— 23 AĞUSTOS — 1938 Ademi iktidar Bel gevşekliğine iHTiYARLIĞI YOK EDER Galata posta kutusu 1255 Hormobin tonarme köprü inşaatı eksiltme ilânı Nafıa Vekâleti Sosa ve Köprüler Reisliğinden : tamonu vilâyeti dahilinde ve Kastamonu — Boyabat yolu ü- zi 28.000,, lira keşif bedelli Kıvrım çayı köprüsü inşaatının | yi usuliyle eksiltmesi 14 — 9 — 936 pazartesi günü saat 15 i la Vekâleti Şose ve Köprüler reisliği eksiltme komisyonun | Gr Şİ > İma yapılacaktır. Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri di: | Hayatımda enbüyük emelim “ pe 23) sizi mesut bir yuva kurmak arzusu idi $ 140,, kuru Il Köprüler reisliğinden | e si : ye ş mukabilinde Şose ve Köprüler ğ İ tabii fakirim beni er erkek ala mazdı tesadüfen parfümeri mües sesesinden bir esans almak istedim tesadüf olacak bana NECİP Bey yağsız kremini verdiler müessese SÜDO-RO-NO PERTEV ği e edimiz: YE TN Fakir kızın evlenmesi Bu krem pudraya medyünum YE “IŞIKLI NEON —— REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECIP ERSES Galata : Sesli Han i eği gibi istiyenler bu şartnameleri Kastamonu Nafia müdür- Tay acne ederek görebilirler. Muvakkat teminat “2100, lira- İtmeye girmek istiyenlerin resmi gazetenin 3297 sayılı nüs- 3 çıkan talimatnameye tevfikan mütcahhitlik ehliyet vesika” 2 olmaları, “teahhit bizzat mühendis olmadığı veya bir mühendisle be- işe girmediği takdirde aszari 10 metre açıklığında betonar- Tü yapmış olduğuna dair vesika ibraz etmesi lâzımdır. mektuplarının 14 — 9 — 936 pazartesi günü saat İğ de karada Şose ve Köprüler reisliğine verilmesi lâzımdır. yalnız bu kremi kullanmaklığım|” tavsiye etti bir sene bu kremi tec | rübe ettim çehremde bir pembeli! fevkalâde değişiklik gördüm mü temadi üç senedir NEC'P Bep kre- Birinci teşrin 936 tarihinden 937 Nisan sonuna kadar kira mu- 5 (592) (688) i mi ve pudrasımı kullanıyorum bu) hammeni 600 lira olan şehir tiyatrosunun büfe ve gardirobu kiraya Denizyolları İşletmesi Müdürlüğünü dürlüğün a müessesenin bütün mallarına med) verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. (o Şartnamesi levazım Ay emizce hurdaya çıkarılmış olan Gülnihal, Millet, Bülent, Fü- | yunum çünkü benim fakir bir kız! müdürlüğünde görülür. İstekli olanlar 45 liralık muvakkat teminat i El Bandırma vapurları 3 Eylül 936 günü saat on dörtte | olm; rağmen « İyi biliyor.| makbuz veya mektubiyle beraber 3 Eylül 936 perşenbe günü saat 14 “auhatılacaktır. Taliplerin “şeraiti öğrenmek “üzere “hergün” İtem kieylenemezdim NECİP Bey) de daimi encümende bulunmalıdır. (B) (495) Yün, - levazım şefliğine müracaatları, (659) 172 MAĞLÜP FAUSTA imi öşünüleşiğie ilmine nil aşağ tu. Farnez önündeki adamı sabır- sızlıkla takip ediyordu. Nihayet bir takım binalardan geçerek seb- 26 bahçesine girip eski köşke doğ- TU yürümeğe başladılar. Önde yürüyen adam nihayet: — Giriniz, efendim! diyerek bir Pıyı gösterdi. Farnez, titriyerek evvelce Leo- Dor ile görüşmüş olduğu yeri tanı- di. Kapıyı iterek öte tarafa geçin- <e karşısında, tanıdığı on beş ka- r insan gördü. Bunlar kırmızı elbiseli kardinallerle: mor giyin- Miş olan piskoposlardı. Hepsinin! $ehresi gayet ciddiydi. Ortada tıb-| Klod ile beraber idama mah olduğu geceye benziyen fev- alâde bir vaziyet olduğu anlaşılı- Yordu, z Karşısındakiler yarım daire şek- inde dizilmiş olan koltuklara o ye uşlar, bu eski köşkte korkunç İr manzara teşkil etmişlerdi. O. turanların bulunduğu yerden iyice| 8örülebilecek bir mevkide İsanm Sayet büyük bir resmi asılı duru- ordu. Farnez gözleriyle Faustayı ara- : fakat göremedi. Sıkıntıyı gös- Si anlaşılmaz bir tebessüm du. aklarında belirdi. Kardinal ve üz »posların kendi üzerine diki.) “iddi nazarları Prensi rahatsız *diyordu. Arnez aynı sıkıntılı tebessümle! sordu; 1 — Efendiler, doğrusu daha baş- ka bir vaziyette kabul edileceğimi tahmin ediyor ve sizden daha az ciddi bir tavır bekliyordum... Oturanlardan biri derhal ayağa kalkarak: — Kardinal Farnez, yüzlerimiz- de gördüğünüz şey, ciddiyet değil, keder alâmetidir. İçimizden, si- zin gibi faal ve en muktedir bir ar- kadaşı kaybettiğimiz vakit bu ka. dar müteessir olmamız tabii değil midir? dedi. Farnez, bu sözleri duyunca ge niş bir nefes aldı..Demek gördüğü ciddiyet matem yüzünden değil. miş... Dmin söz söylemiş olan pisko- pos sözüne devamla: — Biraz bekleyiniz efendim, de. di, burada toplanmamızın asıl se- *ebi, sizin kiliseden ayrılmanız i- çin yapılacak âyinde hazır bulun- maktır. Yalnız bu âyinde kardi. nal Roveni'nin de hazır bulunma sı lâzımdır. Bu esnada şimdiye kadar Farne- zin nazarı dikkatini celbetmiyen gizli bir kapı açılarak kardinal Ro- veni içeri giriyordu. Rengi sarar. mış ve heyecanlıydı, Fakat Farnez bu vaziyetin biraz evvel anlatılan sebepten ileri geldiğini zannetti. Kardinal Roveni içeri girer gir mez, oturanların hepsi ayağa kalk- tıktan senra İsanın rsmine doğru dönsrek diz çöktüler, Roveni bir MAĞLÜP FAUSTA 169 tır. Şimdi söyleyiniz bakalım; iç- tima hangi gün yapılaakc?.. — Esasen ben de bunu haber vermeğe gelmiştim ! — Peki, ne vakit? Roveni muzafferane cevap ver. di: — Yarın! Eğer zatı akdesleri sabahın saat'onunda Monmartr manaslırına gelecek olursanız, he- nüz Faustaya tabi olan bütün kar! dinal ve piskoposları orada hazır! bulacaksınız. Bu anda ihtiyar papa çok belir. siz bir surette titremişti. Roveni son sözleri müteakip ayağa kalka- rak: — Ben ve yeniden mukaddes hizmetinize girmek istiyen arka-! daşlarım orada sizi bekliyelim mi? dedi, z Sikst Kent: — Evet! dedi, hattâ daha fazla hasta olsam bile, Allahın bir mu- cizesi ile oraya geleceğim. — O halde sizi yarın bekliyo- ruz. Evvelâ göndereceğiniz şahsı göreceğiz... — Evet, ona tıbkı bana yaptığı. niz gibi itaat edeceksiniz... Papa bu sözlerden sonra elini kaldırarak kardinali takdis etti. Kardinal bundan sonra değir- menden dışarı çıktı. Doğruca atı” nı bırakmış olduğu yere giderek hayvana atladı; Port Növ'e doğru ilerlemeğe başladı. Keçi yolundan şoseye döneceği zaman değirmene dönerek şu sözleri mırıldandığı işi- tildi: — Papa!.. İki aya varmadan pa- pa olacağım. O daha kendisinin altı ay yaşıyacağını zannediyor. Fakat onun altı ay yaşıyabilmesi İ için hakikaten bir mucize lâzım- dır. Bizse mucizeler zamanından çok uzak bulunuyoruz... Kardinal bir müddet sonra Pa- risin kapısına gelerk içeri girdi ve karanlık sokaklarda kayboldu. Kardinal, papanın yanından ay- rılır ayrılmaz, koltuğa çökmüş gi- ki oturan ihtiyar hemen belini doğ- rultarak ayağa kalktı; — İnsanları aldatmak sahihden çok kolay! Küçük bir şey vadiyleş insarları Allaha karşı bile hiyanet ettinnek mümkün oluyor... Hain, munafık... Sen papa olacaksın ha! Görürüz!,.. Sabır, ben henüz öl medim!.. Altı ay mı?.. Altı sene!.. Sabır!... Biraz sabır, benim aptal Roveniciğim!.. Biraz daha sabre- din hainler!.. Sizi bir kere Roma ya götüreyim... Eğer mevkiinize uygun birer mezara gömmezsem banada papa demesinler, sizi gidi haydutlar sizi!.. Papa bu sözlerden sonra gümüş bir çıngırağı çalarak, en sadık dos- tu ve sırdaşını çağıdı: — Hey, Kajetan, buraya gel! Evvelce Katerin dö Mediçi'nin sarayında bir kere daha görmüş