—e FŞ Di ni ÇERD — F A T T Ş ” Hatay intihabatı talımatna mesi... Yaza F RANSA Umumit Erkâniharbi- yesi namıma Büyük Erkânı- harbiyemizle'temasa memur olan he- yet Ankarada; vazifesine başlarken Hatây Mmeselesinde, efkârrumumiyemi- zi rencide eden hata birdi, ikileşti. Biz, Milletler Cemiyetifide karar al: tma alman Hatây anlaşmasının, yal- nız tatbikatta aksadığını ve bunün, sadece, kötü bir Fransız müstemleke memüurunun eseri olabileceğini zanne- diyorduk. Halbuki Milletler Cemiyeti namına, Hatay intihabatma esâs ola- cak talimatnameyi hazırlryan heyetin yanlış hareketi ve bu yanlış harekete tam.ımıyle uyar şekilde bir yol tuttü- ğu görülen milletler cemiyeti reislik divanımım vâziyeti bu zannrmızda al- dandığımızı gösterir gibi oldu. Millet- ler.cemiyeti namına Hatay intihabat talimâtnamesini hazırliyan Keyetle bu heyetin hareketinde hiçbir aykırılık sezmediğini ihsas eden Milletler cemi- yeti reislik divanı adetâ el ele vermiş- ler ve Fransız müstemlekecisi Garo - nun - “şahsi” sandığımız - hatasına bir prensip hatası şekli verir gibi ol- muşlardır. Meselenin esasmı kısaca anlatalım: Hatayda intihabat yapılacak. Bu intihabata esas olacak talimatnameyi hazırlıyacak heyet Cenevreden kalkı- di. n: Şekip Gündüz olmadı. Milletler Cemiyeti bizi, bu meseleyle gayet Afaki bir alâkası olan devletlerden biri sandı, keyfiyeti bize Tesmen bildirmeye dahi lüzum görme- İşte Türkiyenin Milletler ,Cemiyeti- ne nöta vermesini icâb ettiren sebeh- lerden biri. İkirtei bir sebeb olarak da Fransanm Hatay anlaşmasıni tek ta- raflı olâarak, (*) kendi başma ve kön- di keyfine göre bözmaktaki ısrarıdiır. Fransız müstemlekecisi, Garo Hatay: | da, adetâ, kanunu esasiyi mer'iyet mevkiinden kaldırmış bir Abdülhami: di andırmaktadır. Notnmız ilk ıebebe karşi olan sınu-lılığmuzı ne derece vu- zuhla anlatmış bulunuyorsa, bu nok- tayı da öylece ihsas ve tebarüz ettir- mektedir. Milletler Cemiyeti bize nasıl bir ce- vab verecek? Herhalde Cenevreden menfi bir cevab bekliyenlerden deği- liz. Zira çok haklı bir plânda bulun- duğumuza nekadar eminsek, Cenevre- nin hakkı boğmak yoluna girmiyece- gine karşı olan emniyetimizi de öyle— ce muhafaza etmekteyiz, Şekip GÜNDÜZ (*) Unilateralement, yor, intihabat sâhasına geliyor. Ora- da mandacı devlet sıfatiyle duran Fransanım müstemleke memurlarile temas ediyor. Alâ, buna bir diyeceğimiz yok. Bey- nelmilel bir kanunla Hatayın iç ve dış emniyetini tekeffül etmiş iki devletten biri Fransa değil midir? Elbette he- yet bu Fransanm fikrini almamazlik edemez. Ama bundan sonra bu heyetin yapacağı ve kat'iyyen ihmal edemiye- ceği bir ikinci vazife vardı. Hatay i- şinde Fransayla ayni plânda bir siyasi vağife'derükte Btmikploları Türkiyeniin de fikri almacaktı. O Türkiye ki, Ha- tayın dış emniyeti ile olduğu kadar, YÜT D a GiT HİT yarrttE Mayaratt “hacet yoktur, yakm. tarihimiz bile TI Doğru egıl mi ? ye tenzilât Türkiyede bütün nakil vasıtaları €) Halioyy yapunları sir; ınde beler için hususi bilet- belki de daha fazla iç emniyeti ile ya- | kmdan alâkadardı. Bu Türkiyenin in- | tihabat etrafmda söyliyecek bir sözü | yok muydu? Olamaz miydı? Farzımu- hal, olmasaydı bile sadece siyasi ne- | zaket ve diplomasi teşrifatı bile, bu işte Türkiye iİle temas edilmesini za- ruri kılmaz miıydı? Nerede kaldı ki bu iş, Türkiye tara- fından hiçbir. ihmale tahammülü ve müsamahası olmıyan bir mühim dış sıyasa meselesi olarak ele nlmmış bu- lunuyordu. Heyet bu hareketiyle bizzat ve bin- nefis kendi vazifesini de manasızlaş- tırmış oluyordu; ve cidden ma.nm laştırmıştır. Zira; Hatayda yaşıyan insan yığınmın içtimat bünyesi etrafında en isabetli kararları verebilecek olan manevi şah- siyet Türkiye idi; ve Türkiyedir. Vazi fesini iyi başarmak istiyen bir heyet, bu Türkiyenin irşadından kendini mahrum etmekle ya tam bir cehil içi- ne düşerdi, ve bundan sonra da düşer. | Yahut merkezi Fransanm hiçbir iyi ni | yetini paylaşmadığı görülen bir takim | kapkaççı - sergüzeştçilerin tahrik ve | teşvikine âlet olurdu ve bundan böyle | de ajymni felâkete uğrar. İntihabat ftalimatnamesini hazırla - ? 34 HM gg lA LKT ggg AUUNA Ba mak vazifesini alan heyetin - eğer bir kast değilse - bu haâtasmı Milletler Cemiyetinin derhal tashih etmesi lâ- | zımgelmez miydi? Yani, heyet raporunu verdiği za- man, kendisine böyle salâhiyet vermiş olan makam, Türkiyenin fikri sorul- madığını anlar anlhmaz, kendiliğin- den, '— Bu işin en mühim tarafx nok- sandır. Tetkikatınız, -formalite icab ettiği derecede genişletilmemiş bu- lunduğu için bu rapor tarafımzdan ka- bul edilemez,,, Dememeli miydi? - Bizce demesi lâzımdı ve hattâ Tür- efkârı umumiyesinin meşru hen: ğî&îden zerre kâdar inhiraf edilmesi- ğ valebelere kolaylık gösterir. “Dev &et demiryouarw,î-lhydc Şir - ğ $ ce bir unutkanlıktan ibaret olsa ge- ler kullanılir. Fakat İstanbulda ük otobüs belirdiği gündenberi, her ne- dense bu nevi nakil vasıtalarında da tülebelere kolaylık gösterilmesi lâzımgeleceği düşünülmemiş bulunu- yor. Bu neden? Herhalde ortada bir kasıt olduğu- nu iddia edecek değiliz. Bu, sade- yAÜ pp gaA rek, Yahut eskiden otobüsler pek az oldukları ve devamlı çalışacakla- rı sanılmadığı için talebenin bunlar- dan istifade edemiyeceği düşünül- | Boer harplerini “idare edöen Viktorya | Dtobüslerde tnlöbe- l Fakat şimdi otobüsler, şehrin bel- libaşlı nakil vasıtaları arasında yer almış bulunuyorlar. Bunlardan tale- benin istifadesini dıişunmek zamanı trrtık gelmiştir. Birinci mevki tramvaylarda tale- bı_a 4 kürüş ön parayla ve ikinci mev- kilerde 8 kuruşluk bir biletle istedi” ği yere kadar gidebiliyor. Otobüslerde ikinci mevki yoktur. Ve ikinci mevki ihdasını da lüzüm- hu görmüyoruz. Fakat talebenin Bi- rinci mevki tramvaylar için verdik- leri ücretle otobüslerden isüfadssı temin edılemez mif AD &0 STTLÜ p gg ATN ı ç geze AM Edebiyat dersleri Lise talebesi için şartlar müsaitîii maha edemiyeceğini bilerek î.îıâîîıişmesı lâzımdı. Fakat böyle Haberde “Edebiyat muallimi,; e.dreıme mektupla müracaat, — - | duktan sonra ilmin hangi şubesinde ' olarak Garb dünyasına döneli kaç se- | dmlar yetiştitiyoruz. Kadmlarm ti- i ınbh.K Ak m postası #Hlâdiseler ve fikirler..: başlıyan hava destanı Sevgili vatan hudutlarını koruyan ve aşkiyle de her &sere ilham veren kadın, yardımcısı ve arkadaşı olarak 1 © kalacaktır.. Yazan : Dr. Rasim Adasal ARİH, -her sâhada, idare sana- tında olduğu kadar edebiyat * ve ilim sahalarında da muvaffakıyet- dler gösteren, kayda şayan Kadın si- maları zikretmiyecek kadar fakir de- Semiramis ile Kleopatra gibi dilber ve fettan kraliçelere kadar uzanmiya birçok kudretli ve azimkâr kraliçeler kaydetmektedir. — İçlerinde — Müthiş İvanları bile gölgede brrakan- şeytan zekâlı ve müstebid olanları az değil- dir, Üç kralm anası olan Floransali Catherine 'de Medicis din muharebele- ıri esnasmdaki entrikaları ile meşhur- dur, St. Barthelmy gecesinde vukubu:- lan kanlı vukuatm müşevvikidir. Meşhur Filosof Dekartı himayesine almış olan İsvçe * kraliçesi Christine, sanatı Ve edebiyatı korumakla bera- ber, ayni Zzamanda Mari Stuartı boğ- duran İngiltere kraliçesi Elisabeth, hethâlde büyük kadınlardır. Ya Bü- yük Fredrike karşı memleketini ce- saretle ve kiyasetle müdafaa eden Marie Therese, ya budala ve sefih bir Osmnnlı vezirini dolaba koyarak Rus- yaya' büyük hlmü&!# etmiş. olan Katedn' B e dürüyr n / Bütün Fransizlâtm M GATK zevkle İıî— ta.pla.rım okuduklâ.rı mmeşhür romancı (George Sand) zarkanınm en parlak bir edebiyat yıldızı, ve iki kadın ruh- lu erkeği Müsset, ile Chopin'i teshir edecek kadar recüli kudretı de olan bir kadındı. Bugün Fransız edebiyat sıhneoinde olduğu kadar her yerde ve hattâ biz- de bile çok İnce hislerile kalemlerini yürüten kadınlar az mıdır?.. İlim dünyasında Madam Cürie, se- nelerce mahrumiyetler ve sefaletler i- çinde çalışarak ta Lehistanınm üÜcra bir köyünden Parise gelmiş ve bütün müsabakaları daima birincilikle atla- trp, hangardan bozma yarı karanlık ve soğuk bir llborıtuvırda (Radyum)'u keşfetmişti, İ Kadımlar, eşleri mağrur erkekler gibi umumi tahsil haklarma sahib ol- muvaffak olmadılar?... Türkiye esaslı ne oldu. Böyleyken her gün tabibler, avukatlar ve birçok mütefekkir ka- yatro, sinema, musiki gibi nefis san- atlarda. oynadıkları rolleri, her gün '"alkışladığımız yıldızları misal göster- mek fazladır bile;.. “Tehlikeli sporlarda mr geri kaldı- lar?... Okyanusun meçhul bir nokta- smda katil dalgalar tarafından du- dakları kilitleninceye kadar Üümidini asla kırmadan insanlık namma haykı- ran kahraman tayyareci Amelia Er- hardtm ismini hürmetle anmak her vicdanlı insan için bir borctür. Türk gökleri de bu cesur yürekli ve merd ruhlu kadınların kahramanlıklarıma sahne teşkil etmiyor mu?... İşte Sabi- ha Gökçen ile başlryan hava destanı!. Birçok şöhretli edibler ve büyük i- | darecilerin ilham ve- muvaffakıyet kaynakları hep bütün hayat müddetle- rince beraber çalıştıkları kadınlarm hayalleri ve ruhları olmuştur. Atina cumhuriyetinin en parlak devrinde Periklis için Aspasiya, Vağner için. Matild; Lâmartin için Elvire, “Abdül- hak Hâmid için de Lüsiyen daima bir. Oyardım ve teselli men.balm olmamış- lar mıydı?.., Kadınlara Dair: II Sabiha Gokçen’le “ Büyük Bethöfen nankör hayattan mükâfat olarak bir yeşil yaprak gör- mediği muztarib anlarında su çağıltı- sımı, bülbül sesini duymıyatak kadar sağır olduğu halde bile bir tek kadın aşkıyla yaşıyarak ne ilâhfi nağmeler vücuda getirmişti ?... Şu son zamanlarda İstanbulda sey- rettiğimiz beşert filmlerin mevzuları hep kadın fedakârlıkları ile örülmüş ve yoğurulmuştur. İstisnasız olarak bütün Avrupa gü- zetelrinin takdir hisleriyle tenkid et- tikleri (Sarı esirler) filmi beşeri bir *faciadır. Mevzu,” ihtilâllerin, “ecnebi üstilâlarınm, hastaliklârla tabit âfet- “jerin &zeİt'bir' istirab “içinde kivran: dırdığı Çinin çıplak steplerinde bir knrış toprağa esir olan Befil aileler- den birinin hayatıdır. Aç insanlara haşlanmış toprâğı yedirten dehşetli bir kuraklik esnasında erkek çiftçiler akli muvazenelerini kaybedecek kadar ümitsizliğe düşetlerken kadmlar me- tanet ve cesaret örneği olmuşlardır. Ordu mareşallarmı bile satmalarak biribiriyle tutuşturan ecnebi para ve propagandası karşısmda şuurlu ve miittehid bir Çin cephesi kurmıya ça- ltşan en büyük milliyetçilerin başında eski reisicümhur (Sun - Yat - Sen) in Şüç kızımı görüyoruz. Bunlardan biri Mareşal (Çan - Kay - Şek) in karısıdır ve daha bir sene önce kocasını âsi bir generalin idam hükmünden kurtara- rak yine milli istiklâl için çarpışan Çin milletinin liderliğine - getirmistir. Derin elemler ve iniltilerle hakiki hayata yol veren, bütün kahramanla- rı, bütün ilim fedailerini, bütün sanat üstadlarını meydana getiren kadın uzun geceler bebeğin beşiği başında yalnız uykusuz mu kalır?... Onu ha- yata hazırlıyan, gözyaşlarını belli et- meksizin sevgili vatan hudutlarımı ko- ! rumaya gönderen ve “aşkıyla da her esere ilham veren kadımn eski cemi- yette olduğundan fazla, mödern cemi- yette daima erkeğin yardımcısı ve ar- kadaşı olarak kalacaktır. —- Şair Dante (İlâhi Komedya) şahe- serinde okuduğumuz gibi cehennemle cennetin sayısız dehlizlerinde dolaşır- | ken yorgun ve bitgin olarak. kalbinin durduğunu hissedince yol arkadaşı Virjil külağına şu üç kelimeyi fısılda- mıştı: “Biraz Babret, güzel Beaü'lee'ini tekrar göreceksin.,, Ve bu cümle derhal yorgun şairî kamçilamış ve güzel sevgilisinin tat- ir hayalinden aldığı kudretle gözyaşı ve ıstiraplarm doldurduğu karanlık cehennem vadilerinde yolum koyula- bilmişti. Belki kadımları umduk!armdın ve oldukla.rt_ııdım fazla methüsena ettim. Yazrmım ilk satirlarında kaydetttiğim gibi, tahlilimde his ölçüsünden ziya: 'de müspet iş - ölçüsünü — kullandığım / kediyor. gş&ş. hayali Kokıı san aı'l ASIL olduğunu da ma bütün fizik mddeu'l d bi bunu da kavrıyamadım ;fakât li le şeylere hayran olmak için Bo tafsilâtmı bilmeğe hacet mi var? kunun resmini aliyorlarmış.. BĞi bundan sonra bir gül veya le Ylâ'k;; kusunün fotoğrafıni g'oreceslz— güzel mi? 'Onu hiç düşünmüyort!” maddenin böyle en küçük, ruh | cek, ruh sanılacak kadar küçük AM =m da yıka]amvermesı ine bir heyecan veriyor. İş bittabi bu kadarla da kalmıya cak: kokunun fotoğrafı dmw ) - sonra elbette onun tesbiti Ve oll" diği zaman tekrar edilmesi kabil İt cak. Beş hassemizden ancak İkisi !6 iç gîî yalnız gözümüzle kulağımız için zel san'at eserleri vardır: burnum kinl la, dilimizle, parmaklarımızla 7 vi alabileceğimiz san'at yoktur- Lâ ıgî talar, nefis yemekler, hazla Okş“l mız kumaşlar var; fakat b yen'li birine gerçekten san'at eseri di gak- ; Yorüz, çünkü hiç birinin ebediyen lanmasına, herkese birden ““î:ltîr sma imkân yok. Onların hepsi lâk edilen, bir kişi veya 3 seler tarafından I mahvolan şeylerdir.' Kokuı bi ıull' nınca, böyle mehvolmakun daktır; çünkü sesli sinema gibi bi kokulu sinema çıkacaktır. ”,. | Yalnız o kadar da değil M ““'” kuları birbirine kı.ı'ışl'.ı:t'ııı'iık Yd vantalar icad eden M san'atkârları diyebiliriz; fakat eserleri hareketsizdir; bir lavanta Y” nız bir türlü kokar. Fa.ks-t 'ı.n ra koku san'atine bir hareket V” mesi kabildir. Düşünün bir W'“uı koltuğa otıu'ıcahmız. şide bir koku saracak, bu hafifliyecek' eĞ yit detlenecek, değişecek, sizde türlü ler uyandıracak. Zeyıeb .ı * söyliyen şair sevgilisine: * van güller kokar koynunda” W nu ancak muhayyilesi, G”“’% detlenerek bütün hislerini hallıcination) t uruw (hallu on) . tutt '"'!,.dj mk,kokudmfmnerıvüc“d’ m& recek; kimbmr"bel.kim“n bundan t0i reni, ağlatanı, klassiği, romantiğİ şa;ıü' cak, Buadelaire, pek az olmak le kötü kokunun da ,,ıu lid ettiğini söyler; belki baZi 1 . san'atkârları bundan Iif-lfadeyî_ecgnl kacak, bizi kötü kokularla H* yi taf getirmek isteyecekler. Çirkinli pi Vvir eden ressamlarla m“hmı yarsf” onlar da gürültü ile, hakaretl? gan ” lanacak ve burunlarımız O Yw:duin n ate alışmcaya kadar, Wbiye ; ceye kadar o san'atkârlar "'" M ir? bd . yacaklar. Kim bilir? M tasavvur edin. katürleri de olacak... Kim P ki... Daha neler (:ıla.blle%gmi Yeni bir san'at doğuyor- _;arm’k lar İtalyan şairi Mari"etu' ga toğrafı çekılmıyecegl ne M san oğlu medeniyetin resindedir, onu daha cektir demek yanlış ııkd*”' ' iıeriSöW —rNG mi Olu!' q:ulllh ? 21 Şebiyeldanın iplîdul ça Vakit Sabah Öğte iikindi A '42 18,3İ ; 5,5112,10 14 30’15'//,9? 533 t için vardığım netice 13»1 bîw— ımî’ dewîwd anlf'b,- rit bir feminist sayıl ne ben feministim ve |© melektir. Ancak bütün kusu? cemiyetin bugüne kâdar etmiş olmasına rlgmen' ıstırab içinde hayatı & na olmaları itibarile P erkeklerin dununda Doktor gö