O zeytin yağını Tulliya... içtim — Hayır... « dedi - ne ninni söyle- m Biğetindeyim, nede fal açaca- Haaa AYIR Tulliya... İhtiyar büyük ağam Senden istediği şey, bir parça gi » Çok kaşmıyorum. Ayin e Etçen gün kral bir desti Yağı hediye etmişti. Onu neye İM? he yam da ondan... Nerede o gün- Sri, “Ya. Benim şimdi zeytinyağı taz takatim mi var? O, koca- agız Tarkin zamanında yapa- Ka, bir kibarlıktı. Büyük Tar 4 il j l o 'Tulliya... İçtim ve bit- kraliçesinin bekliyen bir dilenci sefsle- Paker de hüzünlü bir ahenk vardı. bu halde bulunan yaşlı kadm ty lik başını çevirip de Tulliya- | if, Li ie İ i İk oradan küstah! - diye hay- > Tarkinlerin tahtında ancak ar olan oturabilir, Yayma gasılmış gibi “yerinden kızı omuzlarından kavradı, Kagyikkak «t Tulliya, bu ikinci de- *9r. Serviyüs Tüliyüs kızların- Ti, İn tahtta gözü olduğundan “akya #rse bu kızı kartallara yem & tereddüld etmez. agit Tulliyayı yıldırımla vu- hi döndürdü. Güzel kadmın yü- ayı kesildi; boğuk bir sesle ve Üy içe Tanakil,.. - diyebildi - ne and içerim ki tahta Nip *K oturmadım. Mabudlar baba- İş, | YAntn üstünden eksik etmesin- aça tahtı onundur ve biz bu ye devam etmesini isteriz. adi YA bu sahneyi sessiz sessiz Yordu. Yaşlı kadın, güzel to- Mya, Pu kasem üzerin bir parça S ln kabul olunmasını iste- Man akat bundan sonra böyle tekrarlanmamasını da is- kada fildişi tahta kraldan Bay oturamaz Tulliya! Kar- Ka alan başkası eline ala- İN tacı Serviyüs Tülliyüs'ün İki Yapılmıştır, onu ve Ergu- yas İİ kaftanı başkası giyemez İİ Sirilçiplak olduğunu, bitli ol- diye olduğunu unutmuş gibi » göğsü gerildi. Tavrına Salaş sadamına bir heybet ver- ak sol kolunu kapıya zati; Kaadan çıkınız Tülliya. Ben a a nüte Roma tahtı- 4, Müg ilmesini istiyeceğim, İki tI8 bu odaya girmekten si e Ya Tüm Kocam büyük Tar- Na e aykırı hareket e- taz iya bunun üzerine odadi 1. Geri geti çekile- Mn sihirli bir mık- bey ve kardeşine arkasını * e homurdana he » kendine mırıldsna k. İçinden er ağza alınmaz | Yazan: Nizamettin Nazif sürünemedim, ve bitlendim ! küfürler savura savura tag binadan çikti. Tekrar oraya, Komelyanm âz evvel kendisini bulup kaldırdığı kızıl- cik ağacının bulunduğu yere gitti. Serçeler ve çıttıh kuşları Romada bir taht olduğundan Ye bu tahta otur- mak dikkatsizliğini gösterdiği için bir kraliçenin bir prensesi tehdit et- tiğinden ve kovduğundan bihaber ö- tüşüp daldan dala sıçrıyorlardı. Tulliya sırtını kızıleık ağacına da- yıyarak bir an bu ötüşlere kulak ver- di. Gözlerini yine o incir ağacına | dikmişti. Kaşları çatılmış, yumrukla. | rı sıkılmıştı. Burnundan #oluysrak, İ dişlerini gıcırdatarak homurdandı: | — Büyük Terkin!.. Tanakil ana- mız onun vasiyetlerine bizden saygı istiyor, Onun kim olduğunu Roma- nm bütün yaşlıları bilmiyorlar mı? Anamızm babası olan haşmetlü Tar. kin'in Korent'ten buraya nasıl geldi. ğini bize öğreten yine sen değil mi. sin Tanakil ana? Haydi onu bir kena- ra bırakalım. Adımı şimdi mabut Jü- piterle bir ayarda tutmak İstediğin büyük babamızm tahtına oturan Ser- viyüs Tülliyüs hangi asil kandan ge- liyor? Onda nasıl bir meziyet bulabi- Tiyorsun kraliçe Tanakil? Babamız Serviyüs Tülliyüs'ün Kampanyada ya- pılan bir harpte, Roma uğrunda çarpı” arak ölen bir prensin oğlu olduğunu | rivayet eden sen bugüne kadar bu prensin adını bir türlü bize söyleme- din! Acabnı babamızm babası - geçen- lerde senatoya giderken Serviyüs TU liyüs'e hakaret eden ve bu vüzden 'Tarpin kayslıklarma atılıp k--” ka davrasi kartallara yemi olar “ht ihtiyar Etruryalınm söyledi... gibi »- hirsizlik ettiği için iki kolu kesi- Teni bir Yunanlı olmasın? Bu akla ya- kut geliyor. Zira babamız kral asi! bir soydan gelmiş olsaydı, Roma çin yir- mi defa harbe girmiş bir Etrliryalı askerin Üç yüz keçisini elinden zorla almaz ve böylelikle onu kendisine ha- karete kışkırtmazdı. Bu sırada ak bir atla Palâtinus'a dolu dizgin çıkan bir süvari, incir & gacmm bulunduğu yere gelince, bir sincap çevikliğiyle yere atlamış ve hayvanı yediyerek koruya doğru yü- rümeye başlamıştı. Tulliyunın gözle- Tİnİ incir ağacından ayırmamasına sebeb herhalde bu süvari olacaktı ki, onu görünce homurdanmadan vazgeç» ti ve arkasından koştu: — Lüçiyus! Lâçiyus! Süvari dalgın dalgm yürüdü. Çağı- rıldığını işitince durdu: — Oh! Sen misin Tulliya? — Yine çok yorulmuşa benziyorsun Lüşiyus! — Her zamanki gibi taze ve güzel- sin Tulliya... Sözlerinin duyulmasından çekinen kalm bir erkek sesinin en pes perde- den fısıldadığı bu cevab, genç kadın! gaşyeder gibi oldu. Sağ elini onun $ol omuzuna atarak kapkara gözlerini de- likanlınm çiy mavi gözlerine daldırdı: — Kassiyüs nerede? — Kralla beraber Tiber kenarma gittiler. Surun nehirle birleşen kıs- mındaki temelleri tethik ediyorlar. — Çok kalırlar mı? — Belli olmaz. Ama kral bu sicak- ta yola çıkmak istemiyeceği için #a- nırim ki hava serinlemeden dönmez- ler. — Öyleyse tatlı Lüçiyüs, sana söy- liyeceklerim var. Oturalım şuraya... Delikanlının yüzünde yarı endişeli, yarı alaylı bir tebessüm dolaştı: — Ne söyliyeceğini biliyorum Tul- liya. Her zaman söylediğin şeyleri bir daha tskrarlamada ne fayda var. Bunlar benim bâşaramıyacağım işler. i Hem Kornelya bir taraftan çıkar ge- irse başımız! ağırtır. İ — Korkak! İ ga” Devami var | Konyada eski eserler Muhafaza ve tamir için yeni tedbirler alınıyor Konya (Hususi) — Şehrimizde bil bassa Selçukilere ait olan ve bu me- deniyetin ssırlardanberi syakta ka- lan şaheserlerin! muhafaza etmek için yeni yeni tedbirler alımmakta- dır. Selçuk saltanatına mesken olan Konya; yalnız Selçuk ve sonraları Selçuk - Osmani mimar! tarzını en güzel yaşatan vilâyetimizdir. Bun- lar arasında bilhassa Karatay, İn- ce minare, Horozluhan, Sultanhan, İplikçi camif, Tibrişli Şetiseddin, Konyalı Sadrettin -moilanm türbesi gibi bu eski eserlerden sanat vo ta- rih değeri çok ylksek olanlar var- dır. Yüzlerce senedir, şnmanın bütün tahriplerine rağmen varlığını muha faza eden bu eserlerin tam himaye | altına alınması için hükümetin de- vamlı takibini, valimiz ehemmiyetle dikkate almıs ve bunlardan bir ço- Zunun etrafımı demir parmaklıklar- Ja gevirtmiştir. Üzeri cidden acınacak bir tesadüf eseri olarak bir yıldırımla yıkılan inee minarenin (de muhafazası için tetkikler yaptlmaktadır. Duvarlarında bütün tablat varlık- larını. emsaMiz bir ahenk zevki içi de birleştiren ve 1251 de yapılan bu eser Konyaya bircok turistin gel- meginde bir Am'T olmaktadır. Bir inek satılırken Alcı öldürüldü, satıcı ağır yaralı Menemen (Hususi) Duga kö- yünde bir cinayet olmuştur. Ziraat bankasına borcu ölan ve (o ineğinin haczine karar verilen Duga köyün- den Ali oğlu Murat Güngörün ineği- nin haezine teşebbüs edilmiştir. Ay- hi köyden Mehmet oğlu kahveci İb- rahim Ateş, Muradın ineğini almak İstemiş, Murat Güngör vermemiştir. Bu yüzden çikan kavgada Mürat ta- bancas:nı, İbrahim do çifte tüfeğini ateş ederek biribirini yaralamışlar dır. İbrahim, sol omzundan - aldığı derin yaranın tesirile iki saat sonra ölmüştür. Muradın Yarası da tehlike lidir, kendisi İzmir memleket hasta- nesine yatırılmışır. Hâdise esnasın- da kullanılan silâhlar zabıtaca alım- mış, adliyeye verilmiştir. Bir İnek yüzünden bir kişi ölmüş, bir kisi de ağır surette yaralanmıştır. Yurddan Küçük Haberler Mersin İsmetpaşa okulu himaye heyeti bu bayram 41 fakir çocuğu giyditmiştir, İzmir belediyesi sehrin müstak- bel plânmın o hazirlanması için bu yıl bütçesine 40 bin lira tahsisat ko- yacaktır. Mersinde portakal ve mandalin mahsulü bu yıl boldur. Portakalla- rımıza talipler fazladır. Müracantla- rın hepsi karşılanabilecektir. Iğdırda pamuk satış kooperatifi tarafından bir pamuk çırçır fabrika- #ı kurulmuş ve törenle açılmıştır. İzmirde, dükkânlarma 18 ya şmdan aşağı çocukları kabul ve o- yun oynamalarına müsaade denle TİR cezalandırılacakları kahvehane sahiplerine tebliğ edilmiştir. * Konyaya kar yağmıştır. Önümüzdeki mart ayında Kon- yada Türkkuşu şubesi açılacaktır. Bunun için şimdiden faal aza kaydı na başlanmıştır. Ordu şehrinde telefon şebekesi tesisi otrafında tetkiklere başlan- mıştır, 75 abone bulunursa derhal tesisata başlanacaktır. Tarsuşta yeni bir ilkmektep bi nâsr yapılmasına karar verilmiştir. Yeni Eserler : Babalar ve çocuklar “Babalar; çocuklar,, romanı, Türgenlef” In en enteresan bir eseridir. Yetmiş beş sene evel yazılmış olmasına rağmen çira- fındaki münakaşa hAlâ devam etmektedir. Hasan Ati Edip » Vasıf Onat - tarafından rusçn eslından dilimize çevrilmiştir. Çı- Karan Remzi Kitapeevidir, İki cill bir aras dadır... Mersin mektubu Üç yıllık ithalâtımız Refah seviyemizin gittikçe yükseldiğini gösteriyor Mersin, (Hususi muhabirimizden)— Miktar itbariyle azalmsama rağmen kıymet ciketiyle yükselen imanımız ihracatına karşı ithalât hususunda 34, 35, 36 seneleri içinde bir çok değişik - Ekler var. Buranm başlıca ithalâtr ham deri, petrol, pamuklu mensucat, kahve, çay, şuvallık kanaviçe, demir eşya, makine - İer, otomobil, kâğrd ve mamulâtı gibi şeylerdir. Ham deri sanayii bir taraftan mem. leketimizde çok inkişaf ettiği gibi bir kaç sene evveline kadar Çinden, Bre - zilyadan getirmekte olduğumuz mallar, - mukabilinde mal ihraç edilmek şar. tundan dolayı - şimdilik durmuş gibidir. Bunun üzerine Mısırdan getirtiliyorsa da maliyet fiyatı iki misline yakm bir fazlalık göstermektedir ve bu sebeple deri ithali çok eksilmiş bulunuyor. petrol şirketi bir zamanlar merkez yapmak istemiş ve be. lediye İle uzun boylu müzakerelere gi- tişmişti; iki taraf arasındaki büyük farklar üzerine şirket depoyu Mersinde kurmaktan vazgeçerek, İskenderun Wi- manını terçih etmiş, memleket bu yüz - den hayli mutazarcır olmuştur. Eğer bu depolar burada kurulmuş olsaydı âyni zamanda bir çok ameleye deiş çıkmış olacaktı. Netice itibariyle be - İediyenin biraz daha müsait davranma- ması yüzünden bü iş te elden kaçırılmış bulunuyor. Şirket son zamanlarda Payas lima- tırın faaliyete başlaması üzerine, Şark vilâyetler'mize yakınlığı cihetiyle mas- rafı asgari dereceye Indiğinden, Payası tercih etmiş ve Mersinden sevkiyatta rekabet kütün bütün imkânsız bir bale girmiş ve bu iş te Mersin için tümamen &lden kaçırılmıştır . Evvelâ milli mehsucatımızın parlak varlığı, sonra da takas muamelesi do- layısiyle pamuklu mensucat pek az İt hal edilebiliyor. Buna mukabil kahve itbalâtı günden güne artmakta; çünkü her gün uzayan demiryollarımız sarf mahallerini arttırıyor, Tüccarlar arasındak? rivayete baki- kılırsa ihtiyaçtan fazla sipariş verilme- si de bu artmada âmil oluyormuş. Antep fıstığı, sahlep, kitre gibi mad- delerin bu hinterlandda fazla yetiştiril- a Tirkaç yıl evvel (Falkone) ağlı, İs- viçreli bir mimar, camdan bir ev mo- deli yapmıştı. Binanm iskeleti 'demir- den duvarları, bölmeleri, kaplamaları Kalın camdandı, Döşemeleri, tavanı da öyle... Bunu işiten bir Amerikalı kalkmış, ta İsviçreşe kadar gitmiş; mimarı bulmuş, projesini almış, memleketine dönünce hemen bir çikolata fabrikası kurmuş... Kocaman bir cam sandığa benziyen bu binanm içine girince insan hayret- ten kendini alamıyor. Sevimli bir me mur. karşınıza çıkıyor, tatlıbir gü- Camdan bir fabrika mesi, bu gibi mallarm hem doğrudan doğruya hem de Suriye ve Mısır yolla- riyle Hindistani gönderilebilmes do - layısiyle çay ithali kolay olduğundan fazla miktarda çelbedilerek Karadeniz sahilleri ihtiyacının mühim bir kımı bile buraca temin edilebiliyor: Hattâ İstanbulumuz bile buradan çay akyor. Bu sebeple bu malın ithali günden gü- ne fazlalaşıyor. Çuval kanaviçası de Hindistanda ye- tişmekte olduğundan ayni sebepler do « layısiyle kolay getirtilebiliyorsa da 34 $enesine nazaran 35 de jJthalâtın azal - ması 75 bin tona mukabil yalnız 50 bin ton hububat ihraç edilebilmesi, pa- muk ihracının da 97 den 87bin tona düşmesi bu malın da ithalini hayli ek - silemiştir. Demiryolu, köprü malzemeleri ithali de, büyük inşaatimiz dolayısiyle artmış bulunuyor. Bakıra gelince o da kablo ve levhalardan ibaret; bunun da sebebi memleketin ber tarafın; elektrik ziya sma kavuşturmamızdır. Sanayimiz'n yükselmesi makine ithalini de tabiatiyle artırmış; memleketin iktsadi sahada ve binaenaleyh refahta yükselmesi oto- mobil ve kamyon ile aksamının fazla ithal edilmesinde yegâne âmildir. Mersinin 35 senesindeki 1,700 mil « yon küsur liralık fazla ithalit ge niş mkyastaki sanayi ve şimendifer si- yasetimizin tabii bir neticesidir; aksi takürde 35 senesinde düşüklük göster - mesi icap ederdi 36 senesinde başta çay ve kahve ile otomobil ve aksamının faz“ lalığı istisna edilirse diğer maddeler”! de büyük bir tenezzül görülür. Çünkü © sene evvelkine nazaran bu gibi eşya da 1.200 küsur liralık bir yükselme gö ze çarpmaktadır. Bu Üç senelik ihracat ve ithalât ye, künları şu rakamlardan ibaret görülü- yor: Kile Lira Sene Milyon Milyon 25.300 3.500 934 45,900 5.300 935 32.300 5.400 936 Bu küçük cetvel ticarı vaziyetin ind. şaf derecesini vazih surette gösterir zannederim, R. ER, BL Lümbalar tatlı.bir ziya saçıyor. Büno- larda, atölyelerde derin bir süküt, İş- giler sessizee çalışiyorlar, Her yer temiz. Pencere yok ki toz girsinl, Vantilâtörler mütemadiyen (işliyor, havayı değiştiriyor. Kışın kalorifer « ler yanıyor, ameleler için dinlenme, ye mek salonları, duş yerleri var. Hulâ. sa, ber türlü konforu haiz modern bir fabrika, Hususi bir doktor, her gün ameleleri işe başlamadan, ve işten çiktiktarı sonra muayene ediyor. İsti- rahate muhtaç olanlara gündelikleri verilmek şartiyle izin, bastâlara ilâç lüşle sizi selimlıyor ve gezdiriyor. veriliyor...