25-30 olacaktır, Uzunca veya u- züun boylusunuz. Bünyeniz topludur. Sıh. hatçe bazı şikâyelleriniz olması muhtemel. dir. Birer şekillerini gönderdiğiniz son i- ki imza devresinde bir sıkmlı geçirmekle- siniz. Bunun bir gönül meselesi olması en büyük ihtimaldir. Maddi vaziyetinizi iyi bulmuyorum. İş ve çalışma şartlarınız da İyi olmasa gerektir. Bu kadar düzeltilme. ğe muhtaç şerait arasında size yapılacak en büyük tavsiye: Kendinizi — toplamak, hayatınızı tanzim etmektir. <i — AYMART—-YA l Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo'oji ve Grafametri mütehassısi —Söli— Gülala K. K. Aydın: Yaşınız 20 den fazla değildir. Boyunuz nihayet ortadır. Bünyece — şişmanlamağa müstaitsiniz. Ruhen titiz, alıngan ve hid. detlisiniz. Başladığınız bir işi kısa bir za. manda bitirmemeniz o İşin yarım kalma- sını İntaç eder. Çalışmaktan ziyade eğlen- ceye temayülünüz vardı. Daha — gençsiniz, hayatınıza şimdiden bir istikamet verecek bir yaştasınız. Ttesbit edebildiğim netice- leri lehinizde saymağa mikân yokltur. 20 yaşından 35 e kadar eğlenebildiğinizi ka. bul etsek bBile 35 den 60.70 yaşına kadar uzun seneler vardır. Bilmem düşüncemi ifade edebildim mi? —536— Falih 22222: Yaşınız 20 etrafındadır. Boyunuzu tayi- ne imkân bulamadım. Bünyece ortasınız, İyi kalbli, samimi bir zatsınız. Gönderdi. ğiniz yazının sahibi, aradığınız — vasıflara malik görünmüyor. Tetkiklerinize bizral devam ederek neticeyi tekrar yazabilirsi. niz. —537— Beyoğlu Ark. Nok: : Otüz yaşlarında görünüyessünüz. Oku. mağa meraklısınız. Amell işlere alâkanız yoktür. Bir muallim olmak ihtimaliniz faz. ladır. Çok çalıkmakta olmanız ve yorgun bulunmanız en kuvvetli bir ihtimaldir. Bu yüzden sinirleriniz de bozulmuş olmak ge. rek, Bir arızaya uğramadan urun müddet çalşabilmek için mesalinin muntazam öolma. sı İcap eder. Tutumlu değilsiniz. Sıhhati. niz de bir mütehassıs tarafından koöntrol edilmeğe muhtaçtır. —538— Şişli Kandemir: Mütereddit bir karakterdesiniz. İyi kal. biniz bu tereddüt yüzünden istediklerini yapamamaktadır. Etrafınızda itimat hava. sı uyandıramıyorsunuz. Çalışkarısınız. Fa- kat tereddüdünüz yüzünden faaliyetiniz. den azami randıman almanız mümkün ol- mıyor. Dikkatinizi de toplamağa ihtiyacı. nız vardır. Yaşınız 30 etrafındadır. Boyu. nuüz da uzundur, MK KBAL HAKİKŞTEN ONA İVER BAKAYIM < REY/Mİ. - — #WUN RESMİN! BiR YAZAN ve Gizeri YALTDİSNEYE İNTAN ALLAR e NE KADARDA OK BENZİYOR ONUN OLMADIĞI YACAK n FAKAT LİKEDE YARİ, YAZIK .. ŞILYO ? WYFNİ: ARA- İ BAİDİ &ı » #Ç KİNMSE NL ANLAYAMI: L 50 "MARRİZ DB FPOMPADUR. kral, bundan daha büyük bir sadakat delili bulunamaz.. Odacısı onun mantosunu uzatmıştı ve dü Barri çıkmağa hazırlanıyordu .. 'Tam bu sırada kapı vuruldu. ve hade- me kapıyı açınca, Lö Norman d'Etyol içeriye girdi. Dü Barriyi ayakta görünce, d'Etyol, sahte veya samimi bir sevinç nidası ko- pararak şöyle dedi: — Tebrnik ederim, sevgili kont! A- yaktasınız ha?.. Hem de giyinmiş vazi- yette?.. Cidden bu yaranın tehlikeli ol- masından korkuyordum. Kaşları bir an için çatılan dü Barri cevap verdi: — İğne yarası gibi bir şey!.. — Demek yarın düğünümde hazır bulunabileceksiniz, değil mi?. Azizim kont bunu bana vaadetmiştiniz.. Bütün saray halkının saadetimin şahidi olma- sını istiyorum, Dü Barri'siz saray ise hiç bir şey değildir! — Bilmem ki gelebilecek miyim.. — Gelirsiniz, Aziz dostum, gelirsi- niz!.. Bu şayanı hayret, harikulâde ta- maşalda hazır bulunmanız lâzımdır: Zavallı küçük d'Etyol, Parisin en şaşa- alr güzelini ikametgâhına götürecektir. — Hakikaten, bu kadar güzel mi?.. — Göreceksiniz: Hakiki bir şahe- ser. Geleceksiniz değil mi?, — Öyle zannediyorum ki, kendimi kâfi derecede kuvvetli — hizsetmiyece- ğim.. — Fakat sizi sapasağlam, hem de çıkmak üzere görüyorum.. — Bu akşam büyük bir gayret sarle- diyorum.. Çünkü majesteleri bekliyor- lar. « — Al. Kral sizi mi bekliyor?. — Evet, azizim.. : İki dost yekdiğerinin gözleri içine Baktılar. Ve bu dostça nazarların için- deki ifadeyi sezebilecek bir insan, muhakkak ki, birdenbire ayak altında , / * A » J | açılan bir uçurumdan geriler gibi, deh-« şet içinde geriler, titrerdi. . Kısa ve korkunç bir sükütten son- ra, M'Etyol devam etti: ; — Esasen sizin yarın kalkamryaca- ğınızı tahmin ederek, sizin gelmeniz takdirinde davet etmekten çekineceğim birisini davet etmitşim.. Fakat tabil buna bir mahsur yok!.. Mademki gelmi yeceksiniz... Kont ürpererek sordu: — Kimden bahsetmek istiyorsunuz? —Bu sabahki rakibinizden.. Bu cidden iyi bir çocuktur.. Fakat onu sırf nezaket icabı olarak davet ettim..: Çünkü bir tesadüf eseri olarak ona şa- hitlik etmek mecburiyetinde kalmıştım. — Demek şövalye d'Assas yarm Sen - Jermene gelecek, öyle mir. — Eğer bunda bir mahzur görmezse- niz, dostum!.. ; — Ben mi? Ne diye bir mahzur göre- yim?, Bu bilâkis benim hoşuma gitti; Yarın ben ide izdivaç merasiminde ha- zır bulunacağım.. Şövalyeyi cidden tak- dir ediyorum. Bu akşam majesteleri için sarfettiğim gayreti, yarın sizin için de göstereceğim. . İki dostun nazarları, yeniden, ayni ifadeyle yekdiğerine dikildi, Fakat d'Etyol derhal sevinçle konta teşekkür etti, onun elini sıktr ve, niha- hayet, müsaadesini alarak gitmek üze- reyken, son defa şöyle dedi: — Yarın öğle Üüzeri, görüşürüz!. Müstakbel Madam d'Etyolun ne harika olduğunu göreceksiniz. .Bu işten gayet iyi anlıyan kral bile.. Kont boğuk bir sesle onun sözünü kesti: — Kral mı?, — Evet.. Kral bile, onu görse, hay- retler içinde kalır.. Fakat onu görmiye- cektir . - Dü Barri isticalle sordu; ...... F V KARKİZ DO POMPADUR 5i . ğ T ——> zz a - "" -— pekâlâ bilirsiniz ki, dos- yük bir şiddetle bir ruhu tahrip eden tum, majsetelerinin terbiyesiyle meş- gul olmuş olan şu kardinal Flöri, tale- besinin Lüi 1ö Şast, (ahlâklı Lüi mâna- sına gelir) ismini alacağını zannederek biraz yanılmıştı. Bunun için, ben, ona takılmış olan Li lö byen - Eme (Sev- gili Lüi) ismini teyit ettirmek istemi - iyorum. D'Etyol bu sözler üzerine son bir se- lâm vererek uzaklaştı. Kont da, yalnız kalınca mırıldandı: — Bu yılan neyi ima emek isedi, aca- bar. ' .Ağrımıyan eliyle, terden ıslanmış ©- lan alnını sıktı ve devam etti: — Ah! Kont dö Sen - Jermenlin bu sözleri! Arzularımın esrarmı ne iyt ifa- de ettil. Bana anlattıkları şeylerin hep- sini ben, bütün mevcudiyetimle arzu e- diyorum! Buna mâni olmak istiyecek- lerin vay haline! Vay haline, d'Assas! Ve eğer şüphelerim teeyyüt ederse veya halfne d'Etyol! Yolum üzerinde her şeyi yıkacak, her şeyi imha edeceğim!. IX JANIN HÜLYASI Kont dü Barri, Luvr sarayına gider- ken, sabırsızlıktan bitkin bir hale gel- miş olan|Jan da, Noe Puassonun şöval- ye d'Assas'a götürdüğü mektubun ne- ticesini bekliyordu. | Akşam olmuştu ve zuülmetle beraber, genç kızın ruhuna da ümitsizlik gir- mişti.. . Puasson geriye gelmiyordu! Şöval- 'ye, bu beklenen kurtarıcı, görünmüyor- du!l.. Geniş ve muhteşem salonun zülmet- leri içinde, geniş bir divana gömülerek başını elleri arasına almış olan Jan düşünüyordu.. Hayatınım şafafğında, bir kasırganın ormanda yaptığı tahribattan daha bü- daydı. Seviyordu! « Kimi? Fransa kralmıt.. Kj Bu aşk, bir tek düşünce ve hâkim bir his ile zihninin ve kalbinin yegâne ( Bu düşünceyi aydınlatmak ve bu t hissi tahlil etmek zamanı gelmiştir. Bu Kü muamalı kadın hakkında müverrihler — g j ! bu fırtımalardan birisinin tehdidi altın- î y arasında, biribirine zıd o kadar muhte- lif şeyler yazılmıştı ki, biz bu - tarihi vazifemizi büyük bir dikkat ve itina ila göz önünde bulundurmak mecburiye- tindeyiz, . Jan - Antuanet, pasif karakterli de- ğil, fakat son derece aktif düşünceli bir kızdı. Aktif düşünce ise, mütemadiyen uyanık bulunan bir tecessüs demektir, 4 En muammalı hissiyatı bu genç kız har l rikulâde bir kolaylıkla tahlil ederdi. O- nun içinde bir nevi mücadele ihtiyaci vardı, ki uzun müddet, bu ihtiyacın! ğ musiki, resim, nakış, edebiyat gibi bir 3 çok ilimlerle tatmin etmeğe çalıştı. Ö* nun için hiç hir şey yabancı ve lâkayt değildi. I ; Fakat bu kalbinde, ayni zamanda ve bilhassa daimi, bir endişe, en nazik, en ince, en yüksek hissiyatı tatmak aâf“ zusu vardı. Eğer bu garip tabiri kullanmamız caiz görülürse, diyelim ki, Jan aşkın büyük eksirini temenni etmiş, arami$, tahayyül etmişti. O yakından, en zeki, en güzel, e© asil, en zengin erkekleri görmüş, fakaf bunların hepsine daima lâkayt kalmış tı. Zenginlik, güzellik ve asaleti o, ©© “müutlak,, şeklinde İstemiş ve tetkik et tiği bütün erkekler, bu nafiz ve edici zekâ karşısında nâtamam görün” müşlerdi. O zaman kendi kendine şöyle diyor- du: NEr U 5 x il'. BBÜAÜÜü NOi ö ei eli