) HABER — Akşam Postası ÇAA HL ea L A İ e LA he 3 ği a & 3 AĞUSTOS — 1938 | Ademi iktidar H;H VE Bel gevşekliğine , — : İHTİYARLIĞI | 'a#%;â l YOK EDED | % Galata posta kutusu 1255 Hormobin “*tonarme köprü inşaatı eksiltme ilânı < Nafıa Vekâleti ğgsa ve Köprüler Reisliğinden : l î'lmonu vilâyeti dahilinde ve Kastamonu — Boyabat yolu ü- A 28.000,, lira keşif bedelli Kıvyrım çayı köprüsü “inşaatının 'N Zarf usuliyle eksiltmesi 14 — 9 — 936 pazartesi günü saat 15 B '& Vekâleti Şose ve Köprüler reisliği eksiltme komisyonun 'İ»:ı!"lpılıcaktır. Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri di- Mbileç 140,, kuruş mukabilinde Şose ve Köprüler reisliğinden Ün, “Eği gibi istiyenler bu şartnameleri Kastamonu Nafia müdür- * '_"ül'mu ederek görebilirler. Muvakkat teminat “2100,, lira- Vç 'lhneye girmek istiyenlerin resmi gazetenin 3297 sayılı nüs- h Blî Sıkan - talimatnameye tevfikan müteahhitlik ehliyet vesika- Mz olmaları, ute_lhhit bizzat mühendis olmadığı veya bir mühendisle be- hi h'ı |şe girmediği takdirde asgari 10 metre açıklığında betonar- ırı.qoprü yapmış olduğuna dair vesika ibraz etmesi lâzımdır. d, Clif Mmektuplarınım 14 — 9 — 936 pazartesi günü saat 14 de rada Şose ve Köprüler reisliğine verilmesi lâzımdır. (592) (688) | ıPenizyglıa" işletmesi Müdürlüğünden : &h hîmime hurdaya çıkarılmış olan Gülnihal, Millet, Bülent, Fü- | Bandırma vapurları 3 Eylül 936 günü saat on dörtte | temadi üç senedir NEC!P Bep kre- Mdüm ki eylenemezdim NECİP Bey| | .,,:'lîuntıîmkm—. Taliplerin #şerâiti öğrenmek “üzere “her gün- Vazım şefliğine müracastları. (659) Fakir kızın evlenmesi Bu krem pudraya medyunum Hayatımda en büyük emelim mesut bir yuva kurmak arzusu idi tabii fakirim beni her erkek ala- mazdı tesadüfen parfümeri mües. sesesinden bir esans almak istedim tesadüf olacak bana NECİP Bey yağsız kremini verdiler müessese yalnız bu kremi kullanmaklığımı tavsiye etti bir sene bu kremi tec rübe ettim çehremde bir pemhelil | fevkalâde değişiklik gördüm mü mi ve pudrasını kullanryorum bu müessesenin bütün mallarına med yunum çünkü benim fakir bir kız olmaklığıma rağmen - iyi biliyor.- E e— $ ği Z PER # aa REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECiP ERSES Galata : Sesli Han Birinci teşrin 936 tarihinden 937 Nisan sonuna kadar kira mu- hammeni 600 lira olan şehir tiyatrosunun büfe ve gardirobu kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. — Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülür. İstekli olanlar 45 liralık muvakkat teminat makbuz veya mektubiyle beraber 3 Eylül 936 perşenbe günü saat 14 de daimi encümende bulunmalıdır. (B) (495) SiKM | — -— .y ı N .Ol'du : z MAĞLÜP FAUSTA tu. Farnez önündeki adamı sabır- sızlıkla takip ediyordu. Nihayet bir takım binalardan geçerek seh- ze bahçesine girip eski köşke doğ- Tu yürümeğe başladılar. Önde yürüyen adam nihayet: — Giriniz, efendim! diyerek bir kllîl)n gösterdi. Farnez, titriyerek evvelce Leo- hor ile görüşmüş olduğu yeri tanı- dı. Kapıyı iterek öte tarafa geçin- €e karşısında, tanıdığı on beş ka- r insan gördü. Bunlar kırmızı elbiseli kardinallerle; mor giyin-| - Miş olan piskoposlardı. Hepsinin Çehresi gayet ciddiydi. Ortada tıb- ' Klod ile beraber idama mah- olduğu geceye benziyen fev- alâde bir vaziyet olduğu anlaşılı- yOI'du_ L Karşısındakiler yarım daire şek- İinde dizilmiş olan koltuklara o- :fm“!hr, bu eski köşkte korkunç iİr manzara teşkil etmişlerdi. O- t'f_l’inların bulunduğu yerden iyice 8Örülebilecek bir mevkide İsanmn Sayet büyük bir resmi asılı duru- Yordu. a ı.'.Uıl'tıez gözleriyle Faustayı ara- t: fakat göremedi. Sıkınmtıyı gös- Ten anlaşılmaz bir tebessüm du- _D.İ:larmda belirdi. Kardinal ve Pis Oposların kendi üzerine diki- tiddi nazarlerı Prensi rahatsız ."îroı-du_ Arnez aynı sıkıntılı tebessümlel! — Efendiler, doğrusu daha baş- ka bir vaziyette kabul edileceğimi tahmin ediyor ve sizden daha az ciddi bir tavır bekliyordum... Oturanlardan biri derhal ayağa kalkarak: — Kardinal Farnez, yüzlerimiz- de gördüğünüz şey, ciddiyet değil, keder alâmetidir. İçimizden, si- zin gibi faal ve en muktedir bir ar- kadaşı kaybettiğimiz vakit bu ka- dar müteessir olmamız tabit değil midir? dedi. Farnez, bu sözleri duyunca ge- niş bir nefes aldı..Demek gördüğü ciddiyet matem yüzünden değil- MiİŞ... Dmin söz söylemiş olan pisko- pos sözüne devamla: — Biraz bekleyiniz efendim, de- di, burada toplanmamızın asıl se- bebi, sizin kiliseden ayrılmanız i- çin yapılacak âyinde hazır bulun- maktır. Yalnız bu âyinde kardi- nal Roveni'nin de hazır bulunma- sı lâzımdır. Bu esnada şimdiye kadar Farne- zin nazarı dikkatini celbetmiyen gizli bir kapı açılarak kardinal Ro- veni içeri giriyordu. Rengi sarar- mış ve heyecanlıydı. Fakat Farnez bu vaziyetin biraz evvel anlatılan sebepten ileri geldiğini zannetti. Kardinal Roveni içeri girer gir- mez, oturanların hepsi ayağa kalk- tıktan senra İsanın rsmine doğru dönerek diz çöktüler. Roveni bir MAĞLÜP FAUSTA 169 tır. Şimdi söyleyiniz bakalım; iç- tima hangi gün yapılaakc?.. — Esasen ben de bunu haber vermeğe gelmiştim ! — Peki, ne vakit? Roveni muzafferane cevap ver- di: — Yarın! Eğer zatı akdesleri sabahın saat'onunda Monmartr manastırına gelecek olursanız, he- nüz Faustaya tabi olan bütün kar- dinal ve piskoposları orada hazır bulacaksınız. Bu anda ihtiyar papa çok belir-| siz bir surette titremişti. Roveni son sözleri müteakip ayağa kalka- rak: — Ben ve yeniden mukaddes| hizmetinize girmek istiyen arka- daşlarım orada sizi bekliyelim mi? dedi. | Sikst Kent: — Evet! dedi, hattâ daha fazla hasta olsam bile, Allahın bir mu- cizesi ile oraya geleceğim. — O halde sizi yarın bekliyo- ruz. Evvelâ göndereceğiniz şahsı göreceğiz... — Evet, ona tıbkı bana yaptığı- nız gibi itaat edeceksiniz... Papa bu sözlerden sonra elini kaldırarak kardinali takdis etti. Kardinal bundan sonra değir- menden dışarı çıktı. Doğrüuca atı- nı bırakmış olduğu yere giderek hayvana atladı; Port Növ'e doğru ilerlemeğe başladı. Keçi yolundan şoseye döneceği zaman değirmene dönerek şu sözleri mırıldandığı işi- tildi: — Papa!.. İki aya varmadan pa- pa olacağım. O daha kendisinin altı ay yaşıyacağını zannediyor. Fakat onun altı ay yaşıyabilmesi için hakikaten bir mucize lâzım- dır. Bizse mucizeler zamanından çok uzak bulunuyoruz... Kardinal bir müddet sonra Pa- risin kapısına gelerk içeri girdi ve karanlık sokaklarda kayboldu. Kardinal, papanın yanından ay- rılır ayrılmaz, koltuğa çökmüş gi- bi oturan ihtiyar hemen belini dağ- rultarak ayağa kalktı: — İnsanları aldatmak sahihden çok kolay! Küçük bir şey vadiyleş insanları Allaha karşı bile hiyanet ettirinek mümkün oluyor... Hain, munafık... Sen papa olacaksın ha! Görürüz!... Sabır, ben henüz öl- medim !.. Altı ay mı?.. Altı sene!.. | Sabır!... Biraz sabır, benim aptal Roveniciğim!.. Biraz daha sabre- din hainler!.. Sizi bir kere Roma- ya götüreyim... Eğer mevkiinize uygun birer mezara gömmezsem banada papa demesinler, sizi gidi haydutlar sizi!.. Papa bu sözlerden sonra gümüş bir çıngırağı çalarak, en sadık dos- tu ve sırdaşını çağıdı: — Hey, Kajetan, buraya gel! Evvelce Katerin dö Mediçi'rin sarayında bir kere daha görmüş - di p. PERRE” LA İi HF YA LA A