26 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

26 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 HAZİRAN — 1935 -Bir milyoneri teshir etti HABER — Akşam Posfası Hayatın neşesi dinç olmaktır. HORMOBiN Tabletleri Yorgun vücutları dinçleştirir iktidarsızlığı ve Bel gevşekliğini giderir, — yaşamak — neşesin A iade eder, Eczanelerde bu'u ığAh o nur. İstanbulda fiati 150 HUU 4 ç Kr. Tafsilât için Galata Posta kutusu 1255 Z ISTANBUL Bir satıcı kız şayanı hayret roma- nını anlatıyor: Son zamanlarda şehrimiz milyoner- lerinden birile evlenmiş olan Bayan. bir mülâkat esnasında şunları anlat- tı: “Bir fotoğrafhanenin kabul salonu memuresi idim. Tuvaletlerime, — beni güzelliştirecek sair tedbirlere sarfe - decek fazla param yoktu. Ancak dai- ma tenime son derece itina ederdim. Zevelmin dikkat nazarımı — çeken ilk şeyin bu tenim olduğuna eminim. Da- ima “Tokalon pudrası,, nı kullanırrm. “Tokalon pudrasr, kadına hakikaten şayanı hayret bir güzellik verir. Şim- di artık muktesid olmağa ihtiyacım yoktur. Maamafih, — gene, “Tokalon pudrası,, ndan başka pudra kullan - mıyacağım, çünkü, daha pek çok pa- halı satılan pudralardan çok iyi oldu- ğuna kanlim. e “Tokalon pudrası,, en nazik — cildi bile kurutmaz; çünkü, “Krema köpü- &Ü,, ne fonni bir surette karıştırılmış- XA“MBAPAY tır. Bundan başka “Krema köpüğü,, ı F pudranın & defa fazla zaman dayan- öp masına hizmet eder. Fevkalâde 1sın - mrş bir salonda uzun müddet dans et- seniz bile, elldinizi mutlaka — parlak- ' “Gençlik Tılsımı, SEKSÜLIN Ecer iktidarsızlıktan şikâyatcı iseniz, eger birçok ilaçlar alıpta hiç birinden fayda görmedinizse size son bir TECRÜBE tavsiye edeceğiz SEKSÜLİN kullanınız. Bu şayânı haytet ilaç, terkibindeki Kanı, Sinirleri, Beyini ihya edici unsurlar sayesinde iki kelime ile GENÇLİĞİN TİLSİMİ-dir KUTUSU. 200 Krş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ lıktan masun tutar, “*Tokalon pudrası,, tene, erkeklerin çıldırasıya sevdikleri ve bütün kadın- ların gıpta ettikleri harikulâde gü * Zelliği verir. h F Horhoroni Eminönü Valide kıtathaâğdi " 'yönında Si « e0 lTEM ee RE 40 SERSERİLER YATAĞI dan da sık sık bahsederdi. Haydi| büyük senyöler — bulunuyormuş ! azizim gidip Mösyö Flöriyali bu-| Dedi. SERSERİLER YATAĞ, Lâkin kral bunu görmedi.. — Bu sefer artık kızımı — kimse — Kızım, Dolenin tevkifi siyasi bir mesele idi. — Şövalyeye gelin - lunuz, çünkü yanımızda bulunma # çok İâzımdır. Manfred fırladı. Ragastan içini çekerek: — Bu benim oğlum değilmiş!. Dedi. Fakat — birkaç — dakika sonra erişeceği saadete hakikaten fâyiktir. Yüzüne baktıkça, sözle- rini dinledikçe bu delikanlıyı da- ha mükemmel — buluyorum. İki genci mesut edeceğim için bu se- yahatimde bir şey kaybetmiş ol- muyorum. dü. Yanında siyahlar giyinmiş bir adam vardı. Ragastan böyle — tuhaf, ecüç, bücüç, bir insan görünce kendi - sinde pek büyük — bir merhamet hissi duydu. Manfred: — Mösyö Lö Şövalye, işte Möxsyö Flöriyal geldi. Size söyle- diğim gibi — kendisini — Jiyetin | ası| babası yerine koyabilirsiniz! Ragastan genç — kızın sık sık bahsettiği bu tuhaf adama bak - tı. Ona elini uzattı. Tribule bu eli sıkarken: — Fakirleri ermek, onlara zu- Mim etmek gayet kolay ve devri- tsizde moda halinde bir iş iken, demek ki onların saadetlerile de uğraşacak yüksek kalpli insanlar, Biraz sonra Manfred geri dön| Şövalye cevap verdi: — Mösyö Flöriyal. Evvelâ size şunu söyliyeyim ki, ben düşündü- günüz gibi öyle büyük bir Senyör değilim. Kendim felâket mekte - binden yetişmiş — olduğum için başkalarının elemlerinden hisse almayı ve onları teselli etmeği bi- lirim. — Mösyö, her kim — olursanız olunuz.. Yüksek kallplisiniz!. In- sanların pek azlarında bir araya gelen temiz huyları kendinizde toplamış oldüğunuzdan müsaa - de ederseniz yüzünüzü daha ya- kmdan göreyim. Rgastan gülümseyerek: — Haydi geliniz. Dedi. Üç kişi hemen yola koyuldu - lar. İspada Kapya da arkaların - gan geliyordu. Tribule: — Jiyete dair bize — malümat verecek birisinin — bulunduğunu söylemişsiniz! Dedi. — Şimdi görürsünüz?, — Adımlarımızı sıklaştıralım. Tribule ile Manfred şiddetli bir heyecan duyuyorlardı. Ragastana gelince, artık araştırmalarının iyi bir netice vermesinin imkânsız ol- duğunu düşünüyordu. Sen Denis sokağına varıldı. Evin etrafındaki avlunun ka : pisi açıktı. Ragastan tapsarı kesilerek, a. çık bulunan sokak kapısına koş * tu. ce, size yemin ederim ki onun bir kılına bile ilişilmiyecektir. Jiyet Beatrisin kucağına atıla - rak: — Elveda madam!. — Elveda merhametli ve yüksek kalpli ma - dam! diye hıçkırdı.. Beatris: — Şevketmaab, bu geceki hare- ketiniz çok fenadır.. Dikkat ediniz, yaptığınız bu kötülükten — dolayı başmmıza bir felâket — gelmesin! dedi. Kral titredi. . Fakat soğuk bir tavırla eğilmek- le iktifa etti. Sonra Jiyete döndü.. — Kızım hakkımda fena bir dü- şünce besliyorsunuz, bunu baba - lık şefkatiyle hükümsüz bıraka - cağım. —Ümid ederim ki yakın - | da bu düşüncenizden dolayı çok | pişman olacaksınız! Lüâşatenyeri, elinizi Düşes de Fonteblöye veri - niz. Lâşatenyeri hemen itaat ederek Jiyetin elinden tuttu. Kral hürmetle Beatrisi selâm- ladı.. . — Madam, Şövalyeye kimse ta- rafından ilişilmiyecektir. Bunu kr- zıma vadettim. — Sözümü tutaca - ğrm.. Fakat sözüme itimad ederek kendisine tavsiye ediniz, hemen İtalyaya dönsün... Ayakta hareketsiz duran Beat - ris bu sözlere istihfaflı bir gülüş » le kaşılık verdi. elimden alamaz!.. Diye mırıldanarak dışarıya çık- t . e b MÖSYÖ FLÖRİYAL Şövalye Dö Ragastan, Jipsi a - nadan ayrıldıktan sonra Manfre- din yanmna gelmişti.. Serserilerle kralın askerleri ara- sında geçen dövüş esnasında deli- kanlıyı iyice tetkik etmiş ve Mon- fokon darağacının yanında kal - binde doğan sevgi çoğalmıştı. — Oğlum değilmiş.. Zarar yok! Eğer kaybettiğim — yavrumu bul- mak nasip olursa — onun bu deli- kanlı gibi olmasından başka bir şey istemem. diye düşündü. Şimdi, onunla konuşarak ateş ten fışkıran alevlerin ışığında de- likanlıyı tetkik ediyor ve kendi ken dine: Acaba çingene karısı yalan- mı söyledi? diye düşünüyordu. Fakat neden yalan söylesin? Böyle bir yalana sebeb Lükres Borjiya korkusuydu. Halbuki Lük- res ölmüş ve Ragastan da Jipsiye büyük bir servet vadetmişti. Onun için yalan söylemeğe lü- zum yoktu. Bununla beraber — delikanlının zarif yüzünde bazan — Bcatrisin mağrur görünüşünden bir iz farke der gibi oluyor, fakat kendi ken - dine düşünüyor ve bunun, benzer- lik aramağa hazır muhayyilesin - e ” —

Bu sayıdan diğer sayfalar: