Şa 5 Amerikan polis: teşkilâtı nasıl çalışıyor ? dakikada bir 1 adam öldürülüyor! Cinayet, Amerikanın başlıca | Artık V, Ra ttan (Hususi) — (G. Men) a şeti (J. Edgar Hovers) sn çok tanılan ve sevilen a- erik biridsi. « Man, gençleri, kendisine: “Ame. NK Bü sevilen adamı.., unvanını di. Hakikaten öyledir. Cum- Ruzveltien sonra o gelir. Mi le, Nevyork Matbuat Cemi- Miş, indan verilen bir ziyalette ta. Mai “Ğ. Menlerin nasıl çalıştıkları - m yakından görmek, bir ik isterseniz Vaşingtona ge- mi ve beri davet etti, a #win (Skotland Yard) x bir Mg peirmdan girmeye, nasl ça. “ne yaptıklarını görmiye, öğ- *imkân yoktur. De (G, Men) lerin her şeyi açık lerini, Vaşington adliyes! av. Yaparlar. Herkeı, mektep ço- ile gider, görür. Seyyahlar da, “iy riyle veraber grup halinde My du talimleri seyrederler, iyi beni nezaketle karşıladı. Etimi e “r Na, dedi. Ne İstiyorsanız size b e bu fikirden vazgeçtiler; esin olarak şunu tanıyorlar; he Oya, 5 NA) diyor ki: N Büyet, Amerikanm başlıca sa » Kiye Virilir. Bu, öyle bir ticarettir m asgari 15.000 milyon dolar “par. Burada her 45 dakikada öldürülür. İş, dimizi yalnız gangsterlere Mite bunlara yardım eden, bun « MA eden politikacılara da karşı Rai Kecburuz Baz: şehirlerde, ge e "erinin muhafazaya memur ol, lâm soyulmasına bizzat ker görülmüştür. Şikagoda Mağa bir çetenin pol'sten yardım ağı Plaşıimmştır. k İY de, mahallt polisi, kendini ii Bre için, meşhur bir gangste- N Tekalan dişçiye geleceğini ve o Yü mas için tertibat alındığı. k hatasında bulundu. Ta - vi » bem derhal haber aldı ve i, R Meların, ramlerle bir olması, bay © ettnesi polisin elini ve a- N <A Serbestisine mâni olur, «, Stediği canin'n veya hırsı - NR Yapar. ler 44 müşklilâtta kalırlar. Na &ene politikacıların tesiriyle k ezin kapıları açılır, caniler, est bırakılır. Bu gibilerden mayan bazı yüksek politikacı - Yle resmi polis hizmetine Sok görülmüştür. İşte bunlar “Amorikan polisleri aris talim yapı €E. Men) lerin Furgunları emirleri Hajydutlarin takibine tüm teçhizatla çıkılıyor İa ve bunlara yardım edenlerle uğraşı- yoruz.,, Karanlık bir mahzendeyiz.. Bir usta nişancı, uzun ve dat bir yolun ucundak: bir insan mankemine mişan alıyor ve bize diyor ki: — Farsediniz ki haydut orada, ka . ranlıkta bulunuyor. Takip olunduğunu, ve bulunduğumuz Yeri biliyor. Belki de bizi görliyor. Bis, onu arıyoruz, fakat bulamıyoruz. İşte yapacağımız şudur. Otomatik bir tabancayı yakalayarak on iki kurşun Srktı. Her beş kurşunda bir tabansa, bir aydınlık saçıyor, hay - dudun bulunduğu farzolunan noktayı aydınlatıyordu. Bir kaç saniye sonra baktık; Mankeni delik deşik olmuştu. G. Men, bize hitaben: — İşte, haydutların hakkından böy- le gelinir. Şimdi, nasıl hareket edeceği. mizi biliyoruz. Dedi, Ve seyirci çocuklardan birine gülerek şu sözleri söyledi: — Yirmi yaşını basınca gel, beni gör. Seni de bir G. Men yapayım. Yukazı katta Jört büyük fotoğrai gör | yorlar... sanayiinden biri imiş Amerikada çocuk hırsızlığı kalmamış; fakat hâlâ cinayetlerin önüne geçilemi yormuş : Ye a delebilecek derecede kuvvetlidir dük, Bunlar, Ametikanm en meşhur gocuk hırsızlarının resimleri. Bunlar muhtelif şehirlerde yaşıyor, zengin çocuklarını kaçırmâk için fırsat göretiyorlardı. (G. Men) İer, bir kurşun atmadan bunları birer birsr yakaladılar, Artık Amerilcada çocuk hırsızlığı kalmadı gi- b bir şey. Fakat, cinayetlerin önüne hâlâ geçilemiyor. (G. Men) ler karabinelerle müsellâh. tır. Bir nevi tüfekleri vardır ki, bunun- Ja yürüyen otomobilleri durdururlar. Sonra gene bir tüfekleri daha vardır ki kurşunları, demir kapıları delip geçe - cek derecede kuvvetlidir. Oda içerisine, veyâ havaya boğucu gazlar saçan ve insanı bayıltan tabani» caları da vardır. (G. Men) erin ceket. leri altinda zırhlar da bulunur. Sonra, dakikada milyonlarca patmak izi alan ve bunları tasnif eden elektrik- li makineler görüm. Dünyanın her ta. rafından günde en âz 4,000 parmak izi gönderiliyormuş. Bir cinayetten sonra- elde edilen parmak izleri on muhtelif şekilde arrmıyor. Ve derhal kime ait ol, duğu anlaşılıyor. Bütün Amerikan polislerine bildirili- yor. Takip başlıyor. Gözle görülemiyen yazı izleri (X) şuaı ile tetkik ediliyor. Hiç bir şey ihmal olunmuyor. Bir par. mek izi, bir hayvan malı, otomobilin tekerleğine yapışmış bir yaprak, hülâsa en adi bir şey canilerin yakalanmasına sebep oluyor. (G. Men) lerin hemen hepsi mükem- mel bir pişanesirr; uçar kuşu gözün - den vururlar, Seksen kilometre sür'atle giden bir otomobile karşı attıkları kurşunu, iste- dikleri yere isabet ettirebilecek derece- de maharetleri vardır, Hepsinin boyları iri, vücutları sağlamdır. Ahlâk - ve na- mus bakımından da pek temiz adamlar. dır, Yalnız erkeklere karşı değil, kadın- | lara karşı da mücadele ederler. Kadın- İ lardan bir çok caniler, çocuk hırsızları İ vardır. Bunların en meşhuru (Baker) isminde bir kadındı, (Florida) da takip edilirken öldürüldü. Kadınım ürerinde bir rovejver bulunuyordu. Fakat, kul . lanmıya vakit hulamadı. (G. Men) er daha atik davranmışlardı. Uzun vadeli tevdiat! Amerikalının biri, Nevyorkun bü- yük bankalardan birine yalnız bir do- lar tevdi etmiş ve ertesi günü de ayni bankaya iki milyon dolarlık bir çek çek- miş. Banka çeki kabul etmiş ve dösya- sına koymuş. İzah edelim: Çek, 2427 senesi niha- yetinde tesviye olunmak üzere çekilmiş» tir. Hesap olurursa bir doların, beşyüz senede yüzde 3 fa'z mlirekekbiyle ta- mam 2.900,000 dolara baliğ olduğu gö- Hür, değil ki., Çele böyle Hur 6 | ağıl Röpeliji yapsa # d zi , Dis. yz, Holivutta bir gece... 11 Marlen Ditrih Garbonun rakibi, “ Manolyalı kadın ,, N filmini -çevirecekmiş ! ih .» Marlen, üzerime stılavakmış gibi bir hareket yaptı; incecik kaşlarını çatarak yüzüme İhaükirdr: — Vay, siz demek raklbemin oto- mobilinden indiniz he*.. Huzurumda buna cesaret ettiniz ha?.. Ben yüz bulmuş gibi sırıttm: — Demek beni . tanıyorsunuz ma- dam? — Hayır, tanımıyorum.. Hem ne Mizumu var? Kim olursanız olun, el- verir kl Garbo ile könuşmayın.. Rejisör Sternbergin koluna girdi. Derhal kendimi takdim ettim. Türk olduğumu anlayınca, sevimli. yıldız manalı manalı yüzüme baktı ve: — Ben, dedi, geçenlerde sizin ta- rafa geldim. — Istanbula, öyle mi madam? — Hayır, İstanbula değil ama, Ka hireye.. — Aman madam, İstanbul Mısırda; ei. gelire mahe — (Sıkilarak) ah, hakkınız var.. Okuduğum kitap Napolyon devri ve- kariinden bahsediyordu. Atfederet- niz, maamafih İstanbul © hakkında bildiklerim var... — Neler meself, merak ediyorum? — Meselâ, Eyüplü Azlade.. — Pardon madam, Piyerloti öleli.. — Bu sofor sustu,. Kızı eteğini çek ti. Marlen, İstanbul o hakkımda hiç olmazsa ilâhi Gretâdan dahâ malü- matlı idi, Fonu kendisine söyliyerek sıkmtısından kurtardım. Sonra sor- dum: — Kızmızı çok sever misiniz?, — ÇoK, dedi, hem bunu sizin Adel Fikre “Artistik,, diye çıkardığı mecmuada haya tm! tercüme e- derken söylemiş - ti galiba. — Ay, Fikret A- dil tanır mısi- nız?., — Sinemaya çok düşkündür. Bir va kitler bana düzü- mektubu Oo gönderirdi. Sırf ona vevap vermek için bir kâti. be bile tutmuştum amâ gene de pek yüz vermedim. —. nelerle aşk — Evli adam. Ben Allahtan kor- karım. - Demek dindarsınız?.. Dargın dargın yüzüme baktı: — Eeni “Allahın o Bahçeleri,.nde görmediniz mi?. Bu defa ben sustum. Marlen ya- Daklarını çukurlatarak - gülümsedi. Yuvarlak gözkapaklarını indirdi. Mi ni mini burnunu, kabaca, eliyle sil. Gi. Birdenbire: Siz bu hareketlerime —bukma- yın, dedi, çeyireceğim yeni filmde bir köylü kız rolündeyim de.. Kendi- mi alıştırmak İçin böyle davranmam Jâzım.. biraz yürüdük Sternbergle birkaç Kelime almanca konuştular, Stern- berg kizi alarak gitti. Marlen tek- Tar İnce kaşlarını çattı, Boyalı du- daklarını uzatir! — Söyleyin bakayım, Garbofle ne- ler konuştuvuz?,. Anlattım, katıla Gözleri parlıyordu. — Fakat slze şaşıyorum, dedi, nf- çin hâlâ bana bei sevdiğinizi söyle- | mediniz? Yoksa siz Türkler bunu ka | dından mı beklersiniz? .. .i Güldüm. Kendisine Holivuda Asık katıla güldü. olmak için gelmediğimi anlattım. — Ben, diyordu, hiçbir şeyin orta- sınr bulamadım. Bir zaman melekler le yaşadım, onlara dalr flim yap- tım. Bir zaman şehveti ve kadını tasvir ettim, Fakat bütün #ilmlerim- de dalma ayni maksada sadık Kal- dım. Bu sanatkârca sadakatin sebebi âdoğrasu meraka değerdi. — 'Tubil değilmi ya; para kazan- mak. Sıcak fazlaydı. Marlen de bilâse- beb bana fazlaca sokuluyor gibi ze Hyordu. Bir kadı nı çekeöek cazi- beye asla malik a, olmadığım mus hakkak idiyse de, | : her halde sıcak İnne regl aklımı almış ola» caktı ki bunu, hayra yordum. — Yüzüme neye bakmıyorsunuz? âlyordü, bana güzel, tatlı şeyler an- latın, bak ben seni üzüyor muyum, him, cicim ?.. Allah.. Siz olsanız ne yaparsınız? Çaresiz kollarımı beline (odoladım., Tatlı tatir, sıcak sıcak © zülüyordu. Ağsımı yaklastırırken birdenbire değişti. Suratımda bir şakirtı duyar gibi oldum. — Ne yapıyorsunuz canım, (diye haykırıyordu, kendinize gelin, size beni öpün demedim ki.. Bu ne pöfhiz bü ne.. Onun soğuk cidiyeti karşismda, ne yalan söyli- yeyim, birdenbire kendime şeleme- dün, Bu sırada nereden çıktıysa çik»- ti, Josephe Don Sternberg sökün et- ti, Beresi elinde, samim! bir tebes- sümle: — Teşekkür ederiz, dedi, Marlen “zaten asabileşiyotdu: Çovirihekte o)- "duğu tilmdeki'bertneri, “Bıska; saf bir köylü, hastalanmıştı. İşler geri kalacak diyo üzülüyorduk. Halbuki siz ona çok benziyorsunuz.. Bunu gö rünce fırsatı kaçırmak (istemedim, Bir aşk sahnesi çevireyim değim.. Ayağım suya ermişti. Marlene baktım, sanki demin benimle Okırk yıllık (olmazya) sevgili vaziyetinde olan 6 değildi. Yüzünü derece bir ciddiyet ve soğukluk kaplaması, doğ rusu bu kadar yaş bir tahtaya basa- bileceğimi asla tahmin o etmezdim... Maamafih, Marlen gibi bir kadınla birkaç dakikalık bile olsa (obiraşk sahnesinde filme çekilmek, istenmi- yecek sey de değil hâni,. Ey okuyucu'. Eğer o Marlenin son filminde, ge- ce vakti bir s0- kâkta zayıf ve sarı bir o gençle cilveleştiğini «gö rürsen, obilkio genç, © tuvana âşık, benim, ben, bu satırları ya- zan. Sadede gelelim, Kemali nezaket- za le rejisüre: — Aman üstgü, dedim, ben &ize teşekkür etmeliyim. Marleue döndüm: — Bilhassa size madam, masum bahıneden dolayı.. Soğuk bir gülümseme.. Bu aralık gene yanımızdan ayrılan Sternberk uzaklaşınca, yıldız bana (gokuldu. Yanaklarımı çukürlaştıran en sıcak, en lâtif gülümsemesile bir o tarziye verir gibi: “— Bana inanın, dedi, © Sternberg çok kıskançtır. Onun yanında bu $c- kilde harekete mecburdum. Tabii mâzür görürsünüz.. Hemen ellerine sarıldım.. — Yeni çeyireceğiniz filmler bak- kında biraz malümat verir misiniz? — Hay hay.. Holivudda, güzel er- kek kalmadığından, bizim direktör Tahiti adalarına Jön Prömiye sipa- riş etti, Siparişler gelince “Dişi,, di. ye bir film çevireceğim.. O bitme- den “Maverayı cehnet,, diye bir baş kasına başlıyacağım. Sonra “Koşin- şin barlarında ask ekspresi,, isimli bir sergüzeşt kordelarar, onu mütea- kip ebedi rakibem Garboyu hasedin den çatlatacak olan “La dame aux Manolias — Manolyalı kadın,, »I çe- vireceğim. Bu sene hazırlamakta ol- Lütfen sayfa çeviriniz)