8 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

8 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZAVBLLI MÜKİ- ALLÂR &T ıvıiuıy Gi:â TABAN, İYİ AMA..ya TABITA KURŞUMU AÇA Benim AMA BU İŞLE BULURDA BENİM OLDUĞUNU >earTu TESBİTEDERSE ..: SADA ÇEKTiĞİM FE: bÂKETLER AKLIMI OVNnAatTMIıŞ SVNÜRKİ J SEN DE AKLI — NNK K GĞ ZSN İ G H SAHRAMAN —H ——— . K No diye üzerinde kral değil de kra Bye hitap ediliyor?.. Si Molüş tekrar mektubu çıkarlı ve öre dikkatli baktı. — Rişliyönün damğası! iye mırıldandı. " nıin:an geçiyordu ve başlıca meziye , Nus vekarı olan bu asil adamın < tt y m a h'du_ Üthiş bir mücadele vuku bulu Mi Molüs kendi nazarında düşmek İste Şimdi şunu söyliyelim ki, hu ÜYük kalbli insan kinin ne olduğu 'ıeı;,',]v'""““'“" beraber, dostluğun kiy de ** her kesten fazla takdir ediyor- 'lun bir dostu vardı ve bu dost kîrı, t çok defalar hayatını tehlikeye h'ixu Uttu, Şimdi y'ne bu dost için ru ut'“ hayatı olan kendi vekarını teh. ** düşürmek lâzımdı. de , O, akşamın yazı karan” <: için- d, Teketsiz durarak şöyle murıldan. X.P;hn!n bu mektubu çaldım. Bunu * dö Rişliyöye götürmem li- V; Hatbuki alakoydum. 'dürün sesi duyuldu. B Işik istiyor musunuz? d Hayır, ışığa ihtiyacım olu:sa, Ve leyi yakarım. âş “Gür odadan çıkarken şöyle de- iıe.î“nektubu görüyorsunuz, fakat a- nlı_ l&nm.““ €evap vermedi ve tekrar dü :" başladı: e Tükülelele gundadır. çaldığım bu Yâtına pi içindeki sır, bir insanın ha- B piçetdel midir? Bu mektuba muka ha m= İYG Trankavelin hayatını bağış Skuma, “Nu anlamak için bu meltubu Selerini © Yani, bir başkasınım düşün Salmam lâzım. &a 'n:;_e"“m'“n içindeki düşünceler , H, |4"_.”=rdi. Molüş gibi bir insan | Akeşa işkenceydi. Min takriben onuydu. Molda bir koltukta hareket- Ki L fa l6 * HAYIR Mit | ASLA MU DiR BORMAMI AOA KIZ siz oturuyordu. Birdenbire ayağa kalk tı ve meşaleyi yaktı. Sonra dinledi. Da ha sonra Verdürün işgal ettiği odaya dogru yürüdü ve uşağın, üzerinde baş bir şarab şişesi bulunan bir masanın ö nünde oturarak, parşömenler üzerine garip işâretler yaptığını gördü. Hiç acele etmeden geriye döndü, çekmeceyi tekrar açtı ve mektubu tek- rar çıkardı. Artık mühürü koparatak. tı. Tam bu gerada, koşan bir adamm a yak seslerini duydu. Kapı açıldı ve Mon taryol sevinçle içeriye atılarak bağır- dit — Trankavel öldürülmedi! Kont sakin bir tavutla: — Öh, oht. Dedi ve mektubu çekmeceye koydu. Montaryol devam etti: — Hattâ yakalanmadı bile, Molüs ayni tavurla: — Mükemmel! Dedi ve çekmeceyi iyice kapattı. GİZİN İKAMETGÂHI Demin dediğimiz gibi Raskas muha fızların gı yına kapıyı kâpattıktan sonra Trankavele dogru döndü ve Ko« Tİnyanı görünce bir hâyret nidası ko. pardı. Bunu üzerine üç kişinin arasına derin bir süküt çöktü. Kolundan yarı- lanmış olan ve sarfettiği fevkalbeşer e nerjinin tesiriyle hala soluyan Tranka vel, rahibi tanryınca bir kahkaha atmak vvetini kendisinde buldu. Korinyan, ra ile kâh Trankayele, kâh Raskasa bakıyordu. Trankavel? — Olur şey değil rahip hazretleri, dedi. Nereye gitsem sizi görüyorum. A deta Parisi dolduruyorsunuz, Raskas da bağırdı: — Olur şey değil, hep peşimde mi dolaşctaksın, pis rTahip!.. Korinyan da dişlerini gıcırdattı : — Olur şey değil nasıl oluyorda siz sokakta değilsiniz? Raskas köpürerek bağırdı: — Ya sizin bürada ne işiniz var? LLÂHIM / YA SİKALDIMSA <. YAY ATILAN KUR AOYNATMADIN SA YA GiTMEZ SN Y ANLADIN M 2.. KAHRAMAN KIZ &I ———————. —— ——— —— ——— —— Jarınır dayadı. Raskas ve Korinyan yak- Taşmışlardı. Raskas hiddetinden — kıpkırmızı ol- muştü: — Ben tutacağım... Diye bağırıyordu. durmuş gibi gürledi: — Hayır! Onu Kardinale ben götü- receğim... İki rakip — durdular. Biribirleriyle boğuşmıya — başladılar. -Nihayet, her ikisi de bitap düştüler. Trankavelin o- muzlayıp girdiği kapıya bakınca her iki casus titremiye başladılar, Korinyan mırıldandı: — Biz kaçırdık, fakat muhafızlar herhalde yakalarlar... Gidelim..., — Gedelim, dostum... Ve ölünceye kadar da biribirimizden ayrılmıyalım... Birlikte koşmıya başladılar. Korin- yan uzun bacakları sayesinde, Raskası geride brraktı. Biraz sonra bâşımı çevi- rip bakınca Raskasın kaybolduğunu gördü. Muhacimler; İsveçliler ve mu- hafızlar kapının önünde yerleştiler. Mu- khafızların çavuşu, bütün müfrezenin ku- mandasını ele aldı. Trankavel, kılı elinde bekliyardu. Çavuş, tek bir kişinin bir müfrezeye karşt koymak ceşaretini göstermesin- den mütevellit bir hayret ve takdirle (Trankavel)e baktı. — Haydi, mösyö, dedi, Şerefinizi arttırmak için büyük bir cesâaret göster diniz. Bu kadar yetişir. Şimdi de canı- nezı kurtarmak için kılıcınızı tetlim e- d'n. Yoksa... Trankavel sükünetle cevap verdi: — Çok teessüf ederim; fakat üsta- dım Barsilar kılıcımı Fransa kralından başkasına vermemi menetmiştir. Çavuşun bir işareti Üzerine İsveçli- ler ve muhafızlar: — Kral! Kral! Yaşasın Kral!, . Diye bağırarak yürüdüler. Fakat, Murdular. Hepsi on kişiydiler, O yalnız. di Fakat meşhur Trankaveldi!.. Muhatimlerin tereddüdü ancak bir Korinyan ku- an sürdü, hepsi birden Trankavelin üze rine atıldılar, Kılıçlar biribirine çarp- muya başladı. Küfürler savruluyordu. Az sonra iki İsveğçli ile muhafızlardan birinin kanlar içinde mücadeleden çe- kildikleri gönüldü. Uzun bir kılıç hava- da, sağda ve solda dönüyor, etrafa deh- şet saçıyordu. Birdenbire bu — kılıcın kınıldığı görüldü. Trankaveli mahvul- muş demekti... Kendisini tutmak — için yirmi kol birden uzandı. Tam o sırada yetişip gelen Korinyan, muhafızlatı ya rarak elini Trankavelin Omüzuna uzat- tı, ve bağırdı: — O benimdir! Yalnız benim!... Bu esnada, Trankavelin, sırtını da yamış olduğu kapı birdenbire açıldı! Düello ustadı, mutearrızların itişi neti- cesinde bahçeye girmiş oldu. Ani müda halesi tayesinde, Trankaveli Mmuhafız- lardan bir an için korumuş olan Korin yan da, onunla beraber bilmecburiye, içeriye girdi. Muhafızlar da içeriye atılmak iste- diler, fakat birdenbire hayretler içinde yerlerinde kaldılar, Kapı yüzlerine kar gı şiddetle kapanmıştı! Ve içeriden kuv vetli bir sürmenin sesini duydular: ' — “Kapıyı kıralım!” Diye bağırdılar. Fakat çavuş: — “Durun! diye bağırdı. Gizin ika metgâhinin kapısı hiç kırılır mı? Ba- gşunı belâya mı sokacaksınız?.." Bunun üzerine çavuş, üç kişiyi ne- zaret için oraya bırakarak, diğer adam lariyle beraber Şom rokağına yürüdü ve binanın esas kapısını vurarak, bahçe de araştırmalar yapmak Üzere müsaa- de almak istedi. Fakat hiç kimse ona cevap verme- di, Gizin ikametgâhında hiç kimseler'n bulunmadığı anlaşılıyordu. Akşam geç vakte kadar kapının önünde beklendi. Nihayet, Trankavelle suç ortaklarının çoktanberi, bahçe duvarından atlıyarak emin bir yere sığındıkları pek haklı o- larak tahmin edildi. Çavuşun nazarında, Trankaveli

Bu sayıdan diğer sayfalar: