e iz. , | Biliyor musunuz? J Çivisiz yapılmış bina : ınr dikkat bina, Londrada, London NR ridge” in güzelliğini temin etmektedir. Bu binnilk evvelâ olandada inşa edilmiş, sonra parçalar halinde İngiltereye Bakledilmiştir. Bina tahta civat alarla tutturulmuş olup bunda tek çivi dahi kullanılmamıştır. x * lik macera Balık derisinden manı tefrikası elbise r ba eerüe meselâ Parda : Ün Ve Kahraman kız gibi beyecanlı tetrikalar o- Mülüz. Tefrika halinde Tömün, incisi, NUN © mmaceralarıdır ve 3 olarak, 1719 da Lon- ik Amur o nehri mınlakasında yaşıyan kadın - lardan bazılarının elbiseleri ta- mamiyle balık derisinden ya pılmakta ve bu elbiselere bü - yük bir lüks nazarile bakıl - maktadır. * * * Yeni bir dans SE türalta büyük bir eğ banjo adındaki NİN garib bir tarih. Afrikadaki İngiliz müstem - İckelerinden birinde, zenciler yeni bir dans icat etmişlerdir. Bu dans, resimde gördüğünüz veçhile eşaslar Üzerinde yapıl - makta ve büyük bir rağbet görmektedir. Her balde bu dansın, bir faydası da, dans edenlerin biri- birlerinin ayaklarına basama- malarıdır, Kaş bir keçi de eman teli ile yap- en Fıkralar Şarkı mı, şarkıcı mı ? İki Oküçük bayan arasın - » da: 5 — Dün ak- gam bir kon - sere iştirak et- tim ve bir şarkı söyledim, Şar- kıyı bitirdiğim zaman salonda kilerin hepsi bağırmaya başla- dılar: “Başka bir tane... Başka bir tane... — Başka bir şarkı mı İste - diler, yoksa başka bir şarkıcı mı? v XX — Gaz&telerden birinin, genç ve güzel bir satıcı kıza ihtiyaç olduğu hususunda yazdığı bir ilânı okuyan bir kız, ilânı veren müessesenin adresine fotoğra - fm: gönderdi. Birkaç gün sonra da, mağa- zada boş bir yer bulunduğunu, * bunun için mağazaya gelmesini icab ettiğini bildiren bir mek- tup aldı. Bunun Üzerine sevinç- le mağaza sahibinin yanma gitti. O da, kendisine şöyle de- di: — Daha evvel gelmeniz lâ - zımdı, — Niçin bayım, yoksa boş yer kalmadı mı? — Hayır, fakat fotoğrafını. xm alımmış olduğu devirde gel- meliydiniz. Xx ER Otomobilde: < Bayan -- Bu “ “yandaki ayna pek fena doğru- su. İnsan, arka dan gelen ara - balardan başka bir şey gör - müyor! » XX — Baba, bu kadar adamm saçsız olmalarına sebeb şapka- lar mıdır? — Evet oğlum. Karılarının şapkaları yüzünden! Karyoladan beşik! d 200 gemici Kızıl derililer arasında Havkins (meşhur bir İngiliz bahriyelisi) filosu, Ullon'da, İs- panyol gemilerine karşı uğradı- ğı hezimetten sonra cidden a- cikli bir vaziyetteydi. Bunun üzerine bir de muhalif rüzgâr- lar, yollarını iyice kesmeğe ve süratlerini asgari bir hadde in- dirmeye başlayınca, erzak ve İ- çilecek su buhranı da baş gös- terdi. Açlık ve susuzluktan elim bir vaziyete dilşen tayfalardan bazları kumandanlarından, kendilerini Meksika sahillerin- de bırakmasını rica ettiler. Havkins bu adamları, talile- rini denemekten menedemezdi. Belki böylelikle bunlar, İngil- tereye dönen arkadaşlarından daha fazla rahat ederlerdi. Cesur Havkins hiç bir za - man böyle ümitsiz vaziyete düşmemişti. Bunun için, istıraba ve av- detin güçlüklerine karşı artık tahammülleri kalmıyan adam- larının arzusunu yerine getir- di, Eğer bu zavallılar, kendile- rini bekliyen korkunç akıbet - ten bir an şüphe etselerdi, mu- bakkak ki, arkadaşları ile be- râber yollarına devam ederler- di, Meksika sahiline çıkan bu iki veya üç yilz tayfadan ancak birisi, 16 sene sonra memleke- tine dönmeye muvaffak oldu. Bu betbahtlarm başından ge - çen korkunç sergüzeştleri işte tarih onun ağzımdan öğrendi. Karaya çıkınca, ilk İşleri, tesadil? ettikleri meyva ağaç - larma atılarak, bir dereceye kadar susuzluk, ve açlıklarını gidermek oldu. Sonra, meskün bir yer bulmak ümidile iç ta- raflara doğru yürümeye başla- dılar, Fakat biraz sonra arala” rından bir çokları öyle müt- hiş karm sancılarına tutuldu - lar ki, yollarma devam edeme- diler. Bazıları da yere yıkıla- rak canhıraş çığlıklar kopar - maya başladılar. Bir gıda bulmaktan müte- vellit çılgın bir sevinçle mey - vaların üzerine &atılmışlardı. Halbuki bunlardan bazıları 76 hirtiydi. Bu zehirlenme bir çok saat- ler sürdü. Nihayet yollarına devam edebildiler, Akşam üzeri uzaktan, bir kaç kulübe ve çadır gördüler. Ümit onları canlandırdı. Fakat, biraz sonra, bir çok kızıl deri- liler vahşi naralar atarak et - raflarını sardılar. Yarı çıplak olan vücutlarmda, muhtelif renklerde garib resimler, siyah saçlarınm etrafında ise rengâ- renk tüyler vard. Gemicilerden biri, kızıl deri- lilere, İngiliz oldukları ve İs- panyollarla harbettiklerini güç belâ anlatabildi. Kızıl derililer, memleketleri- ni işgal etmiş olan İspanyolla” ra karşı öyle büyük bir kin besliyorlardı ki, öldürmek istedikleri bu betbahtlarla he - men dost oldular, hattâ orla - ra, bulundukları mıntaka hak- kmda çok kıymetli malümat da verdiler, Fakat buna muka- bil kızıl derililer şefi onlardan «lbiselerinin bir kısmını iste - li. Yalnız siyah elbiseli olan - lar elbiselerini muhafaza etti- ler, çünkü kızılderililer, siyah rengi kat'iyyen sevmezler. Bu kadarcıkla kurtuldukla - rına bin kere şilkreden gemici- ler, bu pazarlığı derhal kabul ettiler, m - Tekrar yollarına devam etti- ler: birkaç saat sonra da, yor- gunluktan bitkin bir halde, a- çık havada uyudular. Gemiciler ancak üç gün yü- rüdükleri halde Tempico'ya gel diler. Orada beyaz insanlar bulacaklarını biliyor ve artık sefaletlerinin sona ereceğini zannediyorlardı. Derhal valinin huzuruna çıktılar. Fakat İngilizlerden nefret eden bu adam, onlara yardım etmek şöyle dursun, za- vallıları domuz ahırlarına ka - pattı. Betbaht gemiciler bura- da sıcaktan müthiş bir ıstırap duydular ve hayvanlarla ayni rejime tâbi tutuldular. Önleri- ne suya batırılmış mısır tanele- riyle dolu çanaklar konuluyor- du. Bu gayri insani rejim üze- rine aralarmdan bir çokları hasta düştü, Bir müddet sonra onları bu ahırlardan çıkarıp Meksikanm merkezi Meksiko şehrine gön - derdiler, Onları götüren İspan- yol askerleri, kendilerine öyle vahşi muameleler yaptılar ki, şehre geldikleri zaman âdetâ birer iskelet halindeydiler, Ra- hipler onlara acıyarak, hasta - neye yerleştirdiler ve gemici - ler kendilerine gelebilmek için burada tam altı ay kaldılar. Hastaneden çıkar çıkmaz, onları gebrin hapishanesine ka- pattılar, Gemiciler burada kü- rek mahkümları ile ayni mua- meleye tâbi tutuldular. Ümitsiz bir hale gelen bu e- nerjik gemiciler, hayatları pa- hasına olsa dahi, hürriyete ka- vuşmak için ellerinden gelen her şeyi yaptmıya karar verdi- ler. Hapishaneden kaçmaya muvaffak oldular, fakat tekrar yakalanmakta gecikmediler. İspanyanın O Meksikadaki kral naibi, onları daha korkunç bir oszaya çarptırmak için, bu zavallr adamları, birer köle gi- Yolda bozulan o otomobilleri çekmeye mahsus kamyonet de ayni akıbete uğrarsa... bi sattırdı. Fakat çektikleri iş- kencelerden sonra, açık havada çalışmak, bu cesur adamlara güzel göründü. Efendileri onla- rm değerlerini takdir ediyor ve iyi muamele yapıyorlardı. Fakat heyhat ki, bu vaziyet u- zun sürmedi, İspanyada uzun senelerden » beri icrayı hükmeden engizis « yon, nihayet Meksikada da fa- aliyete geçti. Pedro Moya adın- daki engizisyon relsi, şehre ge- lir gelmez, kendisine gösteri - len bütün İngilizeri, dinsiz di- ye ölüme mahküm etti, Bu bethaht gemicilerin be * meu hepsi, bir çok tüyler ürper tici işkencelerden sonra, yakil- mak suretile öldürüldüler. A - ralarından bir kaçi lâtince du- a etmeye muvaffak oldukları için kurtuldular. Fakat bir gün tekrar yakalanıp, betbaht ar - kadaşlarının akıbetlerine ma » Tuz kalacaklarmı bildikleri için şehirden kaçtılar. Bir çok felâ- «et ve bin bir meşekkatten sonra, nihayet Puerto de Ca- ballos limanma gelebildiler, Ve bir İspanyol gemisi kapta- nr onları İspanyaya götürmeye razt oldu. Ancak fiç kişi kalmışlardı. İkisi yolda öldü. Aralarmdan yalnız Miles Philips on #ltı se- ne sonra, nihayet vatanma ka- vuşmaya muvaffak oldu ve bu tüyler Ürpertici sergüzeştler hakkında yazdığı kitap her tas rafta senelerce büyük bir he- yecan ve infiale okundu. Gi yav Yukardaki 12 siyah şekli ay» m ayrı kesiniz. Ve onları tek bir siyah şekil vücuda getirmek üzere birleştiriniz. Fakat bunu öyle bir surette yapınız ki, si- yah şekil tam bir mürabba ol sun ve büyüklüğü de aşağıda- ki mürbbaya müsavi gelsin. Bu bilmecemizi halledenler « den birinci,ye bir pergel takı- mı, ikinciye büyük bir resim al- bümü, üçüncüye iki şişe esans ve iki yüz okuyucumuza ayrı- ca müubtelif hediyeler verece- ğir.