—a DEMEK BENMİ SEV- MiYORSUN HALBU. Ki BEN SENİN İÇİN NELER YAPDIM ... SEN Çil- DIRMIŞSIN LÂABAT... | LEASLA EVLEN CEKSİN!.. EVET DELıRDiM FAKAT SENDE ÇELİK YÜREK- Çelik yüreğin sergüzesti DEFOLİ!.. BİR MiYE- PAHA KARŞIMA Çıkca İKARAR VERDİM... EVET ÖLECEĞİM SAN SENİ Öt- FAKAT NİKANINI) | DÜRÜ ZIDA Kıv.ı' MATACA- LA Halkımıza Şirketi Hayriyenin bu mehtap için yapmak- ta olduğu proğrama ait ilânı Pazardan İiti- baren gazetelerde takip buyurunuz. BAHÇESIİINDE Besteküâr Salâhattin PINAR' San'at hayatının 23 üncü yıldönümü kutlulanacaktır. Tesefon : 41065 M C AREPGORRRGGAE 0 CUMA GÜNÜ AKŞAMI PANORAMA ın 170 İtalyan Lisesi ve Ticaret Mektebi TOMTOM SOKAR-BEYOGLU V Kayittmuamelesine eylülün birinci gününden itibaren saat 10—12 de yapılacaktxr MAFYÜP FAUSTA -.. olduğumuz Kajetan derhal içeri girdi. Papa: — Ne kadar adamımız var? di- ye sordu, yani ne kadar silâhlı a- damımız var. SAT ——Yfrmıkışı Fakat uşakları da silâhlandırirsak otuz beş kişi eder... — Yirmi" kışı.yeter Yarın be- 'nımle berâber;hiarekete hazır bu-| lunsunlar. Sana gelince, Kajetan, ucunda belki de ölüm olan bir işe girişeceksin.. — Hayatım evvelâ Allahın ve sonra da âmirlerimindir. — Pek âlâ! Yarın tarif edece- ğim yere benden evvel giderek bu kadını Allahın ve benim namıma tevkif edeceksin... Kajetan büyük bir ciddiyetle: — Tevkif edeceğim, peki! Bu kadın kimdir? dedi. Papa cevap verdi: — Fausta! XV 21 TEŞRİNİEVVEL 1588 Prens Farnez sabahın sekizin- de, Grev meydanındaki evinin pen- cersinde Faustanın gondereceğı â- k damı bekliyordü. : (Metr Klod duşuncelı ve keder- İf bir halde* yavaş ya.vaş geziniyar- Odu. Çizmelerini giymiş, manda de- risinden yapılmış zırhını - sırtına geçirmiş, seyahat mantosu omuz- larında gitmeğe hazır bir vaziyet- teydi. Bazan eli makine gibi bir harektle belinde duran kesesine gidiyordu. Bu kesede ufak bir şişe içinde müthiş bir zehir vardı. Metr'Klod şöyle düşünüyordu: — Kızım için yeniden, benim i- çin de tekrar başlıyacak olan şu saadet içinde yaşamak daha iyi o- lacak, ben fenalık olarak ne yap- tım? Babam ve büyük babam cel- lât olmuşlarsa ve bu sanatı bana da bırakmışlarsa bundaki kabahat benim midir? Acaba bunu elim- den geldiği kadar tamire ça- İışmadım mı? Kurtarmış olduğum küçük yavrunun bir tebessümiyle bana insan öldürmekteki dehşeti anlatması üzerine cellâtlıktan vaz- geçip elimdeki satırı atmadım mı? Bunların hepsi iyilik yolunda atıl- mış adımlar değil midir?.. Fakat ben hâlâ o eski cellâdım. Eğer Mösyö lö dük Dangulem bundan haberdar olursa, kızcağızın elin- de kan lekeleri görecek, çünkü o- nu ben bu ellerimle tutmuştum... Halbuki ben ölürsem... Evet... Fa- kat onu daha mesut ve daha hür olarak görmeden değil... İsşte o za- man... Cebimdeki küçük şişe... Va- zifeni yapacaksın! Prens'Farnez açık duran pence- jrenin “yanında, çok zamanlar ken: disinde uyandırdığı müthiş hatıra: lar yüzünden bakamadığı Grev Festival Kır Balosu — 29 Ağustos cumartesi akşamı Büyükdere BEYAZ PARKTA MAĞLUP FAUSIAR Duhuliye serbesttir Konsömasyon-45 küruştur. En şık tuvaletli Bayana çok zarifbir hediye verilecektir. İıtanb“ıy »dik defa. görülecek, VARYETE numafraları, kotyon; Eğlenceli sürprizler. Masalarınızı şimdiden tedarik ediniz. Telefon: 32—43 171 meydanına gözlerini dikmiş, ora- sını korkmadan seyrediyordu. Ar- tık ne felâket, ne ıstırap kalmıştı. Leonoru ile Viyolettasını görecek onlarla beraber İtalyaya gidecek- ti. Arkasında, Faustanın emrivle giymiş'olduğu kardinal elbisesi bu- lunuyordu. Birkaç saat sonra bu elbiseyi tamamen' sırtından ata- cak, Parm ve Moden piskoposu ve kardinali değil, sadece Prens Far- nez olacaktı... Bu suretle o da di- ğer insanlar gibi sevmek, baba ve koca olmak haklarını kazanacak- tı. , Hava gayet berraktı. Biraz se- rince esen rüzgâr Sen nehrinin ke- narındaki kavak ağaçlarını sallı- yordu. Bu iki adamdan en günahsız ve en iyi olanı, talii yüzünden ölü-| me mahküm olduğu halde. diğeri en günahkâr olduğu halde lâyık olmadığı saadete kavuşmağa ha- zır bulunuyordu. Kardinal birden- bire ayağa kalkarak titrek bir ses- le: — İşte bizi almağa geliyorlar! dedi. Klod içini çekerek pencereden baktı, kapının önünde bir arabanın durduğunu gördü. Boğuk bir sesle: İ — Haydi inelim! dedi. Aşağı indikleri zaman kapıdaki; adam, kardinale bir kâğıt verdi.| Kâğıtta şu cümleler yazılıydı: “Bu kâğıdı size getirecek adamı takip ederek vereceği emirleri tu- — tunuz.,, Kâğıdı getiren adam,; — Lütfen arahaya biner misi- niz, efendim? dedi. ' Farnez ile Klod arabaya atla- dılar. Araba kardinalin düşündü- ğü gibi Faustanın sarayına gidece- ği yerde Monmartr kapısına doğru döndükten sonra yavaş yavaş ma- nastırın bulunduğu tepeye tırman- mağa başladı. Araba manastırın kapısı önün de durduğu zaman Farnez ile Klod hemen inerek kap»« doğru yürümeğe başladılar. O zamail Faustanın göndermiş olduğu adam kardinalin önünde eğilerek şunla' rı söyledi: ' — Affedersiniz efendim. Ma- nastıra yalnız girmeniz için emir aldım; yanınızda kimse bulunmı- yacaktır. : Kardinal belirsiz bir sevinçle Kloda döndü: — İşittiniz değil mi? Klod yavaşça cevap verdi: — Peki! Sizi çıkıncıya kadar şu meşenin altında beklerim. Farnez bunu kabul ettiğini am latan kısa bir baş işareti yaptıktan sonra hemen manastıra girdi, ko” ca kapı arkasından ağır ağır ka- pandı. Manastırın içinde hiç ses yok- | ö ı-r)"'l.ıı