Görüşler Kadınlara hür- 2t örnekleri ©ket değiştikçe âdetler, mi- Me tabiatlar, hattâ muaşeret ve ha de değişiyor. Birinde - mli- m Şöyle dursun - kabahat, in İi gidilerek cürüm sayrlan her bir hareket başka bir memle- kdirler görüyor; başka bir a İYİ görülen bir şey daha öte glarda karşılanıyor. arda başka başka mizaçlar ol- A gibi, iklim değiştikçe zümreler da farklar oluyor demek! iten gün sinemaya girmek üzere 4, 3 bir bayana - söz atmak değil ik; ucuyla iltifatta bulunan bir .“ sayan tarafından polise gikâ- gan ; polis genci karakola gö- v karakolda sorgu, sualden * kirabilir, bellci de tomar hali- çin evrakı adliyeye verilmiş. W lr o genç ahlâka aykırı olarak Mi Mta teravüz cürmlnden dola Bunun pençesine teslim edilmiş. te siitunlarında ver alacak ka- ikoduyu mücip olan bu vakayı olardan bi-inde bir arkadasla Sağ okurken, pek çok sevahetler is Üçüncü ar'tadasımz İtalyada Uğu sırada başından geçen bir e anlattı, şablusgarb muharebesinde “İtal MP tarafından esir sifatiyle Na- İ getirilen bu zat uzun müddet endisi Trablüsgarp- N iken büyük bir vazifede bulun- İçin epeyce de dolgün esarât > Yeriliyormuş, We bu maaş bir ara !ki ay kadar a “ya usradr*mdan fena müzaye- ka düşmüş ve bir gün gelmiş ki 4, kmek alamıyacak kadar, yani Ks kalmış. Bu acıklı vaziyette, Kita Kan şaşırmış bir halde ak- , ri Napoli rıhtımı boyunda di- Nü kaldırımları adımlarken, Büzel, şen, şuh bir İtalyan ba- Me sokulmuş ve şöyle bir teklifte ki, mn fese bakilmsa her. buranın yabancısısmız; aşağı, Se dolaştığınızdan canmızm sildi. hi, anlıyorum. Ben ecnebilerden Kiş sanırım; eğer kabul ederseniz Aşlık ederek can sıkımtınızı gide- Aş; *sasen ben de yalnızım! *ktan, midesinin kendini bile Mer öesine takallils etmesinden Yanmakta ve buna bir çare dü- ay ike kiş olan arkadaşımız ne yapa” Kö e bir halde bayanın kar- zy ir an hayretle durarak ve Seç bir sesle ellerini kolları me gekilde kaldırıp indirerek: e gal ederim ama, demiş, ben “İzi kabul edecek vaziyetie de- at Böreceğini zanneden bayan tani görlince yüzünü, gözü- itmiş ve biraz da haşinane ta- N # takmarak ayrılmış, gitmiş. belâyı savdım zannile Gr başlıyan bu zat bir ye elin omuzuna dokunmâ- bayanm yine musallat oldu- ke aldırmamış ve yoluna de- Sinek istemişse de bu defa sert kolundan tutup sarsaladığını Kayaş karakola! Ve #esin kulağında çnladıği- 1 NS hayretten dona kalmış. Glam karşısında mile- atli gibi dikilen zavallı e ir muahazenin karşısında N İrsiniz? Ölem almamakla, kendisini Mülâmele ederek kabul etmemek şi hakaret etmiş bulunu - bundan dolayı yirmi liret iy 2asi vereceksiniz! e ig, her şekli işe *yarama- Nihayet Parasız harb esiri oldu- ha, rlikçe anlaşılmca, esaret ve- Sul Rumarası almarak ilk çıka» sından bu yirmi beş liretin ke- Büy küber verilmiş ve.. hakikaten iy vakit pâranm kesildiği- kü İtalyada, geçmiş yılların hürmet telâkkisi de değişti * Dünya kadınlığınm “ber vi haklar aramalarına ba- Yk erkeklerden iltifat bekle iktiza eder, zannederim, Hüseyin RIFAT Terk edilmiş bir diyar Galatanın Mum- © hane caddesi Şehrin en işlek çarşılarından biri iken şimdi bomboş dükkânla- riyle tam bir virane O! .muştur Yazan: HABERCİ binammnanınammaiamn Galata sokaklarında dolaşırken, öir sürü dilenciye raslamak mukaduer. dir. Adim başında ihtiyar bir adam, çocuklu bir kadın, bir topal bir kö, ve ilâh... yakamıza yapışır, sizden para iğ- terler. Ben ve arkadaşım Ali, bunların elin den kurtulmak için, Rıhtım caddesin- den ayrılıp, ayni yola muvazi uzanan arka sokuklara doğru yürüdük. Bura» ların daha tenha olacağın umuyor « duk... Önümüze Loyt han diye kocamın bir bina dikildi. Arka sokağa geçebil- mek için, bu binanın altından geçen pasaja saptık. Burası adeti metruk bir mezbelelikti. Sağlı sollu dükkünla. # rın Kepsi bomboş ve-kapalı duruyor. Eği du. Çoğunun zerinde asıl: duran Nuh debiden kalma kocaman paslı kilitler bu dükkânların çoktandır betruk oldu ğunu anlatıyordu. Başımızı yukarı kaldırıp baktık... Kirik, tozlu pende- releriyle yukardaki odalrın metruk bir hali vardı. Pasajın önüne bir iskemle atıp ha- vanm güzelliğinden istifade etmiye ba kan birisine sordum: — Kuzum, burası meskün mu, değil mi? merak ettim. — Tabii meskün, diye cevab verdi, “Tabii” kelimesine şaşıp kalmıştık a» mâ, yine 6s çıkarmadan, yürüdük, gittik, Pasajın diğer ucundan, Galata- nm meşhur Mumhane caddesine çık- tık. “Meşhur Mumhane caddesi, diyo - rum, Çünkü vaktiyle piyasanın en mü bim dükkânları bu caddede bulunur- du. Fakat şimdi olmuştu buraya olan- lar. Bu meşhur caddede dolaşırken, evvelâ günllmüzü pazar sandık. Cadde deki dükkânların hepsi de kapalıyâ. Açık olan yalnız bir iki kahve vardı. Arkadaşım Ali: — İnsanın bugün bayram veya pa- zar olduğuna İnanacağı geliyor, fakat buraya “terkedilmiş bir diyar, de- me daha doğru olur, diye söylendi. Kahvelerden birisinin kapısında du- ran amele kılıklı insanların yanina doğru yürüdüm, bizi güler yüzle kar- şıladılar, Kendimizi tanıttığımız za » man, evvelâ biribirlerinin yüzlerine baktılar, sonra hepsi biribirini göste- rerek: — Onunla konuşun, size daha iyi i- zahat verir, diyerek işi biribirlerinin üzerine atmak istediler. Nihayet biri- si kabadayılık etti, — Bana sor be bayım. Ne İstersen söyliyeyim, ne olur sanki, dedi, Evvelâ — Bu dükkânlar kaç sendir bu vazi- yette duruyor, dedim. — 5-6 yıl var, — Sebeb. — Bir değil, bin tana, Meselâ eski işler üzerine konan vergiler el'an tadil edilmediğinden bu dükkânların vergisi çok ağır geliyor. Vaktiyle şu çargıda 500 - 600 lira ha- va parası versek yine de boş bir dük- Loyt han pasajı ve buradaki kapalı dükkânlarından çoğunun üzerinde gö- rünen koca kilitler kân bulamazdık. Halbuki şimdi dük - kân kiraları 3-4 liraya kadar düştü de, yine tek bir müşteri bulunamıyor. Her gün yeni bir dükkânm daha ka- pandığını görüyoruz. Sonra piyasanın merkezi de başka yerlere doğru taşındı. Bu yollar ya- vaş yavaş battallaştı. İşlekliği ile meş hur olan Mumhane caddesi, şimdi gör- düğünüz gibi bir virane oldu.” Sonra Karanlıktan pek şikâyetçiyiz. Size ri- Tonton amcanın cazibesi » ca ederiz. gazelenizde bunu da yazı nız. Belki şu sokağa bir Jâmba takar- lar, geceleri biraz göz gözü görmek imkânı olur. Adamcağız burası hakkında daha birçok şeyler anlattı. Fakat hepsi de gimdiye kadar bu şehir için kaç kere ler yazdığım dertlerden farklı değildi Onun için muhatabımm uzun uzun söylediklerini, tekrar edecek değilim. Yalnız bu civarda, rasgeldiğim kö mür amelelerinden birçok mühim dertler'dinledim ki, bu cidden merek- lı bahsi gelecek sefere yazacağım. HABERCİ! Geçen sene polis Basriyi öldüren Katil Nazmi ve arka daşının muhakemesi devam ediyor Dün ağırceza mahkemesinde geçen şubatta bir hırsızlık esnasında polis Hasan Basriyi öldüren ve kaylnbira- derini yaralıyan Nazmi ile arkadaşı Salimin muhakemelerine devam edil. miştir. Polis Basrinin ailesi mahkemeye bir dilekçe vererek katilden iki bin U- ra maddi zarar tazminini taleb edi - yorlandı. Mahkeme Salimin metresi Mükerre- min dosyasının tetkiki Ve evvelki şa- hitliği mutöber sayılmıyarak yeniden dinlenmesi için başka bir güne bira- kalmıştır. Suçlular bundan sonra bir sirkat meselesinden üçüncü cezada gö rülmekte bulunan omahkemelerile bu davanın tevhidini taleb etmişlerse de mahkeme heyeti hırsızlık suçuyla bu dava arasında bir münasebet ve alâ- ka görmiyerek suçluların bu talebini reddetmiştir. Bundan maada dün Salimin yine &- Hırcezada, Küçükpazarda arkadaşı Ga furu yaralaması yüzünden görllmek- te olan davasma bakılmış, fakat gel- miyen bir şahidin dinlenmesi için bü dava da başka bir süne bırakılmıştır. Bir sene İİ ay hapis yatacak Bir sene evvel Galatada Mumhane caddesinde boya kutularını temizle - mekte bulunan Mustafayı le) karımdan yarslıyan Hâyri oğlu Ce - mil dün ağırceza mahkemesi tara. dan bir sene on bir ay hâpis cezasına mahküm edilmiştir. Istanbul konuşuyor M7 ETİN Mumhane caddesinde Haberciye dert yananlar ve bu caddenin işsizlik yü zünden kapalı duran dükkânları Tarih diyor ki: Şeriye mahkemeleri ve İ yalancı şahitler Osmanlı (imparatorluğu devrinde cn mümlaz sayılan sınıf şuydu: Softalar! Bunların elinde ateşten bir kamçı var di: Din! Podişahiara göre, sadrazamlar, vezir- ler, rical, teben ve nihayet (bütün halk bendeşindan ibaretti. Bir koyun sürüsüy- dü bütün bunlar. Halbuki so/talara; “Dülmiz 1, derlerdi, Çünkü devlet kurulduktan sonra fıkıh ile desteklenmişti. Fıkıh ise, softanın şahsında toplanmıştı, “Kaza,, padişahın, fakat “fetva, sofla- larındı. Bunlar, nüfuzlurını padişahların nüfuz ve kudretlerile albaşı yürütmek için hulkın ortasından sivrilmiş bir sinifi ki, <ledikleri gibi atlarını oynalırlar ve pa- liyahları daima kendi sözlerile e harekete sevkederlerdi. Kulaç kulaç sarıklı softalar ne büyurür tarsa o, olur. Fetva nasıl (o “sudur ve sü- nuh,, ederse “maslahat o şekikle tedvir,, edilirdi. Bunun içindir ki, fıkıh ahkâmı düstar halini almıştı. “İzni o sultan, kozu icabıydı. Memleketin mutlak âmiri padişah olmakla beraber, hakiki efendileri -sofla- lardı, Fetva?.. Pailişahların en çok korktuğu hir şey- di. Bir umacı, bir kara koncolostu bu! Softalar, fetva ile padişahı tahlından atar- tar, öldürtürlerdi. Buna rağmen, gebe on- tarın önlerinde zelil, makhur iki büklüm olurlardı. Eğer padişahtan ümit keserler, ve saray entrikalarına âlet olarak padişahı hal'et- mek, öldürtmekle, yerine gelecek o olanın zamanında daha fazla kudret ve nüfuz s- hibi olacaklarını anlarlarsa derhal burun- ları büyür, hindi gibi kabarırlardı. Kudret padişahla idiyse fetvalar padişa- hn İstediği gibi yağardı. Nüfuz saruy kas dınlarının birinde ise onların istedikleri, emreltikleri gibi fetva verirlerdi. Yeniçeriler, zorbalar ayaklandı m be- men onların tarafına geçerlerdi. o Eğer, açlıktan, zulümden, acıdan canı (o yanan halk ayaklanmış İse, derakap (halk saf- larının en önünde yürüyerek “ırz ve canın ademi emniyetinden, din ve devlet gay- veti kalmadığından dem vurulurdu. İşte softalar bu kadretlerile, daima her yeniliğe, her ictimai değişikliğe, kalkın- maya karşı gelmişlerdir. Her — bakımdan memlekete zararları dokunmuşler, Siyasi hareketlerde, kıyamlarşla, menfi roller oys nadıkları gibi, ictimai nizamı bozacak İş- ler de yapmışlar, bak ve adaleti hiçe say- mışlardır. Softaların menfi rol oynadıkları başlıca sahalardan birisi de şeri mahkemelerdir. Buralarda, para, bediye mukabilinde haklı yı haksız, haksızı haklı çıkarmaktan, çekin Mmemişler, kararlarını dalma kanuna, vic- dana aykırı olarak vermişlerdir. e Birkaç para, bir koyun, bir keçi mukabilinde suç bu haksız tarafı iltizam eden, onlara akı) öğreten, yalancı şabit ikame etmesini söy Giyen binlerce ve binlerce kadılar, molla- tar görülmüştür. Hattâ, Yıldırım Beyazıt, bunların bu kötü hareketlerinden o kadar müöleessir oldu ki bir gün bölün kadıla- fın yakılmasını emretti, Bunların hükümlerine İstinat noklası olan iki şeydi. Kitap ve şahit! Haksız haklı çıkardığı O için, birkaç itiraz sözü söylemek istiyen hak sahibi davacının yüzüne: z — Kitapta yeri var! Diye haykırdı mı, zavallı bir şey söyliye mez, hele arkasından: — Şabitler de maalkasem meseleyi ten- vir elti, Daha ne söyleniyorsan? İtap ve hitabını savurdu mu, büsbütün afallaşır, ağzını bir daha açmaz, hükme razı olurdu. Kadılar şahitlerin yalancı — oldukların bile bite dinlerlerdi. Yalancı şahitlik çok Lütfen sayfayı çeviriniz Hüseyin Rüştü TIRPAN