8 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

8 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 İLKKANUN — 1937 Erk 496 kazların gülüşerek çalıştıkları va pim örten terzi Bayan Fn da asd diyor. m Sa Üâve ediyor: Sirke "da pek azarlayamıyorum. ii hi *n harap bir haldedirler, Kış eni bast. Herkes sonbahar tu- ig, <E€ mecbur kaldı. Adeta bir pal, SM Yağmuruna tutulduk. eti Yek bir yağmur, diyorum, be- gürüküsü bizi rahatsız — uğ srekeksir, elbette., diyor.. Yok - alada yalnız erkeğimizin etine ia #ecbur İralırız. Mademki eli- Üs, #eliyor, niçin çalışmıyalım, de- — b İğ senelerdenberi mi çalışı — Niyet Sanım pek çok değil.. Maa - sayılmaz.. Çocuğum yedi k Kocama: “Yurda gidece - Sim zaman. O da itiraz etme. İayatına atıldım. Kocam me- NN an lâşı yüksek değildir. Hal- im hayata atılışım, bizim aile Nar İşin faydalı oldu. Bugün oğ- hiç zahmetsizce yüksek tahsil Na bileceğiz.. Belki daha ileride Paya bile yollayacak itieldarı» i a Mama atılışmız, sizi evinizi | | etmedi mi? Ben evimde yalnızım. Ev in bir yardımcım yoktur, Buna e gün kocamı tüsüz mendil- ; > Socuğumu kirli “bir gömlekle bl, göndermedim. Evimde; pis *z değildir. Çocuğuma ds a a — MİR bakarım. fşle ev admlığını çok mümkündür. Yalnız bir Sx Mektup'arı a Sabakası gül kisa bir müddet © evvel, a Miş Düyük bir “Aşk mektupla- N akay kası tertip edilmiştir. Bu in, adan, maksat, yirminci asır- Nü yKtuplar yazmak sanati- kaybolmadığını isbat et- iy a, ,sayanı hayret netice- İğ mükâfatını, Provansl KN Yazdı iZ kazanmıştır. Bu genç * aşk mektubu o kadar ağ ma rağmen o kadar n azı ünün, kendisi tarafın- Kağan bir türlü inanılma- a aa eşhur romancı Jan Gi- » diğından şüphe edilmiş- te “üç Miçe köylü kızı, romancının I Nü ya ymadığını kolaylıkla ik Parisli bir genç Reş ise “Pyer,, İmzasını yn kazanmıştır. kazanan bütün mektup- e gazetesinde neşri a Bal müsabakanın sona er- İri piniş, fakat bir kaç çekine gelen bir mek- #aşırtmıştır. “iyi müsabakada üçündü- a “Pyer,, imzalı mektu- Nu Ral S#İH İvan © adında bir Ae tay, elmektoydi. Genç kız, ve Gil temin edilmesi- şt eda dal, *diyordu. Jüri heyeti kğ 13 Ya xlan sonra “Pyer,,i da- yn Bü, i genç, İvanın sağ ol- İyelte, “ince hayretler içinde N Na va iy İn a kaç gün evvel, ağk Üsabakası > “sayesinde A bulmağa muvaffak olan İN evlendikleri duyul- ki tertip edenler, haki MN ge büyük muharrir. ei Zel aşk Oo mektuplar! İabat etmek istemişler Çalışan kadınlarla konuşuyorum Yapamadan kışlık paltoların: ! * Şök mütevazi bir hayat ge. | Bir terzi Bayanın fikri kek, aileyi tek başı- artistlerden hoşlanıyorlar ? ç ha geçindiremiyor '€ ev kadınlığını telif etmek Mümkündür. Fakat bir şartla.. » AKAİD ARTTI v Anketi yapan: SUAT | DERVİŞ | i şartlaş Gezmek meselelerinden fedakâr. lik ederek. Eğer bir kadın hem eğlen- cesine düşüm olur, hem çalışmak ve hem de evine bakmak isterse, olamaz. — Demek kadının çalışmasında aile saadetini bozacak bir şey yoktur. Bence kadın mağdı da bu- Bugün hayat güç. tür. OBirerkek, biraileyi geçin - diremiyor. Halbuki (oçalışan kadın kocasının üstünden hayat yükünün bir kısmını alıyor. Bu yardım ailenin saa. detini eksiltmez, bilâkis bu saadeti te- mih eder, Hayat arkadaşı demek, bir canı demektir. Onlar arasında ayrı, gay- ri yoktur, Her iki taraf ta aile yuvasına ellerinden gelen yardımı! yapmalıdırlar, Kadini her şeyin: erkeğinden beklerse, erkek ancak bu isteklerin binde birini yapacak bir vaziyette olursa, tabit ge. çimsizlik olur. Bir an susüyor, ve; — Yalnız şunu söyliyeyim, diye ilâ- ve ediyor, bence kadının çalışması doğ- rudur. Fakat her işte çalışması doğru değildir. Kadına yakışan sanatlar var - dır, yakışmayan sanatlar vardır. Me- selâ kadın müşfiktir, hasta ile uğraşa” bilir. İyi bir doktor olabilir. İyi bir has. tabakıcı, iyi bir eczacı, daktilo, memur olabilir, Bu meslekler ona yakışır, Pa“ kat bense avukat, hâkim, emniyet me- işlerde kullanılma" çalışan yar — Evet. aile bayaa lunmuş oluyor. muru ve ilâh gibi doğru değildir. Suat DERVİŞ Mihracenin «urnazlığı luygilizler, umumiyet itibarile, ga yet liyakatli 'iş sdamı,, olarak şöb- ret bulmuşlardır; maamafih, Hintii- ler de, onlardan hiç geri kalmamak- ta ve şayanı hayret bir nezaket per- desi altında en büyük kurnazlıkları yapmaktadırlar. Bundan bir müddet evvel, Londrs- li bir antikaer, bir mihraceye, Tüdor zamanından kalma mobilyeler sat- mıştı. Bunların fiyatı 6000 (o İngiliz lirası olarak tesbit edilmişti. Mihra- ce memleketine döndü ve ayni gemi- ye mobijyeler de yüklendi. Bombaye geldikleri zaman, Londradaki anti- kacının bu şehirde bulunan mümes- sili, faturayı alâkadarlara gösterdi ve 5.500 İngiliz liralık bir çek aldı. Bu bir yanlışlık mıydı? Antikacı bir kaç hafta bekledi fakat eksik'kalan 500 İngiliz lirası bir türlü golmedi. Tabit, “borcun var?,, diye bir mih race kızmıştır. Mobilyeleri almadan onun işlerile alâkadar olan zata baş vuruldu. Kendisinden alınan cevap şudur: “Meselede kat'iyyen bir yanlışlık mevcut değildir, fakat, sadece, mih- race kızmıştır. Hobilyeleri almadan evvel, kim olduğunu (söylemeden mağazayı ziyaret eden mihrace mev zuubahs mobilyelerin 5.500 İngiliz lirasına satıldığını görmüştür. Jon- dralt antikacı, iki gün sonra, yani, müsterisinin kim olduğunu öğrenin- ce fiyatları arttırmıştır. Mihrace ne» zaketinden dolayı buna itiraz etme- miş, fakat, aptal muamelesi görmek de gücüne giçmiştir. İşte bunun İçin dir ki, mihrace, ancak 5.500 lirayı göndermis, 500 lirayı da Bombayda ki bir bankaya yatırmıştır. Bu anti- kacrya olan borç. bu paranın getire- ceği faizlerle ödenecektir... Gördünüz mü iş adamını!. ve bunda muvaffak (olmuşlardır. Fakat bu beklenilmedik hâdise, en gürel romanların de hayat tarafın- dan yazıldığını göstermiştir. «wiyor mu? Gazete Krallar, diktatörler, meşhur diplomatlar Hangi filmlerden ve Belçika Kralı Vilyam Povel'i çok sever; Dük dö Vindsor Greta Garboyu; Stalin, Şarloyu beğeniyor; Fransız Hariciye Nazırı, Şirley Tample bayılıyor Onlar da sincmayı seviyorlar, On lar, yani hergün gazetelerin birinci sayfalarında resimlerini ogördüğ nüz, sözlerini okuduğunuz, bir dü- züne kadar büyük adam.. Onlar; bugünün âiyasi yıldızları- dır. Büyük sarayların loş salonların- da, âlemden uzak, saklı gibi yaşs- makla beraber bazan sinema perde- sinde, pek kısa bir zaman için gö- rünürler. Bir selâmları, bir: sözleri seyircileri yerlerinden fırlatıp kal- dırmak, kocaman salonu alkışa boğ- mek için kafidir. Dünya politikdsmı idare (eden krallar, prensler, generaller, dikta törler de, boş zamanlarında sinema seyretmekten hoşlanırlar, zevk slır- lar. Hemen hepsi sinemanın müda- vimidirler. Dük dö Vindsor sinemayı pek se ver Sinemayı en çok seven ve sinema- cara en çok çalışma fırsatı veren; hiç şöphe (yok ki Dük dö Vindsor- | dür. Dük; sinemayı: çok sever. Bal ayı! nın bir kısmını geçirdiği (Vaserlen- burg) şatosunda hususi bir sinema | salonu vardr. Bu #nlonda (osamim!' dostlarile en 8on Ye en güzel filmle- ri seyrediyordu. Bunlar Oo arasında bilhassa (San Mücadelesi), (Cesur yüzbaşı) filmleri en çök hosuna git- ti. Dük ve Dü » Vindsorun Garboyu, Tayloru, Beti — Vevliyi ve Fredrik Bartelemesi sevdikleri gibi Dük dö Kent ve eşi, bütün filmlerin içinde en ziyade Dük ve Düşes dö Vindsore ait olanları seyretmekten zevk alır- Jar, Hakikaten (Kande)de iken yal- nız gazete muhabirlerinin fotoğraf ve sinemâ makineleri (oönündepoz almakla kalmamışlar, hususi hayat- larına ait hususi bir film çektirmiş- ler ve bizzat develope ettikten sonra şatonun büyük salonunda seyretmiş. derdi, Bu filmlerin birer köpyeği Hiunta- zamen Dük ve Düşes Kente gönderi- Myor, onlarda, Dük dö Vindsorun samimi dostlarını davet (ediyorlar, filmi gösteriyorlar. Kralın tac giyme merasiminden birkaç gün evvel, İngiliz asiizadeleri arasında, o zamana kadar görülme- miş bir faaliyet, canlanma vardı. Merasimin yaklaşmasından doğan bir heyecandan ileri gelmiş olmalı mt diyorsunuz? Hayır... Buna sebep Dük ve Düşes Kentin, husust dostla- rınt (cüretkâr mösyö Petrof) filmi- ni seyre davet etmöleriydi. Küçük prensesler, Elizabet ve Mar garet Ruz, sarayda gösterilen film- Jerin hepsinde hazır bulunmazlar. Hususi dairelerinde, (#ansürden geç miş) filmleri seyrederler. En ziyade sevdikleri Mikey'in filmleridir, Hitlerin hoşlandığı filmler Bir şefin mevkii, Yazifesi ilk sıra- dadır. Askerlerini yerinde tutahil- mek için kendini en #ert darbelere maruz bulundurmaktır. Hitler, Ar. yen olmıyan filmlere karşı büyük bir mücadele açmıştır. Fakat, bropagan da nazırı Göringle beraber son ya- bancı filmleri seyretmeği de kaçır- maz, Hitlerin diğerlerine tercih ettiği, diğerlerinden daha çok sevdiği sa- natkârlarım Maks biraderler olduğu Dük ve Düşes dö Vindsor meşhur Hint vatanseveri (o (Gandi) ile görüşmeye muvaffak olmuş ve kendisine bazı sualldr o sormuştur. Büyük vatansever cevap vermemiş. Bir müddet dalgın durduktan sonra birdenbire başını kaldırarak: — Six Amerikalısınız, değil mi, demiş.. Memleketinizde hangi #mi- fa mensup olduğunuzu anlayabilir miyim?. — Lâkin... Evet, Kov Boy mu; kânı lm ini Resmini gördüğü - müz general Gort erkân: harbiye reisi - ğine getirilmiştir, Kendisi S1 yaşındadır. Onunla ayni yaşta olan Lehistan erkânıharbiye ceisi söyleniyor. Stalin ve sinema Sinema perdelerinde 81k $ik gör. düğümüz Stalin acaba Sinemayı se- muhabirlerinin makineleri önünde poz âlarak pos bıyıklarını bükmesine, hafifçe gü. lümsemesine bakılırsa evet. Bununla beraber, Rusyaya, ancak bazı Amerikan filmlerinin girmesi- ne müsaade veriyor. Bunların 6kseri &i de içtima! hayatm (O acılıklarını gösteren filmlerdir: “Asri zaman- lar., gibi.. Şarlorun bu 8on filmi Rus yada büyük bir rağbet kazanmış ve gece gündüz, fasıla (o vermeden ta- mam on gün gösterilmiştir. Japon Imparatoru sinemadan hoşlanmıyor Japon imparatoru; Vasner Oland' ın İllmlerinin gösterilmesine müsa- ade etmiş ve bunlardan birinde ha- zır bulunmuştur. Fakat, filmin yarı smda salondan çıkıp gitmiştir. İhti- mal bu filmdeki (cinayetler, polis hafiyeleri hoşuna gitmedi, Gandi ne diyor? | Amerika sinemacılarından < biri, mareşal Smigli ile birlikte en genç er- kânrharbiye röfsi bu zattır. Fransiz “etkânıharbiye reisi general Gamölen 65, Alman erkânıharbiye reisi general fen Friç 57, Sovyet harbiye m mareşal Voroşilef 56 yaşla - centilmen | İ sinemayı çok seviyorlar mi, yoksa bir Gangster misiniz”. Baflık ve saffet azizlerin hassas değil midir? Müsolini ve sinema (Musolini)nin İtalyan sinemacı lığının torakkisine, İtalyan filmleri. nin dünyaya yayılmasına pek çok ©- hemmiyet verdiği malümdur. Sine- mâ âmillerini dajma tabrik ve teş- tik eder, maddi yardımlarda bulüu- nur, Bu sebeble İtalyan sinema kum panyaları son zamanlarda (takdire değer filmler yapmaya muvaffak ol muşlardır; (Beya filo) İllmi en gü- zellerindendir. (Musolini), Ameris kan sinemacılığının fenni sırlarını yerinde tetkik için oğlunu Hollvu- da göndermiştir. Husust bir salonda son Amerikan ve Sovyet filmlerin” seyreder. Fransiz Cumhur Reisi” Fransada, filmler sansüre tabi de. ğildir. Her nedense hükümet buna lüzum görmemiştir. Cumhurrelsi; tırsat ve vakit buls dukça umuma mahsus (sinemalara gider. Fakat, Hlize sarayından &ik sik ayrılmadığı için her cuma akşam ları, hususi bir salonda, en yeni film leri seyreder. Hariciye nazırı Delbosün en hoş“ landığı ve sevdiği artist kimdir, bili yor musunuz?.. Şirley Tempi... O- Bun filmlerine bayılıyor.. Heryo; Şarll Çaplinin meftunudur, YATA, ona Şarlo demekten vazgeğ- memistir. Sinemanıfi kuvvetini, ehemmiye- tini takdir etmiyen, bilmiyen bir po- litikn adamı yoktur. Bunun terakki- ine, memlekette sevilmesine çalı- srken bizzat kendileri de bu sevgis ve tutulmuşlardır, Fakat, sinemanın iikikt saltanatı buralarda değildir. Danimarkadan bir çizgi . çekiniz, bü çizgiyi Alman; Rus hudutların- dan seşİrinis. Simalde, sinemanın vatanı, buz sabralarını. görürsünüz. Prensler de Garboya (o hürmet ve riayet ediyor,(Gary Koper)i seviyor, Betolka kralı, (o (viyam Povelyi öok sever. Danlmarka kralı (Deed” in çngıklıklarıy filminden çok hoşa Tanır. İsveç kralı, her hafta mutlaka bir film seyreder, Norveç kralı Hakun, hergün bir film seyretmekle rekor kazanmıstır. Finvatilere gelince: © Günlerinin nzun saatlerini sinemada geçirmek- te ve bu, gvretle kutup. gecelerinin öldürücü Ban sıkıntılarından kurtul- jmaya çalışmaktadırlar.. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. Icabında ünde 3 kaşe alınabilir Isim ve markaya dikkat. Taklitlerinden sakınınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: